MASAK raporuna göre IŞİD'lilerin para transferi yaptığı şirketin sahibinden "Google reklamı" savunması

MASAK raporuna göre IŞİD'lilerin para transferi yaptığı  şirketin sahibinden "Google reklamı" savunması
10 Ekim Ankara Garı katliamına ilişkin firari sanıklar yönünden Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde süren davanın 14. duruşması yapıldı. MASAK raporunda IŞİD'lilerin para transferi yaptığı belirtilen Crayon isimli şirketin sahibi Mehmet Berki Kanalp, bu para transferini "Yüzde 100 Google reklamı parasıdır" diye açıkladı. Avukat Erkan Ünüvar ise duruşma sonrası yaptığı açıklamada, "Emniyet yetkililerine açık çağrı yapıyoruz. Firari sanıkları yakalayın, hepimiz tehdit altındayız. Acun Ilıcalı’dan Kemal Kılıçdaroğlu’na kadar herkese karşı eylem yapma planları yapan örgütle karşı karşıyayız” dedi.

10 Ekim Ankara Garı katliamına ilişkin firari sanıkların ve insanlığa karşı suçtan Erman Ekici’nin Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın 14. duruşması yapıldı.

Mahkeme başkanı, IŞİD’in Adıyaman hücresinin yöneticisi Mustafa Dokumacı’nın eşi Ulkar Mammadova’nın tanık olarak dinlenmek üzere hazır edilmesi için yazılan müzakereye gelen yanıtı okudu. Mahkeme başkanı, İstanbul’da ikamet ettiğinin tespit edilen Mammadova’nın adresinde bulunamadığını açıkladı.








Duruşmada, MASAK raporlarında IŞİD'lilerin şirketine para transfer ettiği tespitine yer verilen Mehmet Berki Kanalp, SEGBİS aracılığıyla tanık olarak dinlendi. Kanalp'e mahkeme başkanı, IŞİD'lilerin isimlerini okudu; Kanalp, bu isimleri tanımadığını söyledi. Kanalp, mahkeme başkanının "MASAK raporlarında ismin geçiyor" sorusuna, "Nerede geçiyor, ben de şaşırdım duyunca" diye yanıt verdi.

Mağdur avukatları, MASAK'ın raporuna göre Kanalp'in hesabına IŞİD'li Muhammed Zana Alkan'ın para transfer ettiğini söyledi. Kanalp, Crayon isimli bir şirketinin olduğunu ve dijital reklam hizmeti verdiğini söyleyerek, "Google reklam hizmeti ve sosyal medya yönetimi yapıyoruz. Dijital ajansız biz" dedi.

Kanalp, hangi hizmet karşılığı bu paranın veriliği sorusunu, "Google reklam hizmeti vermişizdir. Parayı yatıran başkasıdır muhtemelen. Firma ismi verilirse çıkartırız" diye cevapladı.

Kanalp, Bursa'da Google'ın tek partneri olduklarını ve büyük işler yaptığını aktararak, "Faturalı iş değilse kaydımız yoktuk. Domain olursa buluruz. Parayı hangi reklam hizmeti karşılığında yatırdığını çıkarırız. Miktar ufak miktar. Bizim reklam bütçelerimiz daha büyük miktarlar. Şuna eminim; bu yatırılan para yüzde 100 Google reklamı parasıdır" diye konuştu.

"ONLARLA İŞ YAPTIĞIMI BİLSEM ZATEN YAPMAM, KENDİME YEDİREMEM"

Kanalp, mahkeme başkanının "Bu şahıslar IŞİD yönetici olduğu bilinen şahıslar. Bunların ne gibi reklam faaliyeti olabilir" sorusuna şöyle yanıt verdi:

"Sanmıyorum. Kime hizmet verdiğimizi söyleyeyim. Halı yıkamacı, oto kiralama, ev kiralama gibi şahıslara hizmet veriyoruz. Zaten belirtilen tarihte de iki arkadaşım öldü. Biri İnegöl, biri Antalya'dan. Zaten onlarla iş yaptığımı bilsem kendime yediremem. Onlara web sitesi yaptığımızı hatırlamıyorum, zaten yapmam. Zaten ilkesel olarak siyasi taraftan gelen talepleri de kabul etmiyoruz."

Kanalp, kendisinin ziraat mühendisi olduğunu ve daha önce Gürdoğan Kimya isimli firmada çalıştığını söyleyerek, "Oradan da istifa ettim. Eşimin kurmuş olduğu Crayon firmasına geldim. Eşim kurmuştu ancak benim firmamdı" dedi.

