8 soruda 'kan' ve 'Kızılay' tartışması

8 soruda 'kan' ve 'Kızılay' tartışması
Kızılay'ın çadır ve gıda satmasının ardından gündeme gelen 'kan' tartışmasına tüm yönleriyle baktık.

ESRA TOKAT


Kamu yararına çalışan bir dernek statüsünde olan Kızılay'la ilgili tartışmalar arasında hastanelerde hastalardan kan için para alındığı iddiaları da gündeme gelmişti. Peki kan süreci nasıl işliyor? İddialar neler, mevzuat ne diyor, hastaneler ne iddia ediyor, Kızılay'ın savunması ne?

Mevzuat ne diyor?

Öncelikle 2007 yılında çıkartılan 5624 sayılı Kan ve Kan Ürünleri Kanunu’na bakalım. Burada kan hizmet birimleri bölge kan merkezleri, kan bağış merkezleri, transfüzyon merkezleri ve plazma ürünleri üretim tesisleri olarak belirlenerek kimler tarafından kurulabileceği kayıt altına alınıyor. Buna göre bölge kan merkezleri işletilmesi Türk Kızılay’ına ait olmakla beraber 20.11.2009 tarih ve 27412 sayı ile bakanlığın hizmet planlaması ve bölgelendirmeyi dikkate alarak “gerekli gördüğü yerlerde bölge kan merkezi ruhsatı süreli olarak verebilir” ibaresi ekleniyor.

Kan nasıl toplanıyor?

Ancak mevzuata uymadığı gerekçesiyle kan merkezleri yapılan değerlendirmeler sonucunda sayıları her geçen gün azalıyor.

Kısacası günümüzde kan merkezleri konusunda Kızılay neredeyse bir tekel halini almış durumda. İlk olarak 2009 yılında Türk Kızılay Kan Hizmetleri Operasyon Müdürlüğü bünyesinde “Kan Toplama ve Stok Yönetimi Birimi” kurularak ‘’Stok ve Dağıtım Yönetimi Projesi’’ hayata geçiriliyor. Bu süreçte de Türk Kızılay Sağlık Bakanlığı tarafından ülkenin kan ihtiyacını karşılaması için görevlendiriliyor.

Ardından Kızılay’a verilen bu görev 2014 yılında Sağlık Bakanlığı ile Türk Kızılay arasında yapılan bir protokolle resmi hale getiriliyor. Protokolde Türk Kızılay bölge kan merkezlerinin hastane transfüzyon merkezlerince (TM) ihtiyaç duyulan kan ve kan bileşenlerini karşılamakla yükümlü olduğu kayıt altına alınıyor.

Hastaların ihtiyaç duyduğu kan ve kan bileşenleri bağışlarla elde ediliyor.

Kanın maliyeti biliniyor mu?

Transfüzyon sürecinin tam bir maliyetinin hesaplanması için öncelikle “1 Ünite” kan ürününün transfüzyon maliyetini bilmek gerekiyor. Türkiye’de transfüzyonun tüm süreçlerinin kapsayan bir maliyet çalışması ise yok.

Genel sağlık sigortasıyla ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) ise kan bileşenlerinden ne şekilde ücret temin alacağı şu şekilde:

4.6 - Kan ve kan bileşenlerinin temini ve bedelinin ödenmesi

(1) Kan ihtiyacının karşılanmasında güvenli kan temini esas olup, hasta yakınlarının kan verecek kişileri bulmasının sebep olduğu sağlık ve sosyal sorunları önlemek için, Kızılay kan birimlerinde kan ve kan bileşenlerinin bulunduğu durumlarda, replasman kan alınma yöntemi tercih edilmeyecektir.

