Demirtaş'tan Erdoğan'a: Her şey oldun ama başkan olamadın

Demirtaş'tan Erdoğan'a: Her şey oldun ama başkan olamadın
18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası, Selahattin Demirtaş'ın savunmasıyla devam ediyor. Selahattin Demirtaş' Erdoğan'a seslenerek "Biz sana başkan olamazsın dedik. Onun dışında maşallah her şey oldun, tek adam oldun, devleti ele geçirdin ama hâlâ başkan olabilmiş değilsin” dedi.

Duruşmaya HDP Eş Genel Başkanı Cahit Kırkazak, dava avukatları, izleyiciler katılırken, tutuklu siyasetçilerden Sebahat Tuncel, Nazmi Gür, Bülent Parmaksız duruşma salonunda yer aldı. Diğer tutuklu siyasetçiler Kocaeli, Sincan ve Edirne Cezaevlerinden SEGBİS ile duruşmaya katıldı.

Artı Gerçek'ten Hicran Cengiz'in haberine göre beyanlarına 3’üncü günde devam eden Demirtaş, Erdoğan’ın “AİHM’in kararları bizi bağlamaz, biz karşı hamlemizi yaparız işi bitiririz” sözlerini de hatırlattı. Demirtaş, şunları söyledi:

"Bu açıklamalar yapılırken duruşmam devam ediyordu. Halen bu açıklamaların etkilerini yaşıyoruz. AİHM kararı bizi bağlamaz diyor. Biz dediği kimdir? Devlettir, devleti bağlamaz diyor. Mesela “Erdoğan olarak beni bağlamaz” dese anlarız. Erdoğan’ı bağlayan bir karar değil. Erdoğan burada kendisini yargı yerine koyarak 'AİHM’in kararı bizi bağlamaz' dedi. O günden beri AİHM kararları yargıyı bağlamaz hale geldi" dedi.

“Hükümetleri yasadışı örgütlerden suç örgütlerinden ayıran şey yasayla bağlı olmasıdır” diyen Demirtaş, şöyle devam etti:

"İster suç olsun ister savaş olsun bütün bu mücadelesinde anayasa ve yasa hükmüyle bağlıdır. Eğer yargı erki anayasayı tanımadan ben bu mücadeleyi yürütürüm diyorsa orada devlet yoktur, suç örgütleriyle ve yasadışı örgütlerle aynı duruma gelmiş demektir.

'Çözüm süreci Kürtlere yarıyor diye yeniden silaha sarıldılar'

İlker Başbuğ’un '6 kez PKK’yi yendik ama askeri olarak sorunu çözemedik' sözlerini hatırlattı. Demirtaş şöyle devam etti:

"DEP’lileri yargılayan mahkeme heyeti çok kararlıydı bu işi bitireceğiz diye, yıllar sonra yine aynı şeyi tartışıyoruz. Peki sorun çözüldü mü, bize ağır cezalar veriyorsun mesele bitiyor mu? Hayır. Ben genç bir milletvekili iken Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan, Selim Sadak, DEP Milletvekillerinin AİHM’in kararı nedeniyle yeniden yargılamaları başlamıştı. Onlar tutuklandığında öğrenciydim yeniden yargılandıklarında cübbe giydim avukat olarak davalarına girdim. Delilsiz yargılandılar hukuksuz cezalandırıldılar. O gün o davada avukatlık yapan Demirtaş yıllar sonra o partinin geleneğinin devamı olan partide eş başkan oldu milletvekili oldu ve 7 yıldır tutuklu. Bizler başka bir perspektifle Türkiye’nin sorunlarının çözümü için omuzlarımıza yük aldık aynı akıbetini bizler yaşadık.

