AYM'den gazeteci için ihlal kararı: Basın demokrasinin gözetleyicisidir

AYM'den gazeteci için ihlal kararı: Basın demokrasinin gözetleyicisidir
Anayasa Mahkemesi (AYM) Gerger Kaymakamı Ömer Bilgin’i eleştirdiği yazıları nedeniyle hapis cezası alan gazeteci Özgür Boğatekin için hak ihlali kararı verdi. AYM gerekçesinde, iftira suçunun kabul edilmesi halinde, kamuya mal olmuş kişilerin araştırılmasının önünü kapatacağını vurgularken, basının demokratik bir toplumdaki vazgeçilmez kamusal gözetleyici rolünü oynamasının imkânsız hâle geleceğinin altını çizdi.

AYM, Adıyaman merkezli Gerger Fırat Gazetesinin Haber ve İstihbarat Müdürü Özgür Boğatekin'in "ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine" karar verdi. Boğatekin’e 2014'te verilen 1 yıl 15 günlük hapis cezası 6 yıl sonra Yargıtay 8. Ceza dairesi tarafından onanmış, gazeteci hapse girmişti.

Mahkûmiyet konusu dört yazıda, muhtarlara ve Belediye Başkanlarına verilen evlendirme görevinin Gerger’de Nüfus Müdürlüğü memurlarına verilmesi eleştirilmiş, Sevda Tepesi’nde 1 trilyon liraya mal olan ve yapımı Fakir Fukara Fonu’ndan karşılandığı iddia edilen 50 dönüm arazinin Kaymakam “Ömo” tarafından “ihalesiz, pazarlıksız ve bedelsiz, dışarıdan getirenlere verildiği” ileri sürülmüştü.
Haberlerin birinde, Bilgin’e, “Son 1 yıldır İstanbul’a gidip TOKİ konutları için kaç kişiden toplam kaç para aldınız?” diye de soruluyordu.

İftira suçuyla yargılandı

Boğatekin hakkında, 2013 ve 2014 yıllarında ilçede Kaymakamlık yapan Ömer Bilgin’i eleştiren yazıları nedeniyle iftira suçlamasıyla soruşturma başlatılmıştı.
TOKİ, Şahintepe Tesisleri, isimsiz dilekçelerin işleme konularak seçilmiş muhtarın görevden alınması gibi olaylar gazetede yayımlanmıştı. 2014 yılında Gerger Asliye Ceza Mahkemesinde açılan davada Hakim Recep Ünver, Boğatekin'e 1 yıl 15 gün hapis cezası vermişti.

Hâkim ‘FETÖ’ den ceza aldı

Boğatekin'in davasına bakan Gerger Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Recep Ünver, daha sonra hakkında başlatılan ‘FETÖ’ soruşturması kapsamında tutuklanarak cezaevine gönderilmiş ve meslekten ihraç edilmişti. Adana Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada silahlı terör örgütü üyesi olmaktan 9 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Aynı habere iki farklı savcı baktı biri takipsizlik biri ceza verdi

Aynı haberlerden gazeteci Hacı Boğatekin ve Özgür Boğatekin’e 2 ayrı savcı tarafından 2 ayrı soruşturma başlatıldı. Haci Boğatekin’in soruşturmasına bakan savcı tarafından haberlerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtip takipsizlik kararı verirken, Özgür Boğatekin’in soruşturmasına bakan savcı da 'kaymakama hakaret' ve 'iftira yapıldığına' kanaat getirerek dava açmıştı.

İhlal kararı

Yargıtay’ın hapis cezasını onamasının ardından gazetecinin avukatları, Özgür Boğatekin adına hakkında iftira suçundan hapis cezasına hükmedilmesi nedeniyle, ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini ifade ederek AYM’ye başvurdu. Anayasa Mahkemesi Boğatekin’in ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verdi.

AYM "ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine" dair verdiği kararda şu çarpıcı tespitlerde bulundu:

  • Kesin delil gerekli: Zanna ve tahmine dayalı isnatlarda dahi iftira suçu oluşmamaktadır. Şüphe üzerine şikâyet etmek vatandaşın hakkı olduğundan iftira suçunun oluşması için mağdurun suçsuz olduğunu bile bile failin isnatta bulunduğunu açık bir şekilde ortaya koyan kesin delillerin olması gerekir.
  • Basın demokrasinin gözetleyicisidir: Kamu gücünü kullanan organların ve özellikle idarelerin yetkilerinin kanuna uygun olup olmadığının sorgulanmasının olgusal bir iddia olduğunun ve iftira suçuna vücut verdiğinin kabul edilmesi her türlü görevini kanuna uygun olarak yapmak zorunda olan idarenin işlem ve eylemlerinin araştırılmasını, soruşturulmasını, değerlendirilmesini ve bu alanda düşünce üretilerek yayılmasını, basının demokratik bir toplumdaki vazgeçilmez kamusal gözetleyici (watchdog) rolünü oynamasını imkânsız hâle getirecektir.
  • Gazeteci, savcı gibi ispat edemez: Söz konusu yazılar başvurucunun toplumdaki gözetleyici rolünün bir yansımasıdır. Başvurucu, bir gazeteci olarak toplumun sözcülüğünü yapmış ve yüksek sesle dile getirilen söylentileri kışkırtıcı bir üslupla ifade etmiştir. Başvurucunun iddiasının olgusal temelinin ilçede yürütülen projeler olduğu ortadadır. Bununla birlikte projeler hakkında çıkan söylentilerin varlığını bir beyanın doğruluğunu kanıtlayan savcı gibi ispat etmesi başvurucudan beklenemez. Burada sözü edilen araştırma yükümlülüğü somut gerçeklik anlamında değil yayının yapıldığı andaki olayın ortaya çıkma biçimine uygunluk olarak anlaşılmalıdır. Başvurucunun haber kaynaklarının söz konusu iddialar bakımından makul olarak güvenilir olup olmadığı ile doğru ve güvenilir bilgiler sunmak için iyi niyet çerçevesinde çaba gösterip göstermediğini ortaya koyması yeterlidir.
  • Gazetecinin kasıtla hareket ettiğini söylemek aşırı yorumdur: Başvuruya konu yazılar bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun dönemin ilçe kaymakamı hakkında idari veya adli bir soruşturma açılmasını hedeflediği ve bu kasıtla hareket ettiği sonucuna varmak aşırı bir yorum olacaktır. Dolayısıyla bir gazeteci olarak başvurucu, kaymakam hakkında bir soruşturma açılmasını değil onun birtakım işlem ve davranışlarının toplum nezdinde sorgulanmasını amaçlamaktadır. Dahası ilk derece mahkemesi; başvurucunun hukuka aykırı fiili işlemediğini bildiği hâlde müştekiye isnat ettiğini de kesin delillere dayalı olarak ve her türlü şüpheden uzak bir biçimde gösterememiştir. Bu bağlamda başvuru konusu müdahalenin Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen kanunilik şartını karşılamadığı sonucuna varılmıştır. (Kısa Dalga)

Gündem