Eski SSK Genel Müdürü Özcan'dan 2008'den sonra sigortalı olan memurlar için düşük emekli maaşı uyarısı

Eski SSK Genel Müdürü Özcan'dan 2008'den sonra sigortalı olan memurlar için düşük emekli maaşı uyarısı
Eski SSK Genel Müdürü M. Zekai Özcan, 2008 yılı sonrası sigortası başlayan memurlara düşük emekli maaşı ile ilgili uyardı. Özcan, “Memurların kariyer ve görevlerini göz önüne alan, prime esas kazançlarını yeniden güncelleyen bir Kamu Personel Reformu yapılmalıydı" dedi.

Eski SSK Genel Müdürü ve 5510 Sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu, TBMM’de düzenlenirken komisyon başkanlığı yapan eski AKP milletvekili M. Zekai Özcan, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı değerlendirmede, memurlara uyarıda bulundu. Özcan, şunları belirtti:

“1 Ekim 2008’den sonra ilk defa sigortalı çalışacak memurlar, bulundukları kadroların karşılığı olan emekli aylıklarını değil, Bağ Kur ve SSK’lılar gibi prime esas kazançları güncellenerek, çalıştıkları sürede oluşan aylık bağlama oranlarıyla orantılı bir emekli aylığını hak edecekler. Mevcut sistem, memurların prime esas kazançlarında; makam, temsil ve görev tazminatları, döner sermaye katkı payları ve ek ödemeler dâhil tüm kazançları (en yüksek memur aylığının yüzde 200’ünü aşan kısmı hariç) dikkate alıyor. Hâlbuki memurların kariyer ve görevlerini göz önüne alan, prime esas kazançlarını yeniden güncelleyen bir Kamu Personel Reformu yapılmalıydı. Maalesef bu şimdiye kadar yapılmadığından, 2033 ve sonrasında emekli olacak memurlar için çok önemli iki sorun ortaya çıkacaktır.

“Baaşlar düşecek”

Birincisi, hem kendi aralarında hem de önceki meslektaşlarına göre (çalıştıkları süreler çok önemli ve belirleyici bir ölçüt olmakla beraber) çoğunlukla azalan oranda farklı farklı emekli aylığı almaları kaçınılmaz olacaktır. İkincisi, iktidarın çalışmakta olan her kademedeki memurun maaşını orantısal olarak artırmak yerine seyyanen (8 bin 77 TL) zam vermiş olmasıdır. Seyyanen zammın, emekli maaşının tespitinde ana unsur olan prime esas kazanca dâhil edilmeyecek olması, emekli maaşlarının çok düşük olmasına sebep olacaktır.

2008 sonrası sigortası olan memurlara dikkat çekti

Primli sistemlerde esas kural nimet-külfet dengesi adaletini korumaktır. Bu husus yasal kurallara bağlanmıştır. Kuralları karar vericiler değiştiremez (seyyanen zam gibi), biz böyle uygun gördük diyemez, dememelidir de. Buradan karar vericileri ve özellikle memur sendikalarını 2008 sonrası ilk defa sigortalı olan memurların bu çok önemli sorunlarına eğilmeye davet ediyorum ve onları son kez uyarıyorum.

“İş barışı zedelenecek”

Diğer taraftan enflasyon ve refah payı verilerek yapılan zamlar her ne kadar kurallara uygun görünüyor gibi olsa da maalesef TÜİK verilerinin yıllardır tartışılmakta olduğu inkâr edilemez bir olgudur! Somut olan durum, çalışanımızın ve emeklimizin alım gücünün çok düşmüş olmasıdır. Çalışanların yaklaşık yüzde 60’ı asgari ücretlidir. Her şeye ölçüsüz zam yapıldığı bu dönemde, gerekirse işverenlere ilave teşvik vermek suretiyle istihdamı ve üretimi düşürmeden, 11 BİN 402 TL olan asgari ücretin emekçilerin geçinebileceği bir seviyeye acilen yükseltilmesi bir zorunluluktur. Keza emeği ile ve emekli maaşıyla geçinen bütün kesimler için ilave tedbirler geciktirilmeden alınmalıdır. Aksi halde iç barışımız ve sosyal dokumuz zedelenecektir.

Biz 2008’de Sosyal Güvenlik Reformunu çıkartırken bütün çalışanlarımıza yüksek maaş verilmesini istedik. Nitekim reform çalışmalarına başladığımız 2006 yılına kadar hükümetimiz ilk dört yılda kümülatif TÜFE artışı yüzde 53 olmasına rağmen asgari ücreti yüzde 90,2; asgari memur maaşını yüzde 85,55 net artırdı. Emeklilerin maaşlarını da SSK’nın yüzde 75; Bağ- Kur’lunun tarımında yüzde 254, Bağ-Kur’lu esnafın yüzde 135; Emekli Sandığının yüzde 84 net artırdı. Görüldüğü üzere çok yüksek oranda reel artış yapmış olduk. Ancak bu söz konusu yüksek artışları bile yetersiz görüyor, TBMM’de ve TV’ deki konuşmalarımda, ‘Çalışanlarımız fazla ücret alsın, dolayısıyla fazla prim ödesin ve o nispette fazla maaş alıp refahlarını artırsın, sistemin özü bu işte…’ diyordum. Ancak zaman içinde bizim bu amacımızın tamamen dışına çıkıldı ve uygulanan yanlış politikaların faturası emeğiyle geçinenlerin sırtına bindirilerek bu kesim nefes alamaz hale getirildi. Artık kurumların verilerine bile inanamaz hale geldik. Sayın Cumhurbaşkanımızın dedikleri gibi ‘nereden nereye!” (TAMER ARDA ERŞİN /ANKA)

Ekonomi