Dünyayı saran Barbie rüzgarı: Feminist bir Barbie mümkün mü?
Greta Gerwig'in “Barbie” filmi bugün vizyona girdi. Pazarlama kampanyası ile dünyayı kasıp kavuran Barbie, peki beyaz perdede beklentileri karşılayabilecek mi?
Senaryosunu Gerwig ve Noah Baumbach'ın yazdığı, Barbie’yi Margot Robbie’nin, Ken’i de Ryan Gosling’in canlandırdığı film, Vietnam ve Filipinler’de, Pekin yönetiminin Güney Çin Denizi’nde hak iddia etmek amacıyla kullandığı ‘dokuz kesik çizgili’ haritasına yer verdiği gerekçesiyle yasaklanırken, filmde yer alan mesajlar nedeniyle “feminist Barbie” de tartışma konusu oldu.
Mashable Türkiye’de yer alan filme dair yazıda, “Genel olarak ‘Feminizm 101’ havası hakim” deniliyor.
Yazının ilgili bölümü şöyle:
“Barbieland'de Barbie'ler istedikleri her şey olabiliyor; doktor, avukat, inşaat işçisi, Pulitzer ödülü sahibi, devlet başkanı... Burada günler, harika bir gece uykusunun ardından müthiş bir kostüm değişimi ve kalp şeklinde waffle'dan oluşan büyüleyici bir sabah rutini ile başlıyor ve Barbie'ler için her gün mükemmel geçiyor. Geceleri ise büyük bir dans partisi ve ardından "kızlar gecesi" ile sona eriyor. Tabii ki Ken'ler kızlar gecesine katılamıyor. Barbie'ler her şeyi ama her şeyi yaparken Ken'ler sadece "kumsalda" oluyor.
Siz hiç ölümü düşündünüz mü?"
Ancak görünüşteki tüm bu mükemmellik, Stereotipik Barbie'nin (Robbie) koreografisi yapılan bir grup dansının ortasında aniden "Siz hiç ölümü düşündünüz mü?" diye sormasıyla çözülmeye başlıyor.
Birdenbire Barbie'nin uykusu artık o kadar da huzurlu olmamaya başlıyor. Kahvaltısı yanıyor ve mükemmel kemerli ayakları düzleşiyor. "Tuhaf Barbie"den (Kate McKinnon) tavsiye isteyen Barbie, Gerçek Dünya'da kendisiyle oynayan kızın bir çeşit krizde olduğunu ve oraya gidip ona yardım etmesi gerektiğini öğreniyor. Barbie istese de istemese de Gerçek Dünya'ya yapılan bu yolculukta Ken (Gosling) ona eşlik ediyor.
Kapsayıcı, feminist ve radikal
Barbie uzun zamandır kadınlar için hem bir vaat hem de bir tuzak oldu. Bir yandan küçük kızlara hayal ettikleri her şey olabileceklerini söylüyor, öte yandan da temsil ettiği gerçek dışı güzellik algısı, devasa gardırobu ve kesinlikle her şey olabilme yeteneği ile asla ulaşamayacağımız bir standardı temsil ediyor. Üstelik Barbie'nin dünyasında onu engelleyecek kalıplaşmış önyargıların hiçbiri bulunmuyor. Bu nedenle küçük kızların hayallerini süsleyen Barbie, büyüdükçe öfke besledikleri bir temaya dönüşüyor.
İdeal bir şekilde, Barbie filmi bu konuların çoğunu ele alıyor. Her ırktan ve vücut tipinden Barbie'nin bulunduğu Barbieland son derece kapsayıcı bir yer. Üstelik Barbie sadece kapsayıcı görünmek amacıyla birkaç farklı ırktan kalıplaşmış tiplemeler serpiştiren yapımlardan değil; burada tekerlekli sandalye ve protez uzvu olan engelli Barbie'lerden, trans aktör/model Hari Nef tarafından canlandırılan Doktor Barbie'ye kadar çok çeşitli karakterler yer alıyor. Tüm bu kadınların mutlu bir şekilde birlikte çalıştığı, temel haklarının saldırı altında olmadığı ve her şeyin göze hoş geldiği ütopik bir hayat yaşadığını görmek baş döndürücü bir zevk.
Ancak Barbie Gerçek Dünya'yı ziyaret ettiğinde, sokaklarda kendisine laf atılıyor, cinsel tacize uğruyor ve Mattel'in yönetim kurulu odasında boomer iş adamlarının kadın düşmanı söylemlerine maruz kalıyor. Film buradan itibaren cinsiyetçilik ve ataerkillik sorunlarını doğrudan ele alıyor. Bu konulardaki diyaloglar mizahtan sert eleştirilere kadar uzanıyor olsa da filme genel olarak "Feminizm 101" havası hakim. Görünen o ki Gerwig'in Barbie ile asıl odaklandığı nokta, hem bir lütuf hem de bir lanet niteliğindeki oyuncak bebeği kullanarak kendilerine uygulanan cinsiyetçi dayatmalar ve ayrımcılık ile karşılaşan kız çocuklarının ve kadınların sesini duyurmak.” (Kısa Dalga)
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.