Gazeteci İbrahim Ekinci: "Yandaşlara aktarılan paranın hesabını yapmak istedik gayya kuyusunu düştük"

Gazeteci İbrahim Ekinci: "Yandaşlara aktarılan  paranın hesabını yapmak istedik gayya kuyusunu düştük"
Gazeteci, ekonomi yazarı İbrahim Ekinci “AKP Ekonomide Ne Yaptı” isimli kitabında iktidarın ekonomik uygulamalarının kritik, tipik örneklerine mercek tuttu. Ekinci, yandaşa aktarılan parayı hesaplamak istediğini, ancak karşısına bir "gayya kuyusu" çıktığını ve aktarılan paranın hesabını yapmanın mümkün olmadığını söyledi.

Meslekte 30 yılı geride bırakan İbrahim Ekinci, bunun 15 yılında AKP’nin iktidarda olduğunun altını çizdi. "AKP Ekonomide Ne Yaptı” başlıklı bir kitap kaleme alan Ekinci, ANKA Haber Ajansı’na kitabı ve meslek deneyimleri ile ilgili konuştu. Ekinci, kitabında geniş yer bulan ve son dönemde yayınladığı rakamlar nedeniyle çok tartışılan Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) enflasyon hesaplarının güvenilir olmadığını söyledi. Ekinci, ülke olarak gerçekten ne durumdayız anlamak için tüm verilerin 2000 yılı öncesine giderek hesaplanması gerektiğini aktardı.

İbrahim Ekinci şunları söyledi:

“VERİ MADENCİLİĞİ YAPTIM: Ben iktisatçı değilim, ekonomide büyük aktörleri, karar verici kurumları ve sonuçlarını izliyorum. Gazetecinin bunları duyurma görevi var. Kitapta AKP'nin 19 yıllık iktidarı boyunca neler yaptığını, veri madenciliği tarzıyla ele aldım. En çok tartışılan işler kitabımın birinci bölümünü oluşturuyor. Burada, AKP özelleştirmede ne yaptı, ihalelerde ne yaptı, TOKİ'de neler oldu, İhale Kanunu, garantili projeler, havası atılan işler köprüler, yolların nasıl kotarıldığını, Türkiye'ye neye mal olacağını izlemeye çalıştım.

8 PROJEDE 100 MİLYAR DOLAR GARANTİ YÜKÜ BULDUM: Rakamları belli olduğu için 8 projeyi inceledim. Gelecekte olası enflasyon artışlarını üzerine koyarak üzerine 100 milyar dolara yakın garanti yükü buldum. Hesapları bu kitapta var. Zaten bununla ilgili kümülatif tahminler de 140-150 milyar dolar civarına geliyor. Yeni projelerle rakamlar bunu bulur. Bu çok korkunç bir iş. Çünkü şunu düşünün biz 2045 yılına kadar bu müteahhitlere 150 milyar dolar civarında bir para vereceğiz. Bu para da tabii her gün işte bu son günlerde taksimetre gibi çalışan kurlarla beraber çalışıyor. Düşünün dolar kuru bir lira arttığında bu kamunun bütçesinden, vatandaşın vergisinden bu adamlara ödenecek para da 150 milyar TL daha da artıyor. Bu adamlara ödenecek para bir anda ikiye katlandı. Yani bu yüzden AKP bu projelerle seçmenin gözünü güzel boyuyor. Bunlar hakikaten memleketin bütçesini ipotek altına alan işler.

