AKP muhalefete yeni 'sopa' mı hazırlıyor? 'Çok tehlikeli, felaket bir düzenleme... Bir hukukçu olarak dehşete kapılıyorum'
BERNA CAN
TBMM’ye gelecek olan 9’uncu Yargı Paketi’nde ‘yeni tip casusluk’ suçları için yeni düzenlemeler yer alacak. İktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak Gazetesi’nin haberine göre, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) tarif edilen ‘casusluk’, ‘ajanlık’ tanımına ‘etki ajanlığı’ da eklenecek.
Dünyadaki farklı otoriter ülkeler, bu kavram üzerinden muhalifler üzerinde baskı kurabiliyor. AKP medyası, çoğunlukla muhaliflerin değerlendirmelerini hedef alırken ‘etki ajanı’ ifadesi kullanarak hedef gösteriyor.
Çıkarılması planlanan bu yasanın detayları hakkında detaylı bilgi henüz verilmedi.
9’uncu Yargı Paketi’nde getirilmesi öngörülen düzenleme ve teklifi ülkenin önde gelen hukukçularına sorduk.
Av. Turgut Kazan: Çok tehlikeli, felaket bir düzenleme
İstanbul Barosu’nun eski Başkanı Avukat Turgut Kazan, yapılması planlanan değişiklik için “Çok tehlikeli bir düzenleme” tanımlaması yaptı.
“Bir hukukçu olarak dehşete kapılıyorum” sözleriyle planlanan düzenlemenin vahametine dikkat çeken Kazan, “Türkiye aleyhine propaganda yürütme eylemi diye bir eylem var. Aleyhine ne demek? Nasıl tanımlanacak? Nasıl aleyhine sayılacak? Kiminki aleyhine sayılacak? Bunların hepsi soru işareti” dedi.
Avukat Turgut Kazan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Buna bir de etki ajanı denilecek. Yani bir çeşit Türkiye aleyhine propaganda yürüten kişi olacak ve onun da tanımı etki ajanı yani casus olacak.
Bir de ‘kara propaganda yapanlar.’ -ne demekse- kara propaganda etki ajanı sayılacak. Ülkenin ekonomik, toplumsal ve kamu düzenini bozanlar da aynı kapsama alınacak. Böyle okuduğunuzda felaket bir düzenleme.”
‘Gazetecileri, düşünen insanı yahut vatanseverleri susturabilme arayışındalar’
Kazan, ekonominin kötü gidişatına ve önümüzdeki seçimlere de işaret ederek, şunları kaydetti:
“Siyasal iktidar ya da AKP diyelim şöyle bir durum yarattı. Önümüzdeki iki yıl için çok korkuyorlar. Ekonomistler diyor ki önümüzdeki iki yıl zorlu geçecek. Bu karşın 4 yıl sonra seçim ve belki de erken seçim olacağına düşünürsek ‘biz bu 2 yılda ne yapmalıyız’ diye düşünüyorlar.
Bu düzenleme sözü edilen gibiyse bir gazeteci, bir düşünen insan, bir entelektüel yahut da bir yurtsever… Yani insanların çektiği acıya karşı eleştiri hakkını kullanan her kimse onların hepsini susturabilme arayışıdır.”
Kazan, düzenlemeyle birlikte her haberin bu nitelikte değerlendirilebileceğini belirtti ve “Örneğin, ‘pazarda atıkları toplayanlar var’ demek işte kara propagandadır. ‘insanlar, emekliler geçinemiyor’ demek kara propagandadır. Bu kapsamda bile yaptığınız eleştiriler tam bir kara propaganda. Buradan bakarsanız etki ajanı da sayılacaksınız. Her eleştiri kimden gelirse gelsin bu kapsamda anılacak ve yargılanacaksınız” dedi.
Eminağaoğlu: Burada engellenmek istenen araştırmacı gazeteciliktir
Eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ve Yargıçlar ve Savcılar Birliği’nin (YARSAV) kurucu başkanı olan Ömer Faruk Eminağaoğlu, yeni düzenlemeyle araştırmacı gazeteciliğin engellenmek istendiğini söyledi.
Hukukçu Eminağaoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Bu konuya ilişkin suçlar TCK'da 326-339 arasında oldukça ayrıntılı biçimde zaten düzenleniyor. Bu bölümdeki düzenleme nedeniyle de bir boşluk ve boşluktan hareketle bir cezasızlık ortaya çıkmış değil. Dezenformasyon Yasası'ndan sonra şimdi de bu yolla kapsam genişletilerek basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkı önünde yeni bir engel yaratılıyor. Burada yapılmak ve engellenmek istenen araştırmacı gazeteciliktir.”
