Galatasaray Meydanı'nda her Cumartesi aynı döngü: ‘Bu döngü bir günün değil, bir ihlalin döngüsü’

Galatasaray Meydanı'nda her Cumartesi aynı döngü: ‘Bu döngü bir günün değil, bir ihlalin döngüsü’
Hafıza Merkezi, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve Uluslararası Af Örgütü; Cumartesi Anneleri eylemlerini gözlemleyerek, yaşanan ihlalleri 29 Nisan’dan bu yana raporladı.

Cumartesi Anneleri, her Cumartesi saat 12.00’da Galatasaray Meydanı’nda ulaşamadan ablukaya alınıyor, apar topar gözaltı aracına bindiriliyor. İfadeleri alınıp sağlık kontrolünden geçirildikten sonra serbest bırakılıyor. Saat 18.00 gibi İHD’ye dönerek basın açıklaması yapıyor. Av. Özlem Zıngıl, “Her hafta neredeyse bu döngünün tekrar yaşandığı cumartesileri, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının düzenli olarak ihlal edildiği bir gün. Bu döngü bir günün değil, bir ihlalin döngüsü” diyor.

İçişleri Bakanlığı, Cumartesi Anneleri’nin kayıpların bulunması ve faillerin yargılanması talebiyle 28 yıldır süren Galatarasay Meydanı’ndaki eylemlerini 25 Ağustos 2018’de yasaklamıştı. Kayıp yakınlarından Maside Ocak’ın başvurusunu karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, eylemin yasaklamasını “hak ihlali” olarak kabul etti.

AYM kararından sonra 8 Nisan 2023 tarihinden bu yana her Cumartesi Galatasaray Meydanı’na giden Cumartesi Anneleri, gözaltına alınıyor.

Hafıza Merkezi, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve Uluslararası Af Örgütü; Cumartesi Anneleri eylemlerini gözlemleyerek, yaşanan ihlalleri 29 Nisan’dan bu yana raporladı.

“Sabırsızlığın dozu her hafta artıyor”

Hafıza Merkezi’nden Avukat Özlem Zıngıl, 10 haftalık gözlemin temel tespitini “çemberler ve saniyeler arasına sıkışan hak arama mücadelesi” olarak tanımladı:

“İlk ortak gözlem yaptığımız 944. haftadan bugüne en temel tespit, polisin Cumartesi Anneleri/İnsanları ve hak savunucularının toplanmalarını engelleme ve toplanmaya müdahale etmedeki her hafta dozu artan sabırsızlığı ve bu sabırsızlığa eşlik eden orantısız güç kullanımı. Kısaca, polis Cumartesi Anneleri/İnsanları ve hak savunucularının Galatasaray Meydanı’nın yakınına gelmesini, bir arada olmalarını ve kamuoyunun onların taleplerini duymasını engelleme konusunda oldukça sabırsız. Cumartesi Anneleri/İnsanları ve hak savunucuları yürümeye başladıktan itibaren 2-3 dakika içerisinde kelepçelenerek gözaltına alınıyor.”

Her cumartesi Galatasaray Meydanı’nda yaşananları anlatan Av. Zıngıl, “Çemberin içerisindekiler polise direnç göstermiyor. Tek yaptıkları sessizce durmak. Sabahtan hazır edilen gözaltı araçları getiriliyor. Gözaltına alınan kişiler keyfi biçimde kelepçeleniyor. 10 haftalık gözlemimizde sadece bir hafta kimseye kelepçe takılmadı. Diğer haftalarda ise neye göre uygulandığı belirsiz bir şekilde bazı kişilere kelepçe takılmıyor, bazılarına düz, bazılarına ise ters kelepçe takılıyor. Sonrasında ise bir veya birden fazla gözaltı aracı saat 12.10 olmadan İstiklal Caddesi’nden ayrılıyor.”

“Bu döngü bir günün değil, bir ihlalin döngüsü”

Gözaltına alınan kayıp yakınlarının ifade işlemlerinin ardından serbest bırakılıp İHD’yi dönmeleri saat 18.00’i bulurken, Av. Zıngıl, “Her hafta neredeyse bu döngünün tekrar yaşandığı cumartesileri, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının düzenli olarak ihlal edildiği bir gün. Bu döngü bir günün değil, bir ihlalin döngüsü. Hiçbir yerde kamunun bilgisine sunulmayan, Cumartesi İnsanları’na tebliğ edilmeyen, somut gerekçe içermeyen, farklı yasa maddelerinin alt alta sıralandığı ‘yasaklama kararları’ bu ihlalin temel bir parçası. Bir diğer parçası ise sayısı 30’u geçmeyen kişinin basın açıklaması metni okumasına polisin tahammül göstermemesi, barışçıl niteliğini 28 yıldır koruyan bu toplanmaya müdahale etmedeki sabırsızlığı, kullandığı orantısız güçtür” diye konuştu.

“Yasaklamalar haklı bir adalet arayışını baskılıyor ve engelliyor”

Uluslararası Af Örgütü Kampanyalar Koordinatörü Damla Uğantaş ise “Gözaltında kaybedilenlerin anneleri ve diğer yakınları, sevdiklerinin akıbetini bilmeyi hak ediyor. Süren yasaklamalar bu taleplerinin duyulmasını da güçleştiriyor. Protesto hakkını aşındırmaya yönelik genişleyen ve yoğunlaşan çabalara karşı koymayı bu nedenle önemli buluyoruz” dedi.

“Değişmeyen tek şey Cumartesi Anneleri’nin iradesi”

TİHV’den Murat Kök, “Biz bu gözleme başladığımızda Cumartesi Anneleri/İnsanları uzun bir süre yasaklama kararı olmadan engellenmiş ve gözaltına alınmıştır. Seçimlerden öncesine denk gelen bu dönem, Anayasa’yı tanımayan memurların, aslında demokratik hukuk devleti düzenine yani anayasal düzene karşı suç işlediklerinin farkında olduklarını göstermektedir. 945. Haftada, ben de gözaltına alınmıştım. Fakat o hafta, seçimlerden bir hafta öncesine denk gelmişti ve bu süreçte tutumlar daha farklıydı. Dağılmaya müsaade etmemesine rağmen ‘Artık suç işlediniz’ diyen amirin tavrı, gözaltına alındığımda görevli polis memurlarının çoğunda yoktu” dedi.

Kök, “Üç aylık tanıklığımızda değişmeyen en önemli şey Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın iradesidir” diye ekledi.

Şiddet gazetecileri de kapsıyor

MLSA Kurucusu Barış Altıntaş ise basına dönük engelleme ve şiddetin sistematik olduğunu belirterek, 10 haftalık gözlem sürecinde, kolluk şiddetinin basın mensuplarına yönelik dozunun arttığını aktardı. Altıntaş, “7 Temmuz’da, gözaltı sonrasında açıklama yapmak isteyen milletvekillerine yönelik engellemede çıkan arbedede polis, gazetecilere açıktan şiddet uyguladı. Sadece geçen haftadan örnek olarak devam etmek gerekirse, polis bir muhabirin boğazını sıktı, bir diğer muhabir yere itildi. Üçüncü bir gazetecide ise kollarına darbeler nedeniyle morluklar oluştu ve telefonu yere atarak kırıldı” dedi. (Kısa Dalga)

Gündem