HDP'den "ÖTV kaldırılsın" önerisi: "ÖTV geliri 220,7 milyar, yandaşlara verilen vergi muafiyeti 335 milyar"

HDP'den "ÖTV kaldırılsın" önerisi: "ÖTV geliri 220,7 milyar, yandaşlara verilen vergi muafiyeti 335 milyar"
Meral Danış Beştaş "Merkezi Yönetim Bütçesi'nde 2022 yılında beklenen ÖTV geliri 220,7 milyar TL. Devlet bütçesinden 220 milyar TL'yi çıkarıp halkı hayat pahalılığına karşı koruyabiliriz. 2022 yılı bütçesinde yandaşlara verilen vergi istisna ve muafiyeti 335 milyar TL'dir. Bu istisna ve muafiyetin 3'te birinden vazgeçersek hem vatandaşı ÖTV'den kurtarır hem de devlet bütçesinde kaynak eksik olmaz" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, özel tüketim vergisinin (ÖTV) kaldırılmasını önererek, "Merkezi Yönetim Bütçesi'nde 2022 yılında beklenen ÖTV geliri 220,7 milyar TL. Devlet bütçesinden 220 milyar TL'yi çıkarıp halkı hayat pahalılığına karşı koruyabiliriz. 2022 yılı bütçesinde yandaşlara verilen vergi istisna ve muafiyeti 335 milyar TL'dir. Bu istisna ve muafiyetin 3'te birinden vazgeçersek hem vatandaşı ÖTV'den kurtarır hem de devlet bütçesinde kaynak eksik olmaz" dedi.

T24'te yer alan habere göre, Beştaş, bugün TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirme yaptı. Gazetecilerin, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutlayan Beştaş, Türkiye'deki basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin endeksleri paylaştı. Beştaş’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

 “Türkiye'de basın emekçilerinin sosyal ve ekonomik haklarını güvence altına alan 212 sayılı Basın Yasası'nın yürürlüğe girdiği gün bugün. Açıkçası mesleğin sorunlarının büyük olduğunu biliyoruz. Basın özgürlüğünün önündeki engeller ve bu engellerin büyümesi sebebi ile neredeyse bir kutlama günü olmaktan çıkmış. Sadece Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın aralık ayı verilerine göre 34 gazeteci ve medya çalışanı, halen farklı cezaevlerinde tutuluyorlar. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün '2021 Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre Türkiye, 180 ülke arasında 153. sırada maalesef. Freedom House, son 15 yıldan beri 'kısmen özgür' olarak nitelediği Türkiye'yi ilk kez 2021 yılında 'özgür olmayan ülkeler' kategorisinde değerlendirdi. Bunun çok önemli ve vahim bir gelişme olduğunu da ifade etmek istiyorum. 

"Hakikat peşinde koşmaktan vazgeçmeyen gazetecilerin gününü kutluyorum"

Mesleğin onurunu koruyan, kalemi yere düşürmeyen, soru sorma cesaretini hala gösteren, hakikat peşinde koşmaktan vazgeçmeyen bütün gazetecilerin gününü kutluyorum. Basın kartlı, basın kartsız gazetecilik ayırımının da Anayasa Mahkemesi kararına rağmen sürdürüldüğünü ifade etmek istiyorum. 

Anayasa Mahkemesi, 6-8 Ekim protestoları ile ilgili çok önemli bir karar verdi. Aynur Kudin kararı. Yaşam hakkı ihlalinden bu kararı verdi. Basında küçük küçük yazıldı ama hak ettiği tartışma olmadı. İktidarın istemediği bir şey. Neydi Aynur Kudin'in davası? 6-8 Ekim protestoları sırasında Viranşehir'de polis saldırısı sonucu yaşamını yitiren bir kadın. Bu ihlal kararında aslında Anayasa Mahkemesi, aşama aşama bu cinayetin üstünün nasıl örtüldüğünü çok ayrıntılı bir şekilde izah ediyor. Anayasa Mahkemesi, Aynur Kudin ile ilgili soruşturmada ve davada, bütün devletin fail olduğu cinayet ve katliamlarda sürecin nasıl yaşandığını özetler niteliktedir. 

"Bireysel Emeklilik Sistemi'nde devlet payını artıran bir teklifle karşı karşıyayız"

Bu hafta Meclis gündeminde iki konu var. Biri Plan ve Bütçe'den geçen bir torba yasa yine. Zaten Meclis'in artık bir pratiği haline geldi. Diğeri de öğretmenlerle ilgili bir teklif. Milli Eğitim Komisyonu'nda görüşülmeye başlanacak. Bireysel Emeklilik Sistemi'nde devlet payını artıran bir teklifle karşı karşıyayız. Çünkü enflasyon karşısında hızla eriyen bir para, artık ihtiyaçları karşılamaktan oldukça uzak. İktidar, sanki mucitmiş gibi kur korumalı vadeli mevduat sistemini uydurdu. Bu daha yasası çıkarılmadan ilan edilen bir şey. Yasa olmadan şu anda kur korumalı mevduat sistemi uygulanıyor. Yasadışılık artık gizlenmeden uygulanan bir sistem haline geldi. Ne yapıyorlar, 'Siz yıkın, hukuk arkanızdan gelsin' mantığı şu anda kur korumalı mevduat sisteminde uygulanıyor ve bunu uygulayanlar, talimatını verenler aslında hep birlikte suç işlediler. 

