DEM Parti'den 'Can Atalay' tepkisi: 'Ülke sürekli bir darbe mekaniği içerisinde'

DEM Parti'den 'Can Atalay' tepkisi: 'Ülke sürekli bir darbe mekaniği içerisinde'
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine; “Geçmişte darbeler postallarla oluyordu, bugün cübbelerle oluyor. Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesinin kararı bir cübbeli darbeydi. Bu darbeyi ilerletenleler, sonuçlandıranlar Meclis’teki AKP kravatlılarıydı. Yani postallardan cübbeye, cübbelerden kravatlılara kadar bu ülke sürekli bir darbe mekaniği içerisinde” tepkisini gösterdi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Meclis’te dün vekilliği düşürülen tutuklu milletvekili Can Atalay’ın durumuna değinerek sözlerine başlayan Koçyiğit, uygulamanın hukukla bağdaşmadığını söyledi. Bu durumun Anayasal suç olduğunu vurgulayan Koçyiğit, “Yargı darbesi yapanlar bir de utanmadan sıkılmadan Meclis’te vekilliğinin düşürülmesi gerekçesini Anayasa gereği olarak yazmışlar. AKP iktidarı her fırsata darbe girişimini lanetliyor. AKP geldiği günden bu güne bu topluma Türkiye halklarına aslında darbe yapan bir iktidar pratiğinin içerisindedir” dedi.

‘Cübbeli darbe’

Geçmişte darbelerin postallarla yapıldığını ancak şu anda ise cübbelerle yapıldığına dikkati çeken Koçyiğit, “Yargıtay 3’üncü ceza dairesinin kararı bir cübbeli darbeydi. Yani postallardan cübbeye, cübbelerden kravatlılara kadar bu ülke sürekli bir darbe mekaniğini içerisinde elden ele darbe hukukunu geçiren bir sistem olduğunu ifade etmek gerekiyor” diye belirtti.

Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesinin tarihsel arka planına dikkati çeken Koçyiğit, “2014 yılındaki ‘çöktürme planı’ ile başlayan 2015 yılındaki 7 Haziran seçimlerini reddeden, 20 Mayıs 2016 yılında Meclis’te milletvekillerimizin dokunulmazlığını anayasaya aykırı olduğu halde kaldıranlar, 4 Kasım 2016 yılında eş zamanlı olarak milletvekillerimizi, eş genel başkanlarımızı gözaltına alıp tutuklayanlar, belediyelerimize kayyım atayanlar; bu sürecin taşlarını döşemişlerdir. Ama burada sadece iktidara, sadece AKP ve MHP’ye söz söylemek yetmez. Kürtlere bütün bu gayri nizami harp, bütün bu istismar hukuku, bütün bu hukuki olmayan süreçler işletildiğinde sessiz kalanlar, bugünkü Can Atalay kararının da müsebbibidir” ifadelerinde bulundu.

Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçmişteki Şark Islahat Planı’nda Umumi Müfettişliklere, Olağanüstü Hal rejiminden kayyım rejimine geçildiğinde ‘bir şey olmaz, orada Kürtlere yapılabilir’ diyenler buna rıza gösterenler, ülke içinde ve dışında savaş politikalarına geçit verenler, savaş politikasını besleyen, tezkereye el kaldıranlar bütün bu süreci müsebbibiler. Bütün bunların müsebbibi olan aslında Kürt sorununu görmezden geldiğini altını çizmek istiyorum. Bugünkü temel sorun, Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasıdır.”

'Kürde uygulanan olağanüstü hâl rejimine bu hukuksuzluklara çanak tutular, rıza gösterdiler'

Tutuklu bulunan ve milletvekilliği düşürülen Leyla Güven ve diğer vekilleri de hatırlatan Koçyiğit, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:

“Bütün bu süreçler olurken; ne yazık ki bu parlamentoda bulunan muhalefet partileri el kaldırdılar. Muhalefet partileri de sessiz kaldı. Muhalefet partiler de uygulanan istisna Kürde uygulanan olağanüstü hâl rejimine bu hukuksuzluklara çanak tutular, rıza gösterdiler. O nedenle bugünkü Can Atalay’a yönelik hukuksuzluğu bugünkü yargı darbesinin izlerini orada aramamız gerekiyor. Sorunu doğru tespit etmezsek çözümü de doğru yapamayız. Önce teşhisi doğru koyacağız ki tedavisini doğru yapalım. İşte gördüğünüz gibi dün bize bugün Can Atalay’a yapıldı. Can Atalay özgünlüğünde bu Meclis’e bu halkın iradesine darbe yapıldı.

