Deprem tehlike haritasına itirazı Danıştay nasıl reddetti?

Deprem tehlike haritasına itirazı Danıştay nasıl reddetti?
Beş yıl önce Jeoloji Mühendisleri Odası, “Türkiye Deprem Tehlikesi Haritası”na itiraz etti: Bu haritaya göre ‘mevzuata uygun' yapılan binalar, ilk depremde yıkılma riskiyle karşı karşıya" dedi. Bu davayı Danıştay yok saydı.

MEHVEŞ EVİN


Bir kez daha felaket olup bittikten sonra yapılan yanlışları, eksiklikleri, hukuksuzlukları konuşmanın ağır üzüntüsü ve utancı içindeyiz.

Jeoloji Mühendisleri Odası’nın (JMO) Maraş için hazırladığı fay hatları üzerindeki kentler raporunu 2021’de yetkililere ilettiğini ve hiçbir tepki, cevap alınamadığını öğrendik.

JMO “Fay üzerinde yaşayan kentlerimiz” başlığıyla 18 kent hakkında rapor hazırlayıp, Cumhurbaşkanlığı, Meclis Başkanlığı, bölge milletvekilleri, siyasi parti liderleri, AFAD, DSİ ve MTA’ya göndermişti.

Kahreden umursamazlığa, sadece iktidar ve ona bağlı kurumları değil yargı makamları da hizmet etti: JMO, 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren “Türkiye Deprem Tehlike Haritası ve Parametre Değerleri Hakkında Bakanlar Kurulu Karar”ına itiraz etmişti.

Çünkü yeni haritada, bir önceki haritadan farklı olarak deprem bölgeleri yerine en büyük yer ivmesi değerleri gösteriliyordu. JMO şu tespitleri yaptı:

  1. Yer ivmesine göre deprem tehlikesi beş ayrı bölgeye ayrılmıştı.
  2. Eski haritadaki “tehlikesiz bölgeler”, tek bir bölge altında, 5. bölge altında toplanmıştı.
  3. 1’inci derece deprem bölgesi, 2`nci derece deprem bölgesi, 3’üncü derece deprem bölgesi` gibi ifadeler ortadan kaldırılmıştı.
  4. Bu haritaya göre inşa edilecek ‘mevzuata uygun' binalar, tasarım ivme değerlerinin, gerçek ivme değerlerinden düşük olduğu bölgelerde, olası olarak yıkılma riskiyle karşı karşıydı.

Neresi 1. derecede deprem bölgesi, belli değil!

JMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan’a deprem bölgelerinin bu şekilde ayrılmasının neden sorun olduğunu sorunca şöyle cevap verdi:

“Haritada bazı fay zonlarını üzerinde yer alan alanlarda ivme değerleri düşük denmişti. Deprem tekrarlanma periyodu yüksek olan fayların üzerinde yer alan bazı alanlarda düşük ivme veriyordu: Örneğin Tuz Gölü Fayı gibi. Ancak tekrarlanma periyodu örneğin “1000 yılda bir diye” düşük ivme verilmez."

Yani deprem mevzuatlarının temelini oluşturan bu karar, gerçek deprem riskini yansıtmıyor!

Bundan beş yıl önce, deprem haritasına ilişkin itirazlar yapılırken yaşanan İzmir ve Düzce depremi, JMO’nun haklılığını gösterdi. Ancak yargının en üst makamları bile kulaklarını bilime tıkamıştı…

JMO, Mayıs 2018 tarihli dava dilekçesinde söz konusu düzenlemeye dair uyarıda bulunmuş:

“Çok sayıda yurttaşın zarar görmesine neden olabilecek böylesi önemli bir düzenleme öncesinde deprem bölgelemesi esasına dayalı çok sayıdaki düzenlemede gerekli revizyon çalışması yapılmadan düzenlemelerin hayata geçirilmesi, telafisi mümkün olmayan kamu zararlarına neden olabilir dendi.

Yürütmenin durdurulması ve iptalini isteyen JMO, çok sayıda teknik rapor ve araştırma sonucunu da Danıştay’a sundu.

Fakat Danıştay, bu başvuruyu reddetti!

Hüseyin Alan, “Danıştay üzerine düşen görevi yapmadı. Bugünkü haritamız bazı alanlarda yeterli değil” diyor.

Maden Tetkik Arama, (MTA) yerbilimcilerin itirazları üzerine 2022’de Türkiye Diri Fay Haritasını güncelleme kararı aldı.

DASK’a itiraz: Eski haritaya göre prim alınıyor

JMO davasının ikinci gerekçesi, DASK sigorta sisteminin eski deprem haritalarına göre yapılması ve bu nedenle kamuyu zarara uğratmasıydı. Neden?

  • Konut veya bina sahipleri, 2019 yılı da dahil olmak üzere prime esas ödemelerini “deprem bölgeleme sistematiğine” göre hazırladı.
  • 2021 yılından sonra ülke yedi ayrı risk grubuna ayrılarak prim ödemeleri risk grupları, bina yapım yılı, yapı türü ve bina yaklaşık maliyetinin binde oranı dikkate alınarak hesaplandı ve tahsil edildi.
  • Bu uygulama, “Deprem Tehlike Haritası ve Parametre Değerleri Kararları” ile “Türkiye Bina Deprem Yönetmelik” hükümlerine uyumlu değil.

Danıştay bu itirazı da reddetti.

Sigorta sistemi, düşük hasar riskine göre yapılan binalardan düşük prim, yüksek hasar alabilecek binalardan ise daha yüksek prim alması gerekirken bunu yapmıyor. Sigorta şirketleri milyonlarca yurttaştan daha yüksek DASK sigortası primi tahsil etmeye devam ediyor.

Onbinlerce canımızı yitirdik, enkazda kimbilir kaç yurttaşımız varken ne DASK’ı diyeceksiniz… Deprem risk haritası bile bilimsel temelli değilse sistem baştan aşağıya -balık baştan kokar misali- böyle yanlış kurulur, deprem sigortası bir örneği.

Kârını maksimize etmek için kum gibi binalar yapan müteahhitler, sebep değil, sonuç. Organize edilemeyen yardım ve afet çalışmaları da sebep değil, sonuç.

Yıllardır anlatılan gerçekleri, eleştirileri, önerileri, bilimi yok sayan, dalga geçen, hatta cezalandıran siyasi iktidarın en iyi yaptığı şey, ölüme güzelleme yapmak. Her şeyin üstünü, beton döker gibi kapatmak.

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Gündem