Ekonomide son haftada olup bitenler: Göstergeler ne söylüyor?

Ekonomide son haftada olup bitenler: Göstergeler ne söylüyor?
Fiyat artışlarında coşku izliyoruz. Baz etkisi olmayacak. Geçen yıl, son üç ayında enflasyon %3,54, 2.88 ve 1,18 gelmişti. “Bedava gaz” etkisi kalkıyor. Elektrik zamları geldi. Petrol fiyatları yüksek seyrediyor. Gıda fiyatlarında da hızlı yükselişler beklemek gerekiyor.

Dolar kuru, özellikle Dolar Endeksi’nin güçlenmesinin etkisiyle bir miktar kıpırdadı. 27.60 – 27.70 TL seviyelerinde geziniyor. MB, kura müdahaleye devam ediyor. Son hafta brüt – net rezervleri yeniden düştü. Swapları çıkarınca net rezervi 60 milyar doların üzerinde ekside görünüyor. Bu durum Türkiye ekonomisinin en kritik göstergesinde yeni yönetim döneminde de henüz bir düzelme olmadığını gösteriyor. Özetle, Türkiye’nin yakıcı döviz ihtiyacı devam ediyor. Beklenen döviz girişi henüz gerçekleşmedi. Bakan ve Merkez Bankası Başkanı’nın döviz turu da devam ediyor. Şimşek’in, (Erdoğan’ın CHP’yi eleştirirken yaptığı nitelemeyi hatırlarsak) “finans baronlarıyla” yaptığı Londra toplantısı da verimli geçmemiş görünüyor. Gazeteci Barış Soydan, bu toplantı ile ilgili kulis bilgilerini paylaştı. Şöyle:

Yatırımcılar hala kapsamlı bir program olmaması nedeniyle mesafeli duruyor. Swap piyasasının hala açılmamış olmasına yabancı yatırımcılar tepkili. Kırılganlıklar hala yüksek görülüyor ve ekonomi yönetiminin sadece dış kaynak bulmaya odaklanmış olması olumsuz algılanıyor. Merkez Bankası'nın ilk çeyrekte erken bir gevşemeye gitmesi veya kredilerin tekrar canlandırılması risklerinin yüksek olduğu görüşü hakim. Merkez Bankası yönetimine ilişkin endişeler yüksek. Arka kapı rezerv satışlarının devam etmesi, MB Başkanı'nın son açıklamaları ("Masamda milyarlarca dolarlık yatırım teklifi var") önemli hatalar olarak görülüyor.”

Tercümesi yabancılar durumun farkında:

  • Kapsamlı program yok, OVP bir program değil.

  • Yabancı gelsin diyorsunuz ama swap piyasası hala kapalı (Hatırlayın, “finans baronlarının TL’ye karşı operasyonlarını önlemek için” Albayrak döneminde kapatılmıştı.)

  • Ekonomi yönetimi, temelde ekonomiyi düzeltmeye değil, dış kaynak bulmaya odaklı. (Daha önce yazdım. Ben de bu fikirdeyim. Erdoğan’ın tek beklentisi döviz. Bu sorunu çözerse ekonominin başına bir “ekonomist” olarak yeniden kendisinin geçeceğine şüphe yok.)

  • Erken gevşeme endişesi”, Erdoğan’ın Şimşek – Erkan ikilisine açtığı krediyi erken kapatma endişesi demek. Kısacası, Erdoğan’a güven yok.

Devam edelim.

Yabancıların da işaret ettiği şu rezerv yakarak kura müdahale edilmesinin sonucu olarak, Eylül'de TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru 55,52 oldu. Böylelikle iki ayda TL'nin reel değeri yüzde 14 artış kaydetmiş görünüyor. Oysaki yabancılar tersini bekliyor: Kur yükselsin, istikrar kazansın, faizler yükselsin!..

Döviz gelsin beklentisindeki hükümet için işler sıkıntılı seyrediyor:

  • Kuru bıraksalar enflasyon yükselecek,

  • Kuru tutsalar yabancı gelmekte nazlanıyor.

