Kömüre verilen 1 yıllık teşviği zeytinciliğe ayır, Milas uçsun!

Kömüre verilen 1 yıllık teşviği zeytinciliğe ayır, Milas uçsun!
Kömüre dayalı enerji üretimi, dünyanın her yerinde toprağı, suyu, havayı geri dönülmez biçimde kirletiyor, halkları kendine bağımlı kıldığı gibi yoksullaştırıyor. Yatırım kömüre yapılınca geleneksel tarım ve hayvancılık da bitiyor!

MEHVEŞ EVİN


Ne çabuk unutuyoruz!.. Akbelen ormanı, Yeniköy termik santraline “kömür sahası açmak” için kesiliyor. Oysa bu santral yüzden, Milas ve civarı defalarca yangın tehlikesi geçirdi.

Ege ve Akdeniz başta olmak üzere, ülkeyi cehenneme çeviren 2021 orman yangınlarında alevler, Kemerköy Yeniköy Termik Santrali’ne de ulaşmıştı.

Yüksek gerilim hattından çıktığı anlaşılan yangın, santralin ana binasına sıçramasın diye devlet, tüm olanaklarını seferber etti. Dev tesisin etrafına hendekler kazıldı, TOMA’larla müdahale edildi.

“Neden yangınlara zamanında ve yeterince müdahale edilmiyor” diye şaşkınlık yaşarken tüm dikkatler, termik santrali korumaya verilmişti.

Tehlike öyle büyüktü ki Milas’ta bazı mahalleler tahliye edildi.

2022 Nisanı’nda ise Yeniköy termik santralinin içinde, kaynak yapılırken yangın çıktı, neyse ki kontrol altına alındı.

Ormancılar, anlata anlata bitiremedi:

Yangınların birçok yerde çıkması ve bu kadar büyümesinin en büyük nedeni, ormansızlaşmanın ta kendisi.

Orman ve orman vasfından çıkarılan alanların, turizmden enerjiye, inşaattan sanayiye peş keş çekilmesi, sıcaklık rekorlarıyla birlikte yangın riskini de artırıyor.

Diğer büyük tehlikeye gelelim: Kömürden, hele ki Türkiye’deki gibi düşük kaliteli linyitten enerji üretmek, iklim krizini katmerlediği gibi halk sağlığına da büyük tehdit.

Herkesin bildiği bu gerçeğin karşısında, Akbelen’deki yaşlı çam ormanını kesen Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ (YK Enerji), kendini aklamaya çalışıyor.

Şirkete göre Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri, elektrik üretiminde önemli yere sahip ve yerleri, yenilenebilir kaynaklarla doldurulamaz!

Kömür kadar kara bir yalan!

Bir kere Türkiye’nin kömürden tamamen çıkıp yenilenebilir enerjiye geçişinin 2035 yılına kadar sağlanabildiği, bilimsel olarak kanıtlandı.

Hal böyleyken elektrik üretiminde yüzde 2’lik paya sahip olduğunu söyleyen YK santrallerinden neden vazgeçilemesin?

Vazgeçilemez olan, YK Enerji’nin ballı börekli kârı olmasın!

Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan, “Türkiye’nin 326 TwH (Teta-wat-saat) olan yıllık elektrik üretiminin yüzde 65’i (kömür başta olmak üzere) fosil yakıtlardan karşılanıyor. Oysa Türkiye, yılda 3 GW güneş ve rüzgâra dayalı yenilenebilir enerji kaynakları kurulum hedefiyle söz konusu üretim rakamlarını koruyabilir,” diyor.

Dahası elektrik talebi yüzde 50’nin üzerinde arttığında dahi, kömürde kurulu güç yüzde 62, kömürden elektrik üretimi ise yüzde 70 azaltılabilir, diyor Prof. Yeldan. Bu, elektrik sektörü kaynaklı emisyonların da yarı yarıya azalması anlamına geliyor.

Fakat iklimle mücadele ve yenilenebilir enerjiye geçişin yapılamamasının bir nedeni de devletin kömür teşviğini sürdürmesi.

Yenilenebilir enerjiye geçiyoruz, iklim değişikliğiyle mücadele ediyoruz derken böyle bir ikiyüzlülük söz konusu.

2021’de YK Enerji'ye 260 milyon TL destek

2021’de, Yatağan ve Kemerköy termik santrallerine yalnızca kapasite mekanizması kapsamında 260 milyon TL destek verildiğini biliyor muydunuz?

70 yeni tesisin kurulmasının maliyeti ise, yine 2021 yılı verilerine göre, 240 milyon TL!

Bu verileri, Dr. Baran Alp Uncu’nun Mayıs 2023’te yayımladığı Kömürün Ötesinde Milas raporundan alıntıladım.

Rapor, şirketin “bölgede istihdam yaratıyoruz, santral olmasa Milas aç kalır” bahanesini de taca çıkarıyor.

Nasıl mı? Sadece kömürlü termik santraline verilen bir yıllık teşviği, zeytincilikle ilgili tesislere ayırınca ne istihdam sorunu kalıyor, ne de kirli enerjiye mahkum oluyoruz.

Dr. Uncu, halkın yegâne iş kaynağı olarak kömüre mecbur edildiğini vurguluyor.

Oysa kömürden çıkış, kamu sağlığının geri kazanılmasının yanı sıra ‘tarımsal verimliliğin artması’ ve ‘zeytin ve zeytinyağı üretimin geri gelmesi’ demek.

Bugün Milas’ta üretilen 100 bin ton zeytinin beşte biri, katma değer sağlayacak bir ürün haline getirilmeden başka şehirlerdeki üreticilere satılıyor.

Milas’ta kömür madenciliği sektöründe 800 kişinin istihdam edilirken, iyi planlanmış, tarıma destek veren yatırımlarla pekâlâ adil bir dönüşüm gerçekleştirilebilir!

Prof. Dr. Sevil Acar ise kömür teşviklerini sonlandırmanın GSYİH üzerinde çok küçük bir etki yapacağını belirtiyor.

Daha önemlisi, sırf bu teşviklerin ortadan kaldırılmasıyla Türkiye’nin karbon emisyonları azalacak:

“Üretim teşviklerini kesmek, karbondioksit emisyonlarında %2,5’luk bir azalma sağlayabiliyor. Bölgesel yatırım teşviklerinden de vazgeçmenin sağlayacağı azaltım ise yüzde 5,4 seviyesinde.

Bu teşviklerden vazgeçilmesi, bir yandan karbondioksit emisyonlarını azaltırken, aynı zamanda yenilenebilir enerji dönüşümünün de önünü açacaktır. Nitekim kömür teşvikleri, yenilenebilir enerjinin rekabetçiliğine de ket vurma işlevi görüyor.”

Kömüre dayalı enerji üretimi, dünyanın her yerinde toprağı, suyu, havayı geri dönülmez biçimde kirletiyor, halkları kendine bağımlı kıldığı gibi yoksullaştırıyor. Yatırım kömüre yapılınca geleneksel tarım ve hayvancılık da bitiyor!

Milas’ın, Muğla’nın bereketli topraklarını, sularını, ormanlarını, güzel insanlarını sömüren YK Enerji hepsini bal gibi biliyor.

Gündem