KEYFİYETİN ÖNÜ AÇILDI: İkinci önemli mesele de İhale Kanunu. Bugün de Kamu İhale Kurumu'nun sitesine girseniz orada değişikliklerin bir listesini görürsünüz. Ama ben öyle yapmadım. 2002’de Derviş Reformları döneminde bu kanun çıktı. O zaman bu kanunun rekabet sağlayacağı, suistimalleri önleyeceği umuluyordu. Yandaş kayırma gibi işler olmayacaktı. Zaten Kamu İhale Kurumu da bunun için kuruldu. Yani siyasiler burnunu sokmasın buraya, devletin işleri doğru görülsün diye kuruldu. Ama ne oldu? O kurum tabii kadük hale geldi, bağımsızlığını yitirdi. Ve İhale Kanunu sürekli değiştirilerek içerisine cümleler sokuşturarak geldi. Komisyon şekilleri, ihale usulleri sürekli değiştirilerek idarenin her ihaleyi istediği keyfiyette istediğine vermesinin yolu açıldı. Kamu işlerini ehliyetsiz şirketlere gördürme, para aktarmanın bir yoluna dönüştü.

BİR GAYYA KUYUSU GÖRDÜK: Çalışmaya başlarken hedefimiz, ne kadar kaynak çarçur oldu, yandaşlara ne kadar kaynak aktarıldı hesabını yapmaktı. Bir gayya kuyusu olduğunu gördük ve bunu hesaplamanın bir yolu da yoktu zaten. Özelleştirmelerde de öyle oldu. Başlarda daha rekabetçi usuller vardı. Sermayenin rengi olmaz filan deniyordu. Ama sonra işler değişti. AKP bu işi birilerine iş vermeme, birilerine işte kıyak çekme, kendisini burjuvazisini yaratma, gibi bir amaçla kullandı. Bazı işleri bazılarından alırken bazılarına da verdi.

KAMU MALLARINI HARAÇ MEZAT SATTI: Daha da önemli bir tarafı var bu işin. AKP 18-20 yıl içerisinde yaklaşık 70 milyar dolarlık özelleştirme yaptı. Kamu mallarını haraç mezat sattı. Bu iddia nereden geliyor? Tabii ki bu bütün her satış için söylenemez. Çünkü o satıldığı günlerdeki değerlemeleri bilmiyoruz. Ama bildiğimiz şeyler var. Mesela TEKEL içkiyi 280 milyon dolara sattı. Onu alan şirket 2 yıl sonra 800 milyon dolara sattı. Mesela diyelim ki Balıkesir SEKA'nın fabrikasını devlet 182 milyon dolara kurdu. Sadece makinelerini hurda olarak satsan belki 5-10 milyon dolar para edecek. Devlet onu bir şirkete yatırım şartıyla 2 milyon dolara Albayraklar’a verdi.

Türk Telekom hakikaten birkaç yılki karına satıldı. Ve eline yüzüne bulaştırdı devlet. Şu anda Türk Telekom kimindir, kimde kalacak belli değil. Çünkü bankalara geçti. Alan şirket de 6-7 milyar dolar temettüyü cebine koyup kaçtı gitti. Dolayısıyla özelleştirmelerde ne kadar kamu kaynağının, mesela 70 milyar diyoruz ya ama belki kamusal titizlik olsaydı o kamusal varlıkların değeri 100 milyar dolardı, belki 140’tı bunu bilmiyoruz. Ama, burada sağlam, derin bir kuşku olduğunu biliyoruz.

TÜİK ESKİDEN İTİBARLI BİR KURUMDU: AKP'nin ekonomideki o mucize söylemini tartışan bölümler de var. TÜİK, Merkez Bankası. TÜİK bugünlerde gündem. Her açıkladığı rakamla beraber kamuoyu hop oturup hop kalkıyor. Enflasyon diyor mesela yüzde 21’lerde filan diyor. İktisatçılar onun altını biraz kazıyınca, kafadan 2 puanın hiç yansıtılmadığını görebiliyorlar. Nereden çıkıyor bu? Otomotiv fiyatlarındaki zamları o kadar düşük gösterilmiş ki mesela yüzde 6, yüzde 12 filan. Halbuki bu gerçek rakamlarıyla gösterilse 3,51 değil, aylık enflasyon 5,40 olması gerekiyor. TÜİK eskiden Devlet İstatistik Enstitüsü'yken bütün dünyanın rakamlarını ciddiye aldığı, tartışmadığı itibarlı bir kurumdu.

AKP TÜİK’E DE PARTİZAN ATAMALAR YAPTI: AKP bütün kurumlar gibi TÜİK'e de eğitim bakımından eksik, bu işin erbabı olmayan partizan atamaları yaptı. Kurumun içerisindeki uzmanlar itilip kakıldılar, zamanla de gittiler. Merkez Bankası'nda da aynı şey oldu. En güzel, en iyi uzmanlar, kamuoyunu da yakından tanıdığı uzmanlar gitti.

İKTİDARIN RAKAMLARINA GÜVEN YOK: TÜİK'te enflasyon hesapları konusunda çok uzman bir isim aldılar. Ben umutlandım, herhalde bir şeyler değişecek dedim. Kamuoyu çok bastırınca ‘sizin rakamlarınız tartışmalı’ deyince bağımsız iktisatçıların da içinde yer aldığı kurullar kurdular. Ama 2 ay dayandı. 2 ay sonra o atananların tamamı görevden alındı. Çünkü devlette bütün kurumlardaki motivasyon şu ‘Biz olduğu kadar iktidarı başarılı gösterelim, enflasyonu, işsizlik oranlarını düşük, büyümeyi yüksek gösterelim.’ Bu çok tehlikeli bir motivasyon. İktidarın rakamlarını zaten kafadan güven yok.

TÜİK'İN ENFLASYON RAKAMLARI GERÇEK DIŞIDIR: Pandemi yaşıyoruz. Aylarca bize 3 bin vakadan bahsettiler. Ortaya çıktı ki 30 bin vaka var aslında. Ölü sayılarını çarpıttılar. Dünyada alay konusu olur böyle şeyler. Kamu rakamlarına kimse güvenmez. Bakın dış dünyadan da ‘Sizin enflasyonunuz ne 25’i kardeşim?’ diyenler çıkıyor. Bağımsız araştırmalar da gösteriyor ki TÜİK'in enflasyon rakamları gerçek dışıdır. TÜİK'te kısa zamanda böyle bir başkan geliyor. Belki o yeterince cevval çıkmıyor. Sonra başka birisini atıyorlar, sonra başka birisini kısa zaman içerisinde. TÜİK başkan ve kadro değişimi bakımından Merkez Bankası'yla yarışıyor. Bu durumda çok sık yanlışlar yapıyor. Üstelik bu yanlışları iktisatçılar, gazeteciler yakalıyor. TÜİK’in teknik kapasitesi çok zayıfladı. Bu salgında ölü sayıları ortaya çıkmasın diye TÜİK yaşam ve ölüm anketlerinin rakamlarını yayınlamadı bu sefer. Yani bu kurum kendi irtibatını kendisi yok ediyor.

ENFLASYONU VE BÜYÜMEYİ YENİDEN HESAPLAMAK GEREKECEK: Rakama saygı gösteren, gerçeğe saygı gösteren namus erbabı yeni bir iktidar söz konusu olursa, gerçekten ne durumdayız anlamak için 2002’nin öncesine gitmek o yıllardaki rakamları baz almak ve yeniden büyümeyi, yeniden enflasyonları hesaplamak gerekecek. Çünkü kaybolmuş durumda.

HOCALARI DİNLEMEDİLER, BİRÇOK VERİ SAKAT: Tuncer Bulutay TÜİK'le çok iyi çalışmış bir hocaydı. Bu hoca, TÜİK milli gelir hesabını değiştirdiğinde Korkut Boratav ve 6 eski kıdemli hoca ‘Ülkeye bunu yapmayın, milli hasıla hesaplarını böyle değiştirmeyin. Bunlar yanlış’ dediler. Hiçbir sözleri dinlenmedi. Çay ikram edip göndermişler. Kamu hesapları, enflasyon, büyüme, işsizlik rakamları şu an tartışmalıdır. Birçok veri sakat. Bir gazeteci diliyle umarım yararlı olmuştur.”

(HABER: ESRA ALUS - KAMERA: ANIL VEREL / ANKA)

Gündem