(2) İkinci ve üçüncü basamak sağlık kurum ve kuruluşlarınca, hastalar için hekimler tarafından gerekli görülen kan ve kan bileşenleri (eritrosit süspansiyonu, tam kan, trombosit, plazma, vb.), Sağlık Bakanlığınca ruhsatlandırılmış kan hizmet birimleri ile Kızılay’a ait kan birimi bulunan yerlerde, bu birimlerden temin edilir. Sağlık kurum ve kuruluşlarınca, hastalara kan temin ettirilmeyecektir. Sağlık kurum ve kuruluşlarınca temin edilmesi zorunlu olduğu halde temin edilmeyerek hastaya aldırılan kan ve kan bileşenlerine ait fatura bedeli hastaya ödenir ve ilgili sağlık kurum ve kuruluşlarından mahsup edilir.

(3) SUT eki EK-2/B Listesi üzerinden faturalandırılan tedaviler için kullanılması gerekli görülen ve sağlık kurumlarınca temin edilen kan ve kan bileşenlerinin bedelleri, epikrizde kan bileşeninin adı, sayısı, (Değişik ibare:RG-8/6/2017- 30090)(89) ISBT (International Society of Blood Transfusion) 128 kan barkod numaralarının belirtilmesi kaydıyla, SUT eki EK-2/B Listesi puanları esas alınarak Kurumca sağlık kurum ve kuruluşuna ödenir.

(4) SUT eki EK-2/C Listesi kapsamında yer alan işlemler için sağlık kurum ve kuruluşlarında kullanılan kan ve kan bileşenleri, tanıya dayalı işlem puanlarına dâhil olduğundan

(Ek:RG-25/8/2016-29812)(61) (Ancak 705371, 705430 ve 705440 kodlu kan bileşenlerinin tanıya dayalı işlemler kapsamında kullanılması halinde bu kan bileşenlerinin puanının (Değişik ibare:RG-11/10/2017-30207)(99) %36’sı (Ek ibare:RG-25/3/2017-30018)(84) ,705372 ve 705373 kodlu kan bileşenlerinin kullanılması halinde (Değişik ibare:RG-11/10/2017-30207)(99) %24’ü, 705441 kodlu kan bileşenin kullanılması halinde (Değişik ibare:RG-11/10/2017-30207)(99) %20’si, 705442 ve 705443 kodlu kan bileşenlerinin kullanılması halinde ise (Değişik ibare:RG-11/10/2017-30207)(99) %28’i sağlık hizmeti sunucusunca ayrıca faturalandırılır. Tüm kan bileşenlerinin (Ek ibre:RG-8/6/2017- 30090)(89) ISBT (International Society of Blood Transfusion) 128 kan barkod numaraları ile birlikte MEDULA sistemine kaydedilmesi zorunludur.)

Buna göre son olarak 2022 yılının Temmuz ayında (27.07.2022) güncellenen SUT listesine göre Kızılay’dan temin edilen eritrosit süspansiyonuna 847, 97 TL, havuzlanmış trombosit süspansiyonundan(altılı) 1.661,64 TL, tam kandan 179,50 TL, aferez trombositten 1.025,29 TL, taze donmuş plazmadan ise 215, 62 TL alınmakta.

Bu kapsamda herhangi bir hastanede doktor kan ya da kan ürünü reçete ettiğinde gerekli olan ürünler Kızılay’dan sağlanıyor ardından SGK’ya ödenmesi için yollanıyor. SGK’da SUT’da yer alan maddelere göre ödemeyi yapıyor. İstenilen tahlillerle birlikte yapılan işlemlerin ücreti de değişkenlik gösteriyor. Hastadan kan için para istenmemesi gerekiyor.

Sağlık Uygulama Tebliği nedir?

Geçtiğimiz günlerde gazeteci Fatih Portakal’da SUT’ta yer alan kan ürünlerinin maliyetini Kınık’a sordu. Portakal “SGK parayı nerede buluyor? Bizim vergilerimizden. Kan ticari bir mal değil” demişti.

SGK ve SUT’u biraz daha yakından inceledik.

Genel sağlık sigortasıyla ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliği (SUT), SGK’nın sağlık hizmetleriyle ilgili belirleme yetkisini ekonomik nedenlerle sınırlıyor ve kısıtlıyor.

