AYM Başkanı, bireysel başvuruda 'iş yükünden' yakındı: İhlaller ortadan kaldırılmalı

AYM Başkanı, bireysel başvuruda 'iş yükünden' yakındı: İhlaller ortadan kaldırılmalı
AYM Başkanı Arslan, bireysel başvuru konusunda "İş yükünün azaltılması ihlal kararlarının gereğinin yerine getirilmesine bağlıdır" dedi.

Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Bireysel Başvurunun 11. Yıldönümü Uluslararası Konferansı, yüksek mahkemenin Yüce Divan Salonu’nda yapıldı.

Konferansta konuşan AYM Başkanı Zühtü Arslan, 11 yılda Anayasa Mahkemesi'ne 555 binden fazla başvuru yapıldığını, özellikle son iki yılda başvurularda artış olduğunu belirtti. AYM'nin elindeki dosya sayısının, AİHM'e 46 ülkeden gelen derdest haldeki dosyaların neredeyse iki katı olduğuna dikkat çeken Arslan, ihlallerin ortadan kaldırılması gerektiğine işaret etti.

AYM Başkanı Arslan, “Mahkemelerinin temel görevi, anayasal adaleti sağlayarak bireyin hak ve özgürlüklerini etkili bir şekilde korumaktır. Anayasa şikâyeti olarak da bilinen bireysel başvuru, anayasa yargısının temel hak ve özgürlükleri koruma işlevini daha belirgin ve görünür hâle getirmiştir. Ülkemizde bireysel başvuru temel hak ve özgürlüklerin standardını yükseltmek, böylece hak ihlali iddialarını ulusal sınırlar içinde çözüme kavuşturmak amacıyla getirilen bir kurumdur" dedi.

"Norm denetimine sirayet etti"

ANKA'nın haberine göre, bireysel başvurunun 11 yıllık uygulamasının toplumsal ve hukuksal düzeyde önemli değişiklikleri beraberinde getirdiğini söyeyen Arslan, "Bireysel başvuru en başta Anayasa Mahkemesi’ni değiştirmiştir. Bireysel başvuruyla birlikte Anayasa Mahkemesi, yasama ve yürütmenin yanında yargı organlarının kararlarını da temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasal hükümlere uygunluk bakımından denetleyen, böylece Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesini bir bütün olarak hayata geçirmeye çalışan bir kuruma dönüşmüştür. Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın üstünlüğünü sağlama ve temel hak ve özgürlükleri koruma görevini yerine getirirken hak eksenli bir yaklaşımı benimsemiştir. Daha da önemlisi bireysel başvuruya hâkim olan hak eksenli yaklaşım norm denetimine de sirayet etmiştir" ifadelerini kullandı.

"Kanun hükümleri norm denetimi yoluyla iptal edildi"

Arslan, bireysel başvurunun norm denetimine etkisinin özellikle iki alanda somutlaştığını belirterek, bunları şöyle açıkladı:

"Birincisi, temel hak ve özgürlükleri koruyan ve sınırlandıran anayasal hükümler bireysel başvuruda somut şikayetler bağlamında tabir yerindeyse ete kemiğe büründürülmüş ve norm denetimi alanına taşınmıştır. Böylece anayasal hükümlerin her iki alanda da senkronize şekilde yorumlanması ve uygulanması sağlanmıştır. Bireysel başvurunun norm denetimine ikinci etkisi ise kanunilik temelinde bulunan ihlallerin bir süre sonra iptal kararlarıyla sonuçlanmasında karşımıza çıkmaktadır. Gerçekten bireysel başvuruda hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve madencilik faaliyetlerinin neden olduğu zararların tazmin edilememesi gibi birçok konuda verilen ihlal kararları, ihlale neden olan kanun hükümlerinin somut norm denetimi yoluyla aynı gerekçelerle iptal edilmesi sonucunu doğurmuştur."

"Hukukun anayasallaşması"

AYM Başkanı Arslan, bireysel başvurunun, sadece Anayasa yargısını değil bütün bir hukuk sistemini derinden etkilediğini söyledi.

Arslan, "Hukukun anayasallaşması olarak yaşanan bu gelişme esasen yargı kararlarının temel hak ve özgürlükler yönünden denetlenmesinin kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır" dedi.

"Anayasa kâğıt üzerinde kalan bir metin değildir"

Arslan, bütün alanlarda temel hak ve özgürlüklere dair anayasal hükümlerin daha fazla kullanılmaya ve yorumlanmaya başlandığını belirterek, şöyle konuştu:

"Esasen hukuk kurallarını Anayasa’ya uygun olarak yorumlamak Anayasa’nın üstünlüğünün ve bağlayıcılığının gereğidir. Anayasa kâğıt üzerinde kalan bir metin değil yaşayan, hukuk sistemini yönlendiren, her türlü kamusal tasarrufta gözetilmesi gereken hukuki bir belgedir. Öte yandan, anayasalar tüm ihtimalleri ve gelişmeleri tüketici şekilde düzenleyen metinler değildir. Anayasanın metni statik, yorumu ise dinamiktir. Bu nedenle mahkemeler de doğal olarak anayasal hükümleri farklı şekillerde yorumlayabilmektedir.

"Bu bağlamda bireysel başvurunun uygulanması sürecinde Anayasa Mahkemesi’nin görevlerinden biri de anayasal hükümlerin yorumunda yeknesaklığın sağlanması suretiyle hukuk güvenliğinin temin edilmesi olarak ortaya çıkmıştır."

