Hrant Dink: Karanlıkta kalan cinayetin kilit isimleri

Hrant Dink: Karanlıkta kalan cinayetin kilit isimleri
Hrant Dink cinayeti davasının bir numaralı sanığı Ogün Samast'ın tahliye olması, yargılama sürecinde gündeme gelen isimleri akıllara getirdi. Peki Dink cinayetinin önemli sanıkları kimlerdi?

2022/10/30/dw-serit.jpg

Alican Uludağ

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'i İstanbul'un Şişli ilçesinde Halaskargazi Caddesi'nde 19 Ocak 2007 tarihinde vurarak öldürenOgün Samast'ın tahliye edilmesi tepkilereneden oldu. Hrant Dink davasında yaşananları yeniden gündeme getiren tahliye sonrası Ogün Samast'ın nerede olduğu bilinmiyor. Dink Ailesi'nin avukatı Bahri Bayram Belen, tahliye kararına ilişkin "Ailenin acıları tazelendi" açıklamasını yaptı. Dink Ailesi'nin cinayetle ilgili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2 Temmuz 2007'de başlayan hukuk mücadelesi yaklaşık 16 yıldır hâlâ sürüyor. DW Türkçe, Karmaşık bir hukuk sürecinin yaşandığı, karanlık ilişkilerin de ortaya çıktığı Hrant Dink cinayetine ne mercek tuttu.

Hrant Dink

15 Eylül 1954 tarihinde Malatya'da dünyaya gelen Dink, anne ve babasının boşanması nedeniyle İstanbul'da Ermeni yetimhanesinde büyüdü. Agos Gazetesi'ni 1996 tarihinde kurdu ve yayın yönetmenliğini üstlendi. Dink, ölümünden önce gazetede kaleme aldığı yazılar nedeniyle hedef alınmaya başlanmıştı. 6 Şubat 2004 tarihindeki yazısında Sabiha Gökçen'in Ermeni kökenli olabileceğini yazdı. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı, Dink aleyhinde bir açıklama yaptı. Dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergün Güngör de MİT'in talebi üzerine Dink'i valiliğe çağırarak uyardı. Bu görüşmede Güngör'ün yanında iki MİT görevlisi de vardı. 13 Şubat 2004 tarihindeki bir yazısı nedeniyle TCK'nın 301. maddesi kapsamında "Türklüğü aşağılamak" suçundan dava açıldı. Bilirkişi raporuna rağmen Dink, 6 ay hapis cezasına çarptırıldı ve karar ertelendi. Hrant Dink, öldürülmeden önce kaleme aldığı son yazısında, "Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce" dedi. 19 Ocak 2007 tarihinde İstanbul Şişli'de Agos'un bulunduğu caddede tetikçi Ogün Samast tarafından öldürüldü.

Ogün Samast

Cinayet için özel seçildi. Arkasından yanaştığı Hrant Dink'i 3 kurşunla öldürdü. Cinayeti işlediğinde başında beyaz bere vardı. Olay tarihinde 17 yaşında olan Samast, "çocuk" olduğu için ağırlaştırılmış müebbet hapis yerine indirimle 21 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Olay yerinden kaçan Samast, babasının ihbarı üzerine İstanbul'dan Trabzon'a giderken Samsun Otogarı'nda yakalandı.

Ogün Samast

Ogün Samast Fotoğraf: DHA

Samsun Emniyeti'ne götürülen Samast ile jandarma görevlileri, "Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez" yazılı Atatürk posteri önünde, Türkiye bayrağı ile "hatıra" fotoğrafı çektirdi. Bu ana ilişkin görüntülerde polisler ise "Abine şöyle güzel bir poz ver, hem de gülerek bir poz ver", "Aslanım benim, aferin Ogün" dedi. Emniyette ilk sorgusu yapılan Samast, Yasin Hayal'in adını verdi. "Tasarlayarak kasten öldürme" suçundan 21 yıl 6 ay, "yasak silah taşımaktan" 1 yıl 4 ay olmak üzere toplam 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan Ogün Samast, cezaevinde de bir gardiyanı yaraladığı gerekçesiyle 2 yıl 36 ay 10 ay hapis cezası aldı. Tüm cezanın infazını tamamlayan Samast'ın 15 Ekim'de şartlı tahliyesine karar verildi. Trabzon'a dönmeyen Samast'ın şu an nerede olduğu bilinmiyor.

Yasin Hayal

Cinayetin en kritik isimlerinden. 2004 yılında Trabzon'da MC Donalds şubesine el yapımı bomba atarak 6 kişinin yaralanmasına neden oldu. Ancak bu eylemi "terör" kabul edilmedi. 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. 11 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. Bu olaydan sonra Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube'nin takibine girdi. İnfaz yasası uyarınca cezası 22 aya düşen Hayal, bir daha cezaevine girmedi. Ogün Samast'ı azmettirdiği tespit edilen Hayal, yine Samast'a cinayet silahını ve mermileri teslim etti. Cinayetin ardından gözaltına alınan Hayal, "tasarlayarak öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, "silahlı suç örgütü kurmak ve yönetmek" dahil çeşitli suçlardan 14 yıl 22 ay 75 gün cezasına çarptırıldı. Hayal, cezaevinden yeni bir infaz indirimi yasası çıkmazsa en erken 25 Temmuz 2047 tarihinde tahliye olacak. Hayal'in eniştesi Coşkun İğci, Jandarma İstihbarat'a çalışıyordu. Hem İğci hem de Erhan Tuncel cinayetten önce Dink'in öldürüleceğini Emniyet ve Jandarma'ya bildirdi. Ancak hiçbir önlem alınmadı.

