Deprem toplanma alanları yeterli mi?

Deprem toplanma alanları yeterli mi?
İstanbul'da olası bir deprem sonrasında hizmet verecek kaç acil toplanma alanı var, bu alanlar yeterli mi? DW Türkçe, uzmanlara sordu.

11-004.jpg

Eray Görgülü

Düzce'nin Gölyaka ilçesinde bu sabaha karşı 5.9 büyüklüğünde medyana gelen deprem, bir kez daha beklenen büyük İstanbul depremini ve deprem sonrası için alınacak önlemleri gündeme getirdi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından yayımlanan Hızlı Tarama Yöntemleri ile Bina İncelemesi Projesi'nin 33 ilçeye ait raporuna göre 7.5 büyüklüğündeki olası bir depremde tahmini olarak 91 bin 081 binanın ağır veya çok ağır, 167 bin 116 binanın ise orta hasarlı olması bekleniyor.

Peki, deprem sonrası yaralılara müdahaleden depremzedelerin barınma ve yiyecek ihtiyacının karşılanmasına kadar pek çok süreçte hayati önem taşıyan acil toplanma alanları ne durumda?

Bu alanları belirleme yetkisi Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nda (AFAD) bulunuyor.

DW Türkçe'nin AFAD'ın verilerinden derlediği bilgilere göre şu anda Türkiye genelinde 27 bin 817 acil toplanma alanı bulunuyor, bunların 5 bin 599'u ise İstanbul'da yer alıyor.

Afet Uzmanı Kaptan: Sayılar gerçeği yansıtmıyor

Ancak uzmanlara göre bu sayılar tartışmalı. Uzmanlar, AFAD'ın açıkladığı verilere, acil toplanma alanı vasfı taşımayan küçük dinlenme alanı, parklar gibi yerlerin de dahil edildiğini bu yüzden bu sayıların gerçeği yansıtmadığını öne sürüyor.

DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Afet Uzmanı Dr. Kubilay Kaptan, deprem toplanma alanları ile bekleme alanlarının ayrımının yapılması gerektiğine dikkat çekerek, ana deprem toplanma alanını "İnsanların büyük sayılarla gelerek, geçici barınmalarının sağlanacağı, yemek verileceği ve ilk yardımın yapılabileceği bir yer" sözleriyle tanımladı.

Kaptan, stadyum, geniş araziler gibi yerlerden oluşan deprem toplanma alanlarında ilk müdahaleler yapıldıktan sonra depremzedelerin çadır kent ve prefabrik yapılar gibi yerlere nakledilmesi gerektiğini kaydetti.

Bekleme alanlarının ise küçük parklar, küçük arsalar gibi alanlar olduğunu kaydeden Kaptan, "Geçici bekleme alanı, depremden sonra bulunduğunuz yerden çıktıktan sonra, binanıza yakın etrafı açık olan bekleyebileceğiniz bir yerdir. Ufacık bir park ama orada işaret var orada toplanma alanı diye, orayı da sayıyorlar" dedi.

Kaptan, AFAD'ın bugüne kadar açıkladığı deprem toplanma alan sayısına bu tür bekleme alanlarının da dahil edildiğini belirterek, aynı durumun İstanbul'a yönelik açıklanan sayılar için de geçerli olduğunu söyledi.

Gökçe: 493 alandan geriye 77'si kaldı

Aynı zamanda İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) delegesi olan Eyüp Belediyesi Meclis Üyesi CHP'li Filiz Gökçe de, acil toplanma alanlarına ilişkin bilimsel bir çalışma yürüttüklerini ve İstanbul'da 2010'lu yıllarda deprem toplanma alanı vasfı taşıyan 493 bölge tespit ettiklerini kaydetti.

Gökçe, bu alanların büyük bir kısmının yapılaşmaya açıldığını ve bugün İstanbul'da yalnızca 77 deprem toplanma alanı kaldığını belirtti. Gökçe, bugünlerde o alanlardan birisi olan Kemerköy'deki 200 bin metrekarelik yeşil alanın da yapılaşmaya açıldığına dikkat çekti.

