Deep fakeden taşlı saldırıya, darbe tartışmasından Rusya'ya... Bir seçim dönemi böyle geçti

Deep fakeden taşlı saldırıya, darbe tartışmasından Rusya'ya... Bir seçim dönemi böyle geçti
Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanını ve yeni Meclis’ini belirleyecek sandık, belki de bugüne kadar hiç görülmemiş iddia, söylem ve saldırıların hakim olduğu sürecin sonunda kuruluyor. Şüphesiz bu sürecin, uluslar arası boyutu da olan ve bu nedenle de en çok tartışılan iddiası, “deep fake” iddiası oldu. Türkiye, seçimin darbeye benzetilmesine de ilk kez tanık oluyordu. Seçim kararının alınmasından sonra yaşananları ve yapılan belirgin açıklamaları derledik.

ERSAN ATAR

Türkiye’de “seçim sandığı”na belki de hiç bu kadar büyük bir yük yüklenmemişti. Cumhur İttifakı’na göre neredeyse bir darbe girişimi, Millet İttifakı’na göre ise belki de Türkiye’nin son demokratik seçimi için yarın sandık kuruluyor. Başlangıçta “yapıcı bir dil” sözü veren siyaset, daha seçim kararı açıklanır açıklanmaz bu “vaadini” unuttu. Seçim sürecinde uluslar arası boyutu da olan iddialar, darbe boyutu olan imalar ortaya atıldı. Bu iddia ve imalara, atılan taşlar, sıkılan kurşunlar eşlik etti.

Kısa Dalga olarak seçim sürecinde yaşananları ve yapılan belirgin açıklamaları derledik.

Deep fake iddiaları gölgesinde bir seçim süreci:

Seçim sürecinin belki de en başat tartışmalarından biri “deep fake” ve “dark web” iddiaları oldu. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu 29 Nisan’daki Kayseri mitinginde “seçime 10 gün kala pis işler döneceği”ni dillendirdi. 1 Mayıs akşamında sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda da isim vererek "Son 10 güne 2 gün kaldı. Ben son uyarımı yapayım. Fahrettin Altun, Serhat ve ekip arkadaşları Çağatay ile Evren; anlaşmaya çalıştığınız dark web dünyası, sizi yabancı istihbaratın eline düşürür. Cambridge Analytica'cılık oynamak sizin kapasitenizi aşar çocuklar. Son uyarımdır” dedi.

Sonraki günlerde ortaya atılan iddialarda da Kılıçdaroğlu’na yönelik bir karalama kampanyası başlatılacağı, Kılıçdaroğlu’nu karalamak için yurtdışında hacker’lar kiralandığı bu yöntemle kendisinin söylemediği sözleri söylemiş gibi gösterileceği yönünde bilgiler yer aldı.

Tartışmalar iddia boyutunda devam ederken Kılıçdaroğlu’ndan sürpriz bir çıkış geldi. Kılıçdaroğlu, Perşembe günü sosyal medya hesabından Türkçe ve Rusça yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullandı: Sevgili Rus Dostlarımız, Dün bu ülkede ortaya saçılan montajlar, kumpaslar, Deep Fake içerikler, kasetlerin arkasında siz varsınız. Eğer 15 Mayıs sonrası dostluğumuzun devamını istiyorsanız, elinizi Türk’ün devletinden çekin. Biz hâlâ iş birlikten ve dostluktan yanayız.

Kılıçdaroğlu, Rusya’nın 14 Mayıs seçimlerine müdahale ettiği yorumlarına neden olan iddiasını Reuters Ajansı’na yaptığı açıklamayla da dünyaya duyurdu. Kılıçdaroğlu bu açıklamasında, "Eğer elimde somut kanıt olmasaydı, Rusya'yla ilgili tweeti atmazdım…Herhangi bir ülkenin Türkiye'nin seçim sürecine bir partinin lehine müdahalede bulunmasını kabul edilemez buluyoruz. Tüm dünyanın bundan haberdar olmasını istiyoruz, bu yüzden o tweeti attık" dedi.

