Akbelen direnişçilerinden Kılıçdaroğlu'na: Akbelen giderse vatan gider

Akbelen direnişçilerinden Kılıçdaroğlu'na: Akbelen giderse vatan gider
Akbelen Ormanı’nı ziyaret eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bölgede yaşananları anlatan direnişçi köylüler, jandarmanın şiddetine dikkat çekerek “90 yaşındaki teyzelere biber gazı sıkan insanlar var karşınızda, coplayan insanlar var karşınızda" dedi. Bir direnişçi "Akbelen giderse vatan gider" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Muğla’nın Milas ilçesinde, YK Enerji’nin maden sahasını genişletmek için beş gündür ağaçları kestiği Akbelen Ormanı’nda nöbet tutan çevreciler ve İkizköylülülere destek oldu.

Kılıçdaroğlu burada “Direne, direne kazanacağız” sloganı ile karşılandı. Kılıçdaroğlu’nun yanına; ağaçları sarıldığı fotoğraf ile hafızalara kazınan 95 yaşındaki Kıymet Aktuğ oturdu. Yurttaşlardan biri Kılıçdaroğlu’na sarılarak, “Kurtarın” diye feryat etti.

Kılıçdaroğlu daha sonra ağaçların kesildiği bölgeye giderek, incelemede bulundu. Kılıçdaroğlu jandarma barikatının arasından geçtikten sonra geride kalan çevrecilerin ve köylülerin barikattan geçişine izin verilmedi. Jandarma çevreciler ve köylülere biber gazı ve coplarla müdahale etti. Yurttaşlar, “Katil Limak, Akbelen’den defol” sloganı attı.

Beş gündür, ajansların ve televizyon kanallarının yayın yaptığı bölgede; Kılıçdaroğlu’nun ziyareti sırasında telefon ve internet iletişiminin kısıtlanması dikkat çekti.

Geceleri kesilen ağaçların kokusundan uyuyamıyorum

Kılıçdaroğlu ile sohbet eden İkizköy Çevre Komitesi'nden Necla Işık, 4 senedir korudukları ormanın devletin gücüyle kesilmeye başlandığını vurgulayarak “Dört senedir burada çok büyük bir direniş var, çok büyük bir mücadele var. Herkes, ‘Devlete karşı çıkamazsınız’ dedi bizlere. Devlete karşı çıktık, ‘beşli çetesine’ karşı çıktık. Dört senedir koruduğumuz ormanları beş gündür… Akbelen Ormanı’nı yiyip bitirdiler. Tahammülümüz kalmadı. Gerekirse CHP önderliğinde, ağaçlara sarılıp tutun, zincirleyin bizimle birlikte... Geceleri o kesilen ağaçların kokusundan yıkılıyorum. O çamların kokusu beni bitirdi. Toprağımızı bıraksınlar, ağaçlarımızı bıraksınlar Burada olmanız bizim için çok kıymetli ama burada olmanız onları durdurmuyor. Hala kesim devam ediyor” dedi.

Akbelen giderse vatan gidecek

4 senedir beşli çeteye karşı çıktıklarını söyleyerek, “Tarım Orman Bakanlığı bu ormanları korumakla mükellef değil mi? Aç gözlü şirketlere satmak zorunda mı? Herkes duysun artık şu sesimizi, şu feryadımızı. Biz kendimiz için feryat etmiyoruz. Kuşlar evleri sardı. Kuşların yuvası yıkıldı. Gidecek yeri yok. Bakan’a seslenin. Akbelen giderse Kazdağları gidecek, İliç gidecek, vatan gidecek. Görmüyor musunuz? Beş gündür tükettiler bizi. Her kesilen dalla, bizim kolumuz kanadımız kırıldı. Tarım Orman Bakanı'na dört senedir sesleniyoruz; bu kesimi durdurun" diye konuştu.

