Kısa Dalga AYM'nin 10 Ekim kararını yazdı | Avukatlar tepkili: Gerçeklerle bütün sorumluları mahkûm edeceğiz’
Anayasa Mahkemesi, 103 kişinin hayatını kaybettiği 10 Ekim Ankara Gar Katliamı ile ilgili olarak sorumlulukları bulunan kamu görevlilerinin soruşturulmaması nedeniyle yapılan başvuruları "kabul edilemez" buldu.
Kararla ilgili Kısa Dalga Genel Yayın Yönetmeni Kemal Göktaş’ın haberinde, şu ifadeler yer almıştı:
“AYM kararında, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde kamu görevlilerinin önlem alma yükümlülüğü altında olduğu ancak bunun "gerçekleştirme yükümlülüğü" anlamına gelmediği savunuldu.
AYM kararında, yaşam hakkı ihlaline ilişkin olarak yapılan değerlendirmede ölümlerin canlı bomba saldırısı sonucu olduğu, başvurucuların yakınlarının hayatlarını kaybetmelerinde kamu görevlilerinin sorumlu olduğuna ilişkin bir delil sunamadıkları iddia edildi.”
10 Ekim davasının avukatları açıklama yaptı: AYM kararı dayanaktan yoksun!
Kısa Dalga’nın haberinin ardından 10 Ekim Katliamı Davası Avukat Komisyonu yazılı bir açıklama yaptı.
Anayasa Mahkemesi 2016 senesinde katliamda sorumluluğu olan emniyet müdürleri hakkında yaptığımız başvuruya karar verdi.
— 10 Ekim Ankara Katliamı Davası (@10EkimDavasi) May 21, 2024
Anayasa Mahkemesi kararı açıkça dayanaktan yoksun ve kabul edilemezdir!
#10Ekim pic.twitter.com/LsyBCkqTP0
“Anayasa Mahkemesi kararı açıkça dayanaktan yoksundur!” denilen açıklamada şunlar kaydedildi:
“Anayasa Mahkemesi de Devletin katliamdaki sorumluluğunu ortaya koyan delilleri inkâr edenler ittifakına katıldı!
16 Mayıs 2024 tarihinde gerekçeli kararını açıklayan Anayasa Mahkemesi, 2016 yılında Mülkiye Müfettişlerinin raporuna rağmen kamu görevlileri hakkında soruşturmaya izin vermeyen Valiliği, soruşturma açmayan Ankara Savcılığını haklı buldu.
Anayasa Mahkemesi 9 grup altında incelediği başvuruda;
-Yakınını kaybeden ya da yaralanan bir grup başvurucunun, sunulmuş bütün raporlara rağmen katliamda zarar gördüklerinin tam anlaşılamadığına,
-Bir grup için, hiç verilmemiş bir karara itiraz etmedikleri iç hukuk yollarının tüketilmediğine,
-Bir grup için olmayan bir hukuk yoluna başvurmadıkları için iç hukuk yollarının tüketilmediğine,
-Doğrudan hedef alınan bir grup için hedef olup olmadıklarının kesin olmadığına,
-Hayatını kaybedenlerin ölümlerinde sağlık hizmetinin gecikmesi ya da alana gaz sıkan polislerin sorumluluğunun olup olmadığının tam olarak anlaşılamadığı için "açıkça dayanaktan yoksun" olduğuna gibi hukuka, mantığa ve vicdana sığmayacak bir karar verdi.
‘Sonuç olarak 10 Ekim Ankara Katliamı, öncesi ve sonrası aklandı’
Başvurudan 8 yıl sonra verilen, usulü olduğu iddia edilen ve açıkça gerçeğe aykırı gerekçelerle kabul edilemez bulunan bu kararla başvurucuların mağdur olduğu inkâr edildi, idari ve adli yargıdaki bütün aşamalar çarpıtıldı ve sonuç olarak 10 Ekim Ankara Katliamı, öncesi ve sonrası aklandı.
‘Bu ‘suya sabuna dokunmayan’ kararı biz ‘kabul edilemez’ buluyoruz’
İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişlerinin, ‘katliamda sorumlulukları olduğu için haklarında ceza soruşturması başlatılmalı’ dediği Ankara Emniyet Amirlerinin sorumluluklarının tartışılmasından kaçıldı. Katliamın istihbarını gizleyen, yeterli güvenlik önlemini almayan, insanları bile bile ölüme gönderen o amirler, bugün İçişleri Bakanlarının çete kavgalarında bir bir düşerken Anayasa Mahkemesinin bu ‘suya sabuna dokunmayan’ kararını biz ‘açıkça dayanaktan yoksun’ ve ‘kabul edilemez’ buluyoruz.
‘Tırnaklarımızla kazıyarak elde ettiğimiz gerçeklerle bütün sorumluları mahkûm edeceğiz’
Hukuk mücadelemiz hakkın sahibi halkın nezdinde; Anayasa Mahkemesinin "mağdur olduklarının belirsiz olduğu" nitelemesi yaptığı müvekkillerimizin gayretiyle sürüyor, sürecek. Devletin güç savaşlarından bize düşen kırıntılarla değil, tırnaklarımızla kazıyarak elde ettiğimiz gerçeklerle bütün sorumluları mahkûm edeceğiz. Bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Katilleri de koruyanları da unutturmayacağız!” (Kısa Dalga)
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.