Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı seçmemiz gerektiğini söyledi. Enflasyonu “kesif şekilde” düşürürse neden olmasın, demeye getirdi. Cümlede “alayınız” lafı geçmediğine göre kararı bize bırakmış oluyor. Küçük bir talebi var: Doları 3,5’tan 34 TL’ye, enflasyonu %10’lardan 80’lerin üstüne çıkarmasını, faiz giderlerini 22 kat artırmasını, MB rezervlerinin boşaltılmasını, ev fiyatlarının uçmasını, emeklinin namerde muhtaç edilmesini unutmalıyız. Bu yeni defter çünkü!
****
Bu yazının ilham kaynağı ekonomist Ömer Rıfat Gencal oldu. Devlet Bahçeli’nin grup konuşmasında, “Eğer enflasyon canavarına kesif bir darbe indirilirse, Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir?” demişti Bahçeli.
Mantığa göre CB’nin “bir kez daha seçilme” gerekçesinin dayanağı ekonomideki başarısı olacak. 2 kriter var: 1) Enflasyona kesif darbe ve 2) ekonomik istikrarda zirveye çıkılması.
Kimse sormuyor tabi Bahçeli’ye… Geçtiğimiz seçimlere gidilirken Erdoğan’ın CB adaylığına ekonomideki kesif başarısızlık dolayısıyla karşı çıkmanız gerekmez miydi o zaman?
Enflasyonu tek hanelerden alıp TÜİK’e göre dahi %80’in üzerine çıkarmak, 4 kere ekonomi bakanı, (2011’den sonra hallaç pamuğu gibi atılan) MB’de 7 kere, (2016’dan günümüzü) TÜİK’te 5 kere başkanı değiştirip, MB’nin rezervlerini (128 milyar dolar vakası!) kamuoyundan gizleyerek arka kapıdan satıp, Putin’den Arap emirlerden, krallardan döviz dilenmek istikranın zirvesi miydi?
FETÖ destekçisi ilan edilen BAE’nin Veliaht Prensi’ni Ankara’da en üst düzeyde ağırlamak, memleketimizde cinayet işleten Suudi Prens’e dosya teslim etmek itibarın zirvesi miydi?
Geçelim. Bizim, gerçekliğimiz orada duruyor: Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen o şey, yürürlükte olduğu 6 yılda yalnızca siyasette değil, ekonomide de Türkiye’yi çok fena dibe çekti. Çukurdan çıkılmaya çalışılıyor. Tabi dar gelirlinin sırtına basılıp irtifa alınarak… Ömer Gencal, 11 ekonomik göstergeyi derlemiş. Ben birkaç tane daha ekledim. Tabloyu görelim. Bahçeli’nin konuşmasında “alayınız” lafı geçmediğine göre karar vermek bize kalmış. Gelin eski defterleri biraz karıştıralım.
6) 5 ve 10 yıllık Devlet Tahvili Faizleri: CB sistemi başladığında 10 yıllık devlet tahvili faizlerini %10,240 seviyesinden aldı. Üçe katladı. Halen %30 civarında. 5 yıllık tahvil faizlerinde de aynı durum yaşandı.
8) Gini katsayısı: (Artışı gelir dağılımının bozulduğunu gösterir.)
9. Yoksul kişi sayısı: CB sistemi başladığında 2 milyon 250 bin kişi. 2023 sonu itibariyle 2 milyon 400 bini aştı.
10.) Açlık ve yoksulluk sınırı (Aylık TL)
13) 6 YIL SONRA DAHİ KREDİ DERECELERİ HALA 2 – 3 BASAMAK AŞAĞIDA: Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denen icat başladığında Moody’s’in notu Ba2’ydi. Şu andaki nottan (B1) iki basamak yukardaydı. S&P’nin notu BB’ydi. Şu anki nottan (BB-) bir basamak yukarıdaydı. Fitch’in notu BBB-‘ydi. Şu anki nottan (BB-) 3 basamak yukarıdaydı.