Kılıçdaroğlu’nun bu iddialarına karşı Kremlin’den, “Türkiye’deki seçimlere müdahale ettiğimiz yönündeki açıklamanın gerekçesini bilmiyoruz. Türkiye’deki ana muhalefet adayına bu yöndeki iddiaları ileten her kimse yalancıdır” açıklaması geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Şimdi bay bay Kemal, Sayın Putin'e saldırıyor, Rusya'ya saldırıyor” ifadelerini kullandı.

İmamoğlu’nun mitingine saldırı

2023/05/08/erzurumda-yaralanan-17-kisi-taburcu-edildi.jpg

Seçim sürecinin en önemli olaylarından biri, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum’da düzenlediği mitinge taşlı saldırıydı. Saldırıda 17 yurttaş yaralandı, İmamoğlu’nun içinde bulunduğu otobüsün camları kırıldı. İmamoğlu, saldırıyı düzenleyenleri “kalplerini buzla kaplatmış olabilirler” diye nitelendirirken saldırganları olay yerinden uzaklaştırmayan ve gerekli önlemi almayan vali ve emniyet müdürüne işaret etti. İmamoğlu, saldırıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da sorumluluğuna dikkat çekti.

İçişleri Bakanı Soylu saldırıdan sonra yaptığı açıklamada, “Asıl provokatör İmamoğlu’dur” açıklamasını yaptı. AKP ve Cumhur ittifakı cephesinden yapılan açıklamalarda, “Erzurum’un hassasiyeti”nin olduğu belirtilerek İmamoğlu’nun burada mitingi düzenlemesi eleştirildi. AKP’ye yakın yayın organlarında İmamoğlu’nun içinde bulunduğu otobüse yönelik saldırının FETÖ tarafından yapıldığı ileri sürüldü. Bu iddianın dayanağı olarak gözaltına alınan saldırganlardan bir uzman çavuşun FETÖ bağlantısı nedeniyle soruşturma geçirmesi gösterildi ancak bu kişi hakkında takipsizlik kararı verildiği ortaya çıktı.

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sakarya’da düzenlediği mitingin ardından, içinde bulunduğu seçim otobüsüne 17 yaşındaki bir kişi tarafından taşlı saldırı düzenlendi. Kılıçdaroğlu, saldırıyı gerçekleştiren kişinin 18 yaşın altında olduğunu belirterek şikayetçi olmadığını, ailesine hukuki destek verilmesini istediğini açıkladı.

Akşener Masa’dan kalktı geri geldi

53861.jpg

Sürecin en önemli “krizi”, Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayını belirleyip açıklaması beklenen 12. toplantısı öncesinde yaşanan “Akşener krizi”ydi. Akşener, Kemal Kılıçradoğlu’nun yerine Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş veya İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun aday gösterilmesini önerdi. Öneri, “Masa”da kabul görmeyince Akşener partisinin Genel İdare Kurulu toplantısı sonrasında Altılı Masa’nın diğer bileşenlerini suçlayan sert açıklamalar yaptı. Partisinin kıskaca alındığını, dayatmaya mecbur bırakıldığını iddia etti. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Akşener’in bu açıklamalarından sonra “taşlar yerine oturacak” açıklaması yaptı. Bu sırada İYİ Parti teşkilatlarından üst üste istifa haberleri geldi.

Akşener, Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’nun, Kılıçdaroğlu’nun bilgisi dahilinde kendisiyle yaptığı görüşme sonrasında yeniden “Masa”ya döndü. Bu aşamada CHP, İmamoğlu ve Yavaş’ın da Cumhurbaşkanı yardımcılığı formülünü devreye soktu. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı Saadet Partisi’ndeki toplantı sonrasında Akşener’in de katılımıyla açıklandı.

