AYM Başkanı: Kararlarımızın bağlayıcılığı Anayasa’dan, Meclis'e bildirim kuvvetler aykırılığı ilkesine aykırı değil

AYM Başkanı: Kararlarımızın bağlayıcılığı Anayasa’dan, Meclis'e bildirim kuvvetler aykırılığı ilkesine aykırı değil
MHP lideri Bahçeli’nin istifasını istediği Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Meclis’e bildirim, münhasıran milletvekillerine ait olan kanun teklif etme yetkisine bir müdahale olmadığı gibi kuvvetler ayrılığı ilkesine de herhangi bir aykırılık oluşturmamaktadır” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Anayasa Mahkemesi’ne yönelik eleştirilerde bulunarak istifasını istediği AYM Başkanı Zühtü Arslan, ihlalin ne şekilde giderileceğinin tamamen yasama organının takdirinde olduğunu belirterek “Meclis’e konusu bildirim, münhasıran milletvekillerine ait olan kanun teklif etme yetkisine bir “müdahale” olmadığı gibi kuvvetler ayrılığı ilkesine de herhangi bir aykırılık oluşturmamaktadır ” diye konuştu. Arslan, AYM kararlarının bağlayıcılığının Anayasa kaynaklı olduğunu da hatırlattı.

AYM Başkanı Arslan, Yüce Divan Salonu’nda düzenlenen TİHEK Uzman Yardımcıları Eğitim Programı’nın açılışında konuştu. Arslan, şunları söyledi:

“İhlal idari ve/veya yargısal kararlardan değil de doğrudan bir kanun hükmünden kaynaklanmışsa bu durumda Anayasa Mahkemesi bilgi ve takdiri için yasama organına keyfiyetin bildirilmesine karar vermektedir. Belirtmek gerekir ki, Anayasa Mahkemesi şu ana kadar sadece dört başvuruda ihlalin kanundan kaynaklandığı tespitini yapmış ve keyfiyetin yasama organına bildirilmesine hükmetmiştir. Bunların ilki olan pilot karar sonucunda Meclisimiz gerekli yasal değişikliği yapmak suretiyle yeni ihlallerin ortaya çıkmasını önlemiştir. Kuşkusuz ihlalin ne şekilde giderileceği tamamen yasama organının takdirindedir. Bu nedenle söz konusu bildirim, münhasıran milletvekillerine ait olan kanun teklif etme yetkisine bir müdahale olmadığı gibi kuvvetler ayrılığı ilkesine de herhangi bir aykırılık oluşturmamaktadır. Tersine bu uygulama Anayasa’nın organlar arasında medeni bir işbölümü ve işbirliği olarak nitelediği kuvvetler ayrılığıyla uyumlu olup etkili bir bireysel başvuru sisteminin de zorunlu sonucudur.”

Arslan, kararların bağlayıcılığına ilişkin ise şöyle konuştu:

“Bireysel başvuru kararlarının bağlayıcılığı ve mutlak surette uygulanma zorunluluğu doğrudan Anayasa’dan ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’dan (Kanun) kaynaklanmaktadır. Etkili bir bireysel başvuru sistemi, doğal olarak ihlalin ve sonuçlarının giderilmesini, dolayısıyla ihlale yol açan işlem, karar veya kuralın ortadan kaldırılmasını gerektirir. Bu da iki şekilde gerçekleşebilir. Birincisi bir anayasal hakkın ihlal edildiğini tespit eden anayasa mahkemesi, ihlalin kaynağı olan karar veya kuralı iptal edebilir. Bazı ülkelerde anayasa mahkemelerine tanınan bu yetki Kanun tarafından Türk Anayasa Mahkemesine verilmemiştir. İkinci olarak ihlal kararını veren mahkeme ihlalin ve sonuçlarının giderilmesini ilgili kurumlardan isteyebilir. Bu kurumlar, işlemleri veya ihmalleri ihlale sebep olan idari veya yargısal makamlar olabileceği gibi ihlalin kanundan kaynaklandığı istisnai durumlarda da yasama organı olabilmektedir. Türkiye’de bu giderim yolu benimsenmiştir. Nitekim Kanun’un 50. maddesi uyarınca ‘İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir.’ Kuşkusuz yapılması gerekenlerin başında ihlale neden olan kurum ve kuruluşlara kararın gönderilmesi bulunmaktadır.”

14 bin 355 ihlal kararı verildi

2012’den bu yana AYM’ye 300 bin bireysel başvuru yapıldığını belirten Arslan, şu bilgileri verdi:

“Çok geniş bir alanda 2012 yılından bugüne kadar 300.800 bireysel başvuru yapılmıştır. Başvuruların 260 binden fazlası karara bağlanmıştır. Derdest başvuru ise 40 bin civarındadır. Bireysel başvuruda şu ana kadar toplam 14.355 ihlal kararı verilmiştir. En fazla ihlal edilen haklar sıralamasında ilk sırada yüzde 63.4 ile adil yargılanma hakkı, ikinci sırada yüzde 19.3 ile mülkiyet hakkı, üçüncü olarak da yüzde 4.2 ile ifade özgürlüğü gelmektedir. Bu ihlal kararlarının toplumun farklı kesimlerinin yaptıkları başvurulara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Esasen böyle olması da normaldir. Zira Anayasa Mahkemesi başvurucunun kimliğine değil, bir ihlalin olup olmadığına bakmaktadır.

Bireysel başvuruda derece mahkemelerinin temyiz mercilerinin verdiği bozma kararlarına direnmelerine benzer bir seçenekleri yoktur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin ihlal kararlarına karşı direnme veya yeniden yargılama sonucunda ihlale neden olan aynı kararı verme gibi yollara başvurulamaz.”

Gündem