Akşener’den Erdoğan’a: “Sen de senden öncekiler gibi iktidarı elinde çiçeklerle devredeceksin”

Akşener’den Erdoğan’a: “Sen de senden öncekiler gibi iktidarı elinde çiçeklerle devredeceksin”
Akşener ““Sayın Erdoğan; günü geldiğinde, Türkiye’yi kimin yöneteceğine, sen değil, milletimiz karar verecek. Ve o karar verildiğinde, sen de, aynı senden öncekiler gibi, yapılması gerekeni yapacak ve elinde çiçeklerle iktidarı devredip, senden sonra gelene, görevinde başarılar dileyeceksin. Bu kadar basit. Bunu böyle bil, aklını başına al” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin haftalık grup toplantısında konuştu.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın muhalefeti kastederek “Memleketi bunlara teslim edemeyiz” dediğini hatırlatan Akşener “Arkadaş devleti teslim aldığını sanıyor ya, seçim kaybedince de, teslim edeceğini düşünüyor. Şu zihniyete bakar mısınız? Şu gaflete bakar mısınız?” dedi.

“Bak Sayın Erdoğan; İktidar olmak, milletin verdiği bir yetkidir ve bu yönüyle bir bayrak yarışıdır. O nedenle, iktidar teslim edilmez, devredilir” diyen Akşener, milletin sandıkta kararını ortaya koyacağını ve hiçbir gücün o kararın üstünde olamayacağını ifade ederek

“Sayın Erdoğan; günü geldiğinde, Türkiye’yi kimin yöneteceğine, sen değil, milletimiz karar verecek. Ve o karar verildiğinde, sen de, aynı senden öncekiler gibi, yapılması gerekeni yapacak ve elinde çiçeklerle iktidarı devredip, senden sonra gelene, görevinde başarılar dileyeceksin. Bu kadar basit. Bunu böyle bil, aklını başına al” dedi.

Akşener’in konuşması özetle şöyle:

“Tütün düzenlemesinde geri adım atıldı ama 10 kişi tutuklu”

“Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta, tütün üreticilerini zora sokan bir düzenlemeyle ilgili, görüşlerimi paylaşmış, iktidarı da uyarmıştım. ‘Tütün üreticilerimizi, açta, açıkta bırakacak bu düzenlemeyi erteleyin, onlara hazırlıklarını yapacak zaman verin’ demiştim.

Nitekim sağduyu galip geldi ve yasanın yürürlüğü 6 ay ertelendi. Ama maalesef atılan bu doğru adıma rağmen, yasağı protesto eden üreticilerimizden, 16’sı evlerinden gözaltına alındı.

Aralarında, 66 yaşındaki bir üreticimiz de var. Bu vatandaşlarımızdan 10’u ise, tutuklanarak cezaevine gönderildi.

İşe bakar mısınız? İktidar yanlışı görüyor, yasağı erteliyor. Bu durumda, o üretici kardeşlerimiz ne yapmış oluyor? Bir yanlışı protesto etmiş oluyor. Buna rağmen, evlerinden alınıp, cezaevine gönderiliyorlar.

Allah aşkına, devletin yönetmenin bir ciddiyeti olur. Bir ucu erteleyip, diğer ucu içeri atar mı?

Böyle şirazesinden çıkmış bir yönetim anlayışı olabilir mi? Bu kafayla devlet yönetilir mi?

Buradan Sayın Erdoğan’a çağrıda bulunmak istiyorum. Bu yanlışı derhal düzeltin.

Yazıktır, günahtır. Böyle haksızlık, böyle adaletsizlik olmaz. Böyle devlet yönetilmez.

“Milletin devleti sokaktan toplamasının 5. yılı”

Yarın, 15 Temmuz hain FETÖ kalkışmasının 5’inci yıldönümü. Aziz milletimizin, devletini sokaktan topladığı, o kara günün yıldönümü.

Milletimiz, meşrutiyetten bu yana, tercihini, hep demokrasiden ve milli iradenin üstünlüğünden yana kullanmıştır. Her darbe, her muhtıra ve her vesayet girişimi sonrasında,

darbecilere en ağır siyasi bedelleri ödetmiştir.

Nitekim bu büyük millet, 15 Temmuz’da gösterdiği destansı duruşla, demokrasi yoluna nasıl baş koyduğunu, bir kez daha dünyaya ilan etmiştir.