Erdoğan canlı yayında fenalaştı

Medyumların “seçimden önce bir lider ölecek” kehanetlerinde bulunduğu 14 Mayıs sürecinin Cumhur İttifakı’nda yürekleri ağızlara getiren en önemli anı, İttifakının adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Kanal 7 ve Ülke TV’nin ortak canlı yayınında fenalaşması oldu. O anda yayın reklamla kesildi ve ekrana, “eyvah eyvah” sesi yansıdı. Yaklaşık 20 dakikalık aranın ardından yayın yeniden başladı ve Erdoğan program öncesindeki günde gerçekleştirilen açılış törenlerini hatırlatarak, “Midemi ciddi manada üşütmüşüm. Bir ara programı iptal mi etsek yanlış anlaşılır mı diye düşündüm” dedi.

Erdoğan, sonrasındaki iki günde mitinglerini iptal ederken Akkuyu Nükleer Santrali Yakıt Yükleme törenine canlı bağlantı ile katıldı.

Bir seçim ilk kez darbeye benzetildi

30679.jpg

Daha önce operasyonların, kur dalgalanmalarının darbeye benzetildiği Türkiye ilk kez darbeye benzetildi. İçişleri Bakanı Soylu, İlim ve Kültür Vakfı’nı ziyaretinde yaptığı konuşmada seçimler için “darbe girişimi” ifadesini kullanırken, “15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi, halkın sokağa dökülmesi karşısında başarısız oldu. 15 Temmuz onların fiili darbe girişimiydi. 14 Mayıs da siyasi darbe girişimleridir. Bu kadar açık ve nettir. 14 Mayıs 2023, Batı'nın siyasi darbe girişimidir. Türkiye'yi tasfiye etmeye yönelik hazırlıkların 14 Mayıs'ta her birini bir araya getirerek oluşturulabilecek darbe girişimidir” dedi. Soylunun söylemi daha sonrasında devam etti.

Erdoğan’dan 15 Temmuz iması: Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlere 2 gün kala sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Hangi saldırılarla karşılaşırsak karşılaşalım, milletin iradesine ve demokrasimize gölge düşürmeyiz. Gerektiğinde 15 Temmuz gecesi olduğu gibi, hayatımız pahasına istiklâl ve istikbalimize sahip çıkarız” ifadelerini kullanarak darbe imasında bulundu.

“Açık tehdit” Bahçeli’den: Mermi alırlar

Sürecin “açıkça tehdit” olarak algılanan açıklaması kullandığı “sivri dili” ile tanınan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geldi. Bahçeli, partisinin Yalova’da düzenlediği mitingde, “Kılıçdaroğlu'nun ittifak ortakları, Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracaklarını vaat ediyor, Afrin'i geri alacaklarını söylüyorlar. Bu hainler alsalar alsalar ağırlaştırılmış müebbet ceza alırlar ya da vücutlarına mermi alırlar” dedi. Bahçeli’nin bu sözlerinin tehdit niteliğinde olması tepkilere neden oldu. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Bahçeli’nin tehditlerine, “Mafyalar, militanlar, SADAT’çılar, 5’li çeteler, domuz bağcılar bir araya geldi, Türkiye’yi tehdit ediyor” karşılığını verdi.

Bunları bir bakan söyledi: Üzerinizde tepineceğiz

Birçok olay ve durum karşısında kendisini partisinden ayrışık tutarak hareket edip açıklamalar yapan kabinenin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, aday gösterildiği İstanbul 2. Bölge’de Sarıyer’de düzenlenen bir programda Millet İttifakı’na karşı, "Çıkmışlar masanın üzerine tepiniyorlar, Tayyip Erdoğan gitsin de gitsin diye. Tayyip Erdoğan gitsin diye tepiniyorlar. Erdoğan 14 Mayıs'tan sonra gelecek, biz de sizin üzerinizde tepineceğiz" ifadelerini kullandı. Soylu, gelen tepkiler üzerine sözlerini, "İncinmişler. Biz 14 Mayıs’tan sonra masanın üzerine çıkardıkları PKK’lıların üzerinde tepineceğiz dedik, siz niye üzerinize alındınız, anlamadık(!)" açıklamasıyla “düzeltmeye” çalıştı.

