Akademisyen ihraçlarını imzalayan kurul üyesi: Karar özgür irademizle alınmadı

Akademisyen ihraçlarını imzalayan kurul üyesi: Karar özgür irademizle alınmadı
Ege Üniversitesi’nde 11 akademisyenin bildiri imzaladıkları için ihraç edilmesi kararını veren kurul üyelerinden bazları karardan rahatsız olduklarını belirtirken, önlerine hazır metin geldiğini ifade etti. Akademisyen Engin Berber, “Bizim özgür irademizle alınmış bir karar değildi" dedi.

Çatışmalı süreçte 'devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesi' istenen 'Bu suça ortak olmayacağız' başlıklı bildiri 11 Ocak 2016'da 1.128 akademisyenin imzasıyla duyurulmuştu. Peşi sıra akademisyenlere dava açılmış, okullarından ihraç edilenler olmuştu.

Gazete Duvar'dan Nuray Pehlivan'ın haberine göre 2017 yılında Ege Üniversitesi’nden Barış Bildirisi'ni imzaladıkları 11 akademisyen ihraç edildi.

O dönem Ege Üniversitesi’nde soruşturma komisyonunu oluşturan ve bildiriyi imzalayan akademisyenlerin ihraçlarını teklif eden rektör, Prof. Dr. Cüneyt Hoşcoşkun'du.

Hoşcoşkun, Barış Akademisyenleri'nin ihracından birkaç ay sonra, kendisi de 'FETÖ'yle iltisaklı olmakl'a suçlanarak KHK'yle ihraç edildi.

Soruşturmayı yürüten ve 'kamu görevinden çıkarma' cezası teklif eden soruşturmacılar Komisyon Başkanı Prof. Dr. Hikmet Hakan Aydın, üyeler Prof. Dr. Gaye Erel, Prof. Dr. Atilla Silkü, Prof. Dr. İsmet Karaca ve Prof. Dr. Engin Berber’di.

Soruşturmacılar, o dönemki kararları sorulunca şu yanıtı verdi:

Prof. Dr. Hikmet Hakan Aydın: Öncelikle benim telefon numaramı benim iznim olmadan kimden aldığınızı öğrenmek isterim. Sonuçta bu telefon numarasına bir yerden ulaştınız. Bu şekilde beni aramanız son derece uygunsuz. Hangi rektörlük biriminden aldığınızı öğrenirsem, kişisel verilerim isteğim dışında paylaşıldığı için ona göre savcılığa suç duyurusunda bulunacağım.

Gazeteci telefon etti diye savcılığa verecek

İkinci olarak konuyla ya da devletin aldığı kararlarla ilgili ben görüş bildirmek durumunda değilim. Bana böyle bir görüş sorma hakkınız yok. Konunun benimle bir ilgisi de yok. Beni arayarak taciz ettiğiniz için savcılığa suç duyurusunda bulunacağım. Siz asıl bu görüşü kararların verildiği Ankara’ya sorun. Ben hiçbir şekilde olumlu ya da olumsuz bir beyanat vermek istemiyorum. Kişilik haklarıma yönelik herhangi bir şey olursa gerekli yasal başvuruları yapacağım. Bu konudaki olaylarda sonuçta kimin ne karar aldığı ve ne yaptığı da belli. Diyeceğim budur.

Prof. Dr. Gaye Erel: Takdir edersiniz ki kamu görevlisiyim. Bu konuda herhangi bir yorum yapmak istemiyorum. O yüzden herhangi bir paylaşımım olmayacak.

Atilla Silkü: Fikrime başvurduğunuz için çok teşekkür ederim. Geçmişte görev icabı katıldığımız bir süreçti. Yani yasal olarak zaten bir süreç işletilmişti ve biz de bu görevi yerine getirdik. Sonuç olarak sanırım gereği yapıldı ve ihraç edilen arkadaşlarımız da görevlerine dönmeye başladılar. Kendilerine hayırlı olsun diyorum.