Bizler önce, iktidarın 15 Temmuz felaketinden ders alacağını umduk. Maalesef bu umudumuz boşa çıktı. ‘Kandırıldık. Milletimiz affetsin’ deyip, ellerini yıkayıp çekildiler, olanlardan hiçbir ders almadılar.

Ders almadıkları gibi, ‘FETÖ’nün siyasi ayağını araştıralım’ diye verdiğimiz önergelere,

her defasında hayır dediler, üstüne bir de utanmadan, bize çamur atmaya kalktılar. Ama milletimizin yüksek feraseti sayesinde, o çamur ellerinde kaldı.

Hukukun üstünlüğünü, liyakati, demokrasinin gereklerini, kavrayacaklar diye umduk.

Tam aksine, geçen her sene, Türkiye’yi, demokrasiden, adaletten ve devlet aklından, daha da uzaklaştırdılar.

Üstüne bir de ucube bir sistem uydurup, milli birlik ve beraberliğimizi, koltuk siyasetinin zehirli diliyle kirlettiler.

Aradan beş sene geçmiş. Yetki var, ama sorumluluk yok. Suç var, ama üstüne alan yok.

Beraber yol yürünmüş, kurumlar paylaşılmış, zengin olunmuş, günahın tövbesi dışında, siyasi bedeli yok.

Buradan iktidara seslenmek istiyorum; milletimiz bunu görmüyor mu sanıyorsunuz? Türk milleti gerçeği, tüm çıplaklığıyla görüyor. Gördüğü için de, ilk sandıkta sizi uğurlamaya hazırlanıyor. Siz istediğiniz kadar duymazdan gelin. İsteseniz de, istemeseniz de, o gerçek artık, Türkiye’nin dört bir yanında konuşuluyor.

“İktidar teslim edilmez, devredilir”

Çaktırmamaya çalışsa da, aslında bu gerçeği, Sayın Erdoğan da görüyor. İşte tam da bu gerçeğin telaşıyla, her hafta, yeni bir gafın altına imza atıyor. Bu haftanın gafı, 2 gün önceydi.

Kendisi yine, çıktığı bir kürsüde dedi ki; ‘Memleketi bunlara teslim edemeyiz.’ Aynen böyle dedi.

Arkadaş devleti teslim aldığını sanıyor ya, seçim kaybedince de, teslim edeceğini düşünüyor.

Şu zihniyete bakar mısınız? Şu gaflete bakar mısınız?

Bak Sayın Erdoğan; İktidar olmak, milletin verdiği bir yetkidir ve bu yönüyle bir bayrak yarışıdır. O nedenle, iktidar teslim edilmez, devredilir. Millet, sandıkta kararını ortaya koyar ve iktidar da, o karara göre devredilir. Millet işareti verdiğinde, bu iş biter. Hiçbir güç, o yüce kararın üzerinde değildir.

Yani, sen ve küçük ortağın, beğenseniz de, beğenmeseniz de, demokrasilerde esas olan, milletin iradesi ve milletin kararıdır. Ama eğer, millet iradesiyle probleminiz varsa,

eğer aklınızdan, başka bir şeyler geçiyorsa, benden sana tavsiye, çok uzaklara gitme, yakın tarihimize bak. Millet iradesinin, nasıl bir sel olduğunu, nasıl önünde hiçbir engelin tutunamadığını, açıkça görürsün.

“Elinde çiçeklerle iktidarı devredeceksin”

Sayın Erdoğan; günü geldiğinde, Türkiye’yi kimin yöneteceğine, sen değil, milletimiz karar verecek. Ve o karar verildiğinde, sen de, aynı senden öncekiler gibi, yapılması gerekeni yapacak ve elinde çiçeklerle iktidarı devredip, senden sonra gelene, görevinde başarılar dileyeceksin. Bu kadar basit. Bunu böyle bil, aklını başına al!

“6 ayda 68 akıllı yangın”

(…) Betondan başka bir şeyi bilmeyen, Ak Parti iktidarının ellerinde, doğal güzelliklerimiz, ormanlarımız yok ediliyor, sularımız kirletiliyor, denizlerimize, daha önce görmediğimiz belalar musallat oluyor.

Şimdi de, daha önce hiç karşılaşmadığımız bir sorun ile karşı karşıyayız. Çevreye dair her sorunda olduğu gibi, bu sorun da, yalnızca bizi değil, çocuklarımızın çocuklarını bile olumsuz etkiliyor.

