CHP'li Özel, Kılıçdaroğlu görüşmesini anlattı: Sitem eden değil, kollayan tutumu vardı

CHP'li Özel, Kılıçdaroğlu görüşmesini anlattı: Sitem eden değil, kollayan tutumu vardı
Partisinin genel başkanlığına talip olan CHP Grup Başkanı Özgür Özel, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'yla görüşmesinin 'yapıcı' geçtiğini ifade etti. Özel ayrıca henüz adaylığını ilan etmediğin de anımsattı.

Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından CHP'de genel başkanın değişmesi yönünde talepler yükselmişti. Özel 'liderliğe hazır olduğu' mesajını verirken, Kılıçdaroğlu'yla da görüşmüştü.

Gazete Duvar'dan Ceren Bayar'a konuşan Özel, Kılıçdaroğlu'yla görüşmesinin yapıcı tonda geçtiğini kaydetti.

Adaylığını açıklaması durumunda bundan ilk CHP liderinin haberinin olacağını aktaran Özel, kurultayın yerel seçim öncesi yapılması gerektiğini ifade etti.

'Değişim kişilere indirgenemez'

Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

- Cumhuriyet Halk Partisi'nin seçmenin yazdığı mektubu iyi okuması gerektiğini düşünüyorum. Bizim şu mesajı almamız gerekiyor: Aynı şeyleri tekrar ederek aynı sonucu alamazsınız ve bunun için değişmeniz lazım. Burada sakıncalı gördüğüm şey değişimi sadece kişilere indirgemek. Partideki yapısal sorunlara, partinin siyasette nereye konumlandığına, kendini nasıl tarif ettiğine doğru bakmamız lazım.

- Ben bu süreçte CHP’nin kiminle birlikte duracağını değil nerede duracağını tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. “Şununla yan yana mı olmalıyım? Bunun karşısında mı olmalıyım? Burada durursam bana laf eden olur mu?” CHP kiminle duracağına, nerede duracağına, kimin karşısında duracağına, kimin yanında duracağına değil; nerede duracağına karar vermeli. Kendini doğru tarif etmeli. Bence ilk düğme bu. Bu düğmeyi yanlış ilikleyince geri kalan tüm düğmeler yanlış ilikleniyor. Sona geldiğinde telafi edemiyorsun artık.

'Sol kimliği unutulmamalı'

- Cumhuriyet Halk Partisi’nin sol, sosyal demokrat kimliğini unutmaması ve bunu doğru tarif etmesi gerekiyor. Kendisinden daha solda olanlarla, kendisinin durduğu yer açısından da kıymetli olan yapılarla temastan kaçmaması gerekiyor. Toplumun ezilen kesimlerini, kimsenin sahip çıkmadığı kesimlerini, toplumun sadece oy almak için yönetilen ve sonra unutulan kesimlerini sahiplenmek gerekiyor.

- Ben Cumhuriyet Halk Partisi'nin seçim sonuçlarını doğru okumasını, korkmadan tartışmasını ve seçmenin ve üyenin beklentilerine yönelik bir değişimi, dönüşümü yaşamasını kaçınılmaz buluyorum. Orada eksik gördüğüm hususlara yönelik kendi açımdan bir tanımlama yaptım: “Değişim kararlı ve vefalı olmalıdır” dedim. Seçimden çıkmışız, hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Bir değişim olmalı. Bu değişimde doğrudan kişileri tartışmıyorum. Ama elbette ki toplum kişileri tartışmak istiyor ve üyeler ve delegeler kişileri değiştirmek istiyorsa buna da hiçbirimiz direnemeyiz. Ama kişileri tartışmak yerine biraz önce yaptığımız tartışmaları da kıymetli buluyorum.

'Değişim vefalı olmalı'

- Değişimin vefalı olması gerektiğini de söyledim. 25 buçuk milyon oy almış, partide önemli bir dönüşümü 10 yıldır sağlamış, hepimizde emeği olan, partiye ve ülkeye emeği olan birisinin de haksız yere yıpratılmaması gerektiğini de düşündüm. “Kazandıysan baş tacısın, kazanmadıysan yer altısın”, böyle bakmamak gerekiyor.

Kılıçdaroğlu'yla görüşmesi

- Ancak meseleye “yıllarca vekaletini yürüttüğü, kendisine çok güvenen birisine karşı aday oluyor” diye bakıyorlarsa ben sadece şunu söylüyorum, Genel Başkan’la benim açıklamamdan sonra bir araya geldik ve geçmişte olduğu gibi son derece samimi, son derece yapıcı ve birbirine saygılı bir çerçevede geçti görüşme. Ne Genel Başkan’da bir kırgınlık var ne bende. Açıklamalarımın ertesi günü baş başa haftalık görüşmemizi yaptık. Bu meseleye ilişkin güvensizlik, saygısızlık, etik olmama gibi bir çıkarımı yok.

- Ben Grup Başkanı olarak “Genel Başkan'dan bağımsızlığımı ilan ettim, Genel Başkan’a kafa tutuyorum, bayrak açıyorum” gibi bir şey söz konusu değil. Ben değişim sürecinin sağlıklı tartışılması gerektiğini, bunun kişilere indirgenmesinin Genel Başkan’a da haksızlık olacağını, günü geldiğinde sorumluluk almaktan da fedakarlık yapmaktan da kaçmayacağımı söyledim.

- Son derece yapıcıydı (görüşmeydi). Sitem eden bir noktada değildi. Ama beni koruyan ve kollayan bir tutumu vardı. Bu süreçte neleri yapmamın doğru, neleri yapmamın yanlış olabileceğine dair yapıcı uyarıları oldu. Bunun “adaylığımı destekliyor, akıl verdi” gibi anlaşılmasından korkarım. Herhangi bir başka arkadaşımız, benim gibi bir açıklama yapsa ondan da esirgemeyeceği, tecrübesine dayanan birtakım tavsiyeleri oldu.

- (Adaylık ilanı ne zaman) Kimsenin sabrını taşırmadan ama aceleye de getirmeden, yeterince konuştuktan ve tartıştıktan sonra. Önce olgunlaşması gerekenin Cumhuriyet Halk Partisi'nin yol haritası olduğunu düşünüyorum. Buna katkı vermek istiyorum. Sonra adaylaşma meselesini olabilecek tüm aktörler gibi ben de değerlendireceğim. Dediğim gibi adaylaşabilirim, fedakarlık yapabilirim ya da ortaklaşabilirim.

Adaylığını söyleyeceği ilk üç kişi

- Ben adaylık ilan etmedim. Edecek olsam önce eşim ve kızımın, sonra Kemal Bey'in haberi olurdu. Sonra da adı geçen diğer kişi olarak Ekrem Bey'in mutlaka haberi olurdu. Ondan sonra kamuoyunun haberi olur. Doğrusu budur. Ama ben adaylık ilan etmedim. Ben sadece doğru tartışmalar yapmamız gerektiğini söyledim. Bana sorulan soru, “Genel Başkan adaylığı da dahil mi” diye gelince “Genel başkan adayı olmak da dahil, fedakarlık yapmak da dahil” demiştim. Hâlâ aynı çizgideyim. (Kısa Dalga)

Gündem