Akşam Köşesi | "ABD’nin yönettiği psikolojik harbin sacayağı Millet ittifakı"

Akşam Köşesi | "ABD’nin yönettiği psikolojik harbin sacayağı Millet ittifakı"
Kısa Dalga, gazetelerin köşe yazılarını gün boyu tarayarak gün sonunda size bir "Akşam köşesi" okuması getiriyor. Her fikirden köşe yazılarından önemli yerleri aktarmaktaki amacımız, olan biteni daha iyi anlayabilmek için çeşitli bakış açılarını sunabilmek. Köşe yazılarının tamamını okumak için başlıklarına tıklayın.

HÜRRİYET

 

AHMET HAKAN

“13 şehidin sorumlusu Cumhurbaşkanıdır” diye açıklama yapmak ayıptır

Katil kimdir?

Tabii ki tetiği çeken alçaktır.

Tabii ki tetiği çeken alçağa emri veren alçaktır.

Tabii ki “vur” emri verenin bağlı olduğu örgüttür.

Tabii ki örgütün uzantılarıdır.

Tabii ki örgütün iplerini elinde tutan güçlerdir.

Silahsız masum 13 insanımızı, kafalarına kurşun sıkarak öldüren ve öldürtenler kabak gibi ortadayken...

“13 şehidin sorumlusu Cumhurbaşkanıdır” diye açıklama yapmak.

Her şeyden önce ayıptır.

 

YALÇIN BAYER

TÜİK Başkanı’nı açıkladığı enflasyon ve işsizlik rakamları yedi

Açıkladığı enflasyon ve işsizlik rakamlarıyla kamuoyunun tepkisini çeken TÜİK Başkanı’ndan siyasi irade de hoşnut olmadı ki değiştirildi.

Mutfakta yangına yol açan, dar gelirli milyonlarca insanın pahalı fiyatından ötürü yanına bile yaklaşamadığı temel tüketim maddeleri ile çarşı-pazar enflasyonunun yüzde 40’a dayandığı ortamda TÜİK, 2020 yılı enflasyonunu akıllara ziyan bir şekilde yüzde 14.6 olarak açıklamıştı. Ucuz kış sebzeleri pırasa ve karnabaharın bile kilosu 10 liradan satılıyor. Nasıl oluyor da enflasyon yüzde 14 çıkıyor? Anlamak olası değil. Düşük açıklanan enflasyon rakamından memur ve emekli maaşlarına cüce zam yapılıyor, kaybeden sabit gelirli oluyor.

 

ABDÜLKADİR SELVİ

Akşener milletinin ve devletinin yanında

Akşener dünkü grup toplantısında konuşmasına, “10 şehrimizde şehit cenazelerimiz vardı. 10 şehrimize ateş düştü. Milletçe yüreğimiz yandı. Gara’da, lanet terör örgütü PKK’ya yönelik operasyon, milli bir meseledir” dedi. Ardından da “Üzerinde konuşan herkesin, sözlerine dikkat etmesi gerekir” diye uyarıda bulundu.

Kılıçdaroğlu PKK’ya PKK diyemiyor ama Akşener üstüne basa basa “Lanet terör örgütü PKK” dedi.

Aslında Meral Akşener, Kılıçdaroğlu’na göre daha sert bir konuşma yaptı. Erdoğan’ı ağır bir dille eleştirdi. Sözleri demir gülleler gibiydi. Ama Akşener, Türkiye’nin beka sorunu olan PKK ile mücadelede, milletinin ve devletinin yanında oldu. Ondan sonrası ise bir muhalefet liderinin eleştirileriydi.

 

SÖZCÜ

İSMAİL SAYMAZ

Gara sorularının yanıtlanması gerekiyor

Beklenen ‘güzellikler' ilan edilmediği gibi müjde yerine kara haber geldi.