“Vur de vuralım”a yanıt, “Onun da zamanı gelecek” oldu

AKP'nin Kayseri’den milletvekili adayı gösterdiği Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, partisinin aday tanıtım toplantısında konuşurken atılan "Vur de vuralım, öl de ölelim" sloganlarına, "Onun da zamanı gelecek, bekleyin" diye karşılık verdi. Akar, bu sloganların ve kendisinin verdiği yanıtın PKK ile mücadeleye yönelik olduğunu savundu ancak sonrasında bu sözler seçim güvenliği tartışmalarının odağında yer aldı.

Soylu’nun paralel YSK girişimi

62238.jpg

Türkiye, geçen yıllardaki seçim hileleri ve sandık güvenliği tehditleri endişesiyle seçime giderken bir bakan “paralel YSK” iddialarına neden olan girişimlerde bulundu. İçişleri Bakanlığı’nın Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi’nde (GAMER) seçim sonuçlarının toplanacağı seçim modülü oluşturduğu ortaya çıktı. Hemen ardından İçişleri Bakanlığı YSK’ya başvurarak yurt içi ve yurt dışı olmak üzere tüm sandık ve seçmen bilgilerinin seçim akşamı kendileriyle de paylamasını istedi. YSK, “Bakan Soylu’nun paralel YSK kurma girişimi” olarak nitelendirilen bu başvurusunu reddetti. Ancak ardından Bakanlık’ta yeniden bir toplantı yapıldığı, YSK’nın vermeyi kabul etmediği seçim sonuç bilgilerinin jandarma ve polis eliyle GAMER’de oluşturulan seçim modülünde toplanmasının kararlaştırıldığı iddia edildi. YSK, bilinenin aksine İçişleri’nin bu ikinci girişimi karşısında bir “engelleme” kararı vermedi.

LGBT nefretiyle propaganda!

40851.jpg

LGBTİ+’lara karşı nefret söylemi seçim propagandasının unsurlarından biri oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan 19 Nisan’da düzenlenen Denizli mitinginde muhalefete, “Bunlar LGBC’ci” dedi. Bu söylemi seçim sürecinde ilk kullanan da, LGBTİ+’ları sık sık hedef gösteren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmuştu. Soylu 16 Nisan’daki konuşmasında Altılı Masa’yı kastederek, “Biz gideceğiz, bu LGBTİ’ciler gelecek. Aynı cinslerin evlenmesini isteyenler gelecek” demişti. Soylu bu söylemini gün geçtikçe tekrarladı ve 27 Nisan’daki konuşmasında, Cumhurbaşkanı seçimlerinin, “Erkeğin erkekle, kadının kadınla evlenip evlenmemesinin kararı” olacağını söyledi. Soylu bu söylemini, bir gün sonra da LGBTİ+’ların hayvanların insanlarla evlenmesini savunduklarına kadar vardırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da 4 Mayıs'ta muhalefete karşı "Biz LGBT'ci değiliz" ifadesini kullandı.

Şampanya ve namaz ayrıştırması

“Sürecin en ayrıştırıcı söylemi” olarak değerlendirilebilecek sözlerin sahibi de Adalet Bakanı Bozdağ oldu. Şanlıurfa'dan AKP milletvekili adayı olan Bozdağ, “Şanlıurfa Eşraf Buluşması”nda "14 Mayıs'ın akşamı Türkiye'de iki fotoğraftan biriyle karşılaşılır. Ya şampanya patlatıp bunu sabaha kadar kutlayanlar olacak ya da temiz alnını şükür için secdeye koyup Rabb'ine hamdedenler olacak. O gece kimi sevindireceğimize iyi karar verelim" ifadelerini kullandı.

