Ahmet Türk: İmralı'ya, Kandil'e, Kobane'ye devletin bilgisi dahilinde gittik

Ahmet Türk: İmralı'ya, Kandil'e, Kobane'ye devletin bilgisi dahilinde gittik
Kobane Davası’nda savunma yapan Kürt siyasetçi Ahmet Türk, çözüm sürecinde İmralı’ya, Kobane’ye, Kandil’e devletin bilgisi dahilinde gittiklerini söyleyerek, “Bizi yargılıyorsanız, bizi gönderenleri de yargılayın" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin 6-8 Ekim Kobane eylemleri nedeniyle yargılandığı davanın 32’nci duruşmasının 2’nci oturumu, Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsünde bulunan Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Sincan Kapalı Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler duruşmada hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.

Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, duruşmada savunma yapan Kürt siyasetçi Ahmet Türk, bu davanın siyasi olduğunu ve talimat üzerine açıldığını belirtti.

İddianameyi “Andersen’den Masallar” olarak değerlendiren Türk, “12 Eylül’de de Diyarbakır zindanlarını yaşadık. Bizler toplumun bir araya gelmesi için çaba gösterdik. Legal fikirlerimizi, eylemlerimizi illegal olarak gösteren bir anlayış ile karşı karşıyayız. Bu nasıl bir demokrasi olabilir. Yargının siyasallaştığı bir süreci yaşıyoruz. Bundan üzüntü duyuyoruz. Kobane’de her insanımız yardımlar yaptı. Yardımları suç sayan bir anlayış! Biz bu yardımların konvoyunu Mardin Valisi ile yolculadık. Kobane’de yapılanlara ses çıkarılmasına dair yaptığım bir konuşma, bu iddianamede yer almış. Peki, DAİŞ çetelerini mi savunacağız?” diye konuştu.

50 yıldır bir siyasetin içinde yer aldığını belirten Türk, iddianamede halkın kendisine değer vermesinin “örgüt üyeliği” olarak değerlendirildiği belirtti.

“Bizi yargılıyorsanız, bizi gönderenleri de yargılayın”

Barışın sağlanması çabalarını bugünden sonra da sürdüreceklerini kaydeden Türk, şunları söyledi: “İnkarcı mantığa karşı bütün sorumluluk bize düşüyor. Vicdani görevimizi yerine getireceğiz. Yine çözüm sürecinde ilk görüşmeyi biz yaptık. Peki, nasıl yaptık? Cezaevi müdürü bile İstanbul'da feribotla bizi götürdü. Kimin talimatı üzerine? Başbakan, Cumhurbaşkanı talimatı üzerine bu görevi yaptık ve çözüm sürecinde rol aldık. Kobane’ye, Kandil’e gitmişsek, bunlar devletin bilgisi dahilinde yapıldı. Bizi yargılıyorsanız, bizi gönderenleri de yargılayın, bu süreci başlatanları yargılayın.”

Demokratik bir gelecek için yürütülen mücadelenin suç sayıldığını ifade eden Türk, “Biz bütün geçmişimizi geleceğimizi demokrasi için harcadık. Ben şunu yaptım, yapmadım gibi bir mantıkla bu yargılamaya bakmıyoruz. Bu yargılamaya, ‘demokratik bir gelecek ve toplumsal barış için çaba mı gösterecek, yoksa bunun önüne mi geçilecek’ şeklinde bakıyoruz. Beraat ettiğim, düşünce ve fikir suçları da yeni ve büyük bir şey keşfedilmiş gibi iddianameye koyulmuş. Bunların yargılama ile ne ilgisi var. 90’larda, 80’lerde bütün bunlar mahkeme tarafından sonuçlandırılan suçlamalardır. Bunların iddianamede yeniden yer alması varlığımıza, geleceğimize düşmanca bakan bir anlayıştır. Bu anlayışı reddediyoruz” dedi.

“Çözüm süreci yargılanıyor”

Avukat Erdal Kuzu ise “Savcıya sorarsanız Kürdün nefes alması dahil suç. Öyle ki dava konusu olmayan meseleler dahi davaya eklenmiş. Burada iddia makamının Kürdün varlığını kabul etmediğini görüyoruz. Düşman ceza hukuku ilkelerinin tamamı bu dosyada yer alıyor. Savcı Kürt halkı kelimesini kullandığınız zaman örgüt üyesi olduğunuzu belirtiyor. Bu metin mütalaa adı altında ideolojik bir metin olarak önümüze geldi. Çözüm süreci yargılanıyor” dedi.

“AKP’liler yargıdan muaf tutuluyor”

Kuzu, dönemin AKP’li vekillerinin ve bakanlarının Abdullah Öcalan ile ilgili sözlerini anımsatarak, şöyle konuştu: “Bunlar örgüt üyesi mi örgüt yöneticisi mi? Bunlar neden ele alınmıyor. Bu demeçleri veren o dönemki iktidarın mensupları hukuktan muaf tutuluyor. Bu durumda iktidar sadece gücü yettiği için Kürt temsilcilerini cezalandırma yoluna gidiyor. Bu mütalaa, yargılama siyasidir. Müvekkilim 50 yıldır siyaset yapmıştır. Kürt halkını savunmuş, anayasal haklarına erişmesi için mücadele vermiştir. Bu yargılama bu anlamda siyasi bir davadır. Kimse de mahkemenizin tutumunu alkışlamayacak. 80 yaşındaki bir adamı örgüt yönetmekten yargılıyorsunuz. Yargılanan Kürtlerdir, siyasal talepleri ve Kürtleri savunanlardır. Beraat vermenizi talep ediyoruz.” (Kısa Dalga)

Gündem