Kobane Davası: Diyanet hepimizin inancına hakaret ediyor

Kobane Davası: Diyanet hepimizin inancına hakaret ediyor
Diyanet’in Kobane davasına katılım talebine itiraz eden tutuklu Kürt siyasetçi Nazmi Gür, “Diyanet İşleri Başkanlığının verdiği fetva iade edilmelidir. Bu bir ikili hukuk sistemidir. Hepimizin dini inancına, Kürt halkının dini inancına hakaret ediyor. Siz de ‘Diyanet'in düşünceleri hukuka uygundur’ diye ara karar kurmuşsunuz” dedi.

6-8 Ekim Kobane eylemleri nedeniyle HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişinin yargılandığı davanın 28’nci duruşmasının 1’inci periyodu Sincan Cezaevi Kampüsünde başladı.

Tutuklu bulunan eski Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı Gültan Kışanak, SEGBİS ile katıldığı duruşmada, duruşma periyotlarına itiraz etti.

Kışanak’ın mikrofonu kapatıldı

Kışanak, duruşma periyotlarının bu şekilde düzenlenmesinin kendilerine dönük bir işkence olduğunu savundu. Mahkeme heyeti başkanı, Kışanak’ın sadece gelen evraklarla ilgili konuşması gerektiğini söyleyerek, Kışanak’ın mikrofonunu kapattı. Avukatlar ve siyasetçiler mahkeme heyetine tepki gösterdi. Davanın avukatlarından, HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Özdoğan mahkeme heyetine tepki gösterdiği için hakkında tutanak tutuldu.

“Diyanet İşleri Başkanlığının verdiği fetva iade edilmelidir”

Duruşmada daha sonra tutuklu siyasetçi Nazmi Gür söz aldı. Gür, tutukluluk durumuna ilişkin AYM’nin verdiği ihlal kararlarını hatırlattı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın davaya katılma talebine değinen Gür, Diyanet'in verdiği fetvanın iadesini talep ettiğini ama heyetin bu talebi reddettiğini ifade etti.

Nazmi Gür, şöyle konuştu:

“Diyanet İşleri Başkanlığının verdiği fetva iade edilmelidir. Bu bir ikili hukuk sistemidir. Hepimizin dini inancına, Kürt halkının dini inancına hakaret ediyor. Siz de ‘Diyanet'in düşünceleri hukuka uygundur’ diye ara karar kurmuşsunuz. Diyanet İşleri Başkanlığı ‘sapık gruplar’ diyor. Kim bu sapıklar; yargılananlar olarak bizlere demiyor mu? Siz buna hukuka uygun diyorsunuz. Hem yazanlar hem de Diyanet İşleri Başkanlığı hakkında şikayette bulunmanız lazımdı. Kaç tane camiye zarar vermişim? Yok. Ne zaman vermişim? O da yok. Hangi hakla gelip bu davada bu kurum katılan olabilir. Siz üstelik bu hukuksuz ve ayrımcı nefret söylemine çanak tutup ‘ifade özgürlüğü’ diyorsunuz. Ama aynı savcılık, bizim bütün düşüncelerimizi, partimizi, HDP’yi, bir suç örgütü olarak gösterip bütün faaliyetlerimizi suç görüyor. Eğer bir itibar zedelemesi varsa o da budur.

“Bizi IŞİD'e mi teslim edeceksiniz!”

“Bu resmen ayrımcılıktır; Sünni, Hanefi Türk anlayışının ötesinde El Kaide zihniyetidir. Bize hakaret ediyorlar, bu kurum haddini bilsin. Biz İslamiyet’i, Diyanet İşleri Başkanlığından öğrenmedik. En ağır cezayı verin diyorlar. Bizi El Kaide’ye mi, IŞİD’e mi teslim edeceksiniz? Biz bu hukuksuzlukları dile getiremeyecek miyiz?

“Gültan Kışanak itirazlarını dile getirecekti ve ablası çok ağır hasta. Siz sözünü kestiniz, avukat arkadaşımız size dert anlatmaya çalıştı. Size derdimizi anlatacağız ama bize söz vermiyorsunuz. Bu duruşmayı koşar adım hızlandırmanız ne işinize yarayacak? Ben daha mütalaada 500’üncü sayfaya kadar geldim, savunma vereceğim. Bizim konuşacak çok şeyimiz var ama siz bizi dinlemiyorsunuz. İktidarla biz boğuşuyoruz, parlamentoda ve meydanlarda ama iktidar ayrı, biz ayrı, mahkeme ayrı. Siyasi iktidar baskı yapıyor bilmiyor muyuz? Böyle koştur koştur hüküm kursanız ne olacak, siyasi iktidar kalkıp ’bakın ceza verdik bunlar terörist’ deyip susacak. Adil kararlar ne olacak? Bana 40 tane ağırlaştırılmış müebbet verseniz de bu hükümet AİHM kararlarına uymak zorunda kalacak. Lamı cimi yok! Bu durum uluslararası ülkelerle yapılan krizlere benzemez.

“Karşımızda çökmüş bir mütalaa var”

“Karşımızda çökmüş bir mütalaa var. Çökmeseydi, bütün devlet bu dosyaya katılmazdı. Devlet organlarına karşı bizler savunma yapıyoruz. Daha delil değerlendirmesi yapmadık. Delil değerlendirmesini, mütalaayı, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi katılanları, savunmaları aynı anda götüremezsiniz. Usul hatası yapıyorsunuz. Daha mütalaa size ulaşmadan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, iktidara ve ona bağlı medya kuruluşlarına mütalaanın özetini servis etti. 3 yıldır yargılanıyorum ama ne ile yargılandığımı bilmiyorum.” (Kısa Dalga)

Gündem