HDP'li Oluç: "1921 Anayasası'ndaki yerinden yönetim anlayışının tesisi yeniden konuşulmalı"

HDP'li Oluç: "1921 Anayasası'ndaki  yerinden yönetim anlayışının tesisi yeniden  konuşulmalı"
HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, 1921 Anayasası'nın ruhunu konuşmanın Türkiye açısından önemli olduğunu belirterek "1921 Anayasası'nda var olan yerelden ve yerinden yönetim anlayışının yeniden tesis edilmesi tekrardan konuşulmalıdır. Çünkü kayyım atamaları nedeniyle yerel yönetimlerin demokratikleşmesi de ortadan kaldırılmıştır. Yerel demokrasinin işlemediği bir dönem yaşanmaktadır" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, Türkiye'de son zamanlarda aydın, gazeteci ve siyasetçilerin hedef gösterilerek lince maruz kaldığı bir dönem yaşandığını belirterek, "12 Eylül 1980 öncesinde de böyle saldırılar oluyordu. Ne yazık ki benzer gelişmeleri yine yaşıyoruz. Siyasetçilere ve gazetecilere saldıranlar ve azmettiriciler demokrasinin bir numaralı düşmanıdır" dedi.

Hakkı Saruhan Oluç, TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Bugünün (20 Ocak) 1921 Anayasası'nın 100’üncü yılı olduğunun hatırlatan Oluç, "1921 Anayasası Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu yolunda farklı halkların ve inançların bir arada yaşaması ve kolektif haklarının tanınması açısından önemli bir adımdı. 1921 Anayasası bir demokrasi sözü vermişti Türkiye toplumuna ve ne yazık ki bu demokrasi sözünden vazgeçildi. 1924 Anayasası ve sonrasında yaşananlarla birlikte Cumhuriyeti taçlandıracak demokrasi ile buluşulamadı. Bunda temel neden 1921 Anayasası’nın temel referanslarından vazgeçilmiş olmasıdır" dedi.

"1921 ANAYASASINDAKİ YERİNDEN YÖNETİM ANLAYIŞININ TESİS EDİLMESİ KONUŞULMALIDIR"

Yüz yıl sonra bir kez daha 1921 Anayasası'nın ruhunu konuşmanın Türkiye açısından önemli olduğunu ifade eden Uluç, "Kuvvetler ayrılığının yeniden tesis edilmesi, hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu bir rejimin yeniden tesis edilmesi ama en önemlisi 1921 Anayasası'nda var olan yerelden ve yerinden yönetim anlayışının yeniden tesis edilmesi tekrardan konuşulmalıdır. Çünkü kayyım atamaları nedeniyle yerel yönetimlerin demokratikleşmesi de ortadan kaldırılmıştır. Yerel demokrasinin işlemediği bir dönem yaşanmaktadır" diye konuştu.

Oluç, yarın Meclis'te düzenlenecek ve 3 gün sürecek sempozyumda 1921 Anayasası'nın çeşitli yanlarının tartışılacağını belirterek, "Bu sevindirici bir gelişmedir. Yeter ki 1921 Anayasası ile bugünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi arasındaki büyük çelişkinin, büyük uyuşmazlığın görülmesi kaydıyla tabii bu böyledir. Aksi takdirde 1921 Anayasası'nı kendi anlayışlarına payanda yapmalarının bir çıkış yolu olmadığını belirtmek istiyorum" dedi.

"12 EYLÜL DÖNEMİ BENZERİ GELİŞMELERLE KARŞI KARŞIYAYIZ"

Bir kez daha Türkiye’de aydın, gazeteci ve siyasetçilerin hedef gösterildiği, lince uğradığı bir dönem yaşandığını ifade eden HDP'li Uluç, şunları söyledi:

"12 Eylül öncesinde de böyle şeyler yaşanıyordu. Siyasetçi, gazeteci ve aydınların katledildiği ya da linç edildiği günleri biz atlatmıştık. Şimdi ne yazık ki tekrardan benzer gelişmelerle karşı karşıya kalıyoruz. Bu vesile ile Sayın Selçuk Özdağ’a, Orhan Uğurlu’ya, Afşin Hatipoğlu’na yaşadıkları saldırılardan dolayı geçmiş olsun diyorum. Elbette ki hedef gösterilen Karar gazetesi yazarları ile dayanışmamızı da ifade etmek istiyorum.

