Doç. Dr. Tolga Şirin: Geri çağırma mekanizması Türkiye için mutlaka gerekli

Doç. Dr. Tolga Şirin: Geri çağırma mekanizması Türkiye için mutlaka gerekli
50 binden fazla kişinin yaşamanı yitirdiği ve skandal üstüne skandal yaşanan depremlerin ardından hiçbir yöneticinin istifa etmediğine dikkat çeken anayasa hukukçusu Doç. Dr. Tolga Şirin, geri çağırma konusunda “Bu mekanizma Türkiye için mutlaka gerekli. Çünkü Türkiye'de istifa kültürünün esamesi bile yok. Yetkililerden hesap sormak, yurttaşların önüne beş yılda bir konulan manipülatif bir sandığa indirgenmiş bulunuyor” dedi.

Anayasa hukukçusu Doç. Dr. Tolga Şirin, Türkiye’de istifa kültürü olmadığı için “geri çağırma” mekanizmasının mutlaka gerekli olduğunu belirtti.

Şirin, T24 yer alan yazısında, seçilmiş bir yöneticinin halkın oylarıyla görevi bırakması anlamına gelen “geri çağırma” mekanizmasını ele aldı.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardında iktidarın uygulamalarını anlatarak, “Tüm bu süreçlerde iktidar sınıfta kaldı” diyen Şirin, şöyle yazdı:

“Buna rağmen tek bir kişi dahi istifa (teknik olarak "görevden çekilme"dir) etmedi. Görevden çekilen tek yetkili Adıyaman'ın Valisi Mahmut Çuhadar oldu. Onun gerekçesi de ilkin, depremdeki skandallar değil, kişisel sağlık sorunlarıydı. Sonradan Adalet ve Kalkınma Partisi'nden milletvekili adayı olmak istediği anlaşıldı.

Muhalefet, haklı olarak istifa talebinde bulunuyor. Fakat bu talep sadece söylem düzeyinde kalıyor. Zaten hukuk düzenimizde de halk tarafından istifaya zorlanma diye bir mekanizma bulunmuyor. Sorumlu olduğu düşünülenlerden seçimlerde oy verme günü gelinceye kadar hesap sorulamıyor.

“Kaderine razı olmak zorunda mı?”

Peki bu her yerde böyle mi? İstifa her koşulda yetkilinin kendi inisiyatifinde bir mesele mi? Başka bir deyişle, halkın istifa etmesini istediği kişi buna uymazsa halk her hâlükârda kaderine razı olmak zorunda mı?

Hayır. Anayasa hukukunda böylesi durumlar için bir kurum var: geri çağırma kurumu.

Geri çağırma, belli sayıda seçmenin bir araya gelerek, daha önceden seçmiş oldukları yetkililerin görevine son verebilme olanağıdır. Bu usulün başlaması, seçmenlerin önceden öngörülen sayıda imza toplayarak resmî bir talepte bulunmasına bağlıdır. Bu koşul sağlanırsa, geri çağrılması istenen yetkiliyle veya topyekûn kurumdakilerle ilgili bir halkoylaması yapılır. O oylamada geri çağırma yönünde sonuç alınırsa boşalan makam veya organ için yeni bir seçim yapılır.”

"Türkiye'de mutlaka gerekli"

Dünyada 50 civarında ülkede "geri çağırma" mekanizmasının bulunduğunu belirten Doç. Dr. Tolga Şirin, Türkiye'de "geri çağırma" kurumunun getirilip getirilemeyeceğine dair şunları belirtti:

“Geri çağırma mekanizması bizde ilk kez 1921 Anayasası zamanında gündeme gelmişti. O zaman için erken bulunan bu öneri kabul görmemişti. Sonrasında bunu savunan siyasi partiler çıksa da geri çağırma hiçbir zaman anayasada tanınmadı.

Fakat bu mekanizma Türkiye için mutlaka gerekli. Çünkü Türkiye'de istifa kültürünün esamesi bile yok. Yetkililerden hesap sormak, yurttaşların önüne beş yılda bir konulan manipülatif bir sandığa indirgenmiş bulunuyor. Zaten o nedenle, olur da bir skandal baş verirse, sorumlular yavuz hırsız misali üste çıkabiliyor.

Bu mekanizma gerçekten çalışıp etkili olacağı kuşkulu durabilir. Fakat çeşitli çalışmalarda, yetkililerin halk tarafından geri çağrılmasının -bir ihtimal olarak dahi- var olmasının yetkililerde bir otokontrole neden olduğunu bulgulayan çalışmalar mevcut.

Böylesi bir mekanizmanın faydaları çok. Toplumsal bilinci geliştirmek, yurttaşların kamusal konulara olan ilgisini arttırmak ve yetkilileri, halkın taleplerini dinlemek zorunda bırakmak bunlardan bazıları. Hepsi bir yana; bu mekanizma, halka yetkililerden gerçekten hesap sorma hakkı tanıyor. Yetmez mi? İstifa talepleri bu yolla ete kemiğe büründürüyor, kamusal ve hukuksal bir temele çekiyor.

Eğer bugün böyle bir mekanizmamız mevcut olsaydı "asrın felaketinde" asrın skandalının sorumlularından hesap sormak daha kolay olurdu. Bu nedenle bu mekanizmayı gündemimize almalıyız diye düşünüyorum.

İktidar olanlar, doğal olarak böyle bir mekanizmayı tanımaya yanaşmaz. Peki muhalefetler? Örneğin Altılı Masa'nın bu mekanizmayı programına alması gerekmez miydi? Bence gerekirdi. Yapmıyorlarsa onları buna zorlama işi, bu kurumun modern savunucusu olan sosyalistlere düşüyordu. Hâlâ da düşüyor.” (Kısa Dalga)

Yazının tamamı

Politika