Çünkü o gün terör örgütü PKK'nın rehin tuttuğu 13 asker ve polisi kurtarabilmek için Irak'ın Gara bölgesine başlatılan operasyon başarısızlıkla sonuçlandı.

Operasyona katılan üç askerimiz şehit düştü.

PKK'lılar 13 rehineyi şehit etti.

Bu kahredici tablo AK Parti'nin kongrelerinde atılan hamasi nutuklarla örtülemez ve geçiştirilemez.

Altı yıldır kurtarılmayı bekleyen gencecik şehitlerimiz, evlatlarına kavuşmayı murat ederken cenazelerini teslim alan aileleri ve yas tutan ulus adına Gara Operasyonu hakkındaki soruların yanıtlanması gerekiyor.

NECATİ DOĞRU

İktidar, muhalefete kurduğu tuzağa düştü

Eski hikayeler yıprandı, aşındı, örselendi, etkisini yitirdi. Yeni bir “başarı hikayesi” bulmak zorunda. 20 yılın sonunda gelen koyu ve derin başarısızlık efsane lideri, kesintisiz yeni bir başarı hikayesi yazmaya mahkum etti.

Eriyor. Dibe gidiyor. Destekçisi  azalıyor.

Yeni bir başarı hikayesi yazılmazsa “efsane…” kendisini destekleyenlerin gözünde de bitti, bitecek. Son anketler; “Cumhur İttifakı'nın (AKP MHP) oy desteğinin Millet İttifakı (CHP İYİ PARTİ SAADET ve ittifak dışından da HDP) 4-5 puan altına indiğini” gösteriyor. Yüzde 50 1'i ne yapsa tutturamıyor.

Tuzak kurdu. Kendi düştü.

Siyasi tarihimize, “muhalefete kurduğu tuzağa kendi düşen lider” olarak yazılacak. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kurulduğundan bu yana, Türkiye'de hiçbir şey iyiye gitmedi.

CUMHURİYET

BARIŞ TERKOĞLU

Kadir Topbaş’ın cenazesindeki FETÖ sanığı damat

Kadir Topbaş’ın pazar günkü cenazesini merakla izledim. Namazda en önde, iktidarın en tepesindekiler saf tutmuştu.

Cumhurbaşkanı, Topbaş’ın ailesine teker teker taziye diledi. “Başınız sağ olsun” dediği kişiler arasında, bir zamanlar manşetlerden düşmeyen “damat” da vardı.

Hatırlayın, FETÖ’nün, TUSKON isimli, yüzlerce üyesi olan, işadamları örgütü vardı. TUSKON davasında 55 kişi sanık oldu. Son duruşmaya gelindiğinde, tek tutuklu, Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı kalmıştı.

Kavurmacı, cezaevindeyken gazetecilere bir mektup yazmıştı. Şu satırlar şimdi daha ilginç görünüyordu: “Kayınpederimin Kadir Topbaş olması nedeniyle günah keçisi ilan edildim. Başka siyasilerin damatları ile karşılaştırıldım. Adeta kategorize edildim.”

YAZGÜLÜ ALDOĞAN

Herkes herşeyi biliyordu

Herkes her şeyi biliyordu. Ben bile kaç kez yazdım, bundan önceki gazetemde. En son 2019’da HDP Diyarbakır il binası önünde anneler oturma eylemine başladığında aralarında iki de rehin annesi vardı. Müslim Altıntaş ve Adil Kavaklı’nın anne babasıyla konuştum, onları da burada yazdım. İktidar da biliyordu her şeyi, ne yaptılar? Sabır tavsiye ettiler! Neden? “Devlet, terör örgütüyle pazarlık etmez!” O yüzden iki askerimizi yaktı IŞİD, seyrettik! Yasını bile tutamadık.

 

 

BİRGÜN

İBRAHİM KABOĞLU

Laik Cumhuriyet parantezini kapatmak istiyorlar

TBMM’nin 100. Yılında Ayasofya camiye çevrilerek laiklik karşıtı eylemlere ivme kazandırıldı: Diyanet İşleri Başkanı kılıçla namaz kıldırdı; CB, namaz çıkışı siyasal demeçleri eksik etmedi; imamı ise, laikliği Anayasa’dan çıkarmayı önerdi.

