Akbelen katliamcısı Limak’ın patronu Ebru Özdemir BM Kalkınma Fonu'ndan da destekli

Akbelen katliamcısı Limak’ın  patronu Ebru Özdemir BM Kalkınma Fonu'ndan da destekli
BM Kalkınma Programı, sayfasını köylü kadınların fotoğraflarıyla süsleyip “yerelde kadınlara destek” diye tanıtım yaparken, projelerini desteklediği “iş kadınının” Akbelen’de asırlık çamları kesstiğini, o çok kıymet verilen köylülerin (indigenous people!) hayatını kuruttuğunu bilmiyor olamaz!

MEHVEŞ EVİN

Vicdana, akla ve hukuka aykırı olarak, bu memleketin en kıymetli ormanlarından birine, gözümüzün önünde kıydılar.

İkizköy-Akbelen’de son 1 haftada 160 bin ağacın kesildiği tahmin ediliyor.

Varolan iki termik santrale kömür sağlamak amacıyla Akbelen Ormanı'na kömür madeni sahası yapmak isteyen YK Enerji, Limak ve IC İçtaş Holding iştiraki. YK Enerji’nin iklim politikaları ve canlı yaşamını hiçe sayarak, yaşlı çam ormanını yasalara aykırı olduğu halde kesip yerine yapacağı maden sahası, Muğla’nın tamamını tehdit ediyor.

YK Enerji, utanmazlığın ve sıkışmışlığının boyutunu gazetelere “işçiler adına” verdiği ilanla da gösterdi. İlana verdiği parayı işçilere dağıtsaydı, herkes doymuştu!

Birkaç gün önce de Doğal Hayatı Koruma Derneği (WWF) Türkiye, Limak’ın patroniçesi Ebru Özdemir’i mütevelli heyeti üyeliğinden gönderdiğini açıkladı. WWF, son derecede geç ve göstermelik bir hareket yaptı. Zira Akbelen’de direniş, yıllardır sürüyor. Asırlık çamların kesimi, direnen köylüler sayesinde gündemde.

Asıl soru, Özdemir’in bunca zaman nasıl WWF’nin mütevelli heyetinde olduğu…

Yusufeli Barajı’ndan İstanbul Havalimanı’na, Pembelik’ten İncir Barajı’na, cebimizden çıkan vergiler ve AKP’nin kucaklarına verdiği, kamuyu zarara uğratan nice proje, aynı zamanda iklim ve doğa düşmanı. (https://tele1.com.tr/limak-yukseldi-yusufeli-suya-gomuldu-baraj-binlerce-yurttasin-gecmisini-sular-altinda-birakti-813099/)

Atatürk Orman Çiftliği’ne bile rezidans yapmaya kadar gözü dönmüş bir şirketten bahsediyoruz! (https://yesilgazete.org/limakin-aoc-arazisindeki-rezidans-projesine-yargidan-iptal-karari/)

Asıl görmezden gelinen, babasının şirketine 2007’de Yönetim Kurulu Başkanı atanan Ebru Özdemir’in “sosyal sorumluluk” kisvesi altında yaptığı projeler, yeşil yıkamacılık faaliyetleri.

“Mühendis Kızlar" yetiştirme programı UNDP destekli

Ebru Özdemir’in linkedin’deki profilinde sanki kendi başarısıymış gibi sunduğu her şeyi bulabilirsiniz, tabii İngilizceniz varsa:

Şirketin son yıllarda (!) altyapıdan inşaata, enerjiden turizme yaptığı “atılımlar”dan dem vurması bir yana…

Proje finansmanındaki “uzmanlığı”yla Birleşmiş Milletler’in Avrupa’daki Ekonomi Komisyonu’nda, kamu-özel işbirliği alanında görev alan Özdemir, üye olduğu sivil toplum örgütlerini de sıralamış:

Amerikan Türk Derneği’nin Genç Toplum Liderleri üyesi…

Tayyip beyefendi hazretleri duymasın, iş dünyasında toplumsal cinsiyet eşitliği ve çoğulculuğu teşvik eden “30 Percent Club”’ın (Yüzde 30 Kulübü) kurucularından…

“Fırsat eşitliği”ni savunan Wtech Turkey- Teknolojide Kadın Derneği’nin YK üyesi… https://www.wtechplatform.com/

Ve elbette, o kadar gönlü zengin, o kadar hayırsever ki Limak Eğitim Kültür ve Sağlık Derneği’ni 2016’da kuruyor.

