Bildirici'den Mahmutyazıcıoğlu cinayeti sonrası yapılan haberler ve Saygı Öztürk'ün Uğur Mumcu cinayeti otopsi tutanağını paylaşmasına tepki: Düpedüz şiddet pornografisi"

Bildirici'den Mahmutyazıcıoğlu cinayeti sonrası yapılan haberler ve Saygı Öztürk'ün Uğur Mumcu cinayeti otopsi tutanağını paylaşmasına tepki: Düpedüz şiddet pornografisi"
Medya ombdusmanı Faruk Bildirici, medyada Şafak Mahmutyazıcıoğlu cinayeti sonrası yer alan “Şafak Mahmutyazıcıoğlu cinayetinde yeni görüntüler! İşte saniye saniye o anlar" tarzı başlıklara ve Sözcü yazarı Saygı Öztürk’ün Uğur Mumcu’nun otopsi tutanağını yayımlamasına tepki gösterdi: "Düpedüz şiddet pornografisi…"

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, eski Beşiktaş yöneticisi ve sunucu Ece Erken'in eşi Şafak Mahmutyazıcıoğlu cinayeti sonrası medyada yer alan haberleri ve Sözcü yazarı Saygı Öztürk’ün Uğur Mumcu’nun otopsi tutanağını yayımlamasını örnek gösterdiği yazısında, eleştirilerde bulundu.

Mahmutyazıcıoğlu’nun öldürüldüğü ana ilişkin kamera kaydının yayımlanmasıyla, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde “kan ve şiddet içeren görüntülerin yayımlanmasının doğru olmadığı yönündeki” ilkesinin çiğnendiğini belirten Bildirici, “İnsanların acılarını artırmakla kalmayıp, bir restoranda böyle bir cinayet işlenebildiğini göstermiş oldu. İki fazla tık uğruna şiddet pornografisinden medet ummak büyük hata…” yorumunu yaptı.

“Şafak Mahmutyazıcıoğlu cinayetinde yeni görüntüler! İşte saniye saniye o anlar", "Şafak Mahmutyazıcıoğlu cinayetinde yeni görüntüler. İşte dehşet anı…" gibi başlıklarla haberlerin verildiğini hatırlatan Faruk Bildirici, Mahmutyazıcıoğlu'nun eşi Ece Erken'in şu paylaşımına dikkat çekti:

“Yeni, net görüntüler nasıl elinize geçiyor? Hadi geçti neden yayınlıyorsunuz? Neden acımıza acı katıyorsunuz? Kaçak katil Seccad Yeşil ve Serkan Dakman’ı yakalamak yerine haber yapmak yerine neden bu görüntülerle bizi bir kez daha öldürüyorsunuz? Neden!”

Bildirici, Öztürk’ün yayımladığı ve Mumcu’nun kızı Özge Mumcu Aybars’ın tepki gösterdiği söz konusu tutanak için de “Böylesine kanlı ve haber değeri olmayan bir tutanağı ‘ilk kez yayımlamak’ ile övünmek de anlaşılır gibi değil. Hiç yayımlanmamalıydı” dedi. 

Bildirici, yazısının ilgili bölümünde şu ifadelere yer verdi:

"Kısa Dalga Medya’da yayımlanan 'Otopsinin Z raporu' başlıklı yazısında Saygı Öztürk’ün aradan 28-29 yıl geçtikten sonra otopsi ön tutanağını tam metin yayımlamasını özetle şöyle eleştirdi:

'Saygı Bey’in bu tutanağı 28 ya da 29 yıl sonra yeniden paylaşmasına gerek yoktu. Zira şahsım, patlamada babamın bacağının koptuğunu, patlama anında öldüğünü ve de ceketinin içindeki dolmakalemin ikiye ayrıldığını ben gayet iyi biliyorum. Bu otopsi tutanağı diye aslında otopsi tutanağı olmayan, davaya veyahut soruşturma aşamasına hiçbir katkısı olmayacak, sadece bir insanın bedeninin nasıl parçalara ayrıldığını anlatan bir tutanağı yazısında anlatıyordu. Bu raporu da hayatını kaybeden kişinin yakınları başta olmak üzere onu seven herkesi üzecek, sadece ceset parçalarını anlatan, travmatik bir belgeyi ‘gazetecilik’ adına aktardığını fark ettim.'

Özge Mumcu bu kadar üzülmekte ve tepki göstermekte haklıydı. Saygı Öztürk, Sözcü gazetesinde 25 Ocak’ta yayımlanan 'Basında ilk kez: İşte Uğur Mumcu tutanağı' başlıklı yazısında cinayetle ilgili bazı iddialara yer veriyor; ardından 'Parça parça' arabaşlığı altında Uğur Mumcu’nun bedeninin Adli Tıp uzmanları ve bilirkişilere teslim edilmesine ilişkin 25 Ocak 1993 tarihli tutanağın hem görüntüsünü hem de tam metnini aktarıyordu.

'Basında ilk kez bu belgeyi Sözcü açıklıyor' notuyla yayımlanan tutanak, 'Arabasının infilakı sonucu ölen Uğur Mumcu’ya ait cesetten olay yerinde etrafa ve arabaya dağılmış vaziyette bulunan parçalar' diye başlıyordu. Devamında yazılanları aktaramayacağım; okurken zor dayandım.  

Çünkü kanlı ve alabildiğine dehşet içeren bir tutanak. 'Bir bombanın insan bedeni üzerinde yaratacağı tahribatı gösteren' bu tutanak yeni hiçbir şey söylemiyor. Böylesine kanlı ve haber değeri olmayan bir tutanağı “ilk kez yayımlamak” ile övünmek de anlaşılır gibi değil. Hiç yayımlanmamalıydı.

Uğur Mumcu gibi tanınmış bir gazetecinin paramparça olduğunu anlatan böyle bir teslim tutanağının yayımlanmasının cinayetin aydınlatılmasına bir katkısı olmadığı gibi habercilik açısından yayımlanmasında da fayda yok.  

Saygı Öztürk’ün bu tutanağı yayımlaması da tıpkı Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun cinayet anı görüntülerinin yayımlanması gibi. Uğur Mumcu’nun yakınlarını ne kadar üzeceği ve toplumda travmatik etki yaratacağı gözetilmemiş. Düpedüz şiddet pornografisi…"

Faruk Bildirici'nin "Ey gazeteciler, neden acımıza acı katıyorsunuz" başlıklı yazısının tamamı için tıklayın 

Gündem