İstanbul Üniversitesi kapılarını halka açıyor

İstanbul Üniversitesi kapılarını halka açıyor
İstanbul Üniversitesi rektörlüğü, okulun tüm kampüslerinde kapıların herkes için ziyarete açıldığını duyurdu. Dünyanın artık "duvarsız üniversite" konseptini tartıştığını söyleyen Rektör Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, "Üniversitenin kapısı parmaklıklarla kapalı olamaz" dedi.

Türkiye’nin en köklü eğitim kurumlarından İstanbul Üniversitesi, tarihiyle simge haline gelen Beyazıt’taki kampüsü başta olmak üzere tüm yerleşkelerinin kapılarını yerli ve yabancı ziyaretçilere açma kararı aldı.

Özellikle tarihi yarımadada bulunan Beyazıt’taki ana kampüsü ve devasa kapısıyla hafızalarda yerini alan okul, sembol haline gelen kapılarını öğrenciler ve akademisyenler dışında meraklılarına da açtı.

Beyazıt Yangın Kulesi de görülebilecek

Serbestiyet'in haberine göre; üniversite yönetimi tarafından alınan karar doğrultusunda, üniversitenin başta Beyazıt’taki ana kampüs ile çevresindeki yerleşkeleri olmak üzere, Laleli, Horhor, Avcılar, Çapa, Şişli, Kadıköy, Bahçeköy, Bakırköy ve Büyükçekmece’de bulunan kampüsler de ziyarete açıldı. Bu kapsamda okullar hafta içi 08.30-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.

Bunun yanı sıra merkez kampüste bulunan Beyazıt Yangın Kulesi ile müze statüsünde bulunan 4 yapı da görülebilecek. Haftanın belirli iki gününde, Kurumsal İletişim Koordinatörlüğüne kayıt yaptıranlar rehber eşliğinde burayı gezebilecek.

1024px-istanbul-universitesi-001.jpg

Rektör Zülfikar: Üniversitenin kapısı parmaklıklarla kapalı olamaz

Rektör Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, yaptığı açıklamada dünyada artık “duvarsız üniversite” tanımının konuşulduğuna dikkat çekti ve şunları söyledi:

"28 Şubatlardan kalan o kötü izlerin, karanlık günlerin ülkemize yakışmadığını düşünüyoruz. Ülke halkıyla, insanıyla bir bütündür. Bunu bize geçmişte hatta en son 15 Temmuz’da da birçok kere göstermiştir. Üniversiteli ve üniversitesiz ayrımını doğru bulmadığınız için bu kapılar herkese açık.

Rektörlüğümün birinci ayının sonlarıydı veya ikinci ayının başlarıydı. Bir etkinlikte konuşmak için salondaydım. Salonda ekrana bu kapı yansıtıldı. Dikkatimi çeken bizim kapı, parmaklıklarla kapalıydı. Bu görüntü bizim her şeyimizde var, resmi evraklarımızda, dosyalarımızda, hepsinde. ‘Burada bir yanlışlık var’ dedim. Üniversitenin kapısı parmaklıklarla kapalı olamaz. Bu acı bir şeydir. Üniversite, öğrencilerini nasıl böyle bir imajla karşılar?

Öğrencilerimiz o sağ ve sol taraftaki dar yerden, turnikelerden geçerek değil, o orta kapıdan gönül rahatlığıyla, bu ülkenin onurlu evlatları olarak, öğrencileri olarak buraya girsinler istedik. Bu mekan onların sayesinde, onlarla beraber cıvıl cıvıl oluyor. 3-4 ay evvel aldığımız bir karar.

Bir tarafta Süleymaniye Külliyesi’nin bugünkü tabiriyle üniversitenin, hemen yanı başımızda Beyazıt’ın, öbür tarafta da Şehzadebaşı’nın olduğu bir üçgen içerisindeyiz. Burası Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’a ilk girdiğinde, yaptırdığı meşhur eski saray. Onun yerine kurulmuş bir mekan. Dolayısıyla bir ilim yuvası. O ilim yuvasını tarihten aldığımızın daha fazlasıyla bırakmak arzusundayız."

1280px-entrance-to-istanbul-university-sultanahmet-district-istanbul-turkey-5719887758.jpg

İstanbul Üniversitesi tarihçesi

Osmanlı İmparatorluğu'ndaki ilk Avrupa tarzı üniversite olarak kabul edilen Darülfünun'un doğrudan devamı olan İstanbul Üniversitesinin bazı birimlerinin temelleri İstanbul'un fethinin ertesi günü olan 30 Mayıs 1453'te Fatih Sultan Mehmet'in emriyle kurulan Sahn-ı Seman medreselerine kadar dayandığından, okulun kuruluşu bu tarihe dayandırıldı. 1933 yılına kadar Darülfünun-ı Şahane, Darülfünun-ı Osmani ve İstanbul Darülfünunu adıyla eğitim veren kurum, 1 Ağustos 1933'te İstanbul Üniversitesi adını alır ve aynı yıl 18 Kasım'da Türkiye'deki ilk ve tek üniversite olarak eğitim hayatına başladı.

Öte yandan üniversitenin kapılarının açılmasına dair eleştiri de İstanbul Üniversitesinde akademik görevini sürdüren Prof. Dr. Murat Birdal'dan geldi.

Prof. Dr. Birdal: "Güvenlik endişesi yaratacaktır"

Birdal sosyal medyasından şu paylaşımı yaptı:

"Normal bir ülkede üniversitelerin halka kapısını açması elbette desteklenir. Ancak yakın zamanda cemaatlerin önünde miting yaptığı İÜ'de bu karar alternatif yaşam tarzına sahip öğrencilerin baskılanacağı, güvenlik endişesinin ön plana çıkacağı bir ortam yaratacaktır.
Bu karar sadece okul bahçesinde değil amfiler dahilinde de hocaların ve öğrencilerin güvenliğini tehdit altına sokacak, aykırı seslerin susturulmasına ve akademik özgürlüklerin sınırlandırılmasına yol açacaktır.
Hepsinden önemlisi geçmişte kampüs dahilinde gerçekleştirilen silahlı saldırılara da şahit olduğumuz okulumuzda yaşanabilecek olaylara dair güvenlik güçlerinin mesuliyetini ortadan kaldıracak ve benzer olayların kapısını aralayacaktır.
Rektörün tüm üniversite bileşenleri açısından büyük riskler taşıdığı aşikar bir kararı tek başına alabileceğini sanmıyorum. Ancak unutulmamalıdır ki gerçekleşecek ilk olumsuz olayda fatura kendisine kesilecektir.

"Kampüs içindeki yaşan sınırlanacak"

En az bunlar kadar endişe verici bir diğer ihtimal ise kapıların açılmasıyla oluşacak güvenlik zaafiyetinin ek güvenlik tedbirleriyle arttırılmak istenmesi olacaktır. Bu durumda öğrencilerin zaten sınırlı olan kampüs içi yaşamı ve faaliyetleri daha sınırlandırılacaktır (Kısa Dalga)

Gündem