Nitekim MB faiz artışlarına, piyasa faizlerinin de peşi sıra artışına rağmen hala sıcak para akışı için, Erdoğan’ın tabiriyle “tatminkar kazançlar vaat eden” yatırım koşullarına henüz ulaşılmış değil. Ekonomi yönetiminin ikircikli, izinli, rezervli tutumu devam ediyor.

TASARRUFÇU KKM’DE KALMA EĞİLİMİNDE

Yeni yönetim, Nebati’nin “buluşu” KKM’den bir an önce kurtulmak istiyor. Bankalara hedefler koydular. Faiz tavanında değişikliğe gittiler. Zorunlu karşılığını artırdılar ama beklenen çözülme henüz yok. Tasarrufçunun güvensizliği devam ediyor. KKM bakiyesi, 18 Ağustos’ta 3.4 trilyon liraya ulaşarak zirveyi görmüştü. Arkasından azaltıcı tedbirler geldi. İzleyen bir ay içinde 102 milyar liralık azalış oldu ama sonra durdu. Artık haftalık azalmalar 1 – 2 milyar lira seviyesine geriledi. Tablo, tasarruf sahibinin KKM’den çıkmaya pek niyetli olmadığını gösteriyor. Ekonomiyi tam bir güven oluşmadan, TL yatırım araçları enflasyonun üzerinde bir getiri vaat etmeden de çıkacağı yok gibi. KKM, aslında döviz demek. Dolayısıyla vatandaş dövizde kalmaya devam ediyor. Dolarizasyon oranındaki artış da bunu gösteriyor. TL mevduat faizleri enflasyonun altındayken, kurun çıkacağı beklentisi de devam ediyorken, KKM’den TL’ye geçmek, rasyonel bir tasarrufçu davranışı olamıyor.

DOLARIN GÜÇLENMESİ İYİ HABER DEĞİL

Geçen haftanın diğer ekonomik olaylarını da şöyle özetleyebiliriz:

  • ABD’de tarım dışı istihdam verisi geldi. Eylül'de 336 bin artış olmuş. Artış beklenenin üstünde. Veriler işsizliğin yüzde 3,8 seviyesinde kaldığını gösterdi. İstihdam piyasasının direncini koruması, Fed’in Kasım toplantısında da faiz artıracağı beklentisini yükseltti. Veri sonrası traderların 25 baz puanlık ilk faiz indirimi beklentisi de Temmuz 2024’ten Eylül 2024’e ötelendi.

  • ABD tahvil getirileri son yılların en yüksek seviyesine çıktı. Bu gelişme, fon akışı bekleyen Türkiye gibi ülkeler için iyi haber değil. ABD hazine tahvili getirileri, geçen hafta 2007'den bu zamana kadarki en yüksek seviyeye tırmandı. ABD ekonomisinin iyi durumda olduğu, FED’in faizleri düşürmek yerine artırabileceği beklentisi doları güçlendirdi ve 10 yıllık hazine tahvilinin getirisi yüzde 4,80'i aştı.

ALTIN FİYATLARINDA NE OLUR?

  • Ons altın tahvil getirilerinde devam eden artışa direnemeyerek 6 ayın en düşük seviyesine indi. Tahvil faizi yüzde 5’e doğru giderse kısa vadede altın daha fazla baskı hissederek 1.800’ün altına gitme riski taşıyor. Orta vadede ise altın boğaları fiyatların yükseleceği konusunda umutlu. Halen 1.815 dolara kadar gevşedikten sonra 1833 dolar seviyesinde tutunmuş gözüküyor. Ekonomi Gazetesi’nde altın konusundaki analiz şöyleydi: “Analistler, yatırımcıların 10 yıllık ABD Hazine getirisinin yüzde 5 bölgesini test etmeye hazır olduğunu düşünmeye başlaması halinde altın fiyatlarının daha kırılgan hale gelebileceğini söylüyor. Bu durumun gerçekleşmesi halinde ons altında dramatik düşüş yaşanabileceği ve fiyatların 1.800 dolar/ons seviyesinin altına düşebileceği uyarısı yapılıyor. (Ancak) özellikle yılın bu döneminde Asya’da, özellikle Hindistan ve Çin’de altın satın alma etkinliklerinin artış gösterdiği görülüyor. Bu beklentiler doğrultusunda altın fiyatının Kasım ayı başı itibariyle artış göstermesi bekleniyor. Wall Street uzman analistlerinin katılmış olduğu bir ankete göre katılımcıların yüzde 54’ü altın fiyatlarının önümüzdeki haftadan sonra artmaya başlayacağını öngörüyor.”