"DALGA GEÇER GİBİ GÜLÜYOR"

Kanalp'ten sonra duruşmaya Kocaeli Cezaevi'nden SEGBİS ile bağlanan Erman Ekici, şunları belirtti:

"Avukatlar, benim aileme kira yardımı yapıldığını söylediler. Benim ailem kirada oturmuyor. Kayınbabam ile beraber oturuyordu. O sizin harcımız avukat olarak. Dalga geçer gibi gülüyor yine avukatlar her duruşma. Ben sulh cezada yargılandım, ceza aldım; her duruşma ayrı kişi çıktı. Sadece Ebu Talha ismi geçiyor diye yargılandım. Talip Akkurt'un Türkiye'deki adresiyle ilgili talebim olacak. Yani bu kadar yakalanan kişi Ebu Talha'dan bahsediyor. Bana Ebu Talha olmamı oğlumun adından dolayı söylüyorlar. Oysa bizim dosyanın içinde adı Talha olan kişiler vardı. Aynı dosyanın içinde Talha isimli kişiler vardı, ona bir kez sorulmadı. Kim bu Ebu Talha? Bahsedilen Yunus Durmaz, Ebu Talha derken aynı evrakın içinde dört kişiden bahsediyor. Sadece Ebu Talha'nın karşısında ismi yok. Oysa Yunus Durmaz beni tanıyor. Ebu Talha'nın karşısına da benim ismimi yazardı."

MAĞDUR AVUKATLARI DOSYAYA İLİŞKİN BEYANDA BULUNDU

Katliam mağdurlarının avukatlarından Gülşah Kaya, IŞİD’li Kasım Güler’e ilişkin, “Onun Türkiye sorumlusu olmadığını verdiği ifadelerden anlayabiliyorum. Ona, LGBTİ’lere saldırı düzenlemesi emrediliyor. Düzenleyemedikleri için görevden alınıyor, affı isteniyor” dedi.

Kaya, MİT’in IŞİD’lilere operasyon düzenleyebildiğini ve kimin nerede olduğuna ilişkin bilgileri olduğunu kaydederek, “Birkaç celsedir firari sanıkların bir kısmının Suriye’deki kamplarda olduğunu, MİT’in de sınır dışı operasyonlar yaparak kimi sanıkları Türkiye’ye getirdiğini söylemiştik. Kasım Güler’de de gördük ki MİT bu operasyonları yapabiliyor. MİT, aynı operasyonları dosyanın firari sanıkları için neden yapmıyor” diye konuştu.

Kaya, Güler’in verdiği ifadeyi aktararak, “Önemli, ilk defa örgüt şemayı çiziyor. Bu şemanın dosyanın sanıkları açısından da önemi var. Üyelik mi, yöneticilik mi yargılamalarına ilişkin” dedi.

“EYLEM HAZIRLIĞINDAKİ SANIKLAR YAKALANMALI”

Kaya, Güler’in ifadesiyle IŞİD’in yakalanamayan örgüt üyelerinin eylem hazırlığı içinde olduğunun anlaşıldığını dile getirerek, “Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu’na ve çok sayıda kişiye yönelik hazırlık içinde olduğunu söylüyor. Firari sanıkların yakalanmasının önemini bu noktada söylemek istiyoruz” diye konuştu.

Kaya, Güler’in 10 Ekim katliamı sanıkların ailelerine yapılan maddi yardımlardan da bahsettiğini de anımsatarak, Güler’in tanık olarak dinlenmesini talep etti.

Avukatlardan Gamze Gökoğlu ise dosyada sanık olarak yer alması gereken kişiler hakkında takipsizlik kararı verildiğini hatırlattı. Dokumacı’nın Türkiye’de gerçekleştirilen katliamları gerçekleştiren canlı bombaların eğitilmesinden sorumlu olduğunu söyleyen Gökoğlu, bombacıların ailelerinin ifadesini aktardı.

Gökoğlu, canlı bombaları Suriye’ye götüren kişinin Mustafa Dokumacı olduğunu yönündeki ifadeleri açıklayarak, “Dinlenen kadınların ifadelerinde de ayrıca Dokumacı’nın Suriye’deki pozisyonunu anlatıyor. Tüm bu ifadelerden Dokumacı’nın 2013-2015 yıllarında özellikle Adıyaman bölgesinden sorumlu olduğunu ve burada canlı bomba yetiştirme, eleman ve lojistik teminine dair talimatlar verdiğini ve örgüt içindeki hiyerarşisinin yükseldiğini görüyoruz” diye konuştu.

"BASİT ÜYE GİBİ GÖSTERİLMEK İSTENİYOR"

Avukat Eylem Sarıoğlu, IŞİD yöneticilerinden Nusret Yılmaz’ın 10 Ekim katliamının ardından Gaziantep’te olduğuna ilişkin MİT’in tespiti olduğunu, ancak Yılmaz hakkında yakalama kararının ancak kasım ayında çıkarıldığını belirtti. Sarıoğlu, “Firari sanıklardan Nusret Yılmaz hem 10 Ekim katliamı hem de yargılandığı diğer dosyalarda ortaya çıkan yöneticilik faaliyetlerine rağmen dosyamızda ısrarla basit bir üye gibi gösterilmek isteniyor” dedi.

