Cengiz Çandar: Türkiye’nin İsveç’ten iadesini istediği kişiler arasında 10 yıl önce ölmüş biri ve bir milletvekili var

Cengiz Çandar: Türkiye’nin İsveç’ten iadesini istediği kişiler arasında 10 yıl önce ölmüş biri ve bir milletvekili var
Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili ve TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesi Cengiz Çandar, Türkiye’nin NATO üyeliğine onay vermek için İsveç’ten iadesini istediği kişiler arasında 10 yıl önce ölmüş biri ile İsveç parlamentosunda milletvekili olan bir ismin de olduğunu belirterek “Skandal niteliğinde birtakım durumlar da oldu. Alay konusu oldu" dedi.

Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili ve TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesi Cengiz Çandar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Litvanya'daki NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nin ardından İsveç’in NATO’ya üyeliği konusundaki tutum değişimini ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik açıklamasını değerlendirdi.

İsimler hiç netleşmedi

Çandar, Erdoğan’ın ilk başta İsveç’ten NATO üyeliğine karşı çıkarken, Türkiye’nin “terör” gerekçesiyle istediği isimlerin iade edilmemesini savunduğu konusunda şunları söyledi:

“Bu isimler hiçbir zaman netleşmedi. İlk önce bir 34 kişiden söz edildi. Ondan sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 2022 yılının Haziran ayında Madrid’de yapılan NATO zirvesinden Türkiye’ye dönerken rakamı 73 diye telaffuz etti. 73 kişi istiyoruz diye. Bir 34, bir 73 rakamı vardı. Kim isteniyordu, nasıl isteniyordu? Belli değil. Fakat bazı isimler sızdı. Gülen cemaatine mensup olduğu, PKK’li olduğu iddia edilen birtakım isimler İsveç basınına sızdı. Fakat bu isimlerin neredeyse tümünün iadesi mümkün değildi. Hukuken mümkün değildi. Çünkü bunların bir kısmı İsveç vatandaşı. İsveç kanunlarına göre İsveç vatandaşları iade edilmiyor.

"10 yıl önce ölmüş"

İkincisi, iadenin gerçekleşebilmesi için isnat edilen suçun İsveç hukukunda da olması lazım. Halbuki Türkiye’nin bu iade talebine dayanak olarak gösterdiği Türk hukukundaki maddeler İsveç’te suç değil. Öyle kanun maddeleri yok. O yüzden Türkiye kamuoyu da bir sürü şeyi anlamakta zorlandı… Türkiye’nin taleplerinin ne olduğu çok netleşmedi.

Hatta skandal niteliğinde birtakım durumlar da oldu. Alay konusu oldu. Çünkü talep edilenlerden bir tanesi 8-10 yıl önce ölmüş. O çıktığı açığa. O tarihlerde Türkiye’nin İsveç Büyükelçisi olan diplomat, bir mülakatında o sırada İsveç parlamentosunda milletvekili olan İran-Kürt kökenli birinin iadesinin talep edilebileceğini söyledi, büyük alay konusu oldu. Türkiye sefaretinin internet sitesinde vardı bu mülakatı, hemen kaldırıldı alay konusu olunca.

"İsveç milletvekili istediler"

İsveç parlamento üyesi olan, o sırada hükümetin güven oyu ile devam edebilmesi onun oyuna bağlıydı. İranlı bir Kürt parlamenterin Türkiye’ye iadesinin söz konusu olabileceğini söyledi. Koskoca büyükelçi bunu bilmez mi? İsveç, bir milletvekilini, kendi milletvekilini üstelik hükümet onun oyu ile ayakta duruyor, onu kalkacak Türkiye’ye iade edecek. Böyle bir şey düşünülebilir mi? Bir büyükelçi nasıl düşünüp de bunu iddia eder. Tamamıyla Türkiye’nin içinde tribünlere oynamakla açıklanabilir. Ciddiyetle, bilgiyle açıklanabilecek durum değil. Ama bunu söyledi. Altını çizerek söylüyorum, İsveç’te alay konusu oldu. Büyükelçiliğin de internet sitesinden o görüşme TT adında bir İsveç kanalı ile yapılan görüşme silindi.