'Hatayı kabul etmek lazım'

İsmet Karaca: O süreçte göreve yeni başlamıştım ve fakülteye hâkim olmaya çalışırken bu tür şeyler oluştu. Görevlendirme pat diye önümüze geldi. Zaman geçtikçe insan vicdanen bazı şeylerin doğru olmadığını görüyor. Yani 6 yıldan beri insanın huzursuz olmaması mümkün değil. O kadar sıkıntılı bir süreçti ki neye, nasıl davranacağımızı şaşırmıştık. Ancak yapılan hatayı kabul etmek lazım.

Biraz daha detaylandırmak gerekirse soruşturma raporunun öncesi de sonrası da benim açımdan kötü bir süreçti. O dönem önümüze imzalamamız için hazır bir metin geldi. O an bunu detaylı düşünelim de karar verelim diye bir şey olmadı yani. Şu an düşündüğümde yaptığımız doğru bir şey değildi. Tabii bu sonuca ancak empati yaparsanız ulaşabilirsiniz. Empati yapmak lazım…

Özeleştiri geldi: Özgür irademizle alınmadı

Engin Berber: Size samimiyetle konuşacağım. Benim canımı çok sıkan olaylardan birisidir bu. Birincisi komisyon olarak aldığımız karar, bizim özgür irademizle alınmış bir karar değildi. Keşke rektörlük beni o dönem bu soruşturma komisyonuna koymasaydı. Keşke bu komisyonun bir üyesi olmasaydım. Biz özgürce kendi kararımızı kendimiz veremedik. Bundan ötesini söyleyemem. Eğer bundan ötesini söylersem benim birtakım kurumlarla başım derde girer. Ben o süreçte 6,5 ay dekanlık yaptım. Bu 6,5 ayın neredeyse 4 ayını soruşturmalarla geçirdim. Yani ben dekanlık yaptım mı yapmadım mı onu bile anlayamadım. Biz soruşturmalarla uğraşmaktan kendi fakültemizi yönetemedik. Akademik ve idari personelin soruşturma dosyalarıyla 4 ayımız geçti.

Yine bu süreçte vefat eden Rektör Vekili (Beril Dedeoğlu), soruşturmada FETÖ’cü olduklarını itiraf edenlerin dosyalarını bile YÖK’e göndermedi. Bize asla görmediğimiz deşifre metinleri zorla imzalatmaya, hatta imzalamazsak soruşturma açmaya kadar tehdide vardırdı işi. Bazıları imzaladı ama şahsen ben imzalamadım. Soruşturmayı biz yaptık ve söylenenleri videoya aldık. Soruşturulanlar 'Ben FETÖ ile irtibatlı ve iltisaklıyım' demiş. Normalde Hukuk İşleri’nin bu soruşturmaya alınan bütün bu tutanaklarını kâğıda döküp bizim önümüze koyması ve sonra bizim de komisyon olarak imzalamamız gerekiyordu. Fakat Rektör Vekili bunu yapmadı ve özellikle süreci tavsattı. Ardından önümüze hiç okumadığımız bazı metinleri koyup imza attırmak istedi. Hakikaten bunlar soruşturulanların söyledikleri miydi, başka bir şey miydi onu bile bilmiyorum. Bazı arkadaşlar korktukları için imza attılar. Ben şahsen imza atmadım. Hiçbir şey de olmadı.

'O dönem biz çok zorlandık bu işi yapmaya'

Barış imzacıları meselesine geri dönecek olursak; benim görevim dekanlık yapmak, onun bunun suçlu olup olmadığına karar vermek değil. O dönem biz çok zorlandık bu işi yapmaya. Hatta bu işi yapmazsak görevlerimizden bile olacağımız ima edildi. O zaman hakkaniyetle karar vermek için bir ortam yoktu. İtiraf edeyim benim aylarca gözüme uyku girmedi.

Ancak şunu samimiyetle söylemek isterim. O dönem dekan olmamayı tercih ederdim. Bana dekanlık teklif edildiğinde kendi kurumumu bir 'Kemeraltı dükkânı' olmaktan çıkartacak adım atmak niyetiyle gelmiştim. Oysa ben bu işlerle uğraştığım için ne akademiye ne kendi fakültemin yeniden ayağa kalkmasına dair doğru düzgün hiçbir şey yapamadım. (Kısa Dalga)

Gündem