DEP’lileri yargılayanlar, mahkeme başkanı, Nuh Mete Yüksel çok kararlıydılar ‘bu işi bitireceğiz’ diyorlardı. Aradan onca yıl geçmiş aynı şeyi yaşıyoruz. Bizler dilimizden kültürümüzden vazgeçemeyiz vazgeçmesi gereken bu hataları yapanlardır. Düşünün bütün bu yarattıkları bu ülkeye zarar vermiyor mu? Silah var diyorlar biz de onu bıraktırmaya çalışıyoruz. Yıllarca İmralı’ya gittik, Kandil’e gittik. Erdoğan’ın Öcalan’ın çağrısı önemlidir sözleri manşet oldu. Tarih 11 Mart 2015. Çünkü görüşmelerimiz devam etti mesele silahlı çatışmaların dışına çıksın diye uğraştığımız bir dönem. Ne yaptılar, HDP Haziran’daki seçimlerde AKP’yi tek başına iktidar olmaktan çıkarınca işin rengi değişti. Çözüm süreci Kürtlere yarıyor diye yeniden silaha sarıldılar. O yüzden AİHM kararının sizler tarafından Erdoğan talimatı sonrasında uygulanmaması devlet sistemini tümden çökertmiştir."

'Öcalan’ın iki mektubu Erdoğan’ın elindeydi'

Erdoğan’ın kendilerini hedef alan açıklamalarını tekraren hatırlatan Demirtaş, “Her konuşmasından sonra oy çağrısı yapıyor. Oy uğruna bizleri içeride tutuyor. Açık söylüyorum; yalancı, iftiracı! Bizim bunları söylemediğimizi bilmiyor mu? Biliyor. Çözüm süreci başlamıştı. Öcalan’ın iki mektubu Erdoğan’ın elindeydi. Bunu Sadullah Ergin bize söyledi. “Bu defa iş ciddi Cumhurbaşkanı bu işi ciddiye alıyor, Öcalan kararlı gözüküyor iki ayrı mektup yazmış. Fakat o dönem bir sorun vardı, açlık grevleri başlamış 65’inci günlerine gelmiş. Biri yaşamını yitirirse süreç sıkıntıya girer o yüzden bu açlık grevlerinin bitmesi için sizden beklentimiz var. Lütfen bitirsinler açlık grevlerini ki süreç devam etsin."

Bu iktidarın bizden ricasıydı. O dönem yöneticilerimiz de açlık grevindeydi. Adalet Bakanı’nın kendisi Sincan Cezaevindeki arkadaşları ziyaret etti. Biz de Diyarbakır’da arkadaşlarımızı ziyaret ettik durumu anlattık. Onların da cevabı şu oldu: 'Biz süreçten memnuniyet duyarız, barış olursa zaten biz bırakırız. Eğer Öcalan ile görüşme varsa adalet bakanının somut bir şey söylemesi lazım. Bunlar olursa açlık grevini bırakırız süreci tıkamak için değil çözümün önünü açmak için açlık grevi yapıyoruz.'

'Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz sözleri...

Bunu Sincan’daki kadınlar da bizzat Sadullah Ergin’e söyledi. Ondan sonra bir kaç yerde büyük miting yapma kararı aldık. O mitinglerde de açlık grevinin bitirilmesinin çağrısını yapacağız sürecin sorumluluğunu biz alıyoruz diyeceğiz. Bunun sosyopsikolojik zeminini oluşturmaya çalışıyoruz. Bu çerçevede çok görkemli mitingler yaptık. Bunlardan birini de Kızıltepe’de yaptık. O zaman yöneticilerimiz geldi dediler ki Öcalan’ın posteri var diye gençlere işkence yapıldı gözaltına alındı. Sebebi de Öcalan’ın posteri. O sırada Hükümet Öcalan ile görüşme hazırlığı yapıyor biz açlık grevini bitirmek için yollara düşmüşüz. Biz de süreç aksamasın, kesintisiye uğramasın diye uğraşıyoruz.

Polis ise Öcalan posteri var diye on binlerce Kızıltepelinin buluştuğu mitingte gençlere işkence yapıyor. Neden? O dönem Fetullahçıların da bundan haberi var. Bu işkence haberleri basına düştü. Bu şu demekti “ey Kürtler devletin Öcalan’a yaklaşımı budur.” Yaklaşım bu. Ben de orada daha “Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz” dedim. Bunu Fetullahçı polislere dönerek söyledim. Kasıt barışı sağlayanın heykelini dikmektir.