Avukat Senem Doğanoğlu, IŞİD’liler hakkındaki MASAK raporları hakkında konuştu. Doğanoğlu, IŞİD’in üyelerinin eşlerine para yardımı yaptığını söyleyerek, “IŞİD'lilerin mal varlıklarına ilişkin dosyaya gelen MASAK raporlarında, kendi deyimleriyle ‘esir ve şehit aileleri’ne dönük yardımların ve örgütün mühimmat alımının nasıl finanse edildiği ve kamplarda bulunan IŞİD'li kadınlar için toplanan paralarla ilgili detaylı belgeler var” diye konuştu.

Doğanoğlu, IŞİD’lilerin Türkiye’deki para transferinde döviz şirketlerini kullandığını belirterek, “Türkiye’de döviz ağı kurulduğuna dair tespitler yapıldı” dedi. Doğanoğlu, IŞİD’in kayıtlı silahları aldığını “2015’te Lübnan’dan patlayıcı ticaretine ilişkin kayıtlar var. Kayıtlı ticaret malı bunlar” diye açıkladı.

Avukat Candan Duğrul Kadıyoranoğlu, katliama ilişkin ihmali olduğundan şüphelenilen kamu görevlilerine ilişkin rapor hazırlayan Mülkiye müfettişlerinin tanık olarak dinlenmesi gerektiğini söyleyerek, Anayasa Mahkemesi’nin müfettişlerin raporunun önemini anlatan başka bir emsal kararını aktardı ve mahkeme başkanına kararı verdi.

"EMNİYET SADECE ADRESTE BULAMADIKLARINI TUTANAK ALTINA ALMIŞ"

Avukat Erkan Sabri Ünüvar ise firarilerin yakalanması talebini yineleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu firariler, yakalanmadıkları için hala faaliyetlerine devam ediyor. Hatta bazıları örgütte yükseldiler. Türkiye’de eylem hazırlığındalar. Emniyete son durumlarını yazdık, fakat emniyet sadece adreslere gitmiş ve adreslerinde bulunamadıklarına dair tutanak yazmış. Ne MİT’in ne İçişleri’nin ne de emniyetin bu konuya ilişkin yaptığı bir şey yok. Bu anlamda yapmamız gereken çok şey var, bu yüzden birçok talebimiz var ancak reddediliyor.”

Taleplerinin çok somut olduğunun ifade eden Ünüvar, “Bu firariler hala örgütte aktifler. Bir an önce bizim firari sanıkların iletişim araçlarına dair bilgi edinmemiz gerekiyor” dedi. Ünüvar, mahkemenin Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT ve Jandarma İstihbarat Başkanlığı’na ayrı ayrı yazı yazmasını talep etti.

Bir sonraki duruşma gönü olarak 12 Mayıs 2022 tarihi belirlendi. 

"HERKESE KARŞI EYLEM YAPMAYI PLANLAYAN ÖRGÜT"

Duruşmanın ardından katliamda hayatını kaybedenlerin aileleri ve yaralıların kurduğu 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun, Ankara Adliyesi önünde açıklama yaptı. Coşgun, “Artık katliamlardan sonra insanlar adalet talep etmekten vazgeçmeyecekler. Evimizde yas tutup sesimizi çıkarmadan bize dayatılan adaletsizliği içimize sindirmeyeceğiz” dedi.

Avukat Erkan Ünüvar ise firari IŞİD’lilerin halen örgüt çalışmalarını sürdürdüğünü belirterek, “Ömer Deniz Dündar’ın Türkiye sorumlusu olarak Türkiye’de eylem yapmaya çalışan hücreleri yönlendirdiği anlaşılıyor, gelen belge ve ifadelerden. Emniyet yetkililerine açık çağrı yapıyoruz. Firari sanıkları yakalayın, hepimiz tehdit altındayız. Acun Ilıcalı’dan Kemal Kılıçdaroğlu’na kadar herkese karşı eylem yapma planları yapan örgütle karşı karşıyayız” diye konuştu.

NE OLMUŞTU

Ankara Tren Garı kavşağında siyasi parti ve emek meslek örgütlerinin çağrısıyla 10 Ekim 2015’te düzenlenen Barış Mitingi’ne IŞİD tarafından çifte canlı bomba saldırısı düzenlenmişti. 69 kişi olay yerinde olmak üzere toplamda 103 kişi ve iki saldırgan hayatını kaybetmişti. Saldırıda 500’den fazla kişi de yaralanmıştı.

Saldırıya ilişkin Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 36 kişi hakkında dava açılmıştı.
Tutuklu 19 sanıktan 9'una ‘anayasal düzeni ihlal’, ‘kasten öldürme’ ve ‘öldürmeye teşebbüs’, 9 sanığa ise ‘örgüt yöneticiliği, üyeliği, patlayıcı madde bulundurmak, temin etmek’ gibi suçlardan cezalar verildi.

(TAMER ARDA ERŞİN/ANKA)

Gündem