200 bin metrekarelik alan yapılaşmaya açılıyor

Gökçe'nin bahsettiği alan 200 bin metrekarelik büyüklüğüyle Eyüp Sultan ilçesinin en büyük deprem toplanma alanı olma özelliğini taşıyor. Bu alan, Demirören Grubu'nun kredi borçlarına karşılık Ziraat Bankası'na geçtiği belirtilen İstanbul'un Göktürk Mahallesi'ndeki Kemerköy Sitesi Golf Sahası. Cumhurbaşkanlığı kararıyla bu alana inşaat yapılmak isteniyor.

Göktürk Yeşil Kalsın Girişimi (GYKG) de yaklaşık dört yıldır alanla ilgili hukuki mücadele veriyor. DW Türkçe'nin sorusunu yanıtlayan GYKG Sözcüsü Gülseren Onanç, İstanbul'da deprem toplanma alanlarının sayılarının gittikçe azaldığına dikkat çekti.

Onanç, bölgenin İstanbul için kritik önem taşıdığını belirterek, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından alınan kararların Yargıtay tarafından iptal edildiğini ancak şimdi de Cumhurbaşkanlığı kararı ile bölgenin yapılaşmaya açılmak istendiğini söyledi. Onanç, İstanbul'u çok daha büyük bir depremin beklediğine dikkat çekerek, "Dolayısıyla bizim buna çok hazırlıklı olmamız gerekiyor. Bu hazırlık sürecinde deprem toplanma alanları elbette ki çok önemli şu anda bir deprem toplanma alanımızın üstüne yapılan yapılaşma sadece bu bölgenin değil tüm İstanbul bölgesinin Avrupa yakasını da ilgilendiriyor" diye konuştu.

İMO: Barınma alanlarının altyapısı bulunmalı

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Emine Füsun Sümer de depremle mücadelenin merkezi ve yerel yönetim ile vatandaşın iş birliğiyle birlikte ve bütünsellik içinde yapılması gereken bir seferberlik olduğunu belirterek, "Deprem toplanma alanları da yapıların güvenliği kadar önemli" dedi.

Deprem toplanma alanları ile acil ulaşım yollarının, depremin sonuçlarının bir parça hafifletilmesine olanak sağlayacağını kaydeden Sümer, bazı deprem toplanma alanlarının yanı sıra acil ulaşım yollarının da korunmadığına dikkat çekti. Sümer, deprem koruma alanlarına işaret ederek "Bunların bir bölümünün de başka amaçlar için kullanıldığını biliyoruz. Aynı şekilde 562 acil ulaşım yolunun da bir kısmının korunmadığını konuşuyoruz" ifadelerini kullandı.

Deprem toplanma alanlarının üzerinden konteyner ve çadır kurulabilecek bir altyapının olması gerektiğini de kaydeden Sümer, "Barınma alanlarında elektrik, su, ısınma, duş, tuvalet gibi temel ihtiyaçların karşılanması, aş dağıtımı, yemek dağıtımı, su dağıtımı gibi hizmetlerin karşılanabilir olması gerekiyor" diye konuştu. Bu şartlar göz önünde bulundurulduğunda bazı parkların ve boş arazilerin barınma alanı olarak belirlenmesinin gerçeği yansıtmadığını kaydeden Sümer, "Daha doğrusu uygulanabilirliği tartışmalıdır" dedi.

İletişim hattı da hazır değil

Öte yandan, deprem sonrası iletişim hatlarında yaşanan kesintinin önüne geçilebilmesi amacıyla üç GSM operatörünün bir araya gelerek kurmayı planladığı ortak deprem hattı da halen tamamlanamadı. Söz konusu hat, 26 Eylül 2019 tarihinde meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki İstanbul depreminin ardından gündeme gelmişti. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, 27 saati bulan kesintiler nedeniyle Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom'a toplamda 19,6 milyon TL tutarında ceza kesmişti. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da benzer bir durumun yaşanmaması için üç ay içerisinde ortak hattın devreye alınacağını söylemişti. Ancak, aradan yaklaşık üç yıl geçmesine karşın ortak hat halen tamamlanamadı. İlgili bakanlık olan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı da henüz bu konuda bir açıklama yapmadı.

Kaynak:

Gündem