Barış akademisyenlerinin 8 yıldır süren yargı çilesi
Alican Uludağ
"Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriye imza attıkları için 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ihraç edilen akademisyenler, mesleklerine geri dönebilmek için 8 yıldır hukuk mücadelesi veriyor. İhraç edilen 406 akademisyenden 167'si idare mahkemelerinde açtıkları davaları kazandı, ancak Ankara'daki bölge idare mahkemeleri üniversitelerin itirazı üzerine 39 göreve iade kararını kaldırdı. Böylece göreve iade sayısı 128'e düştü.
Göreve iade edilen ancak istinaf kararıyla yeniden ihraç edilen Mardin Artuklu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mühdan Sağlam, "Mahkemeler, AYM'nin üniversiteler mahkemelerin kararlarını tanımıyor. Özetle Barış Akademisyenleri göreve dönemiyor, dönenlerin bir kısmı göreve başlatılmıyor, işe başlatılanlarsa hızla yeniden ihraç ediliyor" diyor.
Kendilerine "Barış için Akademisyenler" adını veren bir grup akademisyen, 11 Ocak 2016'da "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bir bildiriye imza atmıştı. Bildiride, hendek operasyonlarının sürdüğü il ve ilçelerde süren sokağa çıkma yasaklarının kaldırılması, insan hakları ihlallerinin önlenmesi gibi birçok çağrıda bulunulmuştu. Bildiriye toplamda 2 bin 212 akademisyen imza attı. 15 Temmuz darbe girişimininin kanun hükmünde kararnamelerle 406 akademisyen ihraç edildi. OHAL Komisyonu'na başvuran 348 akademisyenin 7 yılın sonunda ret yanıtı aldı. Ayrıca 143 akademisyen de ya sözleşmelerinin yenilenmemesi ya da istifaya zorlama nedeniyle üniversiteden ayrılmak durumunda kaldı.
Aynı bildiriyle ilgili farklı kararlar verildi
Karmaşık ve zorlu bir hukuk süreci geçiren akademisyenlerin hukuk mücadelesi OHAL Komisyonu'nun ret kararlarına itirazlarıyla başladı.
Eğitim-Sen verilerine göre, bugüne kadar 387 ihraç akademisyen OHAL Komisyonu'nun ret kararlarına karşı dava açtı. Ankara'da bu davalara bakması için 10 ayrı idare mahkemesi görevlendirdi. 2012 yılından itibaren baktıkları bu davalara bakan idare mahkemeleri, 167 akademisyene göreve iade kararı verdi. 166 akademisyenin başvurusu ise reddedildi. 51 akademisyenin davası ise sürüyor. Akademisyenler ret kararlarını, üniversiteler ise göreve iade kararlarını istinafa taşıdı. İtirazları değerlendirmesi için ise Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nde (BİM) 13, 14 ve 15. İdari Dava Dairesi görevlendirildi. İstinafa taşınan bu davalarda 40 iade kararı onadı.
Ancak Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Daire Kurulu, baktığı tüm davalarda olumsuz karar verdi. 13. BİM, toplamda 57 ret kararı verdi. Bunlardan 36'sı daha önce verilen iade kararının kaldırılması olurken yerel mahkemelerin olumsuz yanıt verdiği 21 ret kararını da onadı. Toplamda ise 39 iade kararı kaldırıldı. Böylece göreve iade edilen akademisyen sayısı 128'e düşmüş oldu. İstinafta akademisyenler aleyhine sonuçlanan dava sayısı ise 59 oldu.
Üniversitelerin ve akademisyenlerin BİM kararlarına karşı itirazını ise Danıştay 5. Daire bakacak.
Mühdan Sağlam önce iade oldu, sonra ihraç
Göreve iade kararı alan, ancak istinaf kararıyla yeniden ihraç edilenler biri de Mardin Artuklu Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mühdan Sağlam. Sağlam hakkındaki ihraç kararı, Ankara 22. İdare Mahkemesi tarafından 12 Ekim 2023 tarihinde iptal edildi. Kararda, tek başına bildiriye imza atmanın "PKK/KCK terör örgütüne irtibat ve iltisakın varlığı açısından yeterli olmadığı" vurgulandı. Ancak Artuklu Üniversitesi bu karara itiraz etti. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 13. İdari Dava Dairesi de 14 Şubat 2024'te davayı görüşerek rektörlüğün itirazını kabul etti ve yerel mahkemenin kararını kaldırdı.
Böylece Mühdan Sağlam, yeniden ihraç edilmiş oldu. Kararda, devlet memurlarının Anayasaya ve kanunlara "sadakatla" bağlı olmaları gerektiği savunularak "Sağlam'ın terör örgütü terör unsurlarını bilinçlendirici ve cesaretlendirici nitelikte olan ve sonuç olarak milli güvenliği ve kamu düzenini bozmaya yönelik riskleri artırıcı nitelikte bulunan bildiri metnine imza atarak hem güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışta bulunmuş hem de terörle mücadele alanında Anayasaya sadakat ödevine aykırı ettiği" öne sürüldü. İstinaf, bu durumu "silahlı terör örgütüyle irtibat ve iltisak bağı" olarak gördü.
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) "Barış Akademisyenleri" ile ilgili verdiği ihlal kararının ceza yargılamasına ilişkin olduğu öne sürülen kararda, ihraç kararının ise ifade özgürlüğüne yönelik daha hafif idari tedbir olduğu savunuldu.