Başka bir İkizköylü de “Biz burada yanıp kavruluyoruz, dört günden beri. Bugün beşinci gün. Patır patır ormanlar kesiliyor, biz parçalanıyoruz. Elimiz, kolumuz koparılıyor” diyerek, çiftçi olarak topraktan koparıldıklarını ifade etti. Yurttaş, “Temiz enerjiden bahsedebilenler, kömürün temizliğinden bahseden utanmazlar. Dünyamızı, havamızı mahvediyorsunuz” diye vurguladı.

Kesime karşı elindeki ağaç yapraklarını gösteren köylü de “Bu çamlarımızı, çiçeklerimizi durdurun” diye seslendi.

Biz vatan haini değiliz

Köylü yurttaşlardan bir diğeri de şirketin kendilerini zehirlediğini dile getirerek, elindeki çiçek buketini Kılıçdaroğlu’na verdi. Yurttaş, “Bunlar bizi zehirliyor, biz kurtaralım diye çalışıyoruz ama kurtaramıyoruz” dedi. Yurttaş, kolluk güçlerinin müdahalesi nedeniyle bir gözünde geçici görme kaybı yaşadığını ve bacağından yaralandığını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz ne yaptık, suç mu işledik? Biz doğamızı koruduk, doğamızı savunduk. Çamlarımızı savunduk. Kurdumuzu, kuşumuzu, vatanımızı savunduk. Biz vatan haini değiliz. Ben de bu vatanın çocuğuyum, ben de Atatürk çocuğuyum. Ben sığınmacı değilim. Sığınmacılara kucak açtın, Suriye’den gelenlere kucak açtın. Sen bizi neden itiyorsun. İtmeye hakkın yok. Ben vatanımı savunuyorum, milletimi koruyorum suç mu? Biz de bu vatanın insanları ve çocuklarıyız, yeter artık düşsünler yakamdan. Limak hemen şimdi terk et burayı.”

Başka bir köylü de kendilerinin kötü niyetli olmadıklarını ve gariban olduklarını dile getirerek, “Bizim sadece istediğimiz bu topraklarda, bu havalarda, bu sularda yaşamak istiyoruz... Termikte ekmek var diyenler, topraktadır ekmek toprakta. Termik bizi yok ediyor, yok” dedi.

Köylülerden Halil Şanlı, önceden 8 metreden su çıkarabildiklerini ancak şimdi suyun daha derinlere indiğini aktararak, “Kömür sahaları genişledikçe, 150 metre yerden suç içmeye başladık. Bu 40 sene zarfında, çok kısa bir zaman bu” dedi. Şanlı, Bodrum’u yer altı sularının beslediğini belirterek, “Su çok önemli. Buna hepimizin, yöneten hükümetlerin sessiz kalmaması için, kırmızı kalemle altını çiziyorum” diye vurguladı. Şanlı, “Yarın bir gün elektrik kesildi, nereden içeceksiniz suyu? 150 metreden suyu çıkaramayacaksınız. Elektriğe bağımlısınız ama kaynak suyundan ellerinizi koyarsınız şöyle, kanabildiğiniz kadar içersiniz” diye ekledi.

90 yaşındaki teyzelere gaz sıkıyorlar

İkizköylü Necla Işık’ın kızı Esra Işık, kolluk güçlerinin kendilerine yönelik müdahalesine tepki göstererek, “90 yaşındaki teyzelere biber gazı sıkan insanlar var karşınızda, coplayan insanlar var karşınızda. TOMA’larla su sıkan, yerlere düşüren, şiddete uğrayan insanlar var karşınızda. Bize bunları yaşatıyorlar. Bu yaşlı insanlara, yıllardır bu topraklarda üreten, yaşamaya çalışan insanlara bunları reva görüyorlar. Kimi, neye karşı, kime karşı koruyorsunuz” diye konuştu.

Işık, “Artık yeter bu köylüyü yutamayacaksınız, garibanın hakkını yiyemeyeceksiniz” diye feryat etti.