Böylece, 1921 Anayasası’nın 100. Yılında, “laik Cumhuriyet” parantezini kapatma girişimini Devlet’in en üst katlarına taşıma çabasındalar.

Bu durum karşısında demokratik muhalefet için, değişmez maddeleri Türkiye’nin siyasal ve anayasal tarihi ışığında okuyarak;

-anayasal bilgi paylaşımı,

-bu yolda dayanışma,

-aynı erekte siyasal faaliyet cesareti yaşamsal bir önemde.

Eğer muhalefet, 1 Şubat’ta başlatılan yeni operasyon karşısında bile, bütün gücünü kullanamaz ve ‘Cumhuriyet parantezi’ yanlılarına anayasa değişikliği için geçit verir ise, ‘CBHS parantezi’ ni kapatmak bir yana onun meşrulaştırma tarihsel sorumluluğunu da üzerlerinde taşır.

DOĞAN TILIÇ

Soru sormak vatan hainliği ile damgalanmak için yeterli

Hep birlikte en yüksek sesle insan yaşamının siyaset malzemesi yapılmasını, yaşamların siyasal mücadele aracı olarak kullanılmasını lanetleyelim. 13 silahsız insanın katledilmesine “kahrolsun” diye tepki gösterelim. Kesin!

Ancak, iktidarların yıllardır söylediğine ve şu son yaşananlar üzerine söylenenlere bakarsak bu da yetmiyor. “Kahrolsun PKK” diyelim ve bunu da sadece iktidarın ses tonuyla diyelim isteniyor. Soru sormak, biraz farklı bir şey söylemek, hatta bunu farklı bir tonlamayla söylemek bile “vatan haini” damgası yemek için yeterli.

İşte Sol Parti; “Gara’da PKK tarafından esir tutulan, kendilerini savunma imkânı olmayan 13 kişinin öldürülmesini kınıyoruz. Hayatını kaybedenlerin ailelerine baş sağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Bu bağlamda benzer acıların tekrarlanmaması için PKK alıkoyduğu tüm insanları koşulsuz şartsız serbest bırakmalıdır” dedi. Ama, iktidarla aynı şeyi aynı tonda söylemedi ya, yetmez!

 

SABAH

 

OKAN MÜDERRİSOĞLU

Terörle mücadele polemik konusu yapılmamalı

Bölgemizde tarih yeniden yazılırken, coğrafyamızın ayarları ile oynanırken Türkiye'nin en büyük şansı milli ordusunun, devlet başkanı ile uyumlu biçimde stratejik rolünü gereği gibi yerine getirebilmesidir. Bu tabloya eşlik eden milli istihbarat kapasitesi ile teknik ve operasyonel kabiliyetin de altını çizmek durumundayız.

Özetle...

Türkiye, bir asır önceki haritalarda kaybettiği ulusal çıkarlarına erişmenin arifesinde iken her Türk vatandaşının uyanık, sabırlı, soğukkanlı olması, siyasetçilerin ise terörle mücadele ve güvenlik konularını polemik malzemesi yapmaktan kaçınması gereklidir!

 

STAR

HALİME KÖKÇE

“Kılıçdaroğlu bir canlı bomba gibi hareket ediyor”

Tıpkı şehitlerimizin kanı gibidir bu söz. Asla yerde bırakılmamalıdır.

Bu söz Türkiye'nin terörle mücadelesine karşı yapılmış çok büyük bir saldırıdır.

Kemal Kılıçdaroğlu adeta bir canlı bomba gibi hareket etmektedir. PKK terör örgütüne söylenmesi gereken sözleri ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanına söylemek bu ülkenin her bir ferdine, şu an PKK'ya karşı savaşan askerimize, bu vatan için toprağa düşmüş tüm şehitlerimize hakarettir.

