Diyarbakır'da Barış Konferansı: Çözüm süreci yeniden mümkün mü?

Diyarbakır'da Barış Konferansı: Çözüm süreci yeniden mümkün mü?
İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından düzenlenen "Kürt Meselesinin Çözümü ve Barış Konferansı" başladı. İki gün sürecek konferansın bugünkü programında önce ulusal meselelerde dünya deneyimleri konuşuldu. Ardından ise Türkiye’de, Ortadoğu’da Kürt meselesi üzerine tartışmalar yapıldı.

İNANÇ YILDIZ


Kürt meselesinde ‘yeni bir çözüm süreci başlayacak mı?’ tartışmaları gündemden düşmüyor. Leyla Zana gibi Kürt siyasetinde önemli aktörler son zamanlarda yaptığı açıklamalarda çözüm sürecine işaret ediyorlar.

Tam da bu tartışmalar devam ederken Diyarbakır’da İnsan Hakları Derneği Şubesi, “Kürt meselesinin çözümü ve barış” konulu konferans düzenliyor. İki gün sürecek programının bugünkü bölümünde, “Dünya'da Çatışma Çözümü ve Barış Süreçleri Deneyimleri”, “Ortadoğu’da Barış ve Kürt Meselesinde Demokratik Çözümü”, “Cumhuriyetin 2. Yüzyılında Türkiye’de Yeni Bir Barış Süreci Mümkün mü?” olmak üzere 3 oturum gerçekleştirildi.

Etkinliğinin programı Leyla Zana, Sezgin Tanrıkulu, Galip Ensarioğlu, Ayşegül Doğan gibi farklı uçlardaki siyasetçilerin konuşmacı olarak katılacak olmasıyla dikkat çekici görünürken, bu isimlerin programın başlamasıyla katılmayacağı öğrenildi.

a3371605-8736-4398-9b16-ffc809cac8b1.jpg

Zana, Tanrıkulu, Ensarioğlu ve Doğan son anda mazeret bildirdi.

Değişen programla ilgili İHD Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz şu ifadeleri kullandı: “Cumhuriyetin 2.Yüzyılında Türkiye’de Yeni Bir Barış Süreci Mümkün Mü? ’oturumunda konuşmacı olarak bulunan Sayın Leyla Zana aramızda olamayacak. Cumhuriyet'in 2.Yüzyılında Türkiye’de Yeni Bir Barış Süreci Mümkün Mü? ’oturumunda konuşmacı olarak bulunan Sayın Leyla Zana aramızda olamayacak. Konferansımızın yarın öğleden sonra yapılacak son oturumu olan ‘Siyaset Erki ve Barış’ bölümünde konuşmacı olarak bulunan siyasi partilerin tarafımıza ilettikleri mazeretler nedeniyle bu oturumu ileriki bir tarihte daha geniş katılımlı bir çalışma yapmak üzere ertelediğimizi belirtmek isteriz.”

f88a03cc-3dd2-445d-a356-8109dec542e5.jpg

Zana: Newroz’da buluşmak dileğiyle

Konferansa katılmayacağı açıklanan Leyla Zana gönderdiği mektupta, 21 Mart’ta Diyarbakır Newrozu’nda buluşacaklarını dile getirdi. “Bu önemli buluşmada birlikte olmak isterdim ancak ilk davet edildiğim zaman da belirttiğim gibi Mart ayı özellikle Kürtler açısından planlamaların kolay öngörülebildiği bir ay değil” diyen Zana, mektubunda, “Kürtler bir taraftan Newroz’u karşılamanın coşkusunu yaşarken diğer yandan kabuk bağlamamış, derin yaramız Halepçe’nin kavurucu acısını yaşıyor. Bir yandan acılarımız diğer yandan umutlarımız tazeleniyor. Tüm bu gündemlere Kürtlerin ve kadınların iradeleri açısından çok önemli bir seçim yoğunluğu da eklenince ne yazık ki sizlerle buluşamadık. Anlayışla karşılamanızı umuyorum. Başta İHD genel merkezi olmak üzere, yıllardır bin bir zorluğu göğüsleyerek insan hakları mücadelesi veren, bunun için ısrarlı bir duruşa sahip olan tüm yaşam hakkı savunucularını, bu konferansın emektarlarını ve katılımcıları sevgi ve saygıyla selamlıyorum. 21 Mart’ta Diyarbakır Newroz alanında buluşmak dileğiyle” dedi.

f88a03cc-3dd2-445d-a356-8109dec542e5-001.jpg

Yaşanan tartışma ve gelişmeler

Öte yandan Sezgin Tanrıkulu, Galip Ensarioğlu, Ayşegül Doğan’ın programa katılmamasıyla ilgili son günlerde Ensarioğlu’nun DEM Parti’yi hedef alan açıklamaları sonrası tarafların arasında yaşanan gerginliğinin etkili olduğu iddia ediliyor.

