24 Kasım: Öğretmenler tükenmişlik içinde

24 Kasım: Öğretmenler tükenmişlik içinde
24 Kasım Öğretmenler Günü'nde öğretmenler, ekonomik sorunların yanı sıra mesleki itibarlarını zedeleyen uygulamalarla karşı karşıya.

2022/10/30/dw-serit.jpg

Pelin Ünker

Türkiye'de öğretmenler bu yıl da 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü hayat pahalılığı nedeniyle artan ekonomik sorunlarla karşılıyor.

Ancak maaşların yetersizliği, sosyal ve özlük haklarının eksikliği, güvencesizlik gibi pek çok problemin eşliğinde mesleklerini icra etmek zorunda kalan öğretmenlerin yaşadığı sorunlar sadece ekonomi temelli değil. Eğitim öğretimle ilgili karar alma süreçlerinin dışında bırakıldıklarını belirten öğretmenler, başöğretmenlik, ÇEDES projesi, önlük genelgesi gibi uygulamalarla mesleki olarak her geçen gün daha da değersizleştirildiklerini düşününüyor.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2022-2023 istatistiklerine göre, örgün eğitim kapsamında 1 milyon 154 bin 383 öğretmen okullarda görev yapıyor. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okul öncesi kurumlarda 87 bin 323, ilkokullarda 299 bin 967, ortaokullarda 372 bin 536, liselerde 394 bin 557 öğretmen çalışıyor.

Yoksulluk sınırının altında

Büro Emekçiler Sendikası Araştırma Merkezi'ne göre (BES -AR) ekim ayında dört kişilik bir memur ailesi için açlık sınırının 17 bin 215, yoksulluk sınırının 50 bin 750 liraya ulaştığı Türkiye'de öğretmenlerin maaşı oldukça düşük.

Öğretmenler, kadrolu statünün yanı sıra sözleşmeli, ücretli gibi farklı statülerle çalışırken hak kayıplarına maruz kalıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmen açığı bulunan okullara atanan ücretli öğretmen statüsündeki öğretmenler ders başı ücret alıyor. Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay'ın DW Türkçe'ye verdiği bilgiye göre Türkiye'de ücretli öğretmen sayısı 100 bin gibi ciddi bir rakama ulaştı. Bu statüdeki öğretmenler okullar tatil olduğunda ücret almazken aylık kazançları, 75,15 TL olarak belirlenen saatlik ek ders ücretiyle 11 bin 402 TL olan asgari ücreti bulmuyor.

Öte yandan 2016 yılında düzenlemeyle yeni atanacak öğretmenlerin tümünün sözleşmeli olarak göreve başlamalarının yolu açıldı. Sözleşmeler bir yıllık yapılırken, öğretmenler atandıkları okullarda üç yıl sözleşmeli çalışmadan kadroya geçemiyor.

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay ücretli öğretmenlerin sorunlarına da dikkat çekti.

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay ücretli öğretmenlerin sorunlarına da dikkat çekti. Fotoğraf: Privat

Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2022 Yılı Faaliyet Raporu'na göre 2022 yılının Ocak ayında 14 bin 961, Eylül ayında ise 19 bin 614 sözleşmeli öğretmenin ilk ataması yapıldı. Mart 2023'te ise 44 bin 573 sözleşmeli öğretmenin ilk ataması gerçekleştirildi. Buna göre 2022 ve 2023 yıllarında toplam sözleşmeli öğretmen ilk atama sayısı 79 bin 148 oldu.

Kadem Özbay, yeni atanan öğretmenlerin artık sözleşmeli olarak işe başladığını ve sözleşmeli öğretmenlerin 22 bin 800 TL civarı ücret aldığını söylüyor. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenliğin iktidarın bir istihdam politikası haline dönüştüğünü ifade eden Özbay, öğretmenlerin kadrolu devlet memuru güvencesinden yoksun bırakıldığını vurguluyor.

