Cumartesi Anneleri 30 yıl önce kaybedilen Abdulvahap Ateş’i sordu

Cumartesi Anneleri 30 yıl önce kaybedilen Abdulvahap Ateş’i sordu
Galatasaray’da polis ablukasında bir araya gelen Cumartesi Anneleri, 1005. buluşmalarında, 1994’te kaybedilen Abdulvahap Ateş’in akıbetini sordu.

Kısa Dalga - Cumartesi Anneleri Galatasaray Meydanı’ndaki 1005. buluşmalarında Abdulvahap Ateş dosyasını kamuoyuyla paylaştılar.

1994 yılında Mardin Kızıltepe’de düzenlenen operasyonda evinden alınıp işkenceye maruz bırakılan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Abdulvahap Ateş’in kardeşi Ömer Ateş şu ifadelere yer verdi:

“Her şeyi yaptık ama haber alamadık”

“Kardeşim, 14 Haziran 1994 tarihinde Jandarma ve köy korucuları tarafından gündüz gözüyle evimize yapılan baskında gözaltına alındı. O günden beri kardeşimize dair herhangi bir haber alamadık. Kardeşimiz yaşıyor mu ölü mü bilmiyoruz. En azından onun bir mezarı olmasını istiyoruz.

Kardeşimi her yerde aradık, suç duyurularında bulunduk, dava açtık, her şeyi yaptık ancak onun nerede olduğunu öğrenemedik. 30 yıldır kardeşimin bulunduğu yerin tespit edilmesini istiyoruz. Adalet istiyoruz. Bize bu acıları yaşatanlar korunmasın, yargılanıp cezalandırılsın istiyoruz.

Ailesi olarak Abdulvahap’ı aramaktan vazgeçmeyeceğiz. En azından onun bir mezarı olması için arayışımızı sürdüreceğiz. Henüz 24 yaşındayken bizlerden kopartılan kardeşimizin başına neler geldiğini bilmek, onu bulmak, annemizin 30 yıldır hiç azalmayan acısını hafifletmek istiyoruz.

Biz kayıp yakınları nerede olursak olalım, Galatasaray bizim de kayıplarımızın fotoğraflarının taşındığı, adlarının anıldığı yerdir. Değerli Cumartesi Anneleri, bizim de kalbimiz her Cumartesi sizlerle birlikte Galatasaray’dadır.”

Bir kez daha Galatasaray Meydanı’nda polis ablukasında okunan İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’un basın açıklamasında da şöyle denildi:

“AYM kararına rağmen polis bariyerleri önündeyiz”

“30 yıldır soruyoruz Abdulvahap Ateş nerede?

1005. haftamızda AYM kararlarını uygulamamakta direnen iktidarın, makul olmayan, orantısız ve baskıcı kararları sonucunda Galatasaray Meydanı yerine, polis bariyerlerinin önündeyiz.

Hiç şüphe yok ki kontrolsüz, denetim dışı bir yetki kullanımı ile karşı karşıyayız. Hak ve özgürlüklerimizin tamamen keyfi biçimde ihlali ile karşı karşıyayız. Hukuk devleti ilkesinin yok sayılması ile karşı karşıyayız.

1005. haftamızda bir kez daha hatırlatıyoruz: İnsan haklarına saygı, çoğulcu demokrasi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması hukuk devletinin varlığı ile mümkündür. İnsan haklarına erişimin olmadığı bir durumda hukuk devletinden söz edilemez.

“İşkence sonrası götürdüler”

1005. haftamızda kayıplarımızın akıbetlerinin nasıl bile isteye karanlıkta bırakıldığı, fail ve sorumluların nasıl korunup kollandığına dair bir örnek olarak Abdulvahap Ateş dosyası ile kamuoyu karşısındayız.