Unutulan seccade vakası ve “unutulan” başörtüsü

Seçim süreci bir “dini sembolü” çok konuşturdu, bir “dini sembolü” unutturdu. Konuşulan; Kemal Kılıçdaroğlu’nun, CHP İstanbul Platformu’nun düzenlediği iftar programı sırasında yerde unutulan seccade üzerindeki fotoğrafı oldu. Kılıçdaroğlu tartışmalı süreçte yaptığı açıklamada, "Üzgünüm, seccadeyi göremediğim için çok üzgünüm. Dünyada kimseyi incitmek istemem, hele milletimi asla. Buradan istismarcılık yapanları ve kullandıkları propaganda aparatlarını da milletimizin vicdanına bırakıyorum" dedi.

Süreçte “unutulan”sa, seçim öncesinde AKP’nin “başörtüsü serbestisi” olarak açıkladığı “kıyafet yasası teklifi” oldu. Meclis Anayasa Komisyonu’nda da kabul edilen teklif, yasalaştırmak için sayısal çoğunluğa da sahip olan AKP tarafından geri çekildi.

AKP – HÜDA PAR ittifakı

cumhur-ittifaki.jpg

Seçim sürecinin en tartışılan gelişmelerinden biri de Hizbullah’ın devamı olduğu, kurulduğu günden buyana gündemde olan Hür Dava Partisi’nin (HÜDA PAR) Cumhur İttifakı ile “ittifak yapması” oldu. AKP’nin HÜDA PAR ile seçime yönelik ilk görüşmeleri yılın başında 5 Ocak’ta AKP Genel Merkezi’nde oldu. HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde seçimin de konuşulduğunu açıklamıştı. HÜDA PAR, daha sonraki süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı destekleme kararı aldığını ilan etti. HÜDA PAR yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 4 isim AKP listelerinden seçilebilecek yerlerde aday gösterildi.

HÜDA PAR’ın Cumhur ittifakı içinde, birlikte fotoğraf vererek de yer almasına MHP’den tepki geleceği değerlendirilmişti ancak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli önce “HÜDA PAR ile Hizbullah arasında berrak bir ilişki bulunmadığını”, “HÜDA PAR’ın Hizbullah ile bağlantısı olmadığını” söyledi. AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım katıldığı bir televizyon programında HÜDA PAR – Cumhur ittifakı bağını reddetmeye çalıştı, ardından, “HÜDA Par hangi terör faaliyetini yapmış? Kimi öldürmüş? Şüpheyle amel olmaz” diyerek HÜDA PAR’ı savundu. HÜDA PAR’lıların AKP listesinden milletvekili adayı gösterilmesinin AKP’ye faydadan çok zarar getireceği değerlendirildi, bu değerlendirmelere paralel olarak “AKP’nin HÜDA PAR’ı seçim günü ve öncesindeki olası olaylar için listelerine aldığı” yorumları da yapıldı.

Muharrem İnce sonunda çekildi

Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı başından beri tartışılan Millet Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce seçim sürecinin en çok tartışılan isimlerinden biri oldu. 100 binin üzerindeki seçmen imzasıyla milletvekili adayı olan Muharrrem ince ilk başlarda yaptığı danslarla özellikle genç seçmen üzerinde etkili oldu. Ancak daha sonra yaptığı açıklamalar ve çıkışlar, kendisine olan desteğin azalmasına neden oldu, bu durum anketlere de yansıdı. Adaylığını açıkladığı günden, adaylıktan çekildiği güne kadar AKP’ye yakın bazı işadamlarından para aldığı tartışmaları oldu. Son olarak malvarlığındaki artış ve özel ilişkilerine ilişkin kaset iddiaları gündeme geldi. Bu süreçte partisinin merkez yöneticileri, il – ilçe yönetimi ile milletvekili adayları istifa ettiklerini açıkladılar. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu kendisini ziyaret etti. İnce bu görüşme sonrasında Kılıçdaroğlu’nu “Hoşgeldiniz, güle güle” diye uğurlayınca özellikte CHP tabanındaki tepkiler daha sertleşti. Son anketlerde oyları yüzde 1’lere kadar düştüğü görülen Muharrem İnce seçime 4 gün kala Cumhurbaşkanı adaylığından çekildiğini açıkladı.