"Üniversiler iade kararlarını hemen istinafa taşıyor"
Yaşadığı uzun ve zorlu hukuki süreci DW Türkçe'ye değerlendiren Mühdan Sağlam, ilk derece mahkemelerinden kendisi gibi iade kararı alan 167 kişi olduğuna dikkat çekerek üniversitelerin iade kararı UYAP sistemine düşer düşmez istinafa başvurduğunu belirten Sağlam sözlerini şöyle sürdürdü:
"İstinaf mahkemeleriyse önlerinde bir yıldan uzun süredir bekleyen 166 dosyaya bakmak yerine ilk iş iade edilenlerin dosyalarını karara bağlıyor. Benim dosyam 13. Bölge İdare Mahkemesine düştü. Mahkeme iki ay gibi bir sürede yeniden ihracıma karar verdi, benimle aynı durumda olan 36 arkadaşım için de aynı şekilde davrandı. Halihazırda 57 kişiye ret verdi. Gerçekçe metne imza atmak, başka bir iddiası yok. İmzanın kendisini suç olarak görüyor, AYM kararına rağmen bunu yapabiliyorsa, suç o mahkemenin değil, ona bu cesareti verenlerin."
Üniversiteye dönebilen akademisyenlere daha sonra üniversitelerin zorluk çıkardığını vurgulayan Sağlam, uygulanmayan mahkeme kararlarına örnek verdi:
"Kimisine artık öğrenci değilsiniz başlayamazsınız deniyor. Kimisine arşiv soruşturması yaptım (ki böyle bir prosedür yok), göreve başlayamazsınız deniyor. Örneğin Ankara Üniversitesi, Marmara Üniversitesi ve Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi bu yöntemle dönüşleri engelliyor. Hülya Dinçer hocamız ilk dereceden iade kararı aldı, 14. BİM iade kararını onayladığı halde Marmara Üniversitesi 10 aydır kendisini göreve başlatmıyor. Yani mahkemeler AYM'nin, üniversiteler mahkemelerin kararlarını tanımıyor. Özetle Barış Akademisyenleri göreve dönemiyor, dönenlerin bir kısmı göreve başlatılmıyor, işe başlatılanlarsa hızla yeniden ihraç ediliyor."
Ankara'daki 20, 24 ve 25'inci idare Mahkemelerinin önlerine gelen tüm başvuruları iki üç ay gibi kısa sürede retle sonuçlandırdığını, bazı ilk derece mahkemelerin ise AYM'nin kararını tanıdığını söyleyen Sağlam, ancak iade kararının çilenin bittiği anlamına gelmediğini, bu kararların daha sonra bölge idare mahkemelerine (istinaf) taşındığını söyledi. Bu konuda Ankara 13,14, ve 15'inci bölge idare mahkemelerinin (BİM) görevlendirildiğini ve 13'üncü BİM'de sorun yaşandığını belirten Sağlam, "Kopyala yapıştır kararlarla 57 kişiye hızla ret verdi ve buna devam ediyor. Bunlardan 36'sı göreve iade alanlardı. Bu mahkeme de ilk iş göreve iade alanların dosyalarına baktı. Aslında dosyaya bakmadı, tek elden aldığı kararı, isim kısmını güncelleyerek sisteme yükledi" dedi.
İstinaf kararları çıktıktan sonra Danıştay başvuruları yapıldığını belirten Sağlam, "Danıştay 5’inci Daire dava dosyalarına bakacak. Danıştay'a Temmuz - Ağustos 2023'te dosyalar gitmesine karşın hâlâ bir karar çıkmadı. Bekliyoruz, yedi yıldır olduğu gibi bekliyoruz. Adaleti bekliyoruz, gelir mi bilmiyorum" ifadelerini kullandı.
Yeniden ihraç edildi, ödenen maaş geri istendi
Antalya Akdeniz Üniversitesi'nden yedi akademisyenle birlikte ihraç edilen Doç. Dr. Süleyman Ulutürk de OHAL Komisyonu'ndan çıkan ret kararının iptali istemiyle dava açanlardan biri. Temmuz 2023'te idare mahkemesinden göreve iade kararı alan Ulutürk, üniversiteye dönerek göreve başladı. Ancak rektörlüğün itiraz üzerine 28 Aralık 2023 tarihinde Ankara BİM 13. İdari Dava Dairesi, göreve iade kararını kaldırdı. 14 Şubat'ta yeniden ihraç kararı bildirilen Ulutürk, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, üniversitenin kendisine 7 ay boyunca ödediği maaşı faiziyle geri istediğini söyledi. İhraç kararının hukuksuz olduğunu belirten Ulutürk, "Nitekim Anayasa Mahkemesi, bildiriye imza atmanın düşünce özgürlüğü çerçevesinde kabul edilmesi gerektiğini kaydetti. Ancak buna rağmen ihraç ettiler" dedi.
İhraç kararlarına ilişkin mahkemelerden farklı kararlar çıktığını anımsatan Ulutürk, Akdeniz Üniversitesi'nde ihraç edilen altı akademisyenin göreve iade kararı aldığını ancak 13. BİM'in baktığı üç davada bu kararları kaldırdığını vurguladı. Ulutürk, "Bu tamamen mahkeme heyetinin bakışıyla ilgili bir şey. Ben siyasi karar verdiklerini düşünüyorum. Somut hiçbir gerekçe yok aslında. Tamamen OHAL Komisyonu'nun ret gerekçelerini kopyala yapıştır yoluyla karara geçirmişler. Dolayısıyla mahkemelerin hukuka değil de siyasi kanaatlerine göre karar verdiklerini düşünüyorum" görüşünü kaydetti.
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.