14) ATIL İŞGÜCÜ ORANI %17,8’DEN %27’YE ÇIKTI: Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı Ocak 2018’de %9,8’di. Yükselişe geçerek bir yıl içinde %13,6’ya yükseldi. Daha sonra pandemi etkisini göstermeye başladı. 2019 sonuna doğru %14,1’i gördü. 2020’de yine %14 ve üstü rakamlar gerçekleşti. Daha sonra tekrar inişe geçerek Ağustos 2024’te %8,5 düzeyine geriledi. Ancak bu ekonominin coşkun büyümesinden kaynaklanmadı. Önemli bir işsiz kesimi “atıl işgücü” torbasına atıldı. Geniş tanımlı işsizlik denilen atıl işgücü oranı Ocak 2018’deki %17,8 düzeyinden Ağustos 2024 itibariyle %27’ye çıktı. Başka bir ifadeyle TÜİK’in düşük işsizlik oranının aslı, atıl işgücü torbasının şişmesi sayesinde oldu.
15) MİLLİ HASILADA TÜRKİYE’YE 10 YIL KAYBETTİRDİ: 2013’te Türkiye’nin milli hasılası 957 milyar dolarla trilyon dolar sınırına yaklaşmıştı. Kişi başına gelir 12.615 dolara çıkmıştı. Milli hasıla 2020’de 720 milyar dolara kadar, kişi başına gelir de 8.561 dolara kadar düştü. Milli hasıla büyüklüğünde 2013 seviyesine ancak 9 yıl sonra 2022’de ulaşabildik. Kişi başına gelirde de ancak 2023’te ulaştık ve bir miktar geçebildik. Özeti, Türkiye, önemli kısmı CB sistemi ile geçen son 10 yılda milli hasılada 10 yıl kaybetmiş oldu. Daha önemlisi, ekonomist Cumhurbaşkanı’nın “Ekonominin sorumlusu benim ben” dediği 2018 – 2023 dönemindeki 5 yılın büyüme ortalaması, çok cazip kredi paketlerine, Nas’a rağmen %4,56’dır. Önceki 5 yılın (2013 – 2017) ortalaması %6,08’dir. Küresel krizi de kapsayan 2008 – 2012 dönemi büyüme ortalaması bile %5’tir ve CB döneminin üzerindedir.
16) İKİ AÇIĞI DA BÜYÜTTÜ: Dış ticaret açığını 54 milyar dolarda aldı. 2023 sonunda açık 106 milyar doları buldu. Dezenflasyon programı ile ortaya çıkan yavaşlama nedeniyle ithalat düşünce şimdilerde 65 milyar dolarlara geldi. Hala CB rejiminin başlangıç yılının üzerindedir. Cari açığı 2017 yıllık 35,1 milyar dolarda aldı, 50 milyar doların üzerine getirdi. Şimşek programının devreye girdiği 2023 yıl sonunda 40,5 milyar dolara geldi. Şimdilerde programla birlikte en başta ithalat düştüğü, enerji fiyatları düşük seyrettiği ve altın ithalatına kota uygulandığı için gerilemeye devam ediyor.
17) MB FAİZLERİ TARİHİ HIZLA %50’YE GELDİ: İstikrar değil istikrarsızlık göstergesidir. 1 Haziran 2018’de yüzde 16.50’ydi. Sadece 1 hafta sonra 17,75’e çıkarıldı. 3 ay sonra “ekonomist” ikna edilerek % 24’e çıkarıldı. Enflasyonda bozulmaya karşın, başkan Erdem Başçı görevden alınarak indirime geçildi. 22 Mayıs 2020’de %8,25’e kadar çekildi. İndirim arıza çıkarınca Naci Ağbal göreve geldi ve faiz artışları başladı. 19 Mart 2021 itibariyle %19’a kadar çıkarıldı. Tam bu noktada Erdoğan Nas’a geçti. Tekrar indirimler başladı. 24 Şubat 2023’te % 8,5’e çekildi. Sonra Nas’tan vazgeçildi. Şimşek ve Gaye Erkan işbaşı yaptı. Aşamalı artırımlarla yüzde 50’ye çekildi.
18) KISA VADELİ DIŞ BORÇLARI ARTIRDI: 2018 başında 109,6 milyar dolardı. Halen 173,7 milyar dolardır. Kalen vadeye göre kısa vadeli dış borçlar ise 232,2 milyar dolardır. Toplam dış borç stoku 2018 başında 457,9 milyar dolardı. Haziran 2024 itibariyle 512 milyar dolardır.