Hayrettin Karaman, Youtuber okurunun reklam sorusunu yanıtladı

Hayrettin Karaman, Youtuber okurunun reklam sorusunu yanıtladı
Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman, Youtube'da kanalı olan bir okurunun "Engelleyemediğim reklamdan gelen gelir bize helal olur mu? Yoksa reklamın gösterilmesine sebep olduğumuz için haram mı olur?" sorusunu yanıtladı.

Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman, bir okurun Youtube reklamları konusunda sorusunu yanıtladı. Youtube'da kanalı olduğunu belirten bir kişi Karamana özetle şunu sordu:

"Benim tüm bu engellemelerime rağmen dinimizce sakıncası olan reklamların gösterilme ihtimali bulunmakta. Örneğin alkolün yasak olmadığı bir ülkede benim videomu izleyen biri için alkol reklamı gösterilebilmekte ve o reklamdan elde edilen gelirin bir miktarı bana ödenebilmekte. Benim sorum ise bu engelleyemediğim reklamdan gelen gelir bize helal olur mu? Yoksa reklamın gösterilmesine sebep olduğumuz için haram mı olur? Tabii bu reklam genelde izleyicinin internet geçmişine ve ilgi alanlarına göre de yayınlanabiliyor. Bu konudaki mesuliyetimiz nedir?"

Karaman'ın yanıtı ise şöyle: “Youtube, yayınladığımız video üzerinde reklam verenlerin reklamını göstererek her gösterilen reklam başına kazandığı paranın bir miktarını içerik üretene ödemektedir” diyorsunuz.

Bu soruda iki konu var:

1. Sizin yayınladığınız videolar,

2. Youtube’un reklamları.

Yayınladığınız videoların dinî ve ahlâkî bakımdan sakıncalı olmaması gerekiyor.

Meşru bir üretimi satan kimse, onun haramda kullanılmasından sorumlu olur mu? Bu sorunun cevabında müçtehitlerin iki farklı görüşleri var: Azına göre sorumlu değil. Çoğuna göre, harama alet ve yardımcı olduğu için sorumlu.

Youtube’un reklamlarında dinî ve ahlâkî bir hassasiyetin olmadığı malum. Siz meşru olmayanların bir kısmını engellemişsiniz ama engelleyemedikleriniz de var. Diyelim ki tamamını engellediniz; peki -haram içerik bulunmasa bile- reklam denilen şey meşru mu?

Bu konuda bir soru üzerine ben şunu yazmıştım (Güncelleyerek sunuyorum):

1. Reklam alırken yalan, abartı vb. durumların yanlış olduğunu biliyorum. Bunların dışında reklam aldığım firmanın dine zarar verir nitelikte olmasından ben sorumlu olur muyum?

2. Ajanslığını aldığım firma reklamını gayri-İslâmî yayın yapan kurumlara vermemde herhangi bir sorumluluğum var mı? Yani bir bakıma o kurumun o yayınına destek niteliği taşır mı?

Genel hatlarıyla anlatmaya çalıştığım sorum bu şekilde. İlgileneceğinizi umuyor saygılarımı sunuyorum.

Cevap

1. Kapitalist liberal ekonominin ahlâkı yok, hırsı vardır. İç ve dış piyasa şartlarının oluşmasında büyük sermaye sahipleri ve zenginler kulübü devreye girerler, ticareti ve ekonomiyi ilgilendiren mevzuata da müdahale eder, diledikleri gibi değiştirir ve çıkartırlar. Bütün bunlar olup bittikten sonra, benzetmek gibi olmasın da “âyet gibi” bir kural okurlar: “Ekonomiye müdahale edilemez, o, piyasa şartlarında ve tabii oluşumunda kendini ayarlayarak yürür gider, hükümetler ekonomiye müdahale ederlerse dengeler bozulur, kriz çıkar (bozarız, kriz çıkarırız demektir).”

Dokunulmazlığı olan ticaretin birçok zararından biri de tüketim çılgınlığı oluşturmak, insanların kazandıklarından fazlasını harcamalarına sebep olmak ve reklam yaparken en azından abartarak yalan söylemek, insanları bir anlamda büyüleyerek/aldatarak malı satmaktır. Eğer ticaretin dini ve ahlâkı da olsaydı israfı körüklemezdi, sun’î (yapay, gerçek olmayan) ihtiyaç yaratmazdı, sattığı mal ile alâkası olmayan (kadın vb.) objeler kullanmazdı; reklâmlarında, satışa arz ettiği malı yalnızca tanıtırdı, özelliklerini ve işlevlerini açıklardı, benzeri mallardan farkını -varsa üstünlüğünü- ortaya koyardı…

Dünyada ve ülkemizde “tüketiciyi korumak” diye bir kavram ve bu kavram çerçevesinde yapılmış mevzuat, oluşturulmuş kurumlar var; bence bu kurumun aldatıcı reklamları da engellemesi gerekir.

Bir firma reklamcılık çerçevesine giren bir iş yapıyorsa, İslâm’a göre câiz olmayan bir unsurun girdiği reklamın herhangi bir halkasında bulunmaması gerekir. Müslümanlar ya sivil toplum kuruluşu veya profesyonel meslek sahibi olarak, meşru olmayan ve tüketiciye zarar veren reklamcılıkla mücadele etmeliler; olabiliyorsa bu yoldan (mücadele faaliyetinden) para kazanmalılar, olmuyorsa -parayı başka yerden bulup- bu hizmeti vermeliler.

2. İslâm’a aykırı yayın yapan bir kuruma ve kuruluşa reklam vermek söz konusu olduğunda şu soruların cevabı aranmalıdır:

a) O yayın organı İslâm’a savaş mı açmış yoksa kendi inancı veya inançsızlığına göre yayın mı yapıyor. Birinci durumda en küçük bir destek bile caiz değildir.

b) Kuruluşa reklam verilmediği takdirde yayınına devam edebilir mi? Edemezse reklamla desteklenemez.

c) Yayın kuruluşu, Müslümanlarca satım ve tanıtımı yapılmak istenen şeyi hedef kitleye ulaştırma bakımından ikâme edilemez (yerine başkası konamaz) nitelikte midir?

d) Satımı ve tanıtımı yapılan şeyden Müslümanların elde edecekleri fayda (kamu yararı) ile, malûm yayın kuruluşuna reklam vermeden hâsıl olan zarar karşılaştırıldığında hangisi daha büyük ve daha önemlidir?

Müslümanlar reklam vermese bile yayın kuruluşu işine devam edebilecekse, onun yerine başkasını koymak mümkün değilse (aynı faydayı ve etkiyi sağlamıyorsa) ve Müslümanların elde ettikleri fayda, gördükleri zarardan daha önemli ise bu takdirde o kuruluşa reklam verilebilir."

YAZININ TAMAMI

Gündem