Oğuz Atay'a atıf

Bireysel başvurunun sağladığı en önemli kazanımlarından birisinin de Anayasa’nın insanların hayatına girmesi olduğunu kaydeden Arslan, "Sanırım bu duruma anayasanın toplumsallaşması diyebiliriz. Bireysel başvuruyla birlikte aslında bir anlamda Oğuz Atay’ın Tehlikeli Oyunlar adlı romanında anlatılanlar gerçekleşmiştir. Roman’da Bakkal Rıza’nın anayasaya duyduğu ilgiden bahsedilir: ‘Anlatıldığına göre, kendi küçük, hükmü büyük bir kitap varmış. Bütün işler oradan idare ediliyormuş. Bir insanın… haklarını veriyormuş’. Denebilir ki, bireysel başvurudan sonra Anayasa sadece Bakkal Rıza’nın değil hemen herkesin ilgisini çekmeye başlamış, tüm bireylerin hayatına dahil olmuştur. Bu gelişme, bir yandan toplumun hak arama bilincinin güçlenmesini diğer yandan da Anayasa Mahkemesi’nin toplumun ve insanımızın hayatına dokunan bir mahkemeye dönüşmesini beraberinde getirmiştir" dedi.

"İşçiden çiftçiye, yerel gazeteciden öğrenciye..."

"Gerçekten de 11 yıldır toplumun her kesiminden bireylerin muhtemel hak ihlalleri karşısında Anayasa Mahkemesine başvurdukları görülmektedir" diyen Arslan, "Bu başvurularda, haksız yere işinden edilen işçiden tarlasına kamulaştırmasız el atılan çiftçiye, yazdığı yazıdan dolayı yaptırıma maruz kalan yerel gazeteciden gösteriye katılması nedeniyle okuldan uzaklaştırılan öğrenciye hemen her meslek grubundan bireyler temel haklarının ihlal edildiğinden şikayet etmiştir. Yaşam hakkından ifade özgürlüğüne, mülkiyet hakkından din özgürlüğüne kadar bireysel başvuru kapsamındaki tüm anayasal hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasıyla çok sayıda başvuru yapılmıştır" ifadelerini kullandı.

Arslan, bireysel başvurulardan birkaç örnek vererek, Anayasa Mahkemesi'nin bunlar gibi on binlerce başvuruda başvurucuların mağduriyetlerini giderecek kararlar verdiğini, ayrıca ihlale yol açan yapısal sorunları tespit ettiğini söyledi.

AYM Başkanı, "Nereden bakılırsa bakılsın bireysel başvurudaki 11 yıllık tecrübe bir başarı hikayesidir" dedi.

11 yılda 555 bin başvuru

11 yılda AYM'ye 555 binin üzerinde bireysel başvuru yapıldığını kaydeden Zühtü Arslan, başvurulara dair verileri paylaştı ve şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu başvurulardan 425 bin kadarını, yani yaklaşık yüzde 77’si karara bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin önünde hâlen maalesef 130 bin kadar bireysel başvuru bulunmaktadır. Burada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden gelen değerli yargıçlar var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bugün itibariyle önünde 46 ülkeden 74 bin başvuru derdest halde. Anayasa Mahkemesi’nin önündeki başvuru neredeyse AHİM’in 46 ülkeden aldığı başvurunun iki katı kadar.

Son iki yılda başvurular arttı

"Bu kadar fazla başvuru alırken Anayasa Mahkemesi nasıl karar veriyor, ne kadar kararı sonuçlandırıyor. Toplamda baktığınızda yüzde 77’sini karşılamış durumda ama şunu da ifade etmem gerekir ki son 2 yılda bireysel başvuru iş yükünde gerçekten de artış var. Son 2 yılın yıllık ortalamasının 100 bin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Anayasa Mahkemesi bu başvurulardan geçen yıl yaklaşık 74 binini karara bağladı, bu yıl da şu ana kadar 52 bin başvuruyu Anayasa Mahkemesi sonlandırmış durumda.

"İhlaller ortadan kaldırılmalı"

"Bununla birlikte, her zaman ifade ettiğimiz üzere, bireysel başvurunun etkili bir şekilde yoluna devam etmesi onun olağan bir kanun yolu olmadığının, tersine ikincil nitelikte bir hak arama yolu olduğunun kabul edilmesine bağlıdır. İş yükünün azaltılması ihlal kararlarının gereğinin yerine getirilmesine bağlıdır. Bu anlamda Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bir ihlal kararından sonra, ihlalin kaynağına göre yasama, idare veya mahkemelerin bir yandan somut ihlali ortadan kaldırmaya, diğer yandan da benzeri yeni ihlallerin engellenmesine yönelik tedbirler alması hayati derecede önemlidir.

"Bu yapılmadığında, çözüme bağlanmış aynı anayasal meseleye ilişkin tüm uyuşmazlıkların tekrar tekrar Anayasa Mahkemesi’nin önüne taşınması söz konusu olmaktadır. Bu durumun bireysel başvuru yolunun etkili bir şekilde sürdürülmesini zorlaştıracağı ise izahtan varestedir. Tam da bu nedenle bireysel başvurunun sağladığı kazanımların gelecek nesillere aktarılması sadece Anayasa Mahkemesi’nin değil, yasama organı ve mahkemeler başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarımızın ortak görevi ve sorumluluğudur.” (Kısa Dalga)

Gündem