95 yaşındaki Kıymet Aktuğ, “Biz çamlarımızı, suyumuzu vermiyoruz. Biz toprağımızı, evlerimizi vermiyoruz” dedi.

İkizköylü Tuncer Saraçoğlu, “Zeytin bahçem var. Kömür madeni Işıkdere Mahallesi’ne kadar geldi. Işıkdere Mahallesi’ni yok etti. Şimdi de geriye bir Akbelen Ormanı kaldı. O da giderse, biz de biteriz. Ben de ailemle birlikte biteriz” diye vurguladı.

Kılıçdaroğlu: Boşuna mı beşli çeteler diyordum?

Burada köylülerin ve çevrecilerin tepkilerini dinleyen Kılıçdaroğlu, daha sonra şunları söyledi:

"Sizin verdiğiniz mücadeleyi yakından takip ediyorum. Bunu bilmenizi isterim. Buraya geliş nedenim, davayı yeni öğrendiğim için değil. Sizin sesinizi, sizin bizzat mikrofonu alarak derdinizi anlatmanıza imkân sağlamak içindir. Benim Ankara'da konuşmamın çok önemi yok. Sizin konuşmanız önemli. Sizin, derdinizi anlatmanız önemli. Çünkü derdi ve sorunu yaşayan sizsiniz. Mağdur olan, haksızlığa uğrayan sizsiniz. Çamınızı koruyan sizsiniz. Ama bu çam, bu ağaç sadece sizin ağacınız değil; 85 milyonun ağacıdır bu ağaç. Bu ağacın ömrü hepimizden çok daha fazladır.

Bu ülkede ormanın ne olduğunu, ormanda yaşayanların ne olduğunu, ekosistemi, bütün bunların hepsini bilen birisiyim. Çünkü bu orman sadece ağaç değil. O ormanda kuşlar, kurtlar, kaplumbağalar; binlerce ama binlerce canlı var. Her birisinin hakkını ve hukukunu korumazsak, o zaman görevimizi yapmamış oluruz.

Ağacı kestiğinizde suyu kesmiş olursunuz. Ağacı kestiğinizde tabiatı öldürmüş olursunuz. Ağacı kestiğinizde oksijeni bitirmiş olursunuz. Bütün dünya bunu biliyor ama bir avuç çete bunu bilmiyor. Ben boşana mı ‘beşli çeteler’ diyorum. Boşuna mı, ‘bu beşli çeteler bu milletin kanını emiyor’ diyordum. Bunun için söylüyordum. Siz sanmayın ki sadece burada oluyor bunlar. Türkiye'nin hangi coğrafyasına gitseniz benzer olaylar var. Ama siz direndiniz ve direniyorsunuz. Direniyorsunuz, Kemal kardeşiniz sizin yanınızda.”

"Bu davayı sonuna kadar izleyeceğim"

Kılıçdaroğlu, köylülere destek vereceği sözünü vererek, “Sizin mücadeleniz hak mücadelesidir. Hakkınızı istiyorsunuz, başka bir şey istemiyorsunuz. Hak mücadelesi bireysel bir mücadele de değil, hak mücadelesi kolektif bir mücadeledir. Ormanı koruyorsanız, ormanda yaşayanların hakkını ve hukukunu koruyorsanız, bu mücadele bireysel bir mücadeleden çıkıp bir hak mücadelesine dönüşmüş oluyor. Size sözüm söz, ben bu davayı sonuna kadar izleyeceğim” dedi.

Kılıçdaroğlu, güneş enerjisi varken kömür enerjisinin tercih edilmesini eleştirerek, “Allah’ın güneşi bedava ama o kullanılmıyor, onun yerine kömür, doğalgaz, başka şeyler. Çünkü birileri kazansın diye yapıyorlar. Onun da mücadelesini yaptık, kavgasını yaptık, yapmaya devam edeceğim. Kömür yerin altında kalacak, yerinde kalacak. Biz ağırlığı güneş enerjisine vereceğiz” diye konuştu.(ANKA)

Gündem