AKP artan dinci söylem ve adımlarla neyi hedefliyor? 'İslam Cumhuriyeti hamlesi' mi?

AKP artan dinci söylem ve adımlarla neyi hedefliyor? 'İslam Cumhuriyeti hamlesi' mi?
Son günlerde artan karma eğitim eleştirisi, kadın hastaneleri önerisi ve Diyanet'in turistik mekanlara yönelik adımlarını ve söylemlerini Güllü "İslam Cumhuriyeti hamlesi" olarak değerlendirdi. Eski CHP milletvekili Şenal Sarıhan ise muhalefete çağrıda bulundu ve "Meclis tatili önemsenmemeli, tüm muhalefet bu konuda tutum almalı" dedi.

ESRA TOKAT


AKP’nin seçimleri kazanmasının ve yeni kabinenin göreve başlamasının ardından Diyanet’in, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve Cumhur İttifakı’nda yer alan küçük partilerin kadınlar üzerine söylemleri dikkat çekiyor.

Öncelikle Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, katıldığı canlı yayında, kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin gerekçe olarak erkek çocuklarla aynı okula göndermek istememeleri iddiasında bulundu ve Kız çocuklarının okullaşmasını sağlamak ve velileri ikna etmek için “kız okulları da açabilmeliyiz” dedi.

Ardından Tekin’e AKP kanadından pek çok destek geldi. Tekin'in 'kız çocuklarına ayrı okul' açıklamasına destek veren Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, "Sadece okulla kalmamalı, her ile en az bir kadın hastanesi de planlamalıyız” diyerek bir yeni talep daha ekledi.

AKP’nin seçime birlikte girdiği ve kendi listesinden Meclis’e 4 vekil soktuğu HÜDA PAR’ın genel başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da “Şu ilmi bir hakikattir ki; karma eğitim en fazla kız çocuklarına zarar veriyor” şeklinde konuştu.

Tüm bu tartışmalar devam ederken Diyanet İşleri Başkanlığı da bir yandan 81 il müftülüğüne; “Tarihi ve turistik bölgelerde cuma namazı kılınabilmesi için mobil mescit temin edilmesi” ve “başta yolcu terminalleri olmak üzere turistlerin uğrak yerleri ve turistik mekanlara İslam’ı tanıtıcı kitap ve broşürlerin dağıtımı yapılmak üzere Diyanet stantları kurulması, temsil gücü yüksek personelin bu stantlarda nöbetleşe görevlendirilmesi” talimatını verdi.

Peki tüm bunlar ne anlama geliyor?

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, 29 Ekim Kadınlar Derneği Başkanı Avukat Şenal Sarıhan ve siyaset bilimci Prof. Dr. Menderes Çınar AKP’nin bu hamlelerini Kısa Dalga’ya değerlendirdi.

Güllü: İslam Cumhuriyeti hamlesi

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü “İslam Cumhuriyeti dediğimiz ayrıştırmacı, ötekileştirici, kadın erkek eşitliğini yok sayan bir düşünceyi ve yönetim şeklini hayata geçirmek amaçlı atılan hamleler bunlar” diyerek değerlendirmesine başladı.

‘Muhalefet karşı duruş sergilemeli’

Ortada bir muhalefet olmadığı için AKP ve ona destek verenlerin de söylemlerini çok rahatlıkla ifade ettiklerini belirten ve muhalefeti de eleştiren Güllü “Muhalefet de tüm bunlara karşı duruş sergilemeli ve mücadele etmeli. Şeriat düzeni hedefleniyor, Cumhuriyet kazanımları birer birer yok sayılmak isteniyor” dedi.

canan-gullu.png
Canan Güllü

‘Türkiye laik kalacaktır’

Kız çocuklarının okullaşmasının önündeki asıl etkenin 4+4+4 eğitim sistemi olduğunu söyleyen Güllü, “İlk 4 yıldan sonra aileler kız çocuklarını okula göndermemeye başladı. Kaldırılacaksa bu sistem kaldırılmalı” ifadelerini kullandı. Güllü şunları söyleyerek konuşmasını bitirdi:

“Türkiye Laik bir cumhuriyettir .Anayasasında kadın erkek eşitliği vardır.Kimse bu konuda söz söyleyerek hayallere dalmasın .Türkiye laiktir ve laik kalacaktır. 100 yıllık geçmişi ve bugünü yarınlara taşıyacağız.”

Çınar: 'İslamı tebliğ etme ve kadınları ayırma girişimi'

"Karma eğitimin tek eğitim biçimi olmasından vazgeçilmesi, sadece kadınlar için hastane ve ileride belki de üniversite açılması gibi kadınların hayatına dokunan girişimleri 'kadınları ayırma', Diyanet’in turistik bölgelere salınmasını 'İslamı tebliğ etme' olarak adlandırabiliriz" diyen siyaset bilimci Menderes Çınar, "Genel ortam liberal olsaydı, demokrasiyi ve çoğulculuğu garanti altına alan hukuki güvenceler ve siyasi tutumlar hakim olsaydı, bu tür girişimler 1990’larda popüler olan çok kültürcülük politikaları bağlamında seçenek sunmak ve ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilebilirdi" dedi.

'Bir parmak bal daha çalmak için...'