DEVA Partisi Sözcüsü Şahin: ‘Bu önümüzdeki sürecin çetin geçeceğinin göstergesidir’
DEVA Partisi Sözcüsü ve eski Meclis Anayasa Komisyonu Başkanvekili olan İdris Şahin, 9’uncu Yargı Paketi’nin kapsamını bilmediklerini kaydetti. Şahin, “Yeni Şafak haberinden yola çıkacak olursak; bu adım iktidarın 2017'den bu yana otoriterleşme eğiliminin zirveye taşındığının bir göstergesi olur” dedi.
Şahin, yargı paketinde vatandaşın beklediği çözüm önerilerinin yer alması gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Eğer bir yargı paketinde demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, insan haklarından bahsedilmeyip vatandaşın tamamının beklediği çözüm önerileri konuşulmuyor ve Türkiye’de casusluk suçları ve devlet suçlarına ilişkin bir alan genişletmesinden bahsediliyorsa, bu önümüzdeki sürecin çok daha çetin geçeceğinin bir şekliyle göstergesidir.
Bunlar devleti korumaya matuf, devleti korumaya yönelik atılan adımlar bir korku ikliminin sonucunda ortaya konulmuş yasal düzenlemelerdir.
Bilin ki bu çalışmalara yasal kılıf aranıyor anlamına gelir. Yoksa demokrasi arzusu olan, hukukun üstünlüğü arzusu olan, şeffaflık arzusu olan insanların devlet suçlarına ve bir kısım casusluk suçlarına ilişkin netlik ifade etmeyen, tipikliğe uygun tanım içermeyen söylemlerle düzenleme yapmış olması başka türlü izah edilemez.”
Av. Salim Şen: Muhalif basını, muhalif herkesi çok rahat bir şekilde bunun kapsamı içine sokabilecekleri bir düzenleme
Çeşitli Askeri Mahkeme ve Savcılıklarda Askeri Hakim ve Savcı olarak görev yaptıktan sonra emekliye ayrılıp avukatlık yapmaya başlayan Salim Şen de, düzenlemenin muhalifler üzerinde sopa olarak kullanılacağı düşüncesinde.
Şen, yapılması düşünülen düzenlemeye dair şunları söyledi:
“TCK'da yer alan ajanlık ve casusluk suçlarının dışında yeni yargı paketinde sosyal medya aracılığıyla da Türkiye aleyhinde propaganda yürüten bir düzenlemeye hazırlanıyorlar bunlar. 9. Yargı Paketi üzerinden devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk başlığı altındaki cezaları genişletmeye çalışıyorlar. Bu konudaki düşünce nedir? Bunu hangi yasal sahiplere göre yapacaklar?
Öncelikle etki ajanı demek; bir toplumun fertleri ya da toplulukları diyelim, onların karar alma ve düşünme süreçlerini istihbarat örgütleri desteğiyle ya da onların yardımıyla etkileyen, yöneten, istediği tarzda bunu oluşturan kişiler demek. Etki ajanının tanımı bu. Dolayısıyla bu bir casusluk faaliyeti olarak ancak görülebilir. Şimdi bunun için de bu kişilerin yabancı istihbarat örgütleri desteğiyle ya da onlar yararına, yabancı ülkeler yararına Türkiye'deki toplumsal düzeni bozmak, karar alma ve düşünme süreçlerini kamuoyunun etkilemek amacıyla gerçekleştirmeleri gerekir. Bunun tespiti oldukça güç.
Ama şimdi iktidarın bu yargı paketiyle getirmeye çalıştığı etki ajanlarını cezalandırma düşüncesinin altında şöyle bir şey yatıyor; toplumda toplumsal düzeni, ekonomiyi, toplumsal ilişkileri veya iktidar aleyhine kamuoyunu etkilemeye, yönlendirmeye çalışan kişi ve faaliyetleri bu etki ajanı kapsamına sokmaya çalıştıkları görülüyor. Bu tabii ki muhalefeti, muhalefet basını ya da muhalif her bireyi çok rahat bir şekilde bunun kapsamı içine sokabilecekleri bir düzenleme.”
’Etki ajanı tanımını tüm muhalifleri kapsayacak şekilde genişletme düşüncesindeler’
Casusluğa karşı gereken düzenlemelerin zaten olduğunu söyleyen avukat Şen, “Devlet güvenliğine karşı suçlar bölümüne baktığınızda orada yeterince hükümler var. Devletin güvenliği, iç-dış siyasal yararına aykırı eylemler açısından. Dolayısıyla etki ajanı tanımını kapsayıcı bağlamından koparıp, genelleştirerek tüm muhalif ve muhalifleri ve muhalif basını özellikle bu kapsama alarak bir cezalandırma düşüncesi taşıyor olabilirler. Böyle bir düzenleme ceza kanunu açısından oldukça sıkıntılı çünkü çerçevesi belli değil. Soyut, genel, bu etki ajanlığı olayı çok kasti bir suçtur. O kastı ortaya koyabilmek çok çok zor. Yani bu yönlerde ben sakıncalı olduğunu düşünüyorum” ifadeleriyle düşüncelerini aktardı.
