AYM: Yasama dokunulmazlığının sınırını yargı belirleyemez

AYM: Yasama dokunulmazlığının sınırını yargı belirleyemez
Anayasa Mahkemesi, Gezi davası kapsamında aldığı 18 yıl hapis cezası kesinleşen ve cezaevinde bulunan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'a ilişkin ihlal kararının gerekçesini açıkladı.

2022/10/30/dw-serit.jpg

Alican Uludağ

Resmi Gazete'de yayımlanan ve 5'e karşı 9 oyla alınan Can Atalay kararının gerekçesinde, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimini düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinde hak ve özgürlüklerin "ancak kanunla" sınırlanabileceğinin temel bir ilke olarak benimsendiğine dikkat çekildi. Anayasa koyucunun Anayasa'nın 14. maddesinde "Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir" dediği ifade edilen kararda, Anayasa'nın seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkını düzenleyen 67'inci maddesinde de "Bu hakların kullanılması kanunla düzenlenir" hükümlerine yer verildiği kaydedildi.

Gerekçede, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği belirtilen karara İrfan Fidan, Muhterem İnce, Basri Bağcı, Muammer Topal ve Yıldız Seferinoğlu'nun muhalif kaldığı görüldü.

Anayasa Mahkemesi (AYM) kararında Gezi davası kapsamında cezaevinde hükümlü bulunan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’a ilişkin verdiği hak ihlali kararında açıkça Atalay'ın tahliyesinin sağlanmasını istiyor.

Mahkeme, tahliyenin sağlanması için kararını davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Şimdi yerel mahkemenin Can Atalay hakkında tahliye kararı vermesi bekleniyor.

AYM, 25 Ekim'de Can Atalay’a ilişkin hak ihlali kararı vermişti.

"Yasama dokunulmazlığının sınırını yargı belirleyemez"

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay'ın darbeye teşebbüse yardım suçundan ceza aldığını, bu suçun Anayasa'nın 14. maddesine göre yasama dokunulmazlığı kapsamı dışında kaldığını savunmuştu. AYM ise yasama dokunulmazlığına istisna getiren Anayasa'nın 83. maddesindeki "Anayasa'nın 14. maddesi durumlar" ibaresine değinerek şunları kaydetti:

"Görüldüğü üzere Anayasa koyucu Anayasa'nın 83. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan 'Anayasanın 14'üncü maddesindeki durumlar' ibaresinin belirliliğini sağlama görevini kanun koyucuya vermiş, yorum yoluyla 14. madde kapsamına giren suçları belirlemek için yargı organına açık bir yetki vermemiştir. Kuşkusuz ki yargı organı kural koyucu bir organ olmadığı için yorum yolu ile yasama dokunulmazlığının ve dolayısıyla seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının kapsamını belirleyemez. …Anayasa'nın 83. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan 'Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar' ibaresinin kapsamına hangi suçların girdiği konusunda kanun koyucunun düzenlemesi dışında yargı organlarınca yapılan yorumlarla belirlilik ve öngörülebilirliği sağlamanın mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır."

"Milletvekilleri üzerinde caydırıcı baskı oluşturur"

Bir hukuk düzeninde yasama dokunulmazlığının sağlanması için yeterli güvencelerin olması gerektiğine işaret edilen kararda, aksi durumda halkın seçilmiş temsilcilerinin temel hak ve özgürlükleri üzerinde ciddi ve caydırıcı bir baskı oluşturacağı, söz konusu hak ve özgürlüklerden serbestçe yararlanmalarının mümkün olmayacağı vurgulandı.

Oysa milletvekilliği görevinin demokratik bir siyasal hayatın bahşettiği üstün bir kamusal yarar ve öneme sahip olduğu belirtildi. Bu sebeple milletvekillerinin anayasal bir koruma alanına sahip kılındığı ifade edilen kararda, "Seçilmiş milletvekillerinin ifade özgürlüğüne veya milletvekilliği görevini yerine getirmek için kullandıkları diğer hak ve özgürlüklerine yapılacak Anayasa'ya aykırı müdahaleler halk iradesiyle oluşan siyasal temsil yetkisini ortadan kaldıracak, seçmen iradesinin parlamentoya yansımasını önleyecektir" denildi.

Atalay davasında mahkemelerin söz konusu anayasal hükümleri özgürlükler lehine yorumlamadıkları gibi onları böyle bir yorum yapmaya sevk edecek esasa ve usule ilişkin güvencelerin bulunduğu bir yasal sistemin de bulunmadığı vurgulanan kararda, "Bu değerlendirmeler ışığında seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarının korunmasına ilişkin temel güvencelere sahip, belirliliği ve öngörülebilirliği sağlayan anayasal veya yasal bir düzenlemenin bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir" sonucuna varıldı.

"Can Atalay'ın tutukluluğu 83. maddeye aykırı"

Mahkeme kararında daha sonra "kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına ilişkin ihlaline" ilişkin gerekçeyi yazdı. Kararda, "Mahkûmiyet hükmüne bağlı tutmanın hukukiliğini etkileyen bir durum söz konusu olduğunda tutulma hâlinin ‘mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi' kapsamında olsa bile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlaline sebebiyet verebilir... Somut olayda başvurucunun milletvekili seçilmesi hâlinde Anayasa'nın 83. maddesinde güvence altına alınan yasama dokunulmazlığından yararlanıp yararlanmayacağı meselesi, hükme bağlı tutmanın hukukiliğini doğrudan etkileyen bir durumdur" tespiti yapıldı.

Kararda, bir kimsenin milletvekili seçildikten sonra yargılanıp yargılanmayacağı meselesi ile tutuklanıp tutuklanamayacağı meselesinin aynı niteliğe sahip olduğu anlatıldı. Can Atalay'ın seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkını koruyan temel güvencelere sahip, belirliliği ve öngörülebilirliği sağlayan anayasal veya yasal bir düzenleme yapılmadığı müddetçe yasama dokunulmazlığından yararlanacağı kaydedildi. Bu durumda başvurucunun tahliye talebine rağmen tutulmaya devam ettirilmesinin Anayasa'nın 83. maddesiyle bağdaşmadığı vurgulandı.

Gündem