Oysa AKP'nin iktidarı tekeline almak amacıyla uzun bir süredir eksik olan demokrasiyi hırpalayan ve ufalayan baskıcı/otoriter politikalara odaklanmış durumda olduğunu ifade eden Çınar, "Bu amacına ve politikalarına, bulduğu ve bulacağı müttefiklerin de demokrat olması mümkün değil. Üstelik iktidarı tekeline almak amacıyla müttefikleriyle birlikte getirdiği yeni sistem onu en küçük birleşenine mahkum ediyor, en küçük birleşeninin aşırı taleplerini karşılamaya mecbur bırakıyor. Dolayısıyla, AKP tabanındaki bazı grupların taleplerini karşılamak, ağızlarına bir parmak bal daha çalmak için böyle bir adımı atmış olabilir" dedi. Çınar sözlerime şöyle devam etti:

'Laik Müslüman' değil de 'Müslüman' bir ülke

"Yeni işlevler yükleyerek, imkanlar ve ayrıcalıklar tanıyarak, statü kazandırarak kaynak aktardığı ve hatta bazı intihar ve suistimal vakalarında gördüğümüz gibi cezasızlık zırhıyla donattığı bir toplum kesimini büyütmek; AKP’nin kendisine yönelik fiili ve potansiyel muhalefet zemini olarak değerlendirdiği laikliği azaltması, laik yaşam tarzlarını marjinalleştirmesi ve laik muhalefeti sindirmesi açısından da avantajlı. Daha geniş bir çerçeveden baktığımızda AKP’nin bu girişimleri, en az on yıldan beri takip ettiği Türkiye’yi “laik Müslüman” değil de “Müslüman” bir ülke olarak tanımlama projesinin bir sonucu olarak görülebilir."

menderes-cinar.png
Menderes Çınar

'Bu sonuçlara çoğu AKP’li ve müttefikleri muhtemelen inançları değil, ikballeri nedeniyle hiç ses çıkarmıyor'

"Üstelik AKP’nin “İslamcı” diyebileceğimiz bu gündemi, İslamın modern dünyada anlamı/mesajı nedir gibi bir sorunu içermediği için İslamı tebliğ ve tatbik edilmesi gereken bir şey olarak görüyor. Bu da onu ister istemez bağnaz diyebileceğimiz bir din anlayışına sevk ediyor. Zira tebliğ ve tatbik edilecek İslam, içinde bulunduğumuz dünyayla alakası olmayan bir çağda İslamın ne olduğuna dair içtihatlardan oluşuyor. Kız çocuklarının 9 yaşında evlenebileceğinden, tecavüz/istismar vakalarında “çocuğun rızasından” bahsedilebilmesi böylesine bir anlayışın sonuçları. Bu sonuçlara çoğu AKP’li ve müttefikleri muhtemelen inançları değil, ikballeri nedeniyle hiç ses çıkarmıyor."

'Tüm Türkiye’yi kendisinin kabadayısı olduğu bir mahalleye çevirmek istiyor'

"Dolayısıyla, AKP’nin İslamcı gündemini gerçekleştirmek adına yapabileceği tek şey Osmanlı-Türk modernleşmesinin siyasal, kurumsal ve toplumsal mirasını hedef almak. Kadın hareketi, kadının toplumsal konumu, rolü ve etkisi, o modernleşme sürecinin en dikkat çeken ve rahatsızlık veren boyutu. AKP, kadını ve kadınlar vasıtasıyla tüm toplumu, Şerif Mardin’den ödünç alarak söylersek, mahalle baskısı da denilen cemaat yönelimli hayatın baskıcı yapılarını yeniden kurarak baskı altına almak, bireyleşmenin, özgürleşmenin, özgür bireyler arasındaki ilişki olarak medenileşmenin önüne geçmek istiyor. Medeniyetimiz diyerek, tüm Türkiye’yi kendisinin kabadayısı olduğu bir mahalleye çevirmek istiyor."

Sarıhan: ‘Türkiye’nin laik yapısındaki temelleri aşındırmak amaçlanıyor’

AKP’nin kendi ideolojisini gündelik yaşama yansıtmaya çalıştığını ifade eden 29 Ekim Kadınlar Derneği Başkanı Avukat Şenal Sarıhan, “Bugün karşılaştığımız açıklamalar, uygulamalar ve bir takım projelerle karşımıza çıkartmak istedikleri de budur. Türkiye’nin laik yapısındaki temelleri aşındırmak ve daha da anti-laik bir çizgiye götürmek amaçlanıyor” dedi.

senal-sarihan.jpg
Şenal Sarıhan

Muhalefete çağrı: ‘Meclis tatili önemsenmemeli tüm muhalefet bu konuda tutum almalı’

Özellikle de anti-laik uygulamaların kadınlar ve kız çocukları aleyhine bir durum yaratacağı ve onları toplumsal yaşamın dışında iteceği, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da tırmandıracağı gerçeği karşısında özellikle de kadın örgütlerinin, kadın kuruluşlarının ve siyasi partilerin bu konuda açık bir mücadele vermeleri, izin vermemeleri ve sessiz kalmamaları gerektiğini belirten Sarıhan “Kadın örgütleri zaten bu konuda ciddi tepki gösteriyor. Ama esas olan Meclis’in tatile girmesine rağmen bu tatili önemsemeksizin hep birlikte tüm muhalefetin bu konuda tutum alması gerekiyor. Çünkü yapılmak istenen şey laik çizgiden uzaklaşmak ve kadınları yeniden eve kapatmaktır” şeklinde konuştu ve şöyle devam etti:

‘Tüm bunlar bilinçsizce yapılan şeyler değil’

“Tüm bunlar bilinçsizce yapılan şeyler değil. İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinden bu yana ortaya çıkan her adım bizi biraz daha olumsuza, karanlığa götüren uygulamalar. Bununla mücadele etmekten başka çaremiz, direnmekten başka çaremiz yok. Hoş görmemek, susmamak gerekiyor. Bu geçici bir şey değil. Bu 21 yıllı iktidarın bir 5 yıl daha önüne koyduğu amaçlarını gösteriyor.”

Gündem