Danıştay’da İstanbul Sözleşmesi davası: Savcı, Cumhurbaşkanlığı kararının iptali talebini yineledi
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir gecede aldığı kararla Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine karşı açılan 15 davanın duruşmasına bugün Danıştay 10’uncu Dairesi'nde devam ediliyor. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin başvurularının yanı sıra çok sayıda baro ve sendikanın da aralarında bulunduğu 15 davanın duruşması esastan ele alındı.
Davaları takip eden BirGün gazetesi muhabiri Nisa Küçük'ün haberine göre, duruşmada savunma yapan Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği adına Avukat Müjde Tozbey, "Dernek olarak kadın ve çocuk davalarına sadece avukat ataması yapmıyoruz. Biz buraya 20 ailemizle birlikte geldik. Öldürülen kız çocuklarının aileleri, annesi öldürülen çocuklar burada. Birkaçından bahsetmek istiyorum. Kızına cinsel istismarda bulunan eşinden ayrılan ve öldürülen Döndü Şengül'ün ailesi burada. Karabük'te defalarca kez karakola giden Vildan Akkaya korunmadı. Vildan'ın ailesi burada. Biz kadınları öldüren erkekleri sadece tutuklatmak istemiyoruz. Biz kadınların her alanda korunmasını istiyoruz. Öldürülen kadınların asıl katili devlettir. Çünkü kadınları yoksulluğa iten onları korumayan devlettir" ifadelerini kullandı.
Danıştay’da tarihi duruşma devam ediyor. Aileler katledilen kadınların fotoğraflarını duruşma salonunda açıyor…
— Büşra İlaslan (@ilaslanb) June 7, 2022
@MujdeTozbeyErde @oncecocukkadin #İstanbulSözleşmesindenVazgeçmiyoruz#İstanbulSözleşmesi pic.twitter.com/I83m34P7lA
'HUKUKİ BİR KARMAŞA YARATILMAYA ÇALIŞILIYOR'
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği adına savunma yapan Avukat Hülya Gülbahar ise şunları ifade etti:
"Hukuki bir karmaşa yaratılmaya çalışılıyor. Anayasa'nın 90. maddesi gayet açık. Sözleşmeden çıkıldığı günden beri bütün kadınlar 90. maddeyi okuyor. Uluslararası sözleşmeler Meclis tarafından kabul edilir ve çıkılır. Kanunla yürürlüğü girer ve kanunla yürürlükten kaldırılır. Uluslararası sözleşmelerde Meclis'i bypass edemeyiz. Cumhurbaşkanı Kararnamesi hukuka aykırı. Biz bütün sözleşmeleri savunuyoruz. Biz aynı zamanda Anayasa'yı savunuyoruz. Bu sorumluluk heyetinizin üzerinde. Sözleşmeden çıkıldığından beri kadın cinayetleri arttı. Net bilgi yok ama her gün kadınlar öldürülüyor. İzmir'de 12 günde 12 kadın öldürüldü. Covid-19 affıyla birçok erkek serbest bırakıldı. Basına yansıyan kadarıyla afla çıkan erkekler 10 kadını, 3 çocuğu öldürüldü."
Av.Müjde Tozbey Erden'in konuşması sırasında erkek şiddeti ile katledilen kadınların yakınları salonda ayağa kalkarak "BURADAYIM" dediler.#İstanbulSözleşmesindenVazgeçmiyoruz pic.twitter.com/eDNfQOk04v
— Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği (@oncecocukkadin) June 7, 2022
PERVİN BULDAN'DAN HEYETE: SADECE VİCDANLI OLMANIZI TALEP EDİYORUM
Başvurucular arasında bulunan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, savunmasında, "Bugün sadece HDP'li kadınlar adına savunma yapmayacağım. Bütün kadınlar ve LGBTİ+'lar adına savunma yapacağım. Erkek hukuku değil gerçek yargı diyoruz. Sayın heyet öyle bir karar verin ki, ileride sizlerden vicdanlı yargıçlar olarak bahsedilsin" dedi.