Oysa genel sağlık sigortası kişilerin ekonomik gücüne ve isteğine bakılmaksızın ortaya çıkacak hastalık riskine karşı, toplumun tüm bireylerinin sağlık hizmetlerinden eşit, kolay ulaşılabilir ve etkin bir şekilde yararlanabilmelerini sağlayan sağlık sigortasıdır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 63. maddedeki finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin hemen ardından 64. maddede SGK tarafından finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri de belirleniyor. Buna göre 64. maddede belirtilmeyen bir sağlık hizmeti hekimin kararı ile verilebilir ve bedelinin genel sağlık sigortası kapsamında SGK tarafından ödenmesi gerekir.

Ancak 63. maddenin 2. fıkrasında SGK’ya bu yaklaşım ile çelişen bir belirleme yetkisi de veriliyor. Bu da SUT’un aslında yasal dayanağını oluşturuyor. 5510 sayılı Kanunun 63/2 hükmünde SGK’nın bu konuda neye göre tedaviye ilişkin tür, miktar ve süre saptaması yapacağının belli olmadığı bildiriliyor. Gerekçede ise sistemin sürdürülebilirliği için bedeli karşılanacak sağlık hizmetlerinin toplumsal faydayı ve sürdürülebilirliği önceleyen bir yaklaşım ile düzenlenmesi gerektiği söyleniyor. Yani sağlık hizmetinin sınırsız arttırılmaması gerektiği ifade ediliyor.

İhale yöntemiyle kan satışı iddiası ne?

Öte yandan Cumhuriyet'ten Bora Erdin'in haberine göre 5624 sayılı Kan ve Kan Ürünleri Kanunu ile kan satışı kesinlikle mümkün değilken devlet hastaneleri ihtiyaç duydukları kanlar için 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında ihale açarak Türkiye Kızılay Derneği’nden kan alıyor. “Mal alımı” kapsamında ihale kanunun 22-b maddesi yani doğrudan temin yöntemi ile Kızılay’dan kan ve kan ürünleri temin ediliyor.

Kızılay ne diyor?

Kızılay'ın resmi açıklamasında ise sistem şöyle anlatılıyor:

"Hastaneler, talep ettikleri her kan veya kan bileşeni için SUT’ta belirlenen tedarik süreci maliyeti (çalışanlar, laboratuvar, kan torbaları, soğuk zincir, vs) ay sonunda Kızılay’a ödemekte, ardından ise bu ödemeye kendi giderlerini de ekleyerek SGK’ya fatura etmektedir.

Dolayısıyla tüm sürecin maliyetini devletimiz karşılamaktadır. Haberlerde sözü edilen faturalandırma yöntemleri tamamen hastanelerin tüzel kişiliklerinin özelliklerinden ve hizmet alım esaslarının ayrıntılarından oluşmaktadır.

Geçmiş yıllarda hastane önlerinde yaşanan kötü örneklerin ardından, Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde, 2005 yılında Güvenli Kan Temini Projesi hayata geçirilmiştir. Bu proje ile o tarihten itibaren vatandaş ile kan bankaları arasındaki tüm parasal ilişkiye son verilmiş, kan ve kan ürünlerinin temini görevi Kızılay’a verilmiş, bu süreçle ilgili tüm operasyonel maliyet ise Sosyal Güvenlik Kurumu üzerine bırakılmıştır.

Bu alanda Avrupa mevzuatıyla uyumlanan Kanun ise 11 Nisan 2007 tarihinde 5624 sayısı ile kabul edilmiştir. Hükümet, kan ve kan bileşenlerinin maliyetlerini yayımladığı Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) ilan etmektedir.

Kızılay, 4 bine yakın personel, 830’dan fazla araç ve 300’den fazla noktada aldığı kanları laboratuvarlarda testlere tabii tutmakta, testi geçen kanları özel torbalarına koymakta ve kendisinden talep eden hastanelere soğuk zincire riayet ederek ulaştırmaktadır."

Hastanelerde hastalardan kan için ücret alındığı iddiaları var ancak hastanelerin kanı ücretlendirme tarifesinin nasıl olduğu tam bir muamma.

Meslek örgütleri ne diyor?

Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Ali İhsan Ökten: “Eğer bir maliyet varsa bunu SGK’nın karşılaması gerekir. Vatandaştan bunun için para alınması kesinlikle uygun değil. Bu durum zaten Kızılay’ın amacına da uygun değil ancak Kızılay zaten bugün amacından çıkmış ve bir ticarethaneye dönüşmüş durumda. Hiçbir şekilde bir yurttaştan kan bağışı ve kan alma sırasında ücret alınmamalı..."

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Başkanı Hüsnü Yıldırım ise geçmişte Kızılay dışında kurumların kendi kan bankaları olduğunu ancak özellikle bu iktidarla birlikte kurumlardaki kan bankalarının birçoğunun kapatılarak Türkiye’de sadece kan hizmetlerinin Kızılay’a devredildiğini belirtti ve şunları söyledi: “Burada bir tekel oluştu. Çünkü kurulan kan bankaları tesisleri atıl kaldı ve kamunun kaynakları heba oldu. Tek adam iktidarı buradan rant elde ediyor. Geçmişte Kızılay kan hizmetlerini ve diğer pek çok hizmetleri yürütürken bugün geldiğimiz noktada deprem sonrasında bile felaketlere hazır olmadığını gördük. Sosyal devlet anlayışında kan hizmetlerinden hiçbir ücret alınmamalı. Ne yazık ki sağlık sisteminin tamamen paralı bir hale geldiğini açıkça görüyoruz."

Yurttaş ne anlatıyor?

Kan tartışmaları başladığında sosyal medyada birçok kişi hastanelerde kan için ücret verdiğini yazmıştı. Sadece isimlerinin kullanılmasını isteyen yurttaşların anlattıkları ise şöyle:

2021’in Mayıs ayında İstanbul’da karaciğer kanseri olan babasına özel bir hastanede nakil yapılan Oya: Babam bir gün fenalaştı ve kan takılması gerekliydi. Karaciğer nakli olan babamdan kan nakli için 2 bin lira istenildi. ‘Neden bu kadar para alıyorsunuz?’ diye sorduğumda ‘Biz de kanı Kızılay’dan para ile satın alıyoruz’ denildi. Ardından ısrarlarım sonucunda kanın ücretini bin 800 liraya indirdiler. Zaten birkaç ay sonra da babam hayatını kaybetti..."

Diyarbakır’da 2022 yılının Kasım ayında yakın arkadaşı dış gebelikten dolayı hastaneye kaldırılan ve riskli bir ameliyat olması gerektiğini söyleyen Mehmet, “1 ünite kana 750 lira istendi ve vermek istemedik. Bunun üzerine bize ‘Kızılay’dan ücretli alıyoruz kanı’ açıklamasında bulundular” dedi. Mehmet, ameliyatın acil olması gerektiği için mecburen ücret karşılığında kan aldıklarını da ekledi.

2022 yılının Kasım ayında kansızlık rahatsızlığıyla acil olarak gittikleri hastanede kendisi de bağışçı olan Mustafa’dan bir ünite kan için ‘Prosedür böyle, hastane yönetimi kararı bu’ denilerek 860 lira ücret istendi.

Adana’da 2022 yılında özel bir hastanede annesine kolonoskopi ve endoskopi yapılan Arif ise kendilerine 9 bin 600 TL hesap çıkarıldığını ve ‘Ne yapıldı bu kadar?’ diye sorduğunda ise ‘4 ünite kan verildi, ücreti bu’ karşılığını aldı.

Düzenli olarak Kızılay’a kan bağışı yapan ve 2011 yılında üniversitede öğrenciyken mide kanaması geçiren Ahmet’e bir üniversite hastanesinde bir 4 ünite kan verildi. Tedavi bitiminde çıkış işlemleri yapılırken kan makbuzunun kendisine verildiğini ve ücreti yatırması gerektiği söylenen Ahmet, “Kan bağış değil mi? Nerden geliyor?” diye hastane görevlilerine sordu. Cevap olarak ise Kızılay yanıtını aldı. Ancak tüm itirazlara rağmen öğrenciyken bin 700 lira kan ücretini ödemek zorunda kaldı.

Gündem