9. Yargı Paketi: Yedi soruda etki ajanlığı düzenlemesi

9. Yargı Paketi: Yedi soruda etki ajanlığı düzenlemesi
9. Yargı Paketi'nde yer alan "etki ajanlığı" suçu nasıl tanımlanıyor? Hukukçular planlanan düzenlemeyi neden eleştiriyor? "Etki ajanlığı" düzenlenmesini yedi soruda derledik.

2022/10/30/dw-serit.jpg

Alican Uludağ


Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 9. Yargı Paketi'nde "etki ajanlığı" olarak adlandırılan düzenlemeyle devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda Türkiye'de araştırma yapmak suç haline getiriliyor. Hukukçular ise düzenlemenin belirsiz ve keyfi olduğu uyarısı yapıyor.

9. Yargı Paketi içerisine konulan "etki ajanlığı" düzenlemesi kamuoyunda tartışma yarattı. DW Türkçe, 7 soruda bu düzenlemeyi mercek altına aldı.

Etki ajanlığı pakette nasıl yer alıyor?

Etki ajanlığı, 9. Yargı Paketi'nin 22. maddesinde "Diğer faaliyetler" başlığı adı altında düzenleniyor. Bu madde, Türk Ceza Kanunu'nun "Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk" bölümüne "339/A maddesi" şeklinde yeni bir suç tanımı olarak giriyor. Ancak kanun maddesinde "etki ajanlığı" ifadesi kullanılmıyor.

Etki ajanlığı suçu nasıl tanımlanıyor?

Bu suç için özellikle iki kriter aranıyor. Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda "Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye'de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar" ve "Türkiye'de suç işleyenler" bu madde kapsamına alınmış durumda.

Suçun cezası ne kadar?

Casusluk suçu dışında bu suçu işleyenlere, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Ancak bu bölümde düzenlenen suçlar dışında başka bir suç oluşturması halinde hem bu suçtan hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı ceza verilecek. Örneğin bir kişi hakkında yabancı bir devlet adına bilgi toplayanlar hem kişisel verileri izinsiz kaydetmekten hem de bu suçtan ayrı ayrı cezalandırılacak.

Cezada hangi hallerde artırım yapılacak?

Tasarıda yer alan maddede, suçun savaş sırasında işlenmesi veya devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakması halinde faile 8 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Bunun yanı sıra suçun, milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birimler ile proje, tesis ve hizmetleri yerine getiren kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılıyor. Ancak bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanı'nın iznine bağlanıyor.

Etki ajanlığı düzenlemesinin gerekçesi ne?

Tasarının gerekçesinde, casusluk suçlarının yer aldığı bölümde yeni bir suç tanımı getirildiği anlatılıyor. Gerekçede, "Devletin güvenliği" kavramının, "Devletin varlığının korunmasını ve tehlikeyle karşı karşıya bırakılmamasını" ifade ettiği kaydediliyor. Devletin varlığını tehlikeye düşürebilecek nitelikteki eylemlerin, Devletin güvenliğini ihlal ettiği belirtilen gerekçede, şu değerlendirme yer alıyor:

"Devletin iç ve dış siyasal yararları ile güvenliği arasında sıkı bir ilişki bulunduğu bilinmektedir. Nitekim yararlarını koruyamayan Devletin, güvenliği de tehlikeye düşebilecektir. Maddeyle, Devletin iç veya dış siyasal yararına yönelik olarak gerçekleştirilen bazı faaliyetlerin cezalandırılması kabul edilmektedir. Bu kapsamda iktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji gibi diğer yararlar da Devletin iç veya dış siyasal yararları kavramı içinde kabul edilecektir. Dolayısıyla bu gibi yararlar aleyhine gerçekleştirilen faaliyetler de suçun konusunu oluşturabilecektir."

Gerekçede, "yabancı organizasyon" tanımının ise "Türk hukukuna göre kurulmamış veya oluşturulmamış organizasyon olarak" değerlendirildiği ifade ediliyor. Tasarıda, "Yabancı organizasyon, yabancı bir devlet tâbiiyetinde olabileceği gibi hiçbir devletin tâbiiyetinde de bulunmayabilir" deniliyor.

Hukukçular planlanan düzenlemeye ne diyor?

DW Türkçe'ye konuşan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Güngör, tasarıda suçun maddi unsurunun belli olmadığını ifade etti. Etki ajanlığıyla mücadelenin ancak anayasa ve ceza hukukunun genel ilkeleriyle uyumlu olması gerektiğini belirten Güngör, "Aksi durumda hukuk güvenliğini ortadan kaldırırsınız" dedi.

Maddenin gerekçelerinin de "tatmin edici" olmadığını belirten Güngör, "Düzenleme yasalaşırsa herkes risk altında olabilir. Yabancı bir organizasyonun yasal bir tanımı yok. Stratejik çıkarın içine her şey konulabilir. Belirsiz bir durum var. Suçun maddi unsurunun da ne olduğu belli değil. Oysa kanun tasarılarının daha belirli yapılması gerek" dedi. Güngör, bu durumun ise toplumda yaşayan herkesi yeni bir ceza tehdidi ile karşı karşıya bırakacağını kaydetti. Güngör, "Kanun koyucunun suç ve ceza koyma yetkisi vardır. Ancak başkalarının hukuken korunun menfaatlerini ihlal eden davranışlar cezalandırılmalı. Aksi durumda özgürlüğü keyfi olarak daraltırsınız. Bu düzenleme her tarafa çekilmeye müsait bir yeni suç tanımı. Bu düzenlemenin belirsiz olması kanunilik ilkesinin ihlal edilmesi anlamına gelir. Bu da keyfilik olur" dedi. Örnek olarak Türkiye'de uluslararası medya kuruluşlarına çalışan gazetecileri gösterdi. Ceza Hukuku Profesörü Devrim Güngör, "Yabancı organizasyon dediğiniz zaman CNN gibi medya kuruluşlarının muhabiri, Türkiye'de bir haber yaptığı zaman yabancı bir organizasyonun stratejik çıkarı için hareket etmekle suçlanacak" ifadesini kullandı.

CHP tasarı hakkında ne düşünüyor?

Adalet politikalarından sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "Etki ajanlığı" düzenlemesini TBMM dışında herkesin bildiğine işaret etti. Teklifin bakanlık tarafından şeffaflıktan uzak şekilde hazırlandığını, ardından bir gazeteye sızdırılarak kamuoyunun tartıldığını ifade eden Gökçen, "Ne yapılacaksa en son Meclis görüyor. Bu başlı başına hukuka aykırı, parlamentoyu ciddiye almayan bir usuldür" dedi. Gökçen, "İfade özgürlüğüne bu kadar büyük bir darbe vuracak 'etki ajanlığı' düzenlemesinin tartışılıyor olması bile her türlü iyi niyetten uzak olunduğunun göstergesidir. Yalnızca araştırma yapmanın suç olması, bu fiile hapis cezası öngörülmesiyle yeni ve sinsi bir algı yönetimi dönemine daha geçiliyor. İktidar bu düzenlemeyle, yasal faaliyette bulunduğu için cezalandırılamayan, fakat iktidarı rahatsız eden gazetecilerin ve muhaliflerin peşine düşme niyetinde. Bu yüzden taslak söylendiği şekilde getirilirse sonuna kadar ifade özgürlüğünden taraf olacağız" değerlendirmesini yaptı.

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Gündem