Buldan, şöyle devam etti:
"İstanbul Sözleşmesi kadınların uzun soluklu mücadelesinin sonucu kazanılmış ve erkek şiddetine karşı mücadelenin yollarını adım adım örmüş temel bir sözleşmedir. Sözleşme din, dil, ırk farkından dolayı kapsadığı kesimlerin mağdur edilmemesini ister. Yine kapsadığı kesimlerin din, dil, ırk farklılıklarından dolayı mağdur edilmemesini esas alır. Bu esasın önemini daha önce maalesef Fatma Altınmakas davasında gördük. Evli olduğu erkek tarafından katledilen Fatma’nın Türkçe bilmediği için jandarma karakolunda kendisini ifade edemediği ortaya çıkmıştı. Bugün ülkede Türkçe bilmeyen belki milyonlarca kadın bulunmaktadır. Özellikle ülkede son dönemlerde kamu kurumlarında ve toplumda körüklenen ırkçılık Türkçe bilmeyen kadınların ölümüne de sebep olmaktadır. Ülkenin bu kadar dış göç aldığı ve kadınların savaş sonrası göç sürecinden en çok etkilenen kesim olduğu gerçeği göz önünde bulundurulunca İstanbul Sözleşmesi’nin devleti sorumlu kıldığı tercüme konusu hayati bir önem kazanmaktadır."
"GREVİO (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzman Grubu), Türkiye’nin son derece başarısız ve yetersiz olduğunu tespit etmiştir" diyen Buldan, "İstanbul Sözleşmesi tüm devletlere, şiddet mağduru kadınlar için barınma, yaşamını sürdürme gibi her türlü ihtiyacını karşılayacak bütçeyi zorunlu kılar. Ancak; bugün Türkiye'de kadınların yaşadığı yoksulluk derinleşirken kadınların nafaka hakkı dahi gasp edilmek istenmektedir. İstanbul Sözleşmesi imzalanmış olsa da ne yazık ki hiçbir zaman etkin biçimde uygulanmamıştır.
'MİLYONLARCA KADIN ADINA VİCDANLI OLMANIZI TALEP EDİYORUM'
Buldan, şunları ifade etti:
"Bugün partimize açılmış Kobanî Kumpas Davası'nda, Gezi Davası'nda, 8 Mart ve 25 Kasım yürüyüşlerinin yargılandığı davalarda ve yüzlerce başka davada çok sayıda kadın ağır cezalarla yargılanmaktadır. Kadına yönelik şiddetle mücadele eden kadın dernekleri ya ağır baskılar altında ya da kapatma davalarıyla sindirilmek istenmektedir. Kadınlar; demokratik toplumu savundukları için yargılanmaktadır. Kadınlar; tekçi erkek zihniyetin kendilerine çizdiği sınırları kabul etmediği, bu sınırlarla yaşamak istemediği için yargılanmaktadır. Kadınlar; 'artık ölmek istemiyoruz', 'şiddet, baskı altında yaşamak istemiyoruz', 'özgür ve eşit bir yaşam istiyoruz' dedikleri için yargılanmaktadır. Kadınlar; doğasına-suyuna, yaşam alanlarına sahip çıktığı için yargılanmaktadır. Kadınlar; en kutsal mücadele olan barış mücadelesini yürüttüğü için yargılanmaktadır. Kadınlar; kadın özgürlükçü, demokratik bir toplumu savundukları için yargılanmaktadır. Kadınlar; faşizme biat etmedikleri için yargılanmaktadır. Kadınlar; faşizme, tekçiliğe, ırkçılığa ve nefret siyasetine karşı öncü bir mücadele yürüttükleri için yargılanmaktadır. Sözleşme etkin bir şekilde uygulanıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz. Yani kadınlar; mücadeleleriyle İstanbul Sözleşmesi'ni somut olarak uygulamaya çalıştıkları için yargılanmaktadır. Bu nedenle her zaman söylediğimiz gibi erkek yargı değil, gerçek yargı diyoruz! Güçlülerin hukuku değil, haklıların hukuku diyoruz! Erkeklerin üstünlüğünü değil, eşitliğin üstünlüğünü gözeten bir yargı sistemi diyoruz! Eşitlik gözetilsin ki adalet olsun diyoruz! Bu nedenle; eşitlik için, adalet için, yaşam için İstanbul Sözleşmesi'ni bugüne kadar her alanda ve platformda nasıl savunduysak bugün de en inançlı ve kararlı şekilde savunuyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya da etkin bir şekilde uygulanıncaya kadar mücadele etmeye de devam edeceğiz. Ortak kadın mücadelemiz engellenemez, durdurulamaz! Türkiye’de milyonlarca kadın adına sizden sadece vicdanlı olmanızı talep ediyorum."