"AKP kaçak seçmen taşıyor"

"HDP’nin elinde olan belediyelerimize kayyımlar atadılar, kayyımların nasıl yolsuzluklar yaptığını, en temel hakları, yurttaşlık hakkının askıya alınması olduğunu, sömürge rejiminin fiili olarak uygulandığının adı olduğunu çokça ifade ettik. Bir şey daha var, yeni dönemde seçmenin ipotek altına alacak, yol ve yöntemleri AKP tenezzül ediyor. Ne yapıyor; her yere kaçak seçmen taşıyor. Kaçak binalar, vergi kaçırmalar, yolsuzluk, talan, hırsızlığın bini bin para olan bu iktidar bir kez daha bunun başka bir versiyonunu hayata geçiyor. Örneğin, Iğdır. Iğdır çok önemli bir kent. Biliyorsunuz bütün milliyetçi kampında ‘DEM Parti’ almasın diye ittifak yaptığı bir yer. Bu anlamıyla Iğdır ve Kars özel önemde. Ne yapmış Iğdır’da? Ben size söyleyeyim; AKP’nin bin 514 oyla belediyeyi kaybettiği yerde 7 binaya 4 bin 449 seçmen kaydedilmiş. Bu kayıtlara arasında Iğdırlı olmayan farklı illerde oy kullanmış olan taşımalı seçmen sayısı tam 4 bin 449 seçmen. Yani kaçak 4 bin 449 seçmeni Iğdır’a getirmişler."

"Şüpheli seçmen kaydı"

Iğdır seçim sonucunu belirlemeye, Iğdır halkının tercihini değiştirmeye çalışıyorlar. Siirt Belediyesi; HDP 2019 seçimlerinde Bin 161 farkla kazanmıştı. Şimdi 6 bin 819 seçmen kaydı şüpheli. Yani Siirt’i de bizden almak istiyorlar. Şırnak’a bakalım. Bin 2019 seçimlerinde en çok tartışılan yerlerden biriydi. AKP İstanbul’u kaybettiğinde Tayyip Erdoğan İstanbul’u kaybettik ama Şırnak’ı aldık demişti. Bakın Şırnak’ta AKP ne yapmış. Toplam Şırnak merkezde askeri alan olarak görülen Yeşilyurt mahallesinde 752 olan seçmen sayısını 5 bin 956’ya ulaşmış. Bununla birlikte 4 bin 368 yeni kayıtlı seçmenin hiçbir Şırnaklı değil. Şırnaklı olmayan seçmenin yerel seçimlerinde Şırnak’ta ne işi var. Bu soruyu hepimizin sorması gerekiyor.

Başak Demirtaş sözleri...

Başak Demirtaş'ın resmi adaylık başvuru yapıp yapmadığı sorulan Koçyiğit, "Sanırım bir yanlış anlaşılma var aslında. Bir polemik konusu oldu bu sosyal medyada. Başak arkadaşımızın yaptığı açıklamanın kendisi bizim açımızdan resmi başvuru niteliğindedir" dedi.

"O anlamda ekstra bir başvuruya ihtiyaç duymuyoruz" diyen Koçyiğit, "Evrak anlamında söyleniyor sanırım? Böyle bir başvurusu yok. Zaten yaptığı açıklama da bir başvurudur. Bu başvuruyu aldık ve kabul ettik. Bir sorun yok" ifadelerini kullandı.

Başak Demirtaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı ile ilgili, "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı için henüz partimiz DEM Parti’den bize bir öneri gelmedi, ama halk ister, partimiz de uygun görürse, demokrasi ve toplumsal barışın önünü açacağına inanırsak, düşünebiliriz" demişti (ANKA)

Gündem