"Eşit işe eşit ücret ilkesi ihlal edildi"

Şubat 2022'de yürürlüğe giren Öğretmen Meslek Kanunu (ÖMK) ile ise öğretmenlik mesleği, uzman öğretmen veya başöğretmen unvanlarıyla kariyer basamaklarına ayrıldı. Bu uygulamayla aynı derece ve kademede görev yapan öğretmenlerden düzenlenen sınavla unvan alanlar, almayanlardan daha yüksek maaş almaya başladı. Temmuz ayında yapılan zam sonrası 1/4 derece ve kademesindeki en düşük öğretmen maaşı 25 bin 300, uzman öğretmen maaşı 27 bin 300, başöğretmen maaşı 29 bin 500 TL seviyesinde bulunuyor.

Öğretmenlerin fikri alınmadan yapılan bu düzenlemenin mesleğe bir hakaret olduğunu söyleyen Özbay'a göre söz konusu düzenleme ile Anayasa'da yer alan eşit işe eşit ücret ilkesi ihlal ediliyor.

Öğretmenleri aynı işi yaparken, aynı görev sorumluluğu varken kategorize etmenin eğitim barışını bozduğunu belirten Özbay, ekonomik sıkıntılarla boğuşan öğretmenlerin daha iyi bir ücret almak için bu sınava mecbur bırakıldığını aktarıyor. Disiplin cezası almış olan öğretmenlerin ise uzman ve başöğretmenliğe başvuru hakkının olmadığını belirten Özbay, düzenlemenin ayrıca sendikal haklarını, demokratik haklarını kullanan, sesini yükselten öğretmenleri kontrol altına alma amaçlı da olduğunu düşünüyor.

Anayasa Mahkemesi 13 Temmuz 2023 tarihinde ÖMK'nın bazı maddelerinin iptaline karar verdi. İptal edilen maddeler arasında öğretmenlik kariyer basamaklarıyla ilgili düzenlemeler de bulunuyor. Gerekçeli karara göre ÖMK'da öğretmenlik kariyer basamaklarında ilerlemenin koşulları açık ve net olarak düzenlenmiyor ve kariyer basamaklarında ilerlemeye ilişkin usul ve esasların yönetmelikle değil kanunla belirlenmesi gerekiyor.

Taban maaş uygulaması kaldırıldı

Özel kurumlarda çalışan öğretmenler ise "taban maaş" uygulamasının 2014'te Özel Öğretim Kurumları Kanunu'ndan çıkarılması nedeniyle yıllardır hak kayıplarına maruz kalıyor. Özel sektör öğretmenleri, yapılan belirli süreli iş sözleşmelerinden dolayı güvenceden de yoksun.

DW Türkçe'ye konuşan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Umut Erkurt, kolej, kurs ya da rehabilitasyon merkezlerinde çalışan eğitim emekçilerinin belirli süreli sözleşmeler nedeniyle mevsimlik işçi statüsünde, dönem boyu iş bulma kaygısı ve her an işten çıkarılma korkusuyla mesleğini icra etmeye çalıştığını anlatıyor.

Erkurt, özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin çok büyük bir bölümünün asgari ücret sınırında ücretlerle çalıştığını, bu nedenle mesleklerine odaklanıp kendilerini geliştirebilme konusunda büyük zorluklar çektiğini söylüyor.

Yaşadıkları zorlukların düşük ücretlerin yanı sıra yasal sınırı aşan çalışma saatlerinden kaynaklandığının altını çizen Erkurt, "Özel öğretim kurumlarındaki çalışma saatlerinde MEB yasal sınırı haftalık 40 saat. Bu 40 saatin ilk 20 saati dönem başında anlaşılan ücrete karşılık. Haftalık 20 saati aşan her saat için ise ek ders ücreti ödenmek zorunda. Bu ek ders ücretleri, ülkede neredeyse tüm kurumlar tarafından gasp ediliyor" ifadelerini kullanıyor.

Bunun sonucu olarak sabahtan akşama aralıksız şekilde kafa gücüyle çalışan, mesleğini asla verimle yapamayan bir meslek grubunun ortaya çıktığını vurgulayan Erkurt, "Bu durum da başta öğretmenlik mesleği olmak üzere tüm eğitim sisteminin sermayeye kurban edilerek çürümesine ve yozlaşmasına neden oluyor" diyor.

