Her yönüyle ÇEDES projesi: Değerler eğitimini neden din görevlileri veriyor, sendikalar ve veliler ne diyor?

Her yönüyle ÇEDES projesi: Değerler eğitimini neden din görevlileri veriyor, sendikalar ve veliler ne diyor?
ÇEDES protokolüne göre projenin amacı, öğrencileri “bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı; millî, ahlaki, insanî, manevi ve kültürel değerlere göre” yetiştirmek.Proje, din görevlilerinin öğrencilere “Değerler Eğitimi” vermesinin önünü açıyor.

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” projesi kapsamında “manevi danışman” olarak görevlendirilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur'an kursu hocaları, MEB okullarındaki öğrencilere "değerler eğitimi" veriyor.

BBC Türkçe'den Fundanur Öztürk'ün haberine göre hafta sonu 17 şehirde Eğitim-Sen’in düzenlediği ÇEDES protestoları gerçekleşti, Eğitim-İş ise 15 Haziran için çağrı yaptı. Veliler ve eğitimcilerin katıldığı eylemlerin hafta boyu sürmesi bekleniyor. Öztürk haberinde projenin detaylarını şöyle aktarıyor:

Projenin detayları ne?


ÇEDES protokolüne göre projenin amacı, öğrencileri “bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı; millî, ahlaki, insanî, manevi ve kültürel değerlere göre” yetiştirmek.

Proje, din görevlilerinin öğrencilere “Değerler Eğitimi” vermesinin önünü açıyor. Okullarda, değerler eğitimi verilmek üzere “değerler kulübü” kurulması ve katılımcı öğrencilerin “temsilci öğretmenler” tarafından belirlenmesi öngörülüyor.

Projenin merkezleri arasında Diyanet gençlik merkezleri, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı gençlik merkezleri ve MEB’e bağlı resmî okullar yer alıyor.

Din görevlileri çocuklara eğitim vermek için yetkin mi?


2021 yılında imzalanan ÇEDES protokolünde yalnızca ortaokullar ve imam hatip okulları proje kapsamındayken, 2023 yılında imzalanan ek protokolde proje, erken yaştaki ilkokul öğrencileri dahil tüm öğrencileri kapsayacak şekilde genişletildi.

ÇEDES’e yapılan itirazların başında, pedagojik formasyonu bulunmayan din görevlilerinin çocuklara yetkinlikleri dışında “değerler eğitimi” vermesi geliyor.

Çocuklar ve gençler üzerinde yapılan çeşitli araştırmalar, erken yaşta verilen dini eğitimin çocukların hayal güçlerini baskıladığını; bağımsız ve eleştirel düşünebilme becerilerini engelleyici nitelikte olduğunu ortaya koyuyor.

Ayrıca 7 yaş altındaki çocuklara verilecek eğitimin soyut kavramlar üzerinden değil, somut uygulamalar ve interaktif yöntemlerle işlenmesi gerektiği belirtiliyor. Din görevlilerinin ise bunu sağlayabilecek bir pedagojik formasyonu bulunmuyor.

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, din görevlilerinin okullarda ya da okul dışı etkinliklerde değerler eğitimi vermesinin son derece tehlikeli olduğunu söylüyor: “Pedagojik eğitimi olmayan, çocuklara nasıl yaklaşacağını bilmeyen kişiler güya değerler eğitimi veriyor. Uygulamada görüyoruz ki finali cami ile bitiyor, muhakkak dini içerikli ahlaki söylemler geliştiriliyor. Kaldı ki değerler bir bütündür ve bu eğitimi pedagojik eğitim almış öğretmenler verir.”


Proje gönüllülük esasına dayanıyor

Sendikaların verdiği bilgiye göre, bu projenin okullarda ne kadar yaygınlaştığı henüz net değil.

Özbay, ÇEDES projesi İzmir’le gündeme gelse de her yerde il/ilçe müdürlükleri tarafından okullara yazı gittiğini söylüyor. Bu resmî yazının ardından okul müdürleri projeden sorumlu öğretmenleri belirliyor, öğrenci ve velilere yönelik tanıtım ve bilgilendirme çalışmaları yapıyor.

Protokolde, öğrencilerin ÇEDES kapsamındaki tüm çalışmalara “gönüllülük esasına göre” katılım sağlayacağı belirtiliyor.

“Gönüllülük esasına dayandığı söylense de kamu otoritesinin bir dayatmasıdır” diyen Özbay, velisinden rıza belgesi alınmayan hiçbir öğrencinin ÇEDES etkinliklerine götürülemeyeceğini belirtiyor:

Eğitim Bir Sen Genel Başkan Yardımcısı Talat Yavuz ise ÇEDES kapsamındaki faaliyetlerin gönüllülük esasına dayandığını ve “özgürlükler kapsamında” değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor.

Çocuklar için Kur-an kursları ve yaz etkinliklerinin bir ihtiyaç olduğunu ve ailelerin bunu talep ettiğini söyleyen Yılmaz, “Bu etkinliklerin okullarda ve Diyanet personeli tarafından yapılmasının son derece normal olduğunu düşünüyorum” diyor.


Türkiye’nin çeşitli kentlerinde ÇEDES’e karşı sokağa çıkan veliler, çocuklarının değerler eğitimini öğretmenlerden almasını talep ediyor.

Veli-Der Genel Başkanı Ömer Yılmaz, laiklik ilkesine aykırı bu uygulamayı kabul etmediklerini dile getiriyor ve “Yasaların uygulanmasını talep ediyoruz” diyor.

Eğitim-Sen ve Eğitim-İş, ÇEDES protokolünün iptali ve yürütmenin durdurulması istemli dava açtı.

Eğitim-İş, ÇEDES’in hem bir kanunla belirlenen bir uygulama olmaması, hem de laik ve bilimsel eğitimle tezat olması bakımından Anayasa’nın 42. Maddesine aykırı olduğunu savunuyor.

Yine Anayasa’nın 128. Maddesi gereği, bir alandaki kamu hizmetinin o alandaki kamu idaresi ve memurlarınca görülebileceğinin altı çiziliyor.

“Yargının emsal kararlar itibarıyla ‘Eğitimin üçüncü kişi ve kurumlara devredilemeyeceği’ vurgusuyla protokolü iptal etmesi sürpriz olmayacaktır.”

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ise ÇEDES ile ilgili sorularımıza haber yayımlanana dek yanıt vermedi.

Gündem