İngiltere’de ‘Nehirden denize özgür Filistin’ sloganı antisemitik görüldü
ESRA TOKAT
Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim'de İsrail'e karşı "Aksa Tufanı" isimli bir operasyon başlattı. Kısa bir süre sonra operasyona Filistin'deki pek çok grup destek verdi. İsrail ise yaşananların ardından 'resmen savaş' hali ilan etti. Bölgede karşılıklı çatışmalara karşılıklı takaslar nedeniyle ara verildi. Ancak bu süreçte İsrail'in başta Gazze olmak üzere Filistin'deki hastanelere saldırı düzenlemesi de büyük tepki topladı.
Dünyanın pek çok yerinde İsrail’e karşı eylemler yapıldı. İngiltere’nin başkenti Londra’da yüz binlerce insanın düzenlediği bu eylemlere katılan ve yaklaşık 18 yıl önce Türkiye’den İngiltere’ye göç eden Tuğba İyigün, İngiltere hükümeti tarafından ‘sakıncalı’ bulundu.
Sosyal medya paylaşımı soruldu
Ekim ve Kasım ayında düzenlenen Londra’daki Filistin’e destek eylemlerine katılan Tuğba İyigün, eyleme ait görüntüleri sosyal medya hesabından da paylaştı. Bunun üzerine 19 Kasım’da İyigün’ün evine giden İngiliz polisleri İyigün’e 11 Kasım’da öğretim gördüğü York Üniversitesi’nde yapılan eylemi ‘Nehirden denize özgür Filistin’ paylaşımını sordu.
Slogan ‘antisemitik’
Polisler söz konusu ifadenin ‘İngiltere İçişleri Bakanlığı’nca Yahudilerin gördüğü bir yerde sergilenmesi halinde antisemitik kabul edilebileceği’ni söyledi ve İyigün’ü İngiltere’de aşırılıkla mücadele stratejisi olarak 2015’te uygulama giren ve ve kamu yöneticilerine radikalleşme eğilimi olan kişileri "belirleme ve bildirme" zorunluluğu getiren Prevent programına katılmaya çağırdı.
'Bu devletin kurumsallaşmış ırkçı bir davranışı'
Konuya dair Kısa Dalga’ya konuşan İyigün, “Onlar bir daha Filistin’e destek eylemlerine katılmamak için bu baskıyı uyguluyorlar. Öte yandan ‘Nehirden denize özgür Filistin’ antisemitik, Yahudi karşıtı bir ifade değil. İngiltere’de yüz binlerce insan bu sloganı haykırdı. Herkesin evine tek tek gidip bu şekilde taciz mi ediyorlar? Bu sistemli bir baskı aslında. ‘Prevent’ programı terörle mücadele programı ve onlara göre insanların radikalleşmesini önlüyor. Bu program daha çok azınlıklara karşı uygulanıyor. Bu devletin kurumsallaşmış ırkçı bir davranışı" dedi.
Mektup gönderdi
Öte yandan İyigün, Metropoliten Polis Teşkilatı’na da bir mektup gönderdi ve şunları sordu:
- “Beni ziyarete gelen görevliler kimdi, hangi departmandandı ve hangi görev/kapasite kapsamında beni ziyaret ediyorlardı?
- Polis neden İçişleri Bakanlığı'nın görüşlerine atıfta bulunarak tamamen hukuka uygun ve hiçbir şekilde Yahudi karşıtı olmayan bir ifade hakkında beni sorguya çekiyordu? Bu, daha çok, eğer bu tür açıklamalar yapılırsa, İçişleri Bakanlığı'nın sanki ben 'yabancı'ymışım gibi bana karşı işlem başlatabileceği yönünde bir uyarı gibi geldi; bu, aksanım nedeniyle oluşmuş bir görüş olabilir. Filistin'in kötü durumunu destekleyen, normalde tamamen yasal ve barışçıl aktivizmi susturmaya yönelik bu girişimi takdir etmedim.
- Polis, daha önce iş yerime gelip bana sorular sorduğunda ve yorumlarımın/görüşlerimin beni terörist/terör riski altında saydığını düşünmediklerini itiraf ederken neden benden bir Önleme sevk formu doldurmamı istedi? Bir Prevent sevki yapıldı mı veya memurların evimi ziyaret etmesinden sonra Prevent sevkinden vazgeçildi mi?
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.