Merkez Bankası nezdinde başka bir düzenleme. Yabancı ülke merkez bankalarına ait para, alacak, mal ve varlıkların haczedilemeyeceği, üzerlerine ihtiyati tedbir veya haciz konulamayacağı yasal hükme bağlanıyor. Bu ne demek? Her fırsatta dış güçler ülkemizi bölüyor, yakıyor, yıkıyor. ‘Enflasyon onlara bağlı, çatışmalı ortam onlara bağlı’ diyorlar ama diğer yandan da bu dış güçleri rahatlatmak için inanılmaz bir Meclis mesaisi ve çalışma olduğunun da altını çizmek istiyorum. 

Şimdi AKP tipi bir öğretmen yaratma arayışı var. O alanı da dizayn etmeye çalışıyorlar. Bir kere her şeyden önce bu teklifin sendikalardan veya öğretmenlerin demokratik katılımı ile oluşmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Kamusal bir niteliği yok. 18 milyon öğrencinin, 1 milyona yakın öğretmenin çalışma koşullarının düzletilmesine, iyileştirilmesine dair hiçbir plan yok. Bir de teklifte öğretmenler ayrıştırılıyor. Nasıl? Aday öğretmen, öğretmen, uzman ve başöğretmenlik gibi bir meslek ayrıştırması yapılıyor. Bu da hem eşitsizlik doğuracak hem de çalışma barışını bozacak nitelikte bir düzenleme. 3600 ek gösterge ile ilgili düzenleme de derde deva bir düzenleme değil. Bir yıl sonra yürürlüğe gireceği söyleniyor. Bu tamamen liyakat ve tecrübeye dayalı değil.

"Her sabah yeni bir ekonomist olarak uyanıyorlar"

Her sabah yeni bir ekonomist olarak uyanıyorlar. Başekonomist, aynı zamanda sosyolog, tüccar ve dış politika uzmanı, yani her şey AKP Genel Başkanı Erdoğan, 'Bunlara göre dolar 10 TL olacak, enflasyon yüzde 30'u aşacak, bankalarımız tökezleyecekti. Ne oldu; bunların hiçbiri oldu mu' diye soruyordu. Yine ne diyorlardı, 'Hayaldi, gerçek oldu.' Evet, başekonomist Erdoğan'ın bu sözleri üzerinden tam iki yıl geçti. Döviz 10 değil, 14 TL artık. Döviz alıp satan yandaşlar için hayaldi, gerçek oldu. Enflasyon yüzde 30 değil, yüzde 36 oldu. Politika faizini düşürdüler, enflasyonu uçurdular, ama reel sektör bir tek puan bile faiz düşüşünden yararlanamıyor. Bu iktidarın hayalleri, Türkiye halkları için korkunç bir felakete dönüşmeye devam ediyor. Bu felakete dur demek için belli konularda hızlıca adım atılması lazım. Biz, muhalefet partisi olarak bu çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz. 

"ÖTV kaldırılsın"

İlk önerimiz, özel tüketim vergisine dair. Bu verginin kaldırılmasını istiyoruz. Herkes ile görüşmeye de devam ediyoruz. Merkezi Yönetim Bütçesi'nde 2022 yılında beklenen ÖTV geliri 220,7 milyar TL. Devlet bütçesinden 220 milyar TL'yi çıkarıp halkı hayat pahalılığına karşı koruyabiliriz. 2022 yılı bütçesinde yandaşlara verilen vergi istisna ve muafiyeti 335 milyar TL'dir. Bu istisna ve muafiyetin 3'te birinden vazgeçersek hem vatandaşı ÖTV'den kurtarır hem de devlet bütçesinde kaynak eksik olmaz.”

"Fotoğraf çözüm sürecinden"

“Diyarbakır Milletvekilimiz Semra Güzel basına bir açıklama yaptı. Açıklamasında da bu fotoğrafların ne zaman, nasıl çekildiğini ve nasıl bir ortamda çekildiğini ayrıntılarıyla izah etmiştir. 2014 yılında çekilen fotoğraflar bunlar. Biz de kendisinden bilgi aldık. 2014'te çözüm sürecinin olduğunu ve birçok insanın bu tür ziyaretlerde bulunduğunu, görüşmelerin resmi kanallardan gerçekleştirildiğini, hatta iktidarın bizzat içinde olduğu süreçle birlikte heyetlerin de gidip geldiğini buradan ifade etmek istiyorum. 2 gündür milletvekilimize karşı çok çirkin ve çok ileri düzeyde bir saldırı var. Yargısız bir infaz var. Milletvekilimizin çektirdiği fotoğraflar, kendisinin de ifade ettiği gibi okuldan arkadaşı olan ve aileler arasında söz kesilen sözlüsüne aittir. O dönemde ziyaret etmiştir. O dönemden bugüne 8 yıl geçmiştir. 8 yıl sonra bu fotoğraflar servis edilmiş.”

Gündem