14 Haziran 1994 sabahı askerler Mardin/Kızıltepe Kırkkuyu Köyü'ne baskın düzenledi. Köyde yaşayan Ateş ailesinin evi ablukaya alındı. Askerler evde bulunan Abdulvahap'ı yalınayak, bahçede bulunan ağabeyi Abdurrahim'in yanına getirdi. İki kardeşi şiddetli bir biçimde darp ederek köyün dışına götürdü. Burada yüzüstü yere yatırıp işkence ile sorguladı. Askerler bir süre sonra ağır yaralı olan ağabeyi koma halinde yerde bırakıp Abdulvahap Ateş'i yanlarında götürdü.

“2 örgüt mensubu öldürüldü”

Olaydan 3 gün sonra, Kızıltepe civarında bir çatışma olduğu ve iki örgüt mensubunun öldürüldüğü haberi duyuldu.

Ancak jandarma eşliğinde öldürülen kişileri traktörle taşıyan Katarlı Köyü muhtarı ve defin işlemini yapan mezarlık görevlisi, öldürülen kişilerin üzerinde günlük giysiler bulunan sivil insanlar olduğunu belirtiyordu.

Ailesi tüm çabalarına rağmen Abdulvahap’ın bu kişilerden biri olup olmadığını öğrenemedi. 24 yaşındaki köy bekçisi Abdulvahap Ateş'ten bir daha haber alınamadı.

“Kimse baskın yapılıp komutanlıkta tutulmadı”

Hatice Ateş, 24.06.1994 tarihinde Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak oğlu Abdulvahap Ateş'in evlerinden askerler tarafından alındığını ve bir daha oğlundan haber alamadığını beyan etti. Bunun üzerine savcılık, 1994/610 no.lu dosya üzerinden soruşturma başlattı ve araştırma yapılması için İlçe Jandarma Komutanlığına müzekkere yazdı.

Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanlığının 24.06.1994 tarihli ve Yüzbaşı Atilla Uğur imzalı cevabında “bugüne kadar hiç kimsenin baskın yapılarak alınıp komutanlıkta tutulmadığı" yazıldı.

“Sanıklar beraat etti”

Soruşturmada hiçbir ilerleme sağlanmadı, dosya 19 yıl adliyenin raflarında bekletildi. 2013 yılında ailelerin ve İHD Mardin Şubesi’nin ısrarlı çabaları sonucunda Kızıltepe bünyesinde gerçekleşen faili meçhul cinayetler ve zorla kaybetmelerle ilişkin yeni bir soruşturma başlatıldı. Abdulvahap Ateş’in de içinde olduğu 22 kişi ile ilgili dosyalar 2013/464 no.lu yeni soruşturma dosyasında birleştirildi.

2014 yılında savcılık iddianamesinin kabul edilmesi ile emekli Albay Hasan Atilla Uğur, dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu, Jandarma Komando Bölük Komutanı Ahmet Boncuk, Başçavuş Ünal Alkan ve köy korucuları Abdurrahman Kurğa, Mehmet Emin Kurğa, Ramazan Çetin, Mehmet Salih Kılınçaslan ile İsmet Kandemir hakkında “silahlı örgüt kurmak veya yönetmek, silahlı örgüte üye olmak ve tasarlayarak öldürmek” suçlarından dava açıldı.

5 yıl süren davanın 9 Eylül 2019 tarihli karar duruşmasında Mahkeme heyeti, tanıklara, belge ve delillere rağmen sanıkların beraatine karar verdi.

“Hakikatin üzeri yargı yoluyla örtüldü”

İstinaf başvurusunu inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi, avukatların duruşmalı inceleme talebini dikkate almadı. 14 Temmuz 2021 tarihinde, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin beraat ve düşme kararlarının “verilen hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı” gerekçesiyle onayarak istinaf başvurusunun esastan reddine karar verdi.

Ateş Ailesi, 30 yıldır evlatlarının başına gelenleri öğrenemedi. Adaletin sağlanması talepleri karşılanmadı. Hakikatin üzeri yargı yoluyla örtüldü.

Kaç yıl geçerse geçsin Abdulvahap Ateş için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz. (Haber Merkezi)

Gündem