Leyla Zana ise, bilindiği üzerine 8 yıldır, siyasetten uzak, köyünde sakin bir hayat yaşıyordu. 8 yıl sonra Gazete Duvar’dan Vecdi Erbay’a konuşan Zana, “Erdoğan artık süreci dondurucudan çıkarmalı” çağrısı yapmıştı. Yakın zamanda ise Zana’nın yerel seçim öncesi sahaya çıkacağı öğrenilmişti, hatta Zana Diyarbakır Newroz’unda konuşacaklar arasında olacak.

Gerek Zana’nın gerek diğer siyasetçilerin İHD’nin programına katılmamasının gerekçesi olarak Murat Karayılan’ın “Newroz’da müjde vereceğiz” açıklaması öne sürülüyor.

Dünyada çatışma çözümü ve barış süreçleri deneyimleri

Konferansın bugünkü programında önce ulusal meselelerde dünya deneyimleri konuşuldu. Ardından ise Türkiye’de, Ortadoğu’da Kürt meselesi üzerine tartışmalar yapıldı.

İlk oturumda “Dünya'da Çatışma Çözümü ve Barış Süreçleri Deneyimleri” başlığı altında “Filistin Halkının Kendi Kaderini Tayin Etme Mücadelesinde Uluslararası Dayanışmanın Rolü” ve “Çatışma Çözümünde İrlanda Deneyimi” üzerine aktarımlar yapıldı.

Avrupa'daki Filistinli Topluluklar ve Örgütler Birliği Başkanı George Rashmawi, İsrail’in son olarak Hamas’ın saldırısını bahane ederek, Gazze’ye yönelik ağır saldırı gerçekleştirdiğine dikkat çekerek, Filistin ile uluslararası dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha dile getirdi. Bugüne kadar yapılan katliamların en ağırının yaşandığını belirten Rashmawi, dünya çapında İsrail’e baskıların arttırılarak insani yardımların Filistin’e ulaştırılması gerektiğini söyledi. Tabi yapılan sunumun sadece Filistin üzerinden yapılması sonrası Rashmawi’ye Kürtlerle ilgili düşünceleri de soruldu. Rashmawi, Kürtlerle Filistin’in yaşadıklarının ortak olduğunu, birbirlerini en iyi anlaması gerektiğini ve dayanışma göstermeleri gerektiğini ifade etti.

Bu oturumun bir diğer dikkat çekici başlığını ise Sinn Fein Milletvekili Francie Molloy aktardı. İrlanda deneyimi anlatan Molloy, “İrlandalılar ile Kürt’lerin ortak yanları" olduğu düşüncesinde. İki halkın da barış istediğini belirten Molloy, ancak Kürtlerin durumunun daha zor bir halde olduğunu da söyledi. Çünkü Kürtlerin topraklarının dörde bölünmüş olması sorunun çözümünü zorlaştırdığını belirtti. Kürtlerin seslerini duyurması gerektiğini söyleyen Molloy, ayrıca tarafları barışın sağlanması için masaya getirmenin kolay olmayacağını dile getirdi. Molloy, “Bu süreçler uzun ve meziyetli bir süreçtir, ileri ve geriye dönüşler olacaktır” dedi.

Ortadoğu’da barış ve Kürt meselesi

Bugünkü programın ikinci oturumunda “Ortadoğu’da Barış ve Kürt Meselesinde Demokratik Çözümü” başlığı altında, “Yeni Güvenlik Mimarisi ve Barış” ve “Ortadoğu’da Yeni Durum, Türkiye’nin Konumu, Kürt Sorununda Çözüm Perspektifleri” konuşuldu.

Burada Doç. Dr. Arzu Yılmaz, konuşmasının büyük bir bölümüne Amerika, Irak, İran, Rusya ve Türkiye denkleminde Ortadoğu’daki gelişmelere ayırdı. Ortadoğu’daki dinamiklere baktıklarında artık dinler üzerinden çatışmaların yaşanmadığına dair analizlerin olduğunu söyleyen Yılmaz, “Gazze savaşından önce güvenlik mimarisinin sonuna gelmişken, yeni bir güvenlik bir mimarisi çizilmeye başlandı” dedi.