"ÇEDES projesi öğretmene hakaret"

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay ise iktidarın "gerici" ve "piyasacı" bakış açısı nedeniyle öğretmenlerin hem ekonomik hem de mesleki olarak tükendiğini söylüyor.

2021 yılında ortaokullarda uygulamaya başlanan ve bu yıl ilkokul ve liseler dahil tüm okulları kapsayan şekilde düzenlenen "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum" adlı ÇEDES Projesi kapsamında okullarda "manevi danışmanlar" adı altında imam ve vaizler de görev almaya başladı.

Değerler eğitiminin zaten öğretmenin görevi olduğunu vurgulayan Özbay, "Örneğin adalet devralmak. Gidip de hukuk fakültesinden dekan getiremezsin. Adaleti öğretmen anlatır. Sevgiyi, eşitliği, hakları öğretmeni anlatır. Bu öğretmenin görevidir. Ama ne yapıyor şimdi? Diyor ki din görevlisi gelecek. Bu da öğretmene hakaret" diyor ve ekliyor: "Siyasi iktidar öğretmeni ekonomik olarak tüketmenin de ötesinde, mesleki olarak çok ciddi bir şekilde aşağılıyor."

Müfredat değişikliklerinin de ders içeriklerinin esas muhatabı olan öğretmenlerin görüş ve önerileri alınmadan gerçekleştirildiğini ifade eden Özbay, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in, eğitimcilerle görüşmek yerine İsmailağa cemaatine yakın isimleri ağırladığının geçen haftalarda ortaya çıktığını hatırlatıyor.

Önlük genelgesine tepki

Özbay'a göre, Milli Eğtim Bakanlığı'nın önlük kararı da öğretmenlik mesleğinin itibarını zedeleyen başka bir uygulama. Özbay, "Öğretmenlerin, çocukların, eğitimin bunca sorunu varken bir genelge yayınlayıp öğretmenlerin rol model olması için onlara önlük göndereceğim deyip kamuoyunda önlük modellerini paylaşmak bana göre çok büyük bir utanç, çok aşağılayıcı bir şey" ifadelerini kullanıyor.

Önlük kararı ilk kez, MEB'in 21 Ağustos 2023 tarihli 2023-2024 Eğitim ve Öğretim yılına ilişkin genelgesi ile duyuruldu. Genelgede, "Öğretmenlerin, mesleki temsil ve öğrencilere rol model olma bakımından önlük giymeyi tercih etmeleri teşvik edilecektir" maddesine yer verildi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Öğretmen arkadaşlarımızın okullarda, bir eğitimciye yakışır şekilde giyinmesi açısından beyaz önlük uygulamasının valiliklerimizce tespit edilmesini arzu ediyoruz, bunu da genelgemizde zikrettik" dedi. Bakan Tekin, gelen tepkilerin ardından kararın tavsiye niteliğinde olduğunu açıkladı. Olgunlaştırma Enstitüleri'nde dikilen önlükler, 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde öğretmenlere hediye edilecek. Öğretmenler ise Türkiye'nin dört bir yanında önlüklü protestolar düzenlemeye hazırlanıyor.

Eğitim-İş: 24 Kasım'da iş bırakıyoruz

Yaklaşık 130 bin öğretmenin üyesi olduğu Eğitim-İş sendikası da 24 Kasım'da öğretmenlik mesleğinin bugün geldiği duruma dikkat çekmek için "Barınamıyoruz, geçinemiyoruz, yaşayamıyoruz" sloganıyla iş bırakacak.

"Yaşayamıyoruz" sloganıyla mesleki değersizleşme ve tükenmişlik sürecine dikkat çektiklerini dile getiren Kadem Özbay, "Eğitimi her bir çocuğumuza bilimsel temelde eşit bir şekilde ulaştırma sürecinde bir kıskaç altındayız. Öğrenci mutsuz, velisi mutsuz, eğitim çalışanı mutsuz. Çünkü eğitim ortamı artık öğretmenin dışında herkesin girebildiği, herkesin her şeyi yapabildiği bir alan haline dönüştü" diye konuşuyor.

Pelin Ünker Yolsuzluk ve vergi adaleti üzerine haber yapan araştırmacı gazeteci.

Gündem