Ebru hanımın en “hassas” olduğu konu, kız çocuklarının eğitimi ve girişimciliğiymiş…

Ne şanslı, Allah verdikçe veriyor!

İstanbul Sözleşmesini feshedip kız çocuklarını evlendiren, ev kadını ve anne olarak yetiştirmeye kararlı bir siyasi anlayışla iç içe, dış dışa çalışıyor.

Durun, bitmedi…

Ebru Hanım Türkiye’nin kızlarıyla yetinmemiş, Kuveyt ve Senegal’de de mühendislik alanında genç kadınların yetişmesi için Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’ndan destek almış.

Küresel Mühendis Kızlar “Global Engineer Girls- GEG”, yeni nesil kadın mühendisler yetiştiriyor, Türkiye, Kuzey Makedonya, Kosova, Kuveyt ve “ötesi”nde iş buluyor.

Parlak genç beyinleri seçip, şirketlerinde çalıştırmak üzere yetiştirirken “hayır işi yapıyorum” diye ortalıkta dolaşmak ne güzel iş, değil mi?

BM Kalkınma Programı İkizköylüleri duyuyor musunuz?

Çevre katliamcısı Limak’ın patroniçesi Ebru Hanım, ayrıca Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) İstanbul’da kurduğu Uluslararası Özel Sektör Gelişimi Merkezi’nde de aktif olduğunu beyan ediyor.

İsteyen açsın baksın, bu merkezin ne işe yaradığını anlamak için ayrıca tercüman gerekiyor!

Ama nerede kamu-özel işbirliği, nerede hibe, nerede hayırseverlik adı altında kıyak işler, orada Ebru Özdemir!

Ne de olsa Türkiye’nin kaynaklarını emen, halkını yoksullaştırdıkça kendi zenginleşen şirketin günahlarını aklamak kolay değil.

Peki bu Ebru Hanım’ın suçu mu? Hayır.

Sorumluluk, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın Türkiye merkezinde.

BM Kalkınma Programı, sayfasını köylü kadınların fotoğraflarıyla süsleyip “yerelde kadınlara destek” diye tanıtım yaparken, projelerini desteklediği “iş kadınının” Akbelen’de asırlık çamları kesstiğini, o çok kıymet verilen köylülerin (indigenous people!) hayatını kuruttuğunu bilmiyor olamaz!

BM Kalkınma Programı’ndan hibe alan ilk ve tek kirli şirket Limak değil elbet.

Birleşmiş Milletler, koskoca bir organizasyon.

Ancak, dünyaya “sürdürülebilirlik ilkeleri”ni anlatmaya çalışırken, iklim ve afetlere karşı dirençli kılmaya çalışırken kirli sermayeyle işbirliği yapınca, verilen onca emek, doğru iş de kirleniyor haliyle.

Sermaye, büyüdükçe daha korkutucu ve daha kirli. Zira büyümenin, zenginleşmenin temelinde doğal ve insan kaynakların sömürüsü var.

“Hem daha da zenginleşeceğim, hem de günahlarımı kapatmak için etki alanımdan, paramdan yararlanarak sosyal proje yapacağım” mantalitesiyle hareket eden sermaye her deliğe, her fırsata kapaklanmış vaziyette.

Sivil toplum, hele ki BM gibi çatı kuruluşlar, kaynak yaratmak veya ortak iş yaparak “terbiye etmek” için kirli yönetimleri, kirli şirketleri desteklediği sürece yaptıkları iş, yarardan çok zarara dönüyor ne yazık ki.

Gündem