Yılmaz, Ortadoğu'da Kürtlerin arasındaki ilişkide birlikten çok çatışma ihtimaline dikkat çekerek , “Eğer barış mekanizması kurulacak ise Kürt aktörlerinin hepsini kapsaması gerekiyor” dedi.

"7 Haziran süreci ve çözüm"

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, ise konuşmasını çözüm sürecine ayırdı. Çandar’a göre, Kürt sorunun çözümü noktasının en zor dönemi. Bunu da 7 Haziran seçimlerinde HDP’nin aldığı yüksek oy ve AKP’nin tek başına iktidar olamamasıyla birlikte seçim sonrasında artan şiddet ortamına bağlayan Çandar, “31 Mart Yerel Seçimlerinden sonra ‘çözüm süreci yeniden başlanacak’ deniliyor. Bu kulağa hoş geliyor ama arşivi taradım, Türkiye’de hiçbir zaman çözüm süreci olmamış, sadece kavram var, birbiriyle oturan taraflar yok" dedi.

Bugünün son oturumu “Cumhuriyetin 2. Yüzyılında Türkiye’de Yeni Bir Barış Süreci Mümkün mü?” başlığı altında “Kürt Meselesinde Yeni Bir Barış Süreci Mümkün mü?” ve “Taraflar, Stratejiler, Çatışma ve Barış” konuları konuşuldu.

Karar Gazetesi’nden Ali Bayramoğlu, çözüm sürecinin mümkün olduğunu ama iktidar kendini zayıf hissettiği belirtti.

Demirtaş ve Mızraklı’dan “barış için hazırız” mesajı

Konferansın bir önemli mesajı ise tutuklu bulundukları Edirne Cezaevi’nden HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve yerine kayyım atanan Selçuk Mızraklı’dan geldi. Ortak gönderilen mektupta şu ifadeler dikkat çekiciydi:

“Elbette Kürt sorununun çözümü, resmi olarak bir masa etrafında konuşulacaksa -ki bizce gecikilmeden konuşulmalıdır- masada Türkiye Cumhuriyeti devletini temsilen Hükümet olmak zorundadır. Hükümet de bugün itibarıyla Sayın Erdoğan şahsında temsil edildiğine göre, bu işin birinci muhatabı Sayın Erdoğan'dır. Yine geçmiş deneyimlerden bilinen, kabul gören ve devletin de resmi hafızasında meşruiyeti kayıt altına alınmış Sayın Öcalan bir başka muhataptır. Ancak böylesine köklü ve grift bir sorun iki şahsiyetin tek başına çözebilecekleri bir mesele de değildir. Bu nedenle Türkiye Büyük Millet Meclisinin bizzat kendisi, Meclis'teki tüm siyasi partiler, Kürt siyasi partileri, sivil toplum örgütleri, akademisyenler, aydınlar, kadın hareketleri, sendikalar, barolar gibi tüm toplumsal yapılar da konunun tarafı ve muhatabıdırlar. Onurlu, adil barışa inanan herkes bu sürecin aktif katılımcısı, yürütücüsü ve sahibi olmak zorundadır. Başka türlü, bu zorlu meselenin altından kalkılamaz. Bizler de Kürt siyasetçiler olarak, karşı karşıya olduğumuz tüm adaletsizliklere rağmen; rövanşist, intikamcı duygulara teslim olmak yerine, halkımızın hak ettiği onurlu barış uğruna her türlü desteği sunmaya hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.

Bu yaz büyük askeri harekatlara hazırlanıyoruz.” diyenlerin, bunun yerine, “Bu yaz büyük barışa kapıları açacağız.” demeleri herkese kazandırır. Öbür türlüsü, çok daha büyük felaketlere yol açar ve büyük kaybettirir.”

Gerek konuşmacıların sunumları, gerek ise katılımcıların sorularıyla Kürtlerin barış ve kardeşlik talebinin sürdürülemeyen çözüm sürecine rağmen halen canlı olduğu bu konferansta bir kez daha ortaya çıktı. Ve bu noktada toplumun bütün dinamikleriyle Kürt sorunun çözümü için taraflara baskı yapılması gerektiği dile getirildi. (Kısa Dalga)

Politika