Anayasa Hukukçusu Prof. Çelebi: "42 milyon kadın Danıştay'da dava açabilir"

Anayasa Hukukçusu Prof. Çelebi: "42 milyon kadın Danıştay'da dava açabilir"
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Ece Göztepe Çelebi, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesini feshetmesine karşı yaklaşık 42 milyon kadının Danıştay’da dava açılabileceğini belirterek, “Bir sabah uyandığımızda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden taraf olmaktan çıktığımızın haberini almak gerçekten sürpriz olmayacak" dedi.

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Ece Göztepe Çelebi, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesini feshetmesine karşı yaklaşık 42 milyon kadının Danıştay’da dava açılabileceğini belirterek, “Bir sabah uyandığımızda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden taraf olmaktan çıktığımızın haberini almak gerçekten sürpriz olmayacak, bu adımdan geri dönülmezse” dedi. Çelebi uluslararası hukuk açısından halen Türkiye’nin sözleşme ile bağlı olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla İstanbul Sözleşmesi feshedildi. Kadın örgütlerinin ve muhalefetin tepki gösterdiği karara karşı Anayasa Mahkemesi’ne mi yoksa Danıştay’a mi gidileceği tartışma konusu oldu. Tartışmaların ardından CHP'nin, kararın iptali için Danıştay’da dava açacağı öğrenildi.

Bu düzenlemenin Anayasa’ya uygunluğunun tartışılması gerektiğini belirten Bilkent Üniversitesi Anayasa Hukukçu Prof. Dr. Ece Göztepe Çelebi, 244 Sayılı Bazı Antlaşmaların Yapılması İçin Cumhurbaşkanına Yetki Verilmesi Hakkında Kanun’daki yetkilerin 15 Temmuz 2018 tarihindeki 9 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle tekrar düzenlendiğini ifade ederek, İstanbul Sözleşmesi’nin feshiyle ilgili yetki tartışmasını şöyle anlattı:

“Anayasa’nın 90. Maddesi 244 sayılı kanun ve Cumhurbaşkanı Kararnamesi için temel ölçüt. 90. Madde’ye göre uluslararası antlaşmalar TBMM’nin bu sözleşmeleri uygun bulması hakkında bir kanun çıkarmasına bağlı. Bunun dışında teknik, kısa süreli ya da uygulama anlaşmalarına yönelik istisnalar da var. Ancak İstanbul Sözleşmesi 2012 tarihinde çıkarılan İstanbul Sözleşmesi bu kapsamda değil ve TBMM’nin onaylanmanın uygun bulunması kanunuyla ve Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe girdi. Dolayısıyla kamu hukukunun en asli ilkesi olan yetki ve usulde paralellik ilkesi gereği Cumhurbaşkanına verilmiş olan bu onay işleminin öncelikle bir kanuna dayanması gerekir. Yani Meclis’in iradesini sözleşmeden çıkma yönünde oluşmuş olması gerekir. 20 Mart tarihinde Resmi Gazete’de yayımlana Cumhurbaşkanı Kararı’nın Anayasal ve yasal dayanağı yoktur.”

Çelebi, bu Cumhurbaşkanı Kararı’na yönelik hukuksal itiraz sürecini ulusal ve uluslararası boyutuyla aktararak, karara karşı iç hukukta Danıştay’da dava açılabileceğini söyledi. Çelebi, “Eğer Danıştay bu kararı iptal etmezse bu durumda Anayasa Mahkamesi’ne bireysel başvuru yoluna gidilebilir. Anayasa Mahkemesi’nde de bireysel başvuruda da başarılı olunamazsa son durak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’dir” dedi.

Herkes taraf

Davayı kimlerin açabileceği hakkında da bilgi veren Çelebi, “Nüfus kaydında cinsiyeti kadın olarak tanımlanmış herkes ve çocukları da taraf ehliyetine sahiptir. Öncelikle 42 milyon kadın dava açma ehliyetine sahiplerdir” dedi.

Çelebi kararın uluslararası boyutunda hemen hüküm doğurmadığına dikkat çekerek, şunları söyledi:

“İstanbul Sözleşmesi’nin 80. Maddesi bu tek taraflı ulusal işlemin hemen hüküm ve sonuç doğurmasını öngörmüyor. Öncelikle bütün bunların hukuka uygun olduğunu varsaysak bile iç hukuktaki işlemin Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine bildirimde bulunularak beyan edilmesi gerekiyor. Bu bildirim tarihinden itibaren 3 ayın sonunda bu fesih bildirimi hüküm ve sonuç doğurarak, o taraf sözleşme bağlayıcı olmaktan çıkıyor. Bu Cumhurbaşkanı Karanının henüz bir geçerliliği yok.”

Çelebi Türkiye’nin henüz bildirim yapmadığını ve 3 aylık sürenin geçmediğini kaydederek, “Uluslararası düzeyde Türkiye hala İstanbul Sözleşmesi ile bağlı” dedi.

Bu adımdan geri dönülmezse...

Çelebi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının çeliştiğini söyleyerek, “İnsan haklarının geliştirilmesi Anayasa’nın 5. Maddesi’nde belirtilen devletin temel amaçları arasında. İleriye doğru dinamik bir anayasa anlayışını benimsediğimiz gösteriyor. Bu denli zikzaklar Türkiye’nin uluslararası itibarı için iyi sonuçlar vermemektedir” diye ekledi. Çelebi, çekilme kararının bazı endişeleri doğurduğunu ifade ederek, “Bir sabah uyandığımızda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden taraf olmaktan çıktığımızın haberini almak gerçekten sürpriz olmayacak, bu adımdan geri dönülmezse” diye konuştu.

Sözleşmenin anlamı

İstanbul Sözleşmesi’nin Türkiye açısından bir yol haritası olduğuna dikkat çeken Çelebi, Türkiye’nin bu sözleşmedeki birçok hedefi gerçekleştirmediğini hatırlatarak, “Eşitlik ve şiddetin önlenmesinde önemli köşe taşlarını ve minimum kriterleri koyduğu için çok önemli. Mesela aile tanımını Türk hukukuna göre geniş yaptığı için, aile içi şiddet kavramını Türk hukukuna göre daha geniş yorumladığı için, sosyolojik gerçekleri de hukuki normlara dönüştürdüğü için bizim çok önemli” diye vurguladı. (ANKA)

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Gündem