"İsveç makamları "bize intikal etmiş bir şey yok" diyor"

İsveç’te muhatap olduğum zaman şaşırıyordum. Diyorlardı ki ‘Türkiye 34 kişi mi istiyor, 73 kişi mi istiyor? 34 dediniz, Cumhurbaşkanınız Madrid dönüşü 73’e çıkardı bu rakamı. Bunlar kim?’ Bir bilgi yok. İsveç makamları ‘Bize intikal etmiş bir şey yok’ diyor. Ben Türkiye Büyükelçiliği’nden soruşturdum o sırada, kimler isteniyor diye. Bizde böyle bir dosya yok. İsveç ile bizim direk büyükelçilik olarak temasımız yok.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ismini ilan ettiği Bülent Keneş’in iadesi söz konusu olmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu söylediği sırada olmayacağını bilmesi gerekiyordu. Çünkü İsveç kanunlarına göre Bülent Keneş’in iadesi mümkün olamaz. Eğer bilmiyorduysa da Cumhurbaşkanı, Bülent Keneş ismi üzerinde duruyorduysa, bir takım insanlara sorarak ‘Biz bu ismi sorarsak İsveç bunu bize verebilir mi? İsveç yasalarına göre durum ne?’ diye soruşturması gerekiyordu. Bunu yapmadığı anlaşılıyor. O zaman niye söyledi bunu? İç politikaya dönük, tribünlere oynamakla ifade edilebilir, sonuç almakla ilgisi yok. Zaten sonuç almak konusunda kararlı ve ilkeli olsaydı Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsveç’in NATO’ya üyeliğinin önündeki vetoları kaldırmazdı. Niye kaldırdı, hiçbir şey almadı sonuç olarak. Somut olarak ne elde etti de kaldırdı?

İsveç’in NATO üyeliği konusu daha ziyade Türkiye’nin Rusya’ya ile ilişkilerinde özel bir anlam taşıyordu. İkincisi başka pazarlıklar, ABD’de ile F-16 alımıyla ilgili olarak bir anlamı vardı. Bir de tabii iç politikaya karşı ‘koca bir dünyaya dik duran bir Türkiye ve onun lideri’ olarak tribünleri oynamak bakımından pratik bir faydası var.

9 Kasım 2022 tarihinde yeni İsveç Başbakanı, merkez sağ bir Başbakan olarak Türkiye’yi ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile ortak basın toplantısında isim verdi. ‘Bülent Keneş adlı teröristin iadesi bizim için çok önemlidir. İsveç’ten bunu bekliyoruz’ dedi. Neye karşılık? Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine engellemeye karşılık… İsveç’te bu konu oldu. Bülent Keneş çeşitli mülakatlar verdi, İsveç basınına. Hiçbir terör eylemi ile geçmişi olmadığını net şekilde ifade etti. Fakat ilginç olan bugün geldik, şu anda Temmuz 2023 tarihine. Türkiye İsveç’e karşı vetosunu kaldırdı. Bülent Keneş nerede duruyor şimdi? Bülent Keneş ile ilgili durum ne oldu? Bir şey olması gerekmiyordu ama bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan, kameraların önünde İsveç Başbakanının yanında onun ismini telaffuz etti. ‘Bunu istiyoruz, eğer vetomuzu kaldıracaksak İsveç’e, bir takım isteklerimiz var. Açık söylüyorum, bir tanesi bu’ dedi. Yerine geldi mi? Gelmedi. 2022 yılında bu konu ortaya çıktığı günden bugüne Türkiye somut olarak, somut olduğu şekilde İsveç’ten ne istediyse bir, iki istisnası dışında yerine gelmedi.

"Yasa değişikliği NATO sürecinden önce yapıldı"

NATO yetkililerinin Cumhurbaşkanından ziyade gönderme yaptığı, ‘İsveç Anayasa’da değişiklik yaptı, yasa değişiklikleri yaptı. Yeni bir terörle mücadele yasası çıkardı’. Bütün bunlar doğru, ama tüm bunların hazırlığı, İsveç’in NATO üyeliği başvurusundan çok önce hazırlanmıştı. Türkiye’nin vetosunu kaldırmak üzere İsveç’in Türkiye’ye verdiği tavizler gibi algılanması söz konusu olamaz. Rusya, Ukrayna’ya saldırmadan çok önceden İsveç parlamentosuna verilmiş yasa teklifleriydi. Bunlar yasalaştı. Bu Türkiye’nin istediğiyle olan bir durum değil." (TAMER ARDA ERŞİN / ANKA)

Gündem