'Öcalan şanstır' diye manşet atıyorlardı

Bu açıklamanın tarihi 2012. Aradan 7 yıl geçiyor, Erdoğan seçim kazanmak bizi tutuklatmak için bunu kullanıyor. Öcalan’ın iki mektubu senin elinde değil miydi? Bunlara nasıl güvenilir. Figen Hanım’ın “sırtımızı YPG’ye dayadık” sözünü de kullandılar. Figen Hanım “sırtımızı IŞİD’e dayadık” sözlerine karşı söylüyor. IŞİD barbarlığını açıkça savunan köşe yazıları oldu. Mehmet Barlas’ın oğlu Cemil Barlas mıydı, Kobanî’de “IŞİDçiyim” diye twit atıyordu. Biz Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz derken ne oldu? Savcılar dava mı açtı, yandaş medya beni linç mi etti? Hayır! Aksine normal karşılandı aksine kendileri zaten Başkan Apo’nun heykelini diktiler. “Öcalan şanstır” diye manşet atıyorlardı.

'Öcalan ile SEGBİS ile görüşmek istiyoruz'

Bütün bunların üzerinden ikiyüzlülüğün kitabı yazılır. Üç gün önce 'terör örgütü lideri' dediğine Tunceli’deki akademisyen aracılığıyla mektup getirtiyor. O mektubu avukatlara iletmeden istedikleri gibi yorumluyor. O mektup seçimlerle ve sandıkla ilgili bir mektup değil. Çağrı yapmıyor. Kendisini tanıyorum, Öcalan barış için iğne ile kuyu kazan biridir. Öcalan’ın mektubunu kim tercüme ediyor? Erdoğan tercüme ediyor. Tarafsız kalın diye mektup geldiğini söylüyor. O günden beri Öcalan-Demirtaş çatışması diye yandaş basında çarşaf çarşaf yazıyorlar. Maden bunları söylüyorsunuz neden Öcalan tecritte? Öcalan sıradan biri değil, o yüzden ada cezaevine kapatmışsınız. İnfaz hukuku, görüş hukuku bunların hiçbiri Öcalan’a karşı uygulanmıyor. Madem bu kadar kıymetli sizin için niye gereğini yapmıyorsunuz? Abdullah Öcalan sıradan biri değildir, bunu Türkiye Cumhuriyeti Devleti de biliyor. O zaman sıradan yaklaşılmasın, halkımıza da partimize de sıradan yaklaşılmasın. Öcalan siyasi bir aktördür. Bakın 12 gencin cenazesi geldi. Eminim ki 'bunu engellemek için niye önümü açmıyorlar’ diye saçını başını yoluyordur. Niye izin vermiyorlar buna. Çünkü ölümlerin bitmesini istemiyorlar. Ben de dahil hepimiz Öcalan ile görüşmeye talibiz. Buradan SEGBİS’le görüşmek dahil görüşmek istiyoruz. Milletvekillerimizin tamamı görüşme için başvurdu izin verin. Barış fedakarlık ister, yürek ister. Bu ülkenin İçişleri Bakanı Twitter’dan ‘kardeşini sarı torbaya koyup getireceğim Demirtaş’ dedi. Buna rağmen barış diyorum. Silahla olmaz diyorum. Normalde çıldırmamız lazım ama sağduyumuzu koruyorsak aldığımız siyasi terbiyeden dolayıdır.

'Seni başkan yaptırmayacağız' dedik

Demirtaş, Erdoğan’ın bir konuşmasında “Seçimlerde seni başkan yaptırmayacağız diye ortalığı inletenlerin Yasin Börü’nün hesabını verdiğini gördünüz mü…” sözlerini de alıntılayarak, “Freudcu bakış açısıyla söyleyelim burada zihninin altındaki öfkeyi dışa vuruyor. Ortalığı inlettiğimizi kabul ediyor. Doğru ortalığı inlettiğimizi hatırlıyorum doğru. Seni başkan yaptırmadığımızı da biliyorum. Hani bir mesel vardır ya, babası oğluna der ki sen adam olamazsın oğlum der. Oğlu çalışır, okur atıyorum kaymakam olur sonra babasını ayağına çağırır baba bak ben kaymakam oldum der. Babası da oğluna der ki oğlum ben kaymakam olamazsın demedim adam olamazsın dedim. Ben de söyleyeyim, biz de sana başkan olamazsın dedik. Onun dışında maşallah her şey oldun, tek adam oldun, devleti ele geçirdin ama hala başkan olabilmiş değilsin” dedi. (Kısa Dalga)

Gündem