Ersoy Dede

‘PKK neden değil, sonuçtur’ diyenler terör destekçisi

PKK bir terör örgütüdür ve onu şu veya bu nedenle kınayamayan, şartlı kınayan, 'ama onları da anlamak lazım' diyen, 'PKK bir neden değil sonuçtur' falan gibi süslü laflarla teröristi arkalayan herkes net ve açıkça terör destekçisidir.. Milletin artık sabrı, dayanacak gücü kalmadı. Ben her gün sokaktayım. 40 senedir hakkını hukukunu aradıklarını söyledikleri Kürtlerle birlikteyim. Daha bir tanesinin, 'Ama PKK bizim hakkımızı arıyor, bu kadar insanı bu yüzden öldürüyor' dediğine tanık olmadım. En meseleden uzak olanı bile bunun kendileri için kurulmuş bir özgürlük hareketi olmadığının farkında.. Bu durumu bile bile, bu tabloyu göre göre yine ve hâlâ 'ama' diyen biri varsa kimse kusura bakmasın da ihanet içindedir..

 

YENİ ŞAFAK

 

İBRAHİM KARAGÜL

Kılıçdaroğlu, öfkesini devlete yöneltiyor

Durum o kadar vahim ki;

Türkiye’nin Anamuhalefet partisi lideri, Gara’da 13 insanımızın infaz edilmesinde bile öfkesini devlete yöneltiyor. PKK’yı, terörü odak noktasından, tartışma alanından çıkarıp, milletin dikkatini Erdoğan’a, hükümete çekiyor. Çok ince hesaplanmış bir konuşma ile insanımızın zihinleriyle oyun oynuyor.

Durum o kadar vahim ki;

Vatansever, milliyetçi, muhafazakâr bildiklerimiz, bu cinayetlere “utangaç cümleler”le karşı çıkıyor gibi görünüp durumdan sıyrılmaya çalışıyor.

 

TÜRKİYE

FUAT UĞUR

ABD’nin yönettiği psikolojik harbin sacayağı Millet ittifakı

ABD’nin yürüttüğü “Özel Harp”in Gayrinizami Harp dışındaki bir diğer ayağı da Psikolojik harp.

Bunu Türkiye’nin içişlerine dolaylı ya da dolaysız müdahalelerde bulunarak yapan ABD, sahada PKK-YPG’yi desteklerken, Türkiye’nin demokratik zemininde PKK destekçisi partilerin, akademi üyelerinin ve STK’ların terör destekçisi faaliyetlerini “Demokratik eylemler” diye kılıflandırıp Türkiye ve dünya medyasında bu ambalajla pazarlıyor. Provokatif girişimlerinin yargı sürecine tabi tutulması kendi ülkelerinde “suç” olurken bizim ülkemizde  “Demokratik hakların yok edilmesi” olarak sınıflandırılıyor.

ABD’nin “Psikolojik Harp”i yönetmedeki en büyük sacayağı ise Türkiye’de açtığı outlet olan Millet İttifakı.

 

YENİ AKİT

ALİ ERKAN KAVAKLI

 

Veda Hutbesi’ni okutsak, üniversite sınavında Kur’an’dan 40 soru sorsak Türk-Kürt ırkçılığı kalmazdı

Fulbright Komisyonunun hazırladığı müfredat ile eğitim gören teröristler, kaçırıp rehin aldıkları 13 Mehmetçiği şehit ettiler.

Ders kitaplarında doğa yaptı, DNA eşeyledi, kendi kendine oldu diyerek bilim kılıfına büründürerek dinsizlik öğretmesiydik, Allah ve ahiret inancı verseydik bu teröristler yetişmezdi.

Veda Hutbesi’ni okutup Müslümanların kardeş olduğu bilgeliğini yavrularımızın zihinlerine yerleştirseydik, Türk-Kürt ırkçılığı olmazdı.