AVUKAT SARUHAN: KÜRSÜDE TEK KADIN OTURUYOR
Aksaray Barosu adına Avukat Şenal Saruhan, "Sayın heyet, bugün sizin görmediğiniz bir sahne var. Kadınlar bugün başka illerden gelip Danıştay önünde birbirlerine sarıldı. Siz de bilirsiniz, 'Yasalar sokaklarda, alanlarda yazılır' denir. İstanbul Sözleşmesi de alanlarda yazıldı. Kadınlar ne yazık ki her yerde ikincil konumda. Kürsüde de tek kadın arkadaşımız oturuyor. Bu bile cinsiyet temelli eşitsizliği ortaya seriyor. Biz son 20 yılı sevmiyoruz. Sevdiğimiz bir şey var, bir aradayız. Biz kazanacağız biliyorum. Bunu vicdanlı hukukçular sayesinde de kazanacağız. Kararı verirken çok sevdiğiniz annenizi, kızınızı, eşinizi düşünmenizi istiyorum" ifadelerini kullandı.
İDİL TETİK: ÇEKİLME KARARI ANAYASA'YA AYKIRI
Avukat İdil Tetik ise şunları kaydetti: "Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bu, bize okulda öğretilen ilk şeydir. Çekilme kararı Anayasa'ya aykırı. Bu karar, temel yasamızı gözardı ediyor. Mevcut yasalar mağdurları korumakta yetersiz. İstanbul Sözleşmesi'yle kadınları koruyabiliriz. Kararı verirken öldürülen kadınları düşünmenizi istiyorum."
Kırklareli Barosu'ndan Avukat Oylum Yaman, şöyle konuştu: "Sayın heyet, baroların adli yardım birimlerinde bir gün geçirmenizi isterdim. Biz avukatlar mesleğimiz ve yeminimiz gereği kadınlara, çocuklara bu hizmeti seve seve veriyoruz. Cübbemizi şiddet mağduru kadınlara siper etmekten asla gocunmuyoruz. Ancak ülkemizin kadınları korumamasından gocunuyoruz. Bugün anıt ağaca baktım. 2022 yılında 162 kadın öldünülmüş. Bundan gocunuyoruz. İstanbul Sözleşmesi'nin yükümlülüklerinin yerine getirildiği bir Türkiye'de 162 kadın öldürülmez. Bunu biliyoruz. Bizler, 'Yargı bağımsızdır. Bu kadar da ispatıdır' demek istiyoruz.
CHP'Lİ ÖZGÜR ÖZEL: DAVA AÇMAMIN İKİ SEBEBİ VAR
Başvurucular arasında bulunan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, duruşmada savunma yaptı.
"Dava açmamın iki sebebi var" diyen Özel, "Bunlardan biri kadın meselesi. Ancak bu mesele sadece bir kadın meselesi değil, son derece kritik mesele. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki kuvvetler ayrılığı fiilen ayaklar altına alınmış durumda. Anayasal güvencelerin aleyhine adımlar atılıyor, nereye gideceğiz? Anayasal özgürlüklerle ilgili Cumhurbaşkanı'na bir yetki tanınmamaktadır. Uluslararası anlaşmalar, Meclis tarafından yürürlülüğe konmaktadır. Diğer fıkralar bu anlamı güçlendiren fıkralardır, başka bir yere çekilemez. Bugün sizin sırtınızdaki yükümlülük ortadadır" ifadelerini kullandı.
Özel, "Kendini ifade edemeyecek, o dili bilmeyen, belki de tamamen dilsiz kadınların hakkını savunmak gibi bir onur ve tarihi görevi sırtınızda hissediyor olduğunuzdan eminim" diye konuştu.
AYLİN NAZLIAKA: KADINLARIN NE KADAR GÜVENCESİZ OLDUĞU ORTADA
CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka, savunmasında, "Şiddet failleri sıklıkla, ‘Ne olacak canım, seni öldürsem de 3-5 ay yatar çıkarım' cümlesini kuruyor. Fesih kararından sonra kadınların ne kadar güvencesiz olduğu ortadadır" ifadelerini kullandı.
Nazlıaka, şöyle devam etti: "Buradaki kadınlara, ‘Yolda yürürken ayak sesi duyduğunuzda tedirgin olmayan var mı?’ diye sorsam bir kişi bile elini kaldıramaz. Siz hiç bir kadının bir erkeğe ikinci eş olmayı teklif ettiğini, erkek bunu kabul etmeyince kadının onu öldürdüğünü duydunuz mu? Siz bir kadının yemek yapmadı diye erkeği öldürdüğünü gördünüz mü? Siz hiç bir kadının bir erkek ona karşılık vermeyince çok sevdiği için öldürdüğünü duydunuz mu? Hatice Kaçmaz’ın katiline ‘tutku indirimi’ verildi. Yargıtay, 'Eğer Hatice Kaçmaz, teklifi kabul etseydi bugün hayatta olurdu' şeklinde bir karar verdi. Bugün size, tarihi ve önemli bir sorumluluk düşüyor. Vereceğiniz karar kadınların yaşam hakkını savunmakla ölüm arasında bir karardır."
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.