İSO Başkanı Bahçıvan: Beklenen Marmara depremi Türkiye'nin milli gelirinin yarısına etki edecek

İSO Başkanı Bahçıvan: Beklenen Marmara depremi Türkiye'nin milli gelirinin yarısına etki edecek
"Kabul edelim ki, bugün ne Türkiye’nin ne de İstanbul’un; bilim dünyasının beklediği ‘Büyük İstanbul Depremi’ne hazır olduğunu söylemek çok zor" diyen İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan, deprem konusunun Türkiye'nin en temel sorunu olduğunu vurguladı.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, odanın şubat ayı olağan toplantısında konuştu.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin çok ağır yıkım yarattığını belirten Bahçıvan, mart ayı içinde Antakya kent merkezinde bin konteynerlik İSO Yaşam Kenti kuracakları bilgisini paylaştı.

Deprem bölgesinin ülkenin çok önemli bir üretim üssü olduğunu söyleyen Bahçıvan, "Fabrikalarımızın şu anda ne kadarının hasarlı olup olmadığı konusu inceleniyor. Tabii ki yıkım olan fabrikalarımızın makine parkında ciddi problemler yaşayan sanayicilerimiz de olacak. Bir kere bunların ne kadar zamanda üretime geri döneceği konusu da önemli" dedi.

Bahçıvan, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 ilin Türkiye ekonomisindeki ağırlığına ilişkin şunları söyledi:

"Bu illerimizin toplam nüfusumuzdaki payı yüzde 16,4 düzeyinde. Benzer bir oran istihdam için de geçerli. Büyük felaketten etkilenen illerimizin Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) içindeki payı 2021 yılı itibarıyla yüzde 10’a yakın. Bölgenin Türkiye ekonomisindeki ağırlığında tarım ve hayvancılık öne çıkmakta. Açıklanan son verilere göre, 11 ilimizin tarımsal üretim değeri içindeki payı da yüzde 16’lar civarında. Bölgenin sanayimiz içinde de hafife alınamayacak bir ağırlığı bulunmakta. Bölgemizin imalat sanayi katma değeri içindeki payı 2021 yılı rakamlarıyla yüzde 11,5. Ve yine geride bıraktığımız 2022 yılında imalat sanayi ihracatımızın yüzde 8’inden fazlası bu bölgemizden yapılmış."

"Önemli bir ekonomik etkisi var"

11 ildeki toplam girişim sayısının ülkenin yüzde 12’sini oluşturduğunu, Türkiye’nin 500 büyük ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşu araştırmasına göre 2021'de deprem bölgemizden 153 firmanın bulunduğunu aktaran Bahçıvan, "Hiç şüphesiz Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerin tedarik zincirlerinde yarattığı aksamalar, neden olduğu altyapı, fiziki sermaye ve işgücü kayıpları, üretim ve tüketim harcamalarına olumsuz etkisi ve daha birçok faktör göz önüne alındığında önemli bir ekonomik etkisinin olduğu son derece açık" dedi.

"Birinci önceliğimiz şehir ekonomisinin yeniden canlanması"

Deprem bölgesinden başka şehirlere yoğun bir göç yaşandığını hatırlatan Bahçıvan, "İşte bu noktada vurgulamak isterim ki; deprem bölgesinde yaşam alanlarının yeniden hızlıca kurulması birçok açıdan önemli olduğu gibi üretim hayatı açısından da önemli. Kalıcı konutlar inşa edilinceye kadar geçici konutlarla o şehirlerin tekrar ekonomik ve sosyolojik yönden yaşamlarını döndürmeleri adına çok ciddi bir uğraş vermek zorundayız ki şehir ekonomileri tekrar canlansın. Şehirlerin üretim birikimleri kaybolmasın. O sanayi tesislerimizin yıllara dayanan üretim gücü ve üretim ekosistemi yok olmasın. Bu nedenle yakın zamandaki birinci önceliğimiz şehir ekonomisinin, şehir hayatının ve şehir ruhunun tekrar canlanması olmalıdır" diye konuştu.

"Kader miydi?"

"Hatalarımız nerede, bunları düşünmemek elde değil" diyen Bahçıvan, olası İstanbul depremine dikkat çekti:

"Bilim bize depremi asla unutmamamız gerektiğini söylüyor. Deprem nedeniyle yaşanan ölümlerden, bunca vahametten, felaketlerden mutlaka kalıcı dersler çıkarmalıyız. Deprem bizim kaderimiz miydi, felaketin bu boyutta yıkıcı olmaması için neler yapılabilirdi, soruları hepimizin karşısında duruyor.

"Öte yandan bu, bir tek kişinin ceza alacak iki üç kişinin üzerine yıkılacak bir konu da değil. Bu işin bu kadar acı bir noktaya gelmesinde toplumsal olarak bir sorumluluğumuz olduğunu da düşünmeliyiz. Depremin kendisinin değil, deprem gerçeğine aykırı yapılaşmanın kayıplara neden olduğunu her daim hatırlamalıyız. Dolayısıyla, depremi afete dönüştüren insan faktörü olduğunu hiçbir zaman akıldan çıkarmamalıyız.

"Marmara depremi milli gelirin yarısına etki eder"

"Bugün, yoğun nüfusu ve fay hatlarına yakın konumu sebebiyle deprem bakımından dünyadaki riskli kentler arasında yer alan İstanbul için 7,5 büyüklüğünde bir deprem öngörüldüğünü hepimiz biliyoruz. Marmara depremi olarak da ifade edebileceğimiz bu deprem, tehdit altındaki çevre iller ile birlikte Türkiye’nin milli gelirinin yarısına etki edecek. Beklenen riski kabul edilebilir bir seviyeye indirmek adına eyleme geçmezsek, bedelini yine maalesef ülke olarak hepimiz ödeyeceğiz. Deprem riskinde asıl sorun, içinde yaşadığımız ve faaliyet gösterdiğimiz binalarımızı nasıl inşa ettiğimiz ile ilgilidir. Zemin ile yapı bütünselliğini sağladığımız, doğru tasarım ile doğru uygulamalar gerçekleştirdiğimiz ve sağlıklı bir yapı denetim sistemi kurduğumuzda depremin etkilerini en aza indirmiş olacağız.

"En temel sorun olarak görmek gerekiyor"

"Kabul edelim ki, bugün ne Türkiye’nin ne de İstanbul’un; bilim dünyasının beklediği ‘Büyük İstanbul Depremi’ne hazır olduğunu söylemek çok zor. Eğer bu coğrafyada yaşıyorsak bizim bu konuyu ülkenin en temel, en önemli potansiyel sorunu olarak görüp; bu soruna kaliteli ve nitelikli çözüm arayışlarıyla yaklaşmak zorundayız. Hiçbir başka konu Türkiye’yi maddi anlamda, motivasyon anlamında, huzur anlamında ve de tabii cana getirdiği bedel anlamında bu kadar etkilemiyor."

Bahçıvan, İstanbul'daki sanayi tesislerinin de deprem açısından kontrol edilmesi gerektiğini belirtti. (ANKA)

Gündem