Son yıllarda, atık sektöründeki, plastik ve geri dönüşüm fabrikalarında, nasıl ortaya çıktığı meçhul, yüzlerce yangından bahsediyorum. Interpol bile, bu konu hakkında bir rapor yayımlayıp, çöp ticaretinin, artık bir suç faaliyetine dönüşmüş olduğunu, uluslararası dolaşıma giren plastik atıkların, yasa dışı şekilde bertaraf edildiğini söylüyor.

Plastik çöplerin, yasa dışı şekilde bertaraf edilmesi demek, çöplerin, geri dönüşüm kurallarına uyulmadan yok edilmesi demek. Yani, geri dönüşüm tesisi olması gereken yerlerde depolanan, milyonlarca ton plastik çöpün, nasıl olduğu ‘belli olmayan’ sebeplerle, bir anda yanmaya başlaması demek.

Yani, konumuz yine akıllı yangınlar. Ama bu defa ormanlarımız değil, plastik atıkları yakılıyor. Ben bu yangınlara da, akıllı yangınlar diyorum. Çünkü ilginçtir, nedense bu tesislerin, sadece depoları yanıyor. Bu yangınlar nedense, ana tesise hasar vermiyor, sadece depolardaki atıklar yanıyor. Ya depolanmış plastik atıklar yanıyor, ya da normal şartlarda ithalatı yasak olan çöpler yok oluyor. Böylelikle, yasaklı ithal malzemeye dair kanıtlar da, mistik bir biçimde, ortadan kalkmış oluyor. Ne kadar ilginç değil mi?

Ben bunlara akıllı yangın deyince, konunun ilgilileri çok kızıyor ama ne yapalım?

Veriler ortada. 2016 yılında, plastik ve geri dönüşüm fabrikalarında, yalnızca 8 kere yangın çıkmış. 2017 yılında, yalnızca 7 yangın çıkmış. Peki, sizce bu meçhul yangınlardan, 2020 yılında kaç kere olmuş? 15 mi? 20 mi? Hayır. 2020 yılında, nedeni bilinmeyen, tam 65 yangın çıkmış. Dahası var. Bu sayı, 2021 yılının ilk 6 ayında, çoktan geçilmiş. 

Ocak ayından Hazirana kadar, tamı tamına 68 yangın meydana gelmiş. Yani bu plastik ve geri dönüşüm fabrikalarında, her 2-3 günde bir yangın çıkıyor.

İşe bakar mısınız? Peki, yangınlardaki bu artışın sebebi nedir? Geçen hafta itibariyle yeniden serbest bırakılan, çöp ithalatından başka bir şey değil.

“Plastik çöp ithalatı 4 yılda 3.600 tondan 756.000 tona çıktı”

‘Çöpün de ithalatı mı olur?’ demeyin. Maalesef oluyor. Batı dünyası ve Avrupa, kendi çöplerini az gelişmiş ülkelere gönderiyor. 2015 yılına kadar, bu çöplerin büyük kısmı, Çin’e gidiyordu. Ancak Çin bile, doğasını, çevresini düşünerek, 2017 yılında, çöp ve atık ithalatını yasakladı. Peki, artık Çin’e gitmeyen bu çöpler, nereye gitmeye başladı dersiniz? Malezya, Bangladeş, Filipinler ve maalesef Türkiye’ye gelmeye başladı.

Ak Parti iktidarının, dış ticaret anlayışına bakar mısınız? Sayın Erdoğan’ın ithalat sevgisinin, ulaştığı noktaya bakar mısınız? Gerçekten ibretlik.

Ak Parti iktidarı sayesinde, güzel ülkemiz, dev bir plastik çöp ithalatçısı haline gelmiş durumda.  Son 16 yılda, plastik çöp ithalatımız 196 kat artmış. Yani deyim yerindeyse, Avrupa’nın plastik çöplüğü olmuşuz. Türkiye, 2016 yılında, 3 bin 600 ton, plastik çöp ithal etmiş. Çok değil, dört yıl sonra, 2020 yılında Türkiye, ne kadar plastik çöp ithal etmiş biliyor musunuz? Sıkı durun, tam 756 bin ton.

Yani, 2020 yılında, pandemiye rağmen, ülkemize çöp yağmaya devam etmiş. Her gün 241 kamyon dolusu plastik çöp, sınırlarımızdan içeri girmiş."

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.