TÜKETİM MALI İTHALATINI BESLİYOR

  • Dış ticaret verileri tüketim malları ithalatında yüzde 37’lik artış olduğunu gösterdi. Kur yükselecek beklentisiyle (araba, telefon ve diğer elektronik ürünlere özellikle) ithal mallara talebin de yüksek seyrettiği anlaşılıyor.

Fiyatların neredeyse katlandığı bir dönemde otomotivdeki yıllık 1.1 milyonluk rekor satış rakamı da tabloyu doğruluyor. Parası olan “Fiyatlar daha da yükselmeden alayım” hissiyatında. Tüketim malları ithalatındaki yüksek artışa karşın yatırım – ara malları ithalatında düşüş dikkat çekici. Ekonominin yavaşladığının işareti olabilir.

ENFLASYONDA MB’NİN DE OVP’NİN DE TAHMİNİ TUTMAYACAK

  • Bilindiği gibi TÜİK eylülde aylık 4.75, yıllık 61.53 enflasyon açıkladı. 3 aylık enflasyon birikimli enflasyon 25 puanı geçti. Dolayısıyla emekli zamlarını sildi süpürdü. Asgari ücret halen açlık sınırının 2 bin lira altına geriledi.

Dar gelirliyi en çok etkileyen gıdada yıllık artış %75.14 seviyesinde. Dünyada gıda fiyatlarının yüzde 10’dan fazla gerilediği bir ortamda Türkiye’de yüzde 75 artmış olması izaha muhtaç değil.

Yıllık ÜFE son aylarda TÜFE’nin altında geliyor. Eylülde yıllık yüzde 47.4 ÜFE’ye karşılık yüzde 61.5 TÜFE geldi. Tüketici fiyatlarındaki artışın maliyet artışlarının üzerinde gelmesi, şirketlerin enflasyonu sevdiğini, en ufak maliyet artışlarını yüksek zamlar için bahane ettiklerini gösteriyor. Eylül ayı rakamlarında, okulların açıldığı ayda en yüksek aylık enflasyon %30.27’yle eğitimden geldi. Başlı başına bu gösterge fırsatçı zamların yapıldığını gösteriyor.

Son açıklanan enflasyon verisine göre 2023 yılını MB ve OVP beklentisi seviyelerinde (%62 – 65) tamamlamak neredeyse imkansız hale geldi. Beklenti yüzde 70’in üzerini gösteriyor. Yıl sonuna 3 ay var. Tahminin tutması için aylık %3.3 civarı enflasyon gelmesi gerek. Ancak bunun gerçekleşmesi imkansıza yakın. Fiyat artışlarında coşku izliyoruz. Baz etkisi olmayacak. Geçen yıl, son üç ayında enflasyon %3,54, 2.88 ve 1,18 gelmişti. “Bedava gaz” etkisi kalkıyor. Elektrik zamları geldi. Petrol fiyatları yüksek seyrediyor. Gıda fiyatlarında da hızlı yükselişler beklemek gerekiyor. Antalya Ticaret Borsası verilerine göre meyve miktar endeksi yıllık % 67.33 azalırken fiyat endeksi %199.33 artış göstermiş.

Son not: Gerçi ekonomiler, ilginç bir biçimde siyasal alandaki gelişmelere, savaşlara, çatışmalara pek de fazla aldırmadan, burunlarını kazanç kazanından çekmeden devam etme refleksi geliştirdiler ama yine de bu yazının İsrail’in savaş ilan etmesinden önce yazıldığını belirtelim.

Gündem