Erhan Tuncel

Hrant Dink cinayetini azmettirmek dahil birçok suçtan toplam 96 yıl 6 ay ağır hapis cezası alan "Büyük abi" lakaplı Erhan Tuncel, 26 Temmuz 2040 tarihinde tahliye olacak. Bu cezanın içinde Trabzon'daki McDonalds'ın bombalanması eylemi de yer aldı. Cinayetin organizasyonunda rol alan Tuncel, 17 Kasım 2004 tarihinde Trabzon İstihbarat Şube tarafından "yardımcı istihbarat elemanı" olarak kullanılmaya başlandı. 17 Şubat 2006'da Dink'e yönelik eylem yapılacağı bilgisini Trabzon Emniyeti'ne verdi. Bu görevi, cinayetten önce 23 Kasım 2006 tarihinde son buldu. Mahkeme kararında Tuncel'in cinayetten önce Dink'e ilişkin araştırma yaptığı, olaydan sonra da Yasal Hayal'i sakladığı ifade edildi.

Ramazan Akyürek

Cinayetten önce Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nü Ramazan Akyürek yapıyordu. McDonalds saldırısından 24 gün sonra Erhan Tuncel'i "yardımcı istihbarat elamanı" olarak kullanan Akyürek, Haziran 2006'da Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'na getirildi. Bu cinayetten yargılanan Ramazan Akyürek, "Başkasını araç olarak kullanmak suretiyle adam öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsine, "resmi belgeyi yok etmek” suçundan 5 yıl 7 ay 15 gün hapsine, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Kararda, cinayetin işleneceğini Trabzon Emniyeti'nin bildiği, Akyürek'in cinayeti önlemek yerine cinayetten sonra kayıtları sildirdiği belirtildi. Akyürek, Gülen yapılanması kapsamında meslekten ihraç edilmiş ve bu kapsamda yargılandığı davada ceza almıştı.

Ali Fuat Yılmazer

Dönemin İstihbarat Daire C Şube Müdürü. "Başkasını araç olarak kullanmak suretiyle adam öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "resmi belgeyi yok etmek" suçundan da 4 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Gülen yapılanmasında yer aldığı gerekçesiyle meslekten ihraç edilen Yılmazerde bu kapsamda yargılandığı davadan ceza almıştı.

Ali Öz

Dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı. "Başkasını araç olarak kullanmak suretiyle insan öldürmek" suçundan 25 yıl ve "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 3 yıl 4 ay hapis cezası aldı.

Engin Dinç

Dink cinayetinden 7 ay öncesine kadar Trabzon Emniyet İstihbarat Şube Müdürüolarak görev yaptı. Cinayeti haber kanallarından öğrendiğini iddia etti. Yasal Hayal grubunun Dink'i öldüreceğini biliyordu ancak iddianamede göre "önlem almamakla" suçlandı. Dava sonucunda Dinç hakkında "İhmali davranışla kasten öldürmek" suçundan beraat, "Kamu görevlisinin görevi ihmal" ve "Kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması" suçlarından ise zaman aşımı nedeniyle düşme kararı verildi. Dinç, cinayetten sonra İstihbarat Daire Başkanlığı, Konya Emniyet Müdürlüğü ve son olarak Ankara Emniyet Müdürlüğüne atandı.

Celalettin Cerrah

Dönemin İstanbul Emniyet Müdürüydü. Dink'in güvenliğinin sağlanmamasından sorumlu tutuldu. Cerrah ise mahkemede gereken önlemleri aldığını ancak Dink'in öldürüleceğine dair istihbaratı içeren F4 raporunun kendisinden saklandığını öne sürdü. Yargılandığı davada Engin Dinç gibi beraat ve zamanaşımı kararlarıyla kurtuldu.

Reşat Altay

Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü. "Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek ve görevi kötüye kullanma" suçlarından Hrant Dink davasında yargılanan Altay, beraat etti. Reşat Altay'ın adı geçmişte Susurluk ve 16 Mart Katliamı davalarında da gündeme gelmişti. 16 Mart 1978 tarihinde İstanbul Üniversitesi'nin Beyazıt Meydanı'ndaki kapısının önünde meydana gelen bombalı saldırıda 7 öğrenci hayatını kaybetmiş, bu sırada polis amiri olan Altay öğrencileri korumamakla suçlanmıştı. Mafya-emniyet-siyaset üçgenini ortaya çıkaran Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde görev yaptığı sırada da telefon görüşmeleri gerçekleştirdiği tespit edilmişti.

Alican Uludağ 2008'den bu yana gazetecilik yapan Alican Uludağ, yargı ve insan hakları gibi konulara odaklanıyor.

Gündem