Ekonomide neler olacağı yeni bakanlarla netleşecek

Ekonomide neler olacağı yeni bakanlarla netleşecek
Seçimin ertesi ilk gününde döviz düşük oranlı bir yükseliş izledik. Özel bir destekleme alımı oldu mu bilmiyoruz ama borsa da yükseldi. Seçimin bitmesiyle bir yandan belirsizliğin ortadan kalmasının olumlu katkısı, kötü senaryonun gerçekleşmesinin ise olumsuz etkilerini izliyoruz. Ama asıl etkiyi, hatta hükümetin ekonomi politikaları hakkında daha açık bilgileri yeni ekonomi yönetimi belirlendiğinde görebileceğiz.

Seçimler öncesinde ekonomi açısından gündeme gelen iki senaryodan “Erdoğan’ın kazanması” kötü senaryo idi. Bu gerçekleşti. Neden kötü senaryo?

Çünkü -ekonominin yapısal sorunlarını bir yana bırakalım – özellikle politika faizleri konusunda, kendi anlamını da aşan ve bir bütün olarak ekonomi politikasının nasıl olacağı hakkında fikir veren sözlerini duymuştuk: “Daha da düşecek.”

Dolayısıyla bu politikanın sürmesi halinde TL’nin değerindeki aşınmanın süreceği, yüksek cari açık koşullarında döviz kurunun yukarı yönlü tahrik edilmiş olacağı beklentisi gerçekçi.

Peki ama seçim takvimini aşıncaya kadar dolar kurunu 20 TL’nin altında tutmak için 300 milyar dolardan fazla rezerv çarçur edilmişken, Merkez Bankası’nın rezervleri tükenmişken bunu sürdürme imkanı var mı? Yaygın görüş… Hükümetin kuru tutmak için seçim öncesi canhıraş bir motivasyonda olmayacağı yönünde. Fakat her şekilde sert çıkışları sınırlamak gerekecektir. Gelgelelim rezerv yakarak kuru tutma olanağının sonuna gelinmiş durumda. Bundan dolayıdır ki kura müdahalede yeni ve ağırlıklı yol, bu kez piyasada, dövizli işlemlerle ilgili kısıtlamaları artırma şeklinde devam etmeye başladı. Bu sınırlama önlemleri zaten yarı sabit kur koşullarına gelinmişken, ilerleyebilir ve sermaye kontrollerine, tam sabit kur rejimine dönüşebilir. Ama en muhtemel olanı benzer sorunları yaşayan ülkelerde gördüğümüzdür: Düş bir resmi kur ama onun iki üç katı değerde bir serbest piyasa kuru, ikili kur piyasasının kurumlaşması…

Merkez Bankası şu sıralar KKM’den gelen dövizlerle idare ediyor. Bu kanalda döviz girişini devam ettirebilmek için “patron çıldırdı” primleri ödeniyor. Örnek diyelim, 100 bin dolar getirip KKM yapanın cebine hemen orada 15 – 20 bin dolar koyuyorlar. Bu mevduatın faiz kazancı ayrı, kur artışı olursa oradan kazancı da ayrı…

Kritik soru şu: Bu yüksek primle toplanan KKM dövizi acaba talebi bir süre daha kontrol etmeye yardım eder mi? Prof. Dr. Hakan Kara’nın KKM’nin giderek bir çeşit “ponzi”ye dönüştüğü teşhisi var. Olağanüstü kamu yükü biriktirmesi mümkün.

Bu arada vatandaşta da özellikle bankalardan döviz çekilişlerindeki sıkıntıların nedeniyle depreşen korku, döviz tasarruflarının yastık altına, kasalara gitmesine yol açıyor.

Hülasa döviz kurunda sert yükselmeler işleri karıştıracak. Kur artışından enflasyona geçişkenliği dikkate alırsak, dövizden kazanan enflasyonla geri ödeyecek. Bir yandan da 350 milyar doları bulan kamu döviz yükümlülüklerinde maliyeti çok artıracak artıracak.

Aynı şekilde ithalat pahalı hale gelecek… O zaman da üretim ve büyüme yavaşlayacak. İhracatçı zaten sıkıntıda.

Seçimin ertesi ilk gününde döviz düşük oranlı bir yükseliş izledik. Özel bir destekleme alımı oldu mu bilmiyoruz ama borsa da yükseldi. Seçimin bitmesiyle bir yandan belirsizliğin ortadan kalmasının olumlu katkısı, kötü senaryonun gerçekleşmesinin ise olumsuz etkilerini izliyoruz. Ama asıl etkiyi, hatta hükümetin ekonomi politikaları hakkında daha açık bilgileri yeni ekonomi yönetimi belirlendiğinde görebileceğiz. Mevcut politikalar devam edecek beklentisi gerçekçi mi yoksa kısmen dönüş ihtimali var mı, bunu kadroların anlayışları ifade etmiş olacak. Artık zayıf bir ihtimal olmakla birlikte Mehmet Şimşek’in dönüşü, örneğin, mevcut politikalardan önemli ölçüde ayrılma olacağını ifade edecek.

Morgan Stanley’den seçim sonrası ilk rapor

Yabancı yatırım bankalarının, finans kuruluşlarının Türkiye ile ilgili seçim sonrası ilk rapor Morgan Stanley’den geldi. Rapordaki beklentiler özetle diyor ki;

- Mevduat ve kredi oranları yükselecek, kredi arzı kısıtı sürecek. Bireysel döviz işlemlerinde düzenleyici kontrollerin artacak,

- Erdoğan’ın düşük faiz politikasına bağlı kalmaya devam etmesi halinde TL’nin dolar karşısında %29 değer kaybetmesi riski vardır. Dolar/TL beklenenden daha kısa sürede 26 TL seviyesine ulaşabilir, yıl sonuna kadar 28 TL’ye yaklaşabilir,

- Türkiye’nin yüksek dış finansman ihtiyaçları, makro risklerin devam etmesine neden olacak. Mevcut makro politika çerçevesi değişmedikçe, küresel şoklara (emtia fiyatları, Fed) ve bölgesel ortaklardan gelen döviz girişlerinin kullanılabilirliğine karşı artan bir hassasiyetle karşı karşıya kalınacak,

- Erdoğan’ın yaklaşan yerel seçimler öncesinde ortodoks ekonomi politikasına dönüp dönmeyeceği, döviz kurlarının ve piyasaların yönünde belirleyici olacak.

Ekonomi