Kışladan şantiyeye: İstanbul’da askeri araziler nasıl dönüştü?
CANAN COŞKUN
Kısa Dalga - İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelindeki askeri alanlar 2000’li yılların başından bu yana imar planı değişiklikleriyle yapılaşmaya açılmaya başladı. İstanbul’un anayasası olan Çevre Düzeni Planı’nın delinmesi, sit derecesi değişiklikleri ve merkezi hükümetin yerel yönetimin yetkisini gasp etmesi gibi yöntemlerle yaşanan betonlaşma tehdidi, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra hükümet için hayata geçirmesi daha kolay bir adım haline geldi.
Kışlaların şantiye sahasına döneceğinin işaret fişeği 2008 yılında atıldı. Ünlü müteahhit Ali Ağaoğlu’nun şirketinin Maslak 1453 projesi, İstanbul’un Avrupa yakasındaki ormanlık alanlarına yönelik en tartışmalı inşaattı. Projenin yükseldiği Maslak Ayazağa’daki ormanlık arazi daha önce askeri alandı. Söz konusu arazi, İçişleri Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı tarafından 12 Kasım 2008’de yapılan protokol ile askeri tesis yapımı karşılığında Toplu Konut İdaresi’ne devredildi. Askeri tesis yapılması beklenen arazi, iki yıl sonra 2010’da “gecekondu önleme bölgesi” ilan edildi. Nihayetinde gecekondunun önlenmesi Ağaoğlu'nun lüks konutlarıyla sağlandı. Bu proje İstanbul’un kuzeyindeki yeşil hattın başına geleceklerin habercisiydi.
İstanbul'un yüzölçümü 537 bin 917 hektar. Askeri alanlar ve askeri güvenlik bölgeleriyse 21 bin 410 hektarı buluyor. Bu da İstanbul’un neredeyse dörtte biri ediyor. Gittikçe artan nüfus karşısında yapılaşmanın kent içindeki boş alanlara veya çeperlere doğru genişlemesi kaçınılmaz bir gerçek, ancak bunun nasıl olması gerektiği İstanbul’un Çevre Düzeni Planı’nda açıklanmış. Plana göre, “askeri alanların tasfiyesi halinde bu alanların öncelikle eksik olan sosyal ve teknik altyapı (eğitim, sağlık, kültürel tesis, hal, mezarlık, yeşil alan vb.) alanları olarak kullanılması” gerekiyor.
Görünürde Çevre Düzeni Planı’na uyuluyor
Büyük çoğunluğu ormanlık alan vasfı taşıyan askeri alanlar kentsel yaşam alanın dönüşürken “görünürde” Çevre Düzeni Planı’na uyuluyor, ancak projeyle ilgili planlar hazırlandıktan sonra görünen gerçeğin farklı olduğu anlaşılıyor. Lüks konut projeleri, rezidanslar, dar gelirliler için yapılan sosyal konut projelerindeki özel okullar, dere bandına inşa edilmek istenen sağlık tesisleri, futbol kulüplerine devredilen veya dizi-film platosuna dönüştürülen ormanlık alanlar…
Askeri alanlarda hayata geçirilmek istenen projelerin çoğu hali hazırda davalık durumda. TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin açtığı davalarda bilirkişiler, o bölgede yaşayacak nüfus öngörüsünün kesin olmadığını, çoğunluğu orman olan bu alanlarda ağaç tespitinin yapılmadığını ve yeraltı suyu rezervinin nasıl etkileneceğinin araştırılmadığını ortaya koyuyor. Askeri alanlardaki inşaat projeleri yargısal sürecin tamamlanmamış olmasına karşın yükselmeye devam ediyor.
Askeri alanların imara açılması yalnızca İstanbul’daki ormanlık alanın tahribi anlamına gelmiyor. Bu projeler devlet bütçesindeki büyüklüğü belirsiz kara deliğin gittikçe derinleşmesine yol açıyor. Yazı dizisinin ilerleyen bölümlerinde değineceğim askeri alanlardan Maltepe’deki atış okulu arazisine yapılan özel okullu dar gelirliler için sosyal konut projesi için düzenlenen ihalelerle devlet kasasından 2022 ve 2023 yıllarında 6 milyar TL’den fazla para çıktı. Paranın aktığı şirketlerin AKP’li siyasetçilerin yakınlarına ait olması da yaşanan usulsüzlüğün bir diğer yanı.
Bu yazı dizisinde askeri alanlarla ilgili betonlaşma tehdidinin nasıl başladığını, üretilen planların ne dediğini, planların nasıl onaylandığını, ihalelerin nasıl yapıldığını ve mahkeme aşamasını aktaracağım.
İstanbul Jandarma ve Harp Akademileri Komutanlığı’nın bulunduğu 2 milyon 843 bin 282 metrekare büyüklüğündeki Maslak Kışlası, Başakşehir ve Esenler’deki kışlalar, Maltepe’deki 3 milyon 60 bin metrekare büyüklüğünde Kenan Evren Kışlası ve 11 milyon metrekare büyüklüğündeki Nurettin Baransel Kışlası, Beşiktaş’taki Orhaniye Kışlası ve boğaza nazır Jandarma Dikimevi Komutanlığı ve Çekmeköy’deki askeri alanlar yazı dizisinin konu başlıkları olacak.
Siyasi otoritenin zaman zaman muhalefetle bile ortaklaştığı askeri alanlar kentin yeni rant alanlarını oluşturuyor. Korkut Boratav’ın tanımladığı gibi, kent içindeki askeri bölgeler, devletin çeşitli uygulamalarla bireysel, endüstriyel veya sektörel olarak özel teşebbüs lehine çıkar avantajı yarattığı ve çıkarı paylaştığı alanlar haline geliyor. Doymak bilmeyen inşaat sektörü yeni şantiyeler istiyor, kışlalar birer birer şantiyeye dönüyor. (Haber Merkezi)
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.