Ve Türkiye sahte broşürlerle tanıştı

Türkiye bu seçim sürecinde -belki de ilk kez- "fake broşür"le de tanıştı. Süreçte, Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu'na aitmiş gibi gösterilen sözler broşür haline getirilerek dağıtıldı. Bu sahte broşürleri dağıtanlardan birinin TÜGVA Esenler Şube Başkanı olduğu belirtildi.

Yeşil Sol’a saldırılar

64011.jpg

Seçim sürecinde Yeşil Sol Parti’nin seçim büroları, araçları ve stantları saldırıya uğradı. 7 Mayıs’ta Tarsus’ta MHP seçim bürosundan çıktığı iddia edilen 20 kişilik bir grup, YSP’nin kırmızı ışıkta bekleyen seçim aracına sopa ve bıçaklarla saldırdı. Olayda 5 YSP’li yaralandı, aracın camları kırılıp lastikleri parçalandı. Bundan iki gün sonra bu kez Amasya’nın Gümüşhacıköy ilçesindeki YSP standı, “ülkücü işareti” yapan kişilerin saldırısına uğradı. Seçim afişleri zarar gördü. Benzeri olaylar 2 Mayıs’ta da Edirne’de yaşandı, 1’i milletvekili adayı 3 kişi yaralandı. 1 Mayıs’ta da İstanbul Arnavutköy’de YSP’nin seçim aracı saldırıya uğradı. YSP’nin Bahçelievler ve Darıca seçim bürolarına saldırı düzenlendi.

CHP binalarına saldırı

Sürecin ilk saldırılarından biri, 6 Nisan’da CHP İstanbul İl Başkanlığı’na yönelik oldu. Saldırıyı düzenleyenlere ilişkin resmi kaynaklardan çelişkili açıklamalar yapıldı. İstanbul Valiliği, çeşitli suçlardan sabıkası bulunan bir kişinin seyir halindeki otomobilden sosyal medyada paylaşım yapmak için havaya ateş açtığını açıkladı. 19 Nisan’da da CHP’nin Ataşehir’deki seçim bürosu saldırıya uğradı. Saldırganlar, kuru sıkı olduğu değerlendirilen silahlarla ateş açarken, binayı sprey boya ile boyadı ve önünde duran bayrakları kesti. CHP’nin Urfa’daki seçim bürosuna tehdit amaçlı mermi atıldı.

AKP araç ve binalarına saldırı

Seçim sürecinde AKP’nin seçim büroları ve seçim araçları da saldırıya uğradı. AKP’nin Adana, İstanbul – Eseryurt ve Bahçelievler’deki seçim bürolarına yönelik silahlı saldırı girişimleri oldu. Parti’nin seçim araçlarına da Balıkesir Erdek ve İzmir Buca’da saldırı düzenlendiği belirtildi.

İYİ Parti İl Başkanlığı’na saldırı

En tartışmalı saldırılarından biri de İYİ Parti’nin İstanbul İl Başkanlığı’na yönelik oldu. Saldırı sırasında parti il başkanlığına isabet eden kurşunların otoyolun karşı çaprazından geldiği belirlendi. Olaydan sonra yürütülen soruşturma sırasında, otoyolun karşısındaki inşaatın bekçisinin, kovalamak için inşaat malzemesi hırsızlarına ateş ettiği belirtildi.

Politika