Kur’an dersini seçmek istemeyen dilekçe verse, Üniversite Giriş Sınavlarında Türkçe ve matematik gibi bu dersten 40 soru sorsak yavrularımız insanların eşit yaratıldığını, birbirlerini kolayca tanımaları için millet millet ayrıldıklarını öğrenir, ırkçılık davası gütmezler.

Fulbright Komisyonu böyle istemiyor. Bir Türk dünyaya bedeldir, Türk olan mutludur diyerek zihinlere ırkçılık fikirleri yerleştiriyor. Sonra Açık Toplum Derneği üyesi Soros’un çocukları PKK, DHKP-C, Dev-Sol, Dev-Yol örgütleri kuruyor, gençlerimizi militanlaştırıyor.

Robertler gelip Boğaziçi’ne kolejler kuruyor; Ted kolejlerinde İngilizce, Galatasaray Sultanisi’nde Fransızca, İstanbul Erkek Lisesi’nde Almanca eğitim verdiriyor.

 

YENİÇAĞ

ORHAN UĞUROĞLU

Kılıçdaroğlu ve Akşener bakanlara randevu vermemeliydi

Rehin tutulan 13 güvenlik görevlimiz ile operasyona giden 3 kahraman askerimizin şehit olması nedeniyle Milli Savunma Bakanı ve İçişleri Bakanının Meclis'e bilgi vereceklerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan duyurdu. Hemen arkasından da iki bakanın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener'den randevu alıp ziyaret edecekleri açıklandı.

Çok açık ve net şekilde düşüncemi söyleyeyim. Ben Kılıçdaroğlu ve Akşener'in yerinde olsam Akar ve Soylu'ya kesinlikle randevu vermezdim. Çünkü Genel Başkanlar Kılıçdaroğlu'nun ve Akşener'in muhatabı Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'dır.

 

KARAR

ALİ BAYRAMOĞLU

Ölümlerde ordunun başarısızlığının payı yok mu?

Öldürmek vahşettir. Bir insanın, bir grubun elinde rehin  tuttuğu insanları öldürmesi katliamın en vahşidir. 

PKK bunu yaptı. 

Hem insanların, masum ve savunmasız insanların canını aldı.  Hem Kürt meselesini şiddete, teröre, PKK’ya indirgeyen, siyaset karşıtlarına el verdi. Öfkeli bir milliyetçi tepki dalgasının siyaseti esir almasına yol açtı.

Ancak işin diğer bir boyutu da var. 

Cinayetler, ordunun yaptığı bir operasyon sırasında işlendi. Bu operasyonun amacı rehine kurtarmaktı ve başarısızlıkla sonuçlandı. 

Ölümlerde bu başarısızlığın payı yok mu?

 

MUSTAFA KARAALİOĞLU

Gerçeğin ortaya çıkarılması komplo teorilerini bitirir

En başta da meseleyi “safınızı belli edin” meydan okumasından çıkarmak gerekiyor. Bu ve benzeri olaylarda kimse başka safta olmadı, olamaz da… Herkesin farklı görüşü olabilir ve olmalıdır da. Operasyonu ve arkasındaki siyasi veya bürokratik kararları sorgulamak herkesin hakkıdır; çünkü ülkenin güvenliği ve insanlarımızın hayatı için kaygılanmak sadece iktidarın değil sokaktaki insanın da hassasiyeti ve mesuliyetidir. Ne kadar sorgulanırsa ne kadar hesap sorulursa güvenlik politikalarının kalitesi o kadar artar. Zannedilenin aksine, sorgulama; askerin, polisin kafasını karıştırmaz ve terörle mücadele için hayatlarını feda etmeyi göze alan güvenlik güçlerine desteği ve morali artırır. Gerçeğin ortaya çıkması, her soruya cevap verilmesi komplo teorilerini bitirir ki Türkiye’nin buna ihtiyacı vardır.  

 

Gündem