Türkiye’de zaten gazeteciler üzerinde korkunç saldırılar var, bunlar korkunç boyutlara ulaşmıştır. Her ne kadar İletişim Başkanlığı basın özgürlüğünün en güzel döneminin yaşandığını söylese de sadece kendi basınları için geçerlidir bu. Muhalif basın için geçerli bir durum değildir. Muhalif basın Türkiye’de, tarihinin belki de en ağır saldırılarının olduğu dönemi yaşamaktadır. En ciddi baskılarla karşı karşıyadır. Belki de tarihin en karanlık dönemini yaşamaktadırlar."

"SALDIRANLAR VE AZMETTİRİCİLERİ DEMOKRASİNİN BİR NUMARALI DÜŞMANIDIR"

Gazetecilere, aydınlara, siyasetçilere dönük saldırıların teşvik edilmesi Türkiye açısından son derece yanlış, riskli ve kesinlikle en sert biçimde kınanması gereken adımlar olduğunu ifade eden Oluç, "Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Siyasetçi konuşamazsa, canından korkarak siyaseti sürdürmeye çalışırsa; gazeteci yazmaktan korkarak işini yapmaya çalışırsa Türkiye çok daha karanlık bir dönemin içine girecektir. Bu zihniyette olanlar, bunu yapanlar, bunu hoş görenler, bunu azmettirenler emin olun ki demokratik hak ve özgürlüklerin, demokrasinin ve demokratik siyasetin bir numaralı düşmanlarıdır. Bir kez daha en sert biçimde bu tür adımları kınıyoruz" diye konuştu.

"2021 DE ÜLKEYİ FAİZ, DÖVİZ KURU VE ENFLASYON SARMALINDAN KURTARACAK BİR YIL OLMAYACAK

HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, 2021 yılının da ülkeyi faiz, döviz kuru ve enflasyon sarmalından kurtaracak bir yıl olmayacağını söyledi. Oluç, 2021'in "kara delik dönemi" olarak tarihe geçeceğini ifade etti.

Belediyelere kayyum atanmasına yönelik eleştirilerini de dile getiren Saruhan, kayyumların halkın maddi ve manevi değerlerini yok ettiklerini savundu. VAN'da önceki dönem kayyumunun yolsuzluklarını şimdiki kayyumun açıkladığını hatırlatan HDP'li Oluç, "Kayyum demek 'halkın malını mülkünü talan etmek' demektir" iadesini kullandı.

"AŞI SÜRECİNDE DE FELAKET YAŞANIYOR"

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Hakkı Sruhan Oluç, maskelerin dağıtılamadığı pandeminin ilk dönem gibi şimdi de aşı sürecinde felaket yaşandığını ifade etti. "Acıyla ve hüzünle bakıyoruz" diyen Oluç, şunları söyledi:

"İktidar bu işi ne kadar pembeye boyamaya çalışsa da ilk elden 3 milyon doz aşının yapılması ve iki doz yapılacağı için sadece 1 buçuk milyon insanın aşı olabilecek olması durumu bile zaten başlı başına felaket. O günden bugüne kadar söyledik. Risk grubunda olanlar, sağlık emekçileri ve çalışmak zorunda olanlar başta olmaz üzere en az 60 milyon insanının aşılanması gerekiyor. Bu da 120 milyon doz aşı demek. 3 milyon doz aşı geldi, 5 milyon daha gelecek deniyor. Daha sonra biraz daha gelecek deniyor, ama bu durum meselenin son derece kötü yönetildiğini Türkiye’nin sadece bir aşıya mahkum edildiğini net gösteriyor. Biz bunu eleştiriyoruz. Eleştirmeye de devam edeceğiz. Türkiye’de acil olarak aşılanması gereken milyonlarca insan var. Bu kadar ağırdan ve beceriksizce aşı işinin yapılması gerçekten iktidar açısından bir utanç vesilesidir. Aynı ilk dönemde maskelerin dağıtılmaması gibi aşı döneminde de felaket yaşanıyor."

 

 



Gündem