Av. Dr. Ruşen Gültekin: Düşman Ceza Hukuku üzerinden yalnızca muhaliflerin cezalandırılmasıdır
Emekli savcı Dr. Ruşen Gültekin, AKP hükümetinin geçmiş uygulamalarının bilindiğini belirterek, çifte standart uygulandığını ve söz konusu düzenlemenin de muhalefetin susturulmasına ilişkin yeni bir düzenleme olacağını söyledi.
Dr. Gültekin, “Halkı kin ve nefrete teşvik etmek suçu, dezenformasyon, hakaret ve hedef gösterme gibi suçlarda kamu düzeni, kamu yararı, kamu güvenliği gibi yuvarlak laflar, her seferinde muhalif gazeteciler aleyhine değerlendirilerek Cumhuriyet Savcıları soruşturma yürüttü” dedi.
Gültekin, mevcut yürütülen soruşturmalar üzerinden şunları anlatı:
“Çok iyi biliyoruz ki iktidara yakın bazı gazeteciler, hatta bunlara trol de diyebiliriz, bir haberin gerçek olmadığını bildiği halde gerçekmiş gibi yayınlıyorlar. Bunlar aleyhine herhangi bir soruşturma olmadığını, yani bu konuda bir çifte standart olduğunu hepimiz biliyoruz. Hal böyle olunca bu çifte standartta, böyle bir düzenleme yapılması aslında düşman ceza hukuku anlamında muhalefetin susturulmasına ilişkin yeni bir düzenleme olarak kabul edilir.
Daha geçen Barış Terkoğlu, aslında hedef gösterme suçu Terörle Mücadele Kanunu'na göre başka bir anlamdayken yaptığı bir haber dolayısıyla şu anda Bakan Yardımcısını hedef gösterdi diye 2 sene hapis cezası verildi.
Barış Pehlivan, bundan 3 yıl evvel MİT ajanlarını ifşa etti diye -ki bir cenaze haberiydi- 1 yıl cezaevinde tutuldu.
Dolayısıyla bu anlamda etki ajanlığı dediğimiz şey yine düşman ceza hukuku kapsamında ceza hukukunun öngörülebilir olma niteliğinden uzak bir maddenin geleceği izlenimini veriyor bana.”
‘Keyfi soruşturmaların önü açılacak’
Hukukçu Dr. Gültekin, söz konusu düzenlemenin hayata geçirilmesinin ardından yaşanabilecekleri ise şöyle özetledi:
“Türk Ceza Kanunu'na etki ajanlığı diye bir kavram getirip sosyal medyada haber veren herkese, işte ‘sen Almanya lehine çalışıyorsun, sen Fransa lehine çalışıyorsun’ diyerek bir soruşturma başlatmanın, keyfi soruşturmaların önü açılacak diye düşünüyorum.
Bu düzenlemenin, gazetecilere ve sadece muhaliflere yönelik yine düşman ceza hukuku kapsamında uygulanacağından şüphemiz olmasın. Neden? Hatırlayalım İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili ‘burada teröristler çalışıyor’ diye haber yapan iktidara yakın hiçbir gazeteci hakkında ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ ya da ‘dezenformasyon yasasından’ işlem yapıldığını duymadık. Ama tersine çevirelim. Örneğin, bu Bursa Belediyesi olsaydı (o tarihte belediye başkanı AKP'liydi) ‘Bursa Belediyesi'nde teröristler çalışıyor’ diye haber yapılsaydı çok uzun tutuklamalara, gece gözaltına almalara hepimiz şahit olacaktık. Bu kadar netti!
Dolayısıyla bu kadar net bir şekilde yargının siyasallaştığı bir yerde böyle bir tasarının hazırlanması, hele hele güzellemeler yaparak 9. Yargı Paketi gibi bir şeyin içerisine bunun konulması gene şekerlerin arasında en zehirli maddelerin Ceza Kanunu'na konulmasının izlenimini yaratacak ve bu madde üzerinde Meclis’te görüşülmesine de izin verilmeyecek. Tıpkı Dezenformasyon Yasası gibi iki dakika Meclis’te birileri konuşup geçecek, ondan sonra da bu düzenlemeden insanlar soruşturma geçirecek. Bütün hikaye bu.” (Kısa Dalga)
AKP'den muhalif medyaya yeni sopa: 'Etki ajanlığı' ceza kanununa giriyor
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.