Hakan Fidan anlattı: İsrail-Filistin çatışmasında ‘garantörlük formülü’

Hakan Fidan anlattı: İsrail-Filistin çatışmasında ‘garantörlük formülü’
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail-Filistin çatışmasının sona ermesi ve kalıcı barış sağlanması için öne sürdükleri garantörlük formülünü anlattı. Fidan, “Bu konunun sorumluluğunu, bölge ülkeleri üstlenmeli. Her iki tarafın da mutabık kalacağı bir antlaşmaya varıldıktan sonra, bunun gereklerinin yerine getirilmesi hususunda garantör ülkeler sorumluluk üstlensin” dedi.

İsrail-Filistin çatışması 11. gününe girerken, Mısır’da temaslarda bulunan ve bugün Lübnan’a gidecek olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail-Filistin çatışmasına dair Ankara’nın “Garantörlük Formülünü” gazetelerin Ankara Temsilcileri ile paylaştı.

Hürriyet’ten Hande Fırat’ın aktardığına göre, garantörlük formülü İsrail ve Filistin arasında ateşin durması, krizin iki devletli bir barış formülüne dönüşmesi ve bunun da kalıcı hale gelmesini içeriyor.

Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e saldırısıyla başlayan süreci değerlendiren Fidan, “7 Ekim’de yaşananlar özellikle duvarın belli bölümü yıkıldıktan sonra Gazze’den diğer tarafa, sadece Hamas mensuplarının değil diğer grupların ve sivil unsurların da girebilmesi ve herhangi bir direniş ile karşılaşmamaları başta İsrail olmak üzere herkes için sürpriz oldu. Biz 7 Ekim’de ve müteakip süreçte, sivilleri hedef alan hiçbir eylemi tabii ki tasvip etmiyoruz. Tam tersine sivillerin hedef alınmasını kınıyoruz. Batılılar Hamas’ı terör örgütü olarak tanımladığı için Hamas’ın her türlü faaliyetini terör çerçevesinde değerlendiriyorlar. Biz ise hiçbir kesimin sivilleri hedef almaması gerektiğini söylüyoruz” dedi.

Fidan, İsrail’in saldırıları hakkında ise şunları söyledi:

“İsrail’in Gazze’yi şu ana kadar benzeri görülmemiş şekilde bombalıyor olması, yoğun sivil ölümlerine yol açması, elektriği, suyu, yakıtı kesip orayı adeta bir yokluğa, açlığa mahkûm etmesi kabul edilemez. Sivil nüfusu korkutarak bulundukları yerlerden, özellikle Gazze’nin kuzeyinden güneyine doğru hareket ettirmesi de kabul etmediğimiz bir şeydir.”

Türkiye’nin çalışmalarının iki kulvarda yürütüldüğünü söyleyen Dışişleri Bakanı Fidan, “Gazze’ye insani yardımın girmesi ve sivillerin mümkün olduğunca az etkilenmesine yönelik muhataplarımızla neler yapabiliriz, onun çalışmaları var. İkinci kulvarda da yani bu sarmal durduktan sonra, bunun yaygınlaşmaması için ne yapmamız lazım ve bu kriz aslında kalıcı bir barış için fırsata dönüştürülebilir mi? Bunun arayışları içerisindeyiz, bu fikri sürekli muhataplarımıza aktarıyoruz” dedi.

“Uluslararası toplum İsrail’i iki devletli çözüme zorlamalı”

Fidan, şöyle devam etti: “İsrail bugüne kadar iki devletli çözüm sürecini askıya aldı. Filistinlilerle değil, diğer Arap ülkeleriyle barış yapmayı kendisine esas meşguliyet edindi. Çünkü onların perspektifinde sivil Filistin devleti yok. Amerikalılarla yaptığım görüşmede gündeme getirdim. Onlar da, “Biz de iki devletli çözüm istiyoruz” diyorlar. İsrail, eleştirilere aldırmadan kendi politikalarını ilerletmeye alışkın bir ülke. Sonuçta hiçbir yaptırım yok. Uluslararası toplumun İsrail’i iki devletli çözüme zorlayacak bir tavır içerisinde olması gerekiyor. Bölgedeki ülkeler, Arap Ligi, İslam İşbirliği Ülkeleri Teşkilatı buna önem vermeli.”

“Uzun yıllar tartışılacak”

Uzun yıllar MİT Başkanlığı yapan Hakan Fidan, Hamas’ın 7 Ekim saldırılarıyla ilgili “Bu İsrail güvenlik sistemindeki zafiyeti ortaya çıkaran, uzun yıllar tartışılacak olan bir konu” yorumunda bulundu.

Fidan, Çin ve Rusya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi olduklarını hatırlatarak, “İki ülkenin ortak bir tutumda anlaşıp bir şey çıkarması önemli. Çin’in geçmişe kıyasla bölge meselelerine daha aktif ilgi duyması da dikkati çeken bir durum. Filistin meselesinde görüşlerimiz büyük bir ölçüde örtüşmekte” diye konuştu.

“Garantörlük formülü”

Fidan, “Şu an taraflara garantörlük formülünü ana fikir olarak anlatıyoruz” diyerek, formülün detaylarını şöyle anlattı:

“Çıkış noktamız şu: Bu konunun sorumluluğunu, bölge ülkeleri üstlenmeli. Sistematik ayrıca tartışılır. Filistin tarafına garantör olacak ülkelerin bölgeden olması gerektiğini telkin ediyoruz. Buna Türkiye de dahil. İsrail için de başka ülkeler garantör olsunlar. Her iki tarafın da mutabık kalacağı bir antlaşmaya varıldıktan sonra, bunun gereklerinin yerine getirilmesi hususunda garantör ülkeler sorumluluk üstlensin. İsrail bölgede kalıcı barış istiyorsa, kendisinin de güvenliğini istiyorsa Filistinlilerin bir devleti olmalı. Bu bir tekliftir, daha iyi teklifleri olan varsa onları da biz tabii ki değerlendiririz. Eğer Filistinliler içerisinde bu anlaşmanın hilafına davranacak olanlar varsa, garantör ülkeleri tavır koymalı. Yani tersi de diğer taraf için de olmalı.”

Temel hedefin iki devletli, kalıcı barışın hayata geçirilmesi olduğunu söyleyen Dışişleri Bakanı, “Barış garantiye alınmadıkça, hiçbir zaman için bölgedeki İsrail devleti ve halkı kendisini emniyette hissedemez. Kendisini sürekli emniyete alma adına sürekli başkalarına zulüm etme, şiddet uygulama ihtiyacı hissedecek. Bu sarmal kendiliğinden sürekli dönecek